Samsun’a özenen belediyelere ilham verecek fermanlar

Güncelleme Tarihi:

Samsun’a özenen belediyelere ilham verecek fermanlar
Oluşturulma Tarihi: Eylül 26, 2004 00:00

Samsun’da Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı motorize zabıta ekiplerinin sahil yolunda elele sohbet eden genç çiftleri uyarmaya başlaması, bana kadınlarla erkeklerin umumi yerlerde birarada bulunmalarını yasaklayan eski fermanları hatırlattıYargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 1994’ün 26 Nisan’ında verdiği 1994/4432 sayılı karara göre bazı fermanlar hálá ‘kanun’ sayıldıkları ve bunlardan bir kısmının bugün de yürürlükte oldukları düşüncesinden hareketle, Samsun’daki motorize ekibin benzerini kurmak isteyen diğer belediyelerimize hukuki bir destek sağlaması için, kadınlarla erkeklerin umumi yerlerde birarada bulunmalarını yasaklayan eski fermanlardan birkaçını yayınlayayım dedim. İşte, kadınlarla erkeklerin kayıklarda, çamaşırhanelerde yahut kaymakçı dükkánlarında birarada bulunmalarını yasaklayan bu fermanlardan bazıları:GAZETELERDE okumuşsunuzdur: Samsun’da Büyükşehir Belediyesi’nin dokuz kişilik bir motorize zabıta ekibi, sahil yolunda elele yahut birbirlerine sarılarak sohbet eden genç çiftleri ‘yanlış anlaşılabilecekleri’ gerekçesiyle uyarmaya başlamış.Belediye’nin bu uygulaması, bana eski devirlerde çıkartılan ve kadınlarla erkeklerin umumi mekánlarda birarada olmalarını yasaklayan bazı fermanları hatırlattı. Çiftlerin elele tutuşmalarının düşünülmesinin bile mümkün olmadığı o günlerde, saray kadınlarla erkeklerin bazı dükkánlara beraberce girmelerini, Boğaz’ın iki yakası arasında yolcu taşıyan dolmuş kayıklarına birarada binmelerini yasaklamış, hattá yasaklar kadınların ilkbaharda mesire yerlerine gitmelerinin engellenmesine kadar uzanmıştı.Bendeniz, Samsun’daki uygulamanın benzerini yapmak isteyen diğer belediyelerin ellerinde geçmişe ait örnekler bulunmasını sağlamak maksadıyla, eski asırlarda bu konuda çıkartılmış olan fermanlardan bazılarını yayınlayayım dedim. Üstelik fermanlar hakkında elimizde hukuki bir dayanak da vardı, Yargıtay’ın 14. Hukuk Dairesi, 1994’ün 26 Nisan’ında verdiği 1994/4432 sayılı kararıyla bazı fermanların hálá ‘kanun’ sayıldıklarını ve yürürlükte bulunduklarını ifade etmişti.İşte, Samsun’u örnek almak isteyecek olan belediyelerimize ilham verebilecek bu fermanlardan bazıları...Kaymakçıya erkekle beraber giden avradı tepelerim haaa!İstanbul Kadısı’na emirdir:Allah tarafından korunan bu şehirdeki bazı dükkánlarda, çamaşır yıkayan avratların görünmeye başladıklarını işittim. Erkeklerin çamaşır yıkatmak bahanesiyle avratların bulunduğu bu dükkánlara gittiklerini ve oralarda fesat işler ettiklerini de öğrendim ve şöyle buyurdum: Bundan böyle çamaşır yıkanan dükkánlarda avrat bulunmayacak ve hepsi başka taraflara gönderilecektir. Bu şerefli emrim eline ulaştığında asla geciktirmeyip sözkonusu dükkánların sahibi olan vakıfların idarecilerini uyarıp avratlara bundan böyle çamaşırcılık ettirmemelerini söyleyecek, bu işi yapan avratlara işi bıraktıracak, yeniden dükkán kiralamalarına mani olacak ve etrafı her zaman dikkatli bir şekilde kontrol