Sevişemiyorsanız hayatınızı gözden geçirin

Güncelleme Tarihi:

Sevişemiyorsanız hayatınızı gözden geçirin
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 1997 00:00

Haberin Devamı

Yaralanan ilişkiler, psikolojik terapilerle kurtarılmaya çalışılıyor

Bir erkeğin evli olduğu kadınla cinsel sorunlarının ortaya çıkması ancak sevgilisiyle herşeyin yolunda gitmesi, tıbben mümkün değil. Eğer cinsel sorun varsa, her kadınla vardır. Yoksa hiçbir kadınla yoktur. Eşle ortaya çıkan cinsel sorun, ilişkinin sorgulanması gerektiğinin işareti. Terapilere kadın, erkek, eğer varsa sevgili birlikte davet ediliyor. İnsanların seçimleri, kararları, hayata bakışları ve yaşamak istedikleri üzerine terapiye devam ediliyor. İlişkilerin ne kadar zedelendiği araştırılıyor. Eğer iki insanın arasında görünen veya görünmeyen öfkeler çoğalıyorsa, hele dile getiriliyorsa, ilişkilerin toparlanması zorlaşıyor. Tıpkı cinsellikle ilgili problemler gibi, çocuk var diye sürdürülen birliktelikler de sadece asıl sorunu, yani ilişkideki kopmaları gölgeliyor, meseleyi saptırıyor. Kadınlar ise meseleyi kıskançlıkla örtüyorlar. Üstelik ya kesinlikle aldatıldıklarına ya da asla aldatılmayacaklarına inanıyorlar.

36 yaşında, kolej mezunu, sanayici, sosyetede tanınmış bir erkek, üç yıllık evli. Karısı 21 yaşında, ev kadını ve kolej mezunu. Adamın kadınla evlenme gerekçesi, güzel olması ve daha önce başka bir erkekle yatmamış olması. Ereksiyon sorunu var ve karısıyla cinsel anlamda ilişkisi hiç yok. Organik bir sorun tespit edilemediği için Androloji Hastanesi'nde psikolog Meliha Karayay bu çiftle ilgilenmeye başlamış. Çünkü bu durumda görev, Karayay'a düşüyor. Erkek başvuruda bulunduğu için önce onunla görşülmüş, daha sonra kadınla. Kadınlar nadiren cinsel sorunları nedeniyle geliyor. Beraber oldukları erkekler için gelmeleri gerektiğinde çoğunlukla istekli bir şekilde psikoloğun karşısına oturuyorlar. Ancak ilişkinin temelinde sorun olduğunu kabullenenlerin sayısı az. ‘‘Kocanın derdi'' olarak görenler fazla.

Fakat kadınlar görüşmeye alındığı anda sorunun cinsellikle ilgili değil, duygusal ve ilişkiye ait olduğu anlaşılıyor. Karayay, ‘‘Aslında ilişki bozulmuş oluyor. Çünkü ancak ilişkinin doğası bozulduğunda, cinsellikte sorunlar ortaya çıkıyor. Evlilerin evlilik ilişkilerinin zedelendiğini, iletişimin kesildiğini, duygusal odakların da ortadan kalktığını tespit ediyoruz. Terapilere kadının gözüyle bakmaya çalışıyoruz. Çünkü tıp kitapları dahil olmak üzere tedavi yöntemlerinin önemli bölümü erkeğin tarafından yaklaşıyor'' diyor.

İKİNCİ KADIN KORKUSU

Terapilere katılan özellikle evli kadınların, gerçekten o erkekle beraber olmak isteyip istemediği belirsiz. Çünkü burada işin içine kadının kişilik yapısı, adama olan öfkesi hatta intikam isteği, toplumdaki statüsü gibi klasik değerlerle yaklaşması ve bu sebeple çocuklarını bahane etmesi giriyor. Bu durumda kadının hayata bakışı ve seçimleri üzerine konuşmalar yapılıyor. Amaç, ne istediğini ve yaşadıklarına ne tür anlamlar yüklediğini kendisinin görmesini sağlamak. Aksi halde kadın kendine hayatı zehir ediyor üstelik adama aşık olmadığı halde.

Bunu en iyi anlatan gösterge, ikinci kadın korkusu. Kadının kesinlikle aldatıldığını düşünmesi ya da kesinlikle aldatılmayacağına inanması, ilişkideki sorunu haber veriyor. Daha fecisi, eğer bir ilişkide öfke başlamışsa, düzelmesi giderek zorlaşıyor. Ve kadın erkek arasındaki uçurum giderek büyüyor. Bir ilişki asla kendi kendine düzelmiyor. Terapiler ise sadece bu durumun farkedilmesini sağlıyor. Psikolog Karayay, özellikle evli olanlara sadece ayna tutabildiklerini ısrarla belirtiyor. Eğer birlikteliklerin ilk yıllarında bu sorunların çözümü için uğraşılırsa, başarı şansı yüksek. Yıllar geçtikçe sorun kronikleşiyor ve kendiliğinden de düzelme sağlanamadığı için her iki taraf için de kötü bir biçimde bitiyor. Elbette evliliği bir anlaşma ve şirket olarak görenler, duygusal yaşamını sorgulamayanlar da var ancak onlar hayata bu pencereden bakmayı baştan kabul ediyorlar ve herhangi bir sorun yaşamıyorlar. Ancak kadın da, erkek de kendini ve hayatını sorgulamaya başladığı anda, ok yaydan çıkıyor, hayat muhasebesi başlıyor.

