Sessiz ölümler önlenebilir!

Güncelleme Tarihi:

Sessiz ölümler önlenebilir
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2007 11:16

Sağlık Bakanlığı, AB mali desteği ile anne ve yeni doğan bebek ölümlerinin azaltılması amacıyla “Bebeğim Sağ Olsun” kampanyasını başlattı.

Haberin Devamı

3 Ekim 2007, Çarşamba günü Divan Oteli’nde düzenlenen basın toplantısıyla başlayan ve 1.5 ay sürecek “Bebeğim Sağ Olsun” Kampanyası kapsamında,  15-49 yaş grubu kadınlar, eşleri, aile ve yakın çevresinde anne ve yeni doğan ölümlerinin azaltılmasına yönelik farkındalık yaratılması hedefleniyor.   Toplantıda, Sağlık Bakanlığı AÇSAP Genel Müdürü Dr. Rifat Köse, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Sağlık Sorumlusu Figen Tunçkanat, Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları  ve Doğum Klinik Şefi Opt. Dr. Sadiye Eren, Ankara Numune Hastanesi Kadın Doğum Klinik Şefi  Doç.Dr. Ferit Saraçoğlu, kampanyayı yürüten konsorsiyum lideri Excel – Hill & Knowlton Türkiye Ajans Başkanı Figen İsbir “Bebeğim Sağ Olsun” Kampanyası hakkında bilgi aktardılar…

Haberin Devamı

Sonuçlar çarpıcı

T.C. Sağlık Bakanlığı AÇSAP Genel Müdürü Dr. Rifat Köse, yaptıkları araştırmaların sonuçlarının çok çarpıcı olduğunu belirtiyor. Köse: “Ülkemizde anne ölümleri 2005 yılı Ulusal Anne Ölümleri Çalışmasındaki sonuçlara göre; Anne Ölüm Oranı yüz binde 28,5 olup, her yıl 387 annemizi kaybediyoruz. Bu ölümlerin de yüzde 62’si önlenebilir nedenlerden meydana gelmektedir” diyor. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Sağlık Sorumlusu Figen Tunçakant ise:  “Sessiz ölümler önlenebilir” diyor ve bu konudaki ön önemli adımları şöyle sıralıyor: “Uygun sağlık hizmetine erişim olanağı temel bir insan hakkı olmalıdır ve çağdaş ve sosyal açıdan ileri bir toplumun hayati bir göstergesidir. Anne ölümlerin çok büyük bir çoğunluğu önlenebilir nedenlere dayanmaktadır ve ‘sessiz ölümler’ olarak kalmamalıdır.”

2003-2007 araştırmaları.
T.C. Sağlık Bakanlığı’nın, Avrupa Birliği mali desteği ile 2003-2007 yılları arasında yürüttüğü Türkiye Üreme Sağlığı Programı’nın bu yıllar arasında yapılan araştırmalarının sonuçları çok çarpıcı çünkü örneğin; Gebeliğe bağlı ölümlere ilişkin rakamlar şöyle: Gebeliğe bağlı ölümlerin yaklaşık 1/3’ü doğum öncesi gerçekleşiyor. Türkiye’de yeterli doğum öncesi bakım kentlerde yüzde 56 kırsal kesimde ise yüzde 25.4’tür  (TNSA 2003). Türkiye’de kadınların çoğunluğu doğum öncesi bakım almıyor: Doğum öncesi bakım almama nedenleri sorulduğunda gebelerin yüzde 42.5’i parasal nedenlerle alamadığını, yüzde 36.4’ü gerek olmadığını belirtmektedir.  Halbuki bu hizmet bakanlığa bağlı sağlık ocaklarında ve ana çocuk sağlığı merkezlerinde ücretsiz olarak verilmektedir. Anne ölümleri: Anne ölümleri Türkiye genelinde daha önce söylendiği gibi yüz binde 28,5 tur. Bu gelişmiş ülkelerde 20, Avrupa’da 24 olup dünya ortalaması 400’dür. Türkiye’de gebeliğe bağlı ölümler: yüzde 58.4’ü doğrudan, yüzde 15.8’i dolaylı, yüzde 23.2’si tesadüfi nedenlerle ( trafik kazası vb )  olmaktadır.  Doğrudan anne ölümlerinin nedenleri:  yüzde 24’ü kanamadan,  yüzde 18.4’ü  hipertansif hastalıklardan, yüzde15.7’si pıhtı atması, ameliyat komplikasyonları, rahim yırtılması gibi nedenlerden, yüzde 4.6’si gebeliğe bağlı enfeksiyonlardan olmaktadır.  Bebek ölüm oranları: Türkiye’de gelişmiş ülkelerden yüksek olup kırsal kesimde yüzde 0,29 kentlerdeyse yüzde 0,21‘dir. Anne ve bebek ölümünün arttığı durumlar: 20 yaş altı, 35 yaş üstü gebelerde, Doğumlar arasındaki sürenin 2 yılın altında olduğu durumlarda, Doğum sayısının 4’ü aştığı durumlarda  anne ve bebek ölümü belirgin olarak artmaktadır…
Ve T.C. Sağlık Bakanlığı’nın, Avrupa Birliği mali desteği ile 2003-2007 yılları arasında yürüttüğü Türkiye Üreme Sağlığı Programı’nın ana ayaklarından birini oluşturan Güvenli Annelik ve Acil Kadın Doğum (Obstetrik) Bakım çalışmaları, temel modellerin geliştirilmesi, eğitim ve anne bebek ölümlerinin yüksek olduğu hedef ve pilot kentlerde yatırımların gerçekleştirilmesiyle 2007 sonu itibariyle sürecini artık tamamlıyor. Türkiye’de anne ve bebek ölüm hızının düşürülmesine katkı sağlamak amacıyla başlatılan “Bebeğim Sağ Olsun” Kampanyası gebelik öncesi, gebelik, doğum, doğum sonrası sağlık kontrollerinin önemine ve kritik sağlık tedbirlerine dikkat çekerek, toplumsal farkındalığın artırılmasını  hedefliyor. Bebeğim Sağ Olsun kampanyasında, Sağlık Bakanlığı’nın birinci basamak sağlık kuruluşlarında gerçekleştirdiği eğitimci eğitimleri, hizmet ve ekipman iyileştirmesi ile ücretsiz sağlık kontrolü ve bakım hizmetleri hakkında bilgiler de veriliyor. Bebeğim Sağ Olsun kampanyası, sağlık hizmeti kullanıcılarının yanı sıra ilgili kurumlarda, özel sektörde ve STK’larda da farkındalığı artırarak, toplumda davranış değişikliği yaratma etkisine sahip yeni çalışmalara kapı açmayı ve yeni projelerle sürdürülebilirliğin sağlanmasını hedefliyor.
Adım adım anne bebek ölümlerinin önüne geçmek…