edeceksin. Emrime uymayan avratları yakaladığın takdirde haklarından gelecek ve dükkán kiralayanların da isimlerini tarafıma bildireceksin. Şerefli emrimin aksine hareket edilmesini önleyip bu konuda boş yere bir dakika bile geçirmeyeceksin (İkinci Selim’in 1570 Mayıs’ında verdiği ferman).Kayıkçılar Kethüdası’na emirdir:Taze avratlar ile delikanlılar aynı kayıklara binip gezmesinler diye kayıkçılara daha önce de tenbih etmiştik. ...Kanunlara muhalif olarak taze avratların delikanlılarla kayığa binmelerini ve gezmelerini engelleyesin. Kayıkçılara bu durumu tenbih edesin ve eskiden göndermiş olduğum fermanları hatırlatasın. 1 Aralık 1580 (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, 32 numaralı Mühimme Defteri).Vezir Mehmed Paşa Hazretleri ile İstanbul ve Galata Kadılarına emirdir:...Daha önce de ferman göndermiş olmama rağmen, emirlerime hálá muhalif hareket edildiği, ...kayıkçıların avratları ve erkekleri kayıklara karışık şekilde bindirdikleri, yelken kullanıp fazladan para istedikleri ve Müslümanlar’a fenalık ettikleri haber alınmıştır. Buyurdum ki: Fermanım vardığında bu konuya gereği gibi önem veresin, ...kötülük eden kayıkçıları yakalayasın, küreğe koyup haklarından gelesin. 12 Eylül 1583 (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, 51 numaralı Mühimme Defteri).Eyüp Kadısı’na emirdir:Huzuruma yazı gönderip Eyüp’teki Cami-i Kebir Mahallesi’nde yeni inşa edilmiş olan okulların yakınlarında bulunan dükkánların, ekmekçi fırınlarının ve bostanların birçoğunda ...bazı kadınların kaymak yemek bahanesiyle kaymakçı dükkánlarına girerek erkeklerle biraraya geldiklerini ve şeriata aykırı vaziyette bulunduklarını yazmışsın. Dinimize aykırı olan bu vaziyetin ortadan kaldırılması gerekir ve ihmali asla cáiz değildir. Dolayısıyla buyurdum ki, bundan sonra daha dikkatli olasın, kaymakçı dükkánlarında ve bostanlarda da bu gibi hallere meydan vermeyesin. Kaymakçı dükkánlarına kadınların kaymak yemek bahanesiyle girmelerini ve böyle davranmalarını önlemek için dükkán sahiplerine sıkı tenbihlerde bulunup kadınların dükkánlara girmelerini de bilhassa yasaklatasın. Eğer senin tenbihinden sonra kadınlar dükkánlara gitmeye devam edecek ve dükkán sahibi de onlara engel olmayacak olursa hepsini şiddetli şekilde cezalandırasın.Bu emrimin yerine getirilmesinde azami şekilde gayret gösterip ihmalden kaçınasın. Huzuruma yazı ile arzettiğin hadiseler şerefli emrim doğrultusunda nihayete ermeyecek olursa, hiçbir mazeretin kabul edilmeyecektir. Bilmiş olasın ve ona göre hareket edip ihtimam göstermekten bir an bile kaçınmayasın. 23 Mayıs 1573 (İkinci Selim’in fermanı. Ahmed Refik’in ‘16. Asırda İstanbul Hayatı’ isimli eserinden).Saray muhafızlarının kumandanına emirdir:İlkbaharın Allah’ın inayetiyle gelmiş olmasından dolayı bazı kadınların Üsküdar’dan Kısıklı’ya, Burgurlu’ya, Çamlıca’ya ve Nerdübanlı’ya, bazılarının da Beykoz’dan Tokad’a, Akbaba’ya, Derseki’ye ve Yuşa’ya arabalarla gittikleri, ortalıkta dolaştıkları ve fenalıklar ettikleri kesin şekilde haber alınmıştır. Gezme bahanesiyle bu yerlere giden kadınları durduracak, gerekli tenbihleri yapacak ve teftişlerine devam