EV ÖDEVLERİ VAR

Bir de hiç ilişkiye giremeyenler var. Yani evliliği boyunca cinsel yaşamını yok sayanlar. Çevredeki insanlar çocuk istediği için doktora başvurmak zorunda kalıyorlar. Psikolog Karayay'ın verdiği bilgilere göre, bu insanların sayısı hayli fazla. Eğer iletişim çok güçlüyse, iki insan birbirini çok seviyorsa, cinsel ilişkiye girmeleri için terapiye alınıyorlar, bu tedavi genellikle başarılı. Ancak aradaki iletişimin çok kuvvetli ve yaralanmamış olması şart. Karayay, şu sıralar iki çiftin hamile olduğunu söyledi. Aksi halde bu kişiler tüp bebek yöntemiyle çocuk sahibi olacaklar yine aseksüel olarak yaşayacaklardı.

Cinsel ilişki sorunları

Psikolog Meliha Karayay, Androloji Merkezi'ne başvuran insanların sorunlarını gruplayarak anlattı: ‘‘Cinsel ilişki, ilgi, istek, doyum ve rahatlama olarak dört aşamadan oluşmaktadır. Bu aşamalardan bir veya birkaçında görülen aksama cinsel işlev bozukluklarına yol açmaktadır.''

Kadın; cinsel isteğin azalması, cinsel uyarılmanın azalması, orgazmın gecikmesi veya yokluğu ya da vaginismus nedeniyle başvuruyor.

Erkek; cinsel isteğin azalması veya yokluğu, ereksiyon bozukluğu, erken boşalma, geç boşalma, boşalmanın olmaması, ağrılı boşalma şikayetleriyle doktora geliyor.

Cinsel sorunlarla ilgili psikolojik faktörler; partnerler arasında uyum, kişilik sorunu, evlenme, çocuk doğumu, partnerin cinsel sorununun olması, yaşlanma, travmatik cinsel yaşantı, iş sorunları, yalnızlık, başarısızlık korkusu.

Cinsel sorunların devamına neden olan etkenler; özellikle ereksiyon kaybıyla ilgili başarısızlık korkusu, partnerin tepkileri, iletişim eksikliği, suçluluk hissi ve insanların artık birbirlerini cinsel anlamda istememeleri.

Cinsel davranışçı tedavinin amacı; cinsel bilgi eksikliğinin giderilmesi, partnerler arasındaki ilişkinin zenginleştirilmesi, sorunun ortaya çıkmasında rol oynayan hatalı davranışların fark edilmesi. Terapi süresince kişinin durumu değerlendiriliyor, formüller geliştiriliyor, ev ödevleri, danışmanlık ve eğitim hizmeti veriliyor, tedavi sona erse bile, psikolog izlemeye devam ediyor.

Tedaviye erken başlanmalı

En fazla başvuru, ereksiyon bozuklukları nedeniyle yapılıyor. Erektil fonksiyon bozukluğunun anlamı, erkeğin tatmin olabilecek biçimde cinsel teması sürüdürüp, sonlandırmaya yeterli erkesiyonu sağlayamaması ve bu durumun en az altı ay devam etmesi.

Eğer sorunun hafif olduğu dönemlerde tedaviye başlanırsa, çok kısa sürede netice alınabiliyor. Çoğunlukla sebep, psikolojik. En yaygın neden, endişe hali. Partnerle aradaki gerginlik ve ilişkinin niteliğine dayalı problemler, erektil fonksiyon bozukluklarına neden olabiliyor. Ayrıca en önemli korkulardan biri de, cinsel performansın, partnerin beklentilerini karşılamada yetersiz kalacağı endişesi.

Cinsel fonksiyon bozukluklarının neden olabileceği durumların başında, boşanma veya partnerden ayrılma geliyor. Tespit edilen bulgulardan biri de, cinsel sorunları olan çiftler özellikle uzun yıllar evlilerse, tartışmayı bırakıyorlar ve cinselliği yok sayıyorlar. Tahammül dönemi bittikten sonra yeni bir partnerle birlikte olmayı istiyorlar ve tedavide şanslarını deniyorlar. Eğer kişi yalnızsa, cinsel sorunların o insanı olumsuz etkileme düzeyi daha yükseliyor. Yetersizlik duygusu gelişiyor. Ayrıca kişi hiç farketmeden depresyon geçirebiliyor.

Yakın zamana kadar ereksiyon sorunlarının çoğunluğunun psikolojik kökenli olduğu sanılıyordu. Oysa sadece yüzde 20'si psikolojik faktörlere dayanıyor. Yüzde kırkı ise organik nedenlere bağlı. Organik faktörler de damarsal, hormonal, sinirsel olarak gruplanıyor. Eğer sorun organik sebeplere dayanıyorsa, ilaç tedavisi, self enjeksiyon, vakum aleti veya cerrahi girişimlerden yararlanılıyor. Organik ve psikolojik nedenlerin birlikte olduğu vaka oranı ise yüzde kırk.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!