Sepetçiler Kasrı'nda astrolojik gece

Güncelleme Tarihi:

Sepetçiler Kasrında astrolojik gece
Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 1999 00:00

Haberin Devamı

Davetiyede aynen şunlar yazıyordu: ‘‘Çok özel bir gece! Böyle bir davet bugüne kadar hiç tasarlanmadı, düşünülmedi ve uygulanmadı. Zaten bugüne kadar böyle bir organizasyon yapmaya ihtiyaç da olmadı. Fakat 17 Ağustos 1999 Türkiye tarihinde yeni bir dönemin kapısını, büyük bir sarsıntıyla açtığı için, bu çok özel gece doğmuş oldu. Şimdi mevcut değerlerimiz sorguladığımız yeni bir yapılanmanın içine girmiş bulunuyoruz. Ve bu gece içini girdiğimiz değişim ve dönüşüm sürecinin bir parçası olarak sizleri de aramızda...’’.

Şimdi bu davet herhangi bir iş adamları derneğinden gelse insan çok ciddiye almayabilirdi ama kadrolu astroloğumuzdan gelince insan bir tuhaf oluyor. Düşünsenize! Hergün günlük geleceğimizi bir paragraf halinde ondan öğreniyoruz ve o bugün yeni süreçlerden, dönüşümlerden söz ediyor. Nedir, ne değildir diye tüylerimiz hafif diken durumlarında davetin verildiği Sepetçiler Kasrı'na merakla gidiyoruz.

Afrodizyak hediyeler

Meğer merak eden edeneymiş. Her yaştan ve gruptan 300 kişi hazır ve de nazırdı. Kapıdan girer girmez parlak kumaştan bir torba içinde minik hediyeler verdiler... Bir arkadaşım içinden çıkana tütsü dedi. Eline geçen herşeyi ağzına atmakla meşhur bir arkadaşım ise bunun ısrarla kuvvet macunu ham maddesi olduğunu iddia etti. ‘‘Adam resmen tütsüyü bile yedi!’’ derken durum anlaşıldı. Herkesin torbasında kısmetine göre hediyeler çıkıyormuş. Nazar ve olumsuz tesirleri dağıtmak için hazırlanmış hoş kokulu tütsü, özel baharatların karışımından oluşan afrodizyak toz ve sevgi titreşimlerini yoğunlaştıran aşk tütsüsü. Oburun kısmetine afrodizyak düşüyor işte....

Herkes birine ‘‘ne olacakmış? neymiş bu gece?’’ diye soruyordu. Kimisi ‘‘Türkiye Cumhuriyet'i 29 Ekim'de doğdu ya, o yüzden akrep burcu ya, onu kutlayacağız’’ diyordu. Kimisi ‘‘alakası yok, başka bir şey, ama kimse bilmiyor’’ diyor. Yasemin Boran ise ‘‘sürpriz’’ diyor ve gülümsüyordu.

Derken Sepetçi Kasrı'nın muhteşem toplantı salonuna alındık ve Yasemin Boran güzel güzel konuşmaya başladı. Boran, bordo uzun elbisesi, bordo uzun tırnakları ve bordo ayakkabılarıyla hakkaten pek şıktı...

Sevgi yumakları

Gecenin en enteresan çifti tabii ki Mustafa Altıoklar ve güzeller güzeli sevgilisi Arzu Yanardağ'dı. Çift bir prens ve prenses gibi dinlediler Yasemin Boran'ı. Arzu hanım sandalyeye oturarak, Mustafa Bey de arkasında ayakta, ama el ele dinlediler. Onlar zaten sürekli dokunmatik bir ilişki yaşıyorlar. Sevgi yumağı şeklinde.

Gecenin anlam ve önemi için Mustafa Bey'in her zamanki gibi söyleyecek çok şeyi vardı. ‘‘Buraya neden geldiğimizi aslında biz de...eee.. biliyoruz tabii. Ben ve Arzu (tam bu sırada boynuna bir öpücük) bu gece değişik bir şey yapmak istedik. Faks elimize geçince Arzu (gene boyuna bir öpücük) gidelim dedi. Buraya gelince, daha merdivenlerden çıkarken Arzu'ya dedim ki (boyuna ne diye sormayın, tabii ki bir öpücük daha...) ‘‘çıkarken buradan çok farklı bir şekilde çıkacağız, buna inanıyorum’’. Ve gerçekten de hafifledim şu an. Yasemin Hanım'ı dinlerken aklıma Nazım Hikmet'in bir dizesi geldi. ‘Sol mememizin altındaki cevahiri karattığımızın farkına vardım’. Tam öyle hissediyorum. Hani anneannelerimiz eskiden haftada bir avizeleri parlatırlardı ya. Arap sabunlarıyla. Bizim da arada kalplerimiz parlatmamız lazım. Sen öyle düşünmüyor musun Arzu? (Gene o öpücük)’’.