edeceksin. Kadınları götüren arabacıları da hakettikleri dayağı yemeleri için huzuruma gönderecek ve bu şerefli emrimde yazılı olan hususlara uyulması konusunda azami dikkat göstereceksin. (Birinci Mahmud’un 1751 Mayıs’ında çıkarttığı ferman).ZAPTİYETRT, alaturka yarışmaya tam 2.5 trilyon saçıyor!TRT’nin ‘Alaturka’ adını taşıyan, Popstar’ın ucuz bir kopyası olan, sunucuların zoraki diyaloglarıyla dolu ve herşeyiyle alaturka beste yarışmasını, iki haftadan buyana seyrediyoruz.Yarışma ile ilgili olarak daha önce yazdıklarıma, TRT’den geçen hafta bir açıklama geldi. Açıklamada ‘Türk tarihine, Türk kültürüne, ülkeye ve millete hizmet verilmesi’, ‘yüce duygular’, ‘engin incelikler’, ‘halkımızın herşeyin en iyisine láyık olduğu’ yahut ‘Türk kültürüne gönül vermiş tüm aydınlarımızın desteği’ gibisinden beylik ifadelerden sonra, benim büyük bir hatam düzeltiliyor ve 1 milyon 200 bin dolara malolacağını yazdığım yarışmanın gerçek maliyetinin 1 milyon 355 bin dolar olduğu söyleniyordu! TRT’nin iddiasına göre yarışma TRT ile Universal Mc Cann AŞ’nin ortak projesiydi, bu kuruluşa para ödenmemiş ve yarışma için sadece reklam kuşağı tahsis edilmişti ama yetki TRT’ye aitti.Şimdi, yarışmanın estetik ve sanat tarafını bir tarafa bırakıyor ve bana bu açıklamayı gönderen TRT’ye soruyorum:‘Alaturka’ beste yarışması, kurumunuz ile adını verdiğiniz şirketin ortak projesi ise İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı olan, Özhan Eren ve Mürşide Seher Eren’e ait bulunan ‘Posta Tanıtım Hizmetleri Limited Şirketi’nin yarışma ile ilgisi nedir? TRT ile bu şirket arasında yapılmış bir anlaşma var mıdır? Şayet varsa, bana gönderdiğiniz açıklamada bu şirketin ismi niçin gizlenmiştir ve sözkonusu şirkete bugüne kadar kim tarafından kaç yüz bin dolar ödenmiştir?Reklam kuşağı tahsisi para demek değil midir? ‘Biz ödeme yapmıyoruz, yarışmayı reklam kuşağı karşılığında yayınlıyoruz’ ifadesinden reklamların devlet TV’sinde bedava olduğu anlamı mı çıkartılmalıdır?Şarkıları sunan bazı okuyucuların bağlı oldukları CD firmalarının yaptığı ve benim kulağıma kadar gelen kulis faaliyetlerinin engellenmesi için TRT’nin herhangi bir girişimi var mıdır?Ve, iki de teknik soru: ‘Özgün beste’ olduğu iddia edilen jeneriğin ‘Bağa girdim bağ budanmış’ sözleriyle başlayan parçayla benzerliğini TRT’deki üstadlardan hiçbiri neden farkedememiştir?TRT’de artık Suzidil makamının dört ses pestten okunmasının müzik değil uğultu, hatta hırıltı neticesi verdiğini işitecek tek bir kulak bile kalmamış mıdır?Ben, musiki ile bunca senedir içiçeyim, hattá söylemesi ayıptır fakat bilenler bilir, Türk Müziği ile ilgili en zengin özel arşivlerden birinin sahibiyim ama jüride yeralan ve ‘bestekár’ oldukları iddia edilen bazı hanımlarla beylerin musikideki varlıklarından ilk defa bu yarışma sayesinde haberdar oldum!TRT’de bu arada geçtiğimiz günlerde bir başka önemli hadise daha yaşandı, kurum bünyesinde akitli olarak çalışan ve bir kısmı müziğimizin şu andaki en büyük üstadlarından olan birçok müzisyen kapıdışarı edildi. Önümüzdeki hafta bu temizlik operasyonunu anlatacağım.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!