Depremi Amerika yaptı!

Aydan Burhan cidden çok şık giyinmişti. O, akrep gecesi olduğunu sananlardandı ama yine de emin değildi. Ama sonuçta kendisi akrepti. Gerçi pek memnun görünmüyordu burcundan. ‘‘Şekerim, aslı da yükseleni de akrep. Fenalık geliyor. Anlaşamıyorlar bir türlü kendi aralarında.’’ Bir astroloji cahili olduğum için (daha önce de mi söyledim?) şaşkınlıklar içindeydim. Meğer şaka yapıyormuş. Öyle bir şey yokmuş. Yasemin Hanım'ın konuşmasından sonra tekrar sordum. ‘‘Valla ben pek bir şey anlamadım. Daha doğrusu ben deprem konusundaki fikirlerim biraz farklı olduğu için aynı düşüncede olmadığımı söyleyeyim. Çünkü bence deprem doğal bir felaket falan değil. Kesinlikle Amerikalılar yaptı. Çünkü Türkiye'nin yükselmesini istemiyorlar. Tam ekonomimiz biraz düzelir, şöyle kafamız su üstüne çıkarken vurun dedi Amerika ve yeraltından bir patlama yapıp deprem yarattılar. Bu kadar.!

Panter Emel

İtiraf edeyim, böyle bir gecede en beklemediğim konuk Panter Emel Hanım'dı. Gerçi on iki burcun yedisi hayvandı ama... ‘‘Hayır benim burçlarla hiç bir ilgim yoktur. Kendi burcumun ne olduğun dahi bilmem. Hiç ilgilenmedim. Kesinlikle bilmiyorum. Ben buraya Yasemin Hanım'ın hayvanlarla ilgili olumlu yazıları nedeniyle, onun hatırını kırmamak için geldim. Kendimi de burada çok yabancı hissediyorum. Hiç alışık değilim çünkü bu tür ortamlara. Zaten acılar içindeyim. Kuduz var diye biri bir şey uydurdu, ortalık yine kan gölüne döndü. Yüzlerce köpeği vurdular ve vurmaya devam ediyorlar. Gerçekten çok acılar içindeyim.’’

Gecenin anlam ve önemi

Baştan söyleyeyim, biraz karışık. Toparlayabildiğim kadarıyla şöyle: 17 Ağustos'a kadar akışın içinde kaybolmuş bir şekilde yaşıyorduk. Sonra sarsıldık. Bu aslında yüzyıllık bir uykudan uyanış. Bir dönüm noktası. Peki neden bir dönüm noktasındayız? Çünkü balık çağı sona ermekte kova çağı başlamakta. Balık ve kova birbirinin içinde. Yani? Geçiş dönemlerinde bir enerji ortaya çıkıyor. Hem insanları hem dünyayı sarsıyor. Peki neden uyanmak lazım? Geçiş sürecini sağlıklı tamamlamak için uyanıp farkına varmalıyız. Neyin? Nerde olduğumuzun ve nereye doğru gittiğimizin. Bilirsek ne olur? Sağlıklı, huzurlu, mutlu ve yüksek bir bilinç. Peki kendimizi bilip bilmediğimizi nasıl anlayacağız? Daha kimse bilmiyor. Durumun farkında değiller. Peki nasıl olacak da olacak? İşaretler! Deprem bir işaret. Tek gerçeğin madde, şan şeref ve ün olduğunu düşünürken hayatın ve hayatta kalmanın çok daha önemli farkına vardık. Astrolojiyle ilgisi? Bütün bunları yaratan kova çağı. Eee? Kovanın üzerimizdeki etkileri bilirsek doğru zamanda, doğru yerde ve doğru davranışta bulunuruz. İşte astroloji bilmenin faydaları. Evet Türkiyem! Her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan, lütfen uyanınız! Kova geliyor Kovaaaaa......

Gecenin en'leri

En aydınlananı : Mustafa Altıoklar.

En çok boynundan öpüleni: Arzu Yanardağ

En anti-astrolojisti: Panter Emel (burcunu bile bilmiyor)

En akrep akrebi: Aydan Burhan

En çok terliyeni: Tuluyhan Uğurlu

En şık astroloğu: Yasemin Boran

En gezgin profesörü: Orhan Kural



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!