Haberin Devamı

ÜCRETSİZ HİZMET :
“Doğum öncesi bakım hizmetlerinin kalitesini, sayısal ç okluğu değil yapılması gerekli muayene ve tetkiklerin eksiksiz olarak sunulması sağlar” diyen AÇSAP Genel Müdürü Dr. Rifat Köse, AÇSAP merkezleri ve birinci basamak sağlık kuruluşlarında verilen ücretsiz sağlık kontrolü ve hizmetleri hakkında şu bilgiyi verdi; “AÇSAP merkezlerimiz ve birinci basamak sağlık kuruluşlarımızda gebe izlemleri, gebelik dönemindeki aşılamalar, aile planlaması hizmetleri, gebenin anemisini önlemek için kullanması gerekli demir preparatı, doğum sonu anne ve bebeğin izlemi, bebek aşıları, D vitamini ve demir preparatı ücretsiz olarak verilmektedir.”  Güvenli anneliğin sonucunda, bebek ve çocuk ölümlerinde uygulanan programların etkisi ile hızlı bir düşüş görüldüğüne dikkat çeken Dr. Rifat Köse Sağlık Bakanlığı olarak, güvenli annelik hizmetlerine yaklaşımlarını şöyle özetledi;
Güvenli annelik hizmetlerini sunarken insanların üreme haklarına saygı duyarak hizmetlerimizi götürüyoruz. Bireyler istedikleri sayıda çocuk sahibi olma hakkına sahiptir. Ancak, Güvenli Annelik programında hem anne sağlığı hem yeni doğan bebeğin sağlığı hem de daha önce doğmuş olan diğer çocukların sağlığı açısından riskli gebeliklerin ve istenmeyen gebeliklerin önlenmesi gerekmektedir.
Güvenli Annelik; anneye gebelik öncesi, anne ve bebeğe doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası bakım ve tedavi hizmetlerinin verilmesi, istenmeyen ve yüksek riskli gebeliklerin önlenmesi, gebelik, doğum ve doğum sonrası komplikasyonların tanımlanması, önlenmesi ve yönetimini kapsayan anne ve bebek ölümlerinin ve komplikasyonlarının azaltılmasına yönelik bütüncül yaklaşımdır. Ayrıca, hem anneye manevi destek olmak hem de erkek katılımını sağlamak için babanın bebek bakımında anneye destek olması sağlanır.

Haberin Devamı

ANNE ÖLÜMLERİ İLERİ TOPLUMLARIN HAYATİ GÖSTERGESİDİR:
“Türkiye Üreme Sağlığı Programı’nın, ülkedeki ailelerin esenliğini öncelikle kadınlara ve gençlere odaklanarak artırma konusunda, Avrupa Komisyonu’nun ve Sağlık Bakanlılığı’nın taahhüdünü yansıttığını” belirten Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu Sağlık Sorumlusu Figen Tunçkanat “Kapsamı iddialı olan bu Program, Türkiye’deki üreme sağlığı sorunlarına; yani, annelerde yüksek ölüm oranlarının ve istenmeyen gebeliklerin yanı sıra HIV/AIDS de dahil olmak üzere cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusuna seslenme çabasındadır” dedi.  Tunçkanat, önlenebilir anne ölümlerini “sessiz ölümler” olarak tanımladı ve sözlerine şöyle devam etti: “Uygun sağlık hizmetine erişim olanağı temel bir insan hakkı olmalıdır ve çağdaş ve sosyal açıdan ileri bir toplumun hayati bir göstergesidir. Anne ölümlerin çok büyük bir çoğunluğu önlenebilir nedenlere dayanmaktadır ve  ‘sessiz ölümler’ olarak kalmamalıdır.”

Haberin Devamı

BEBEĞİM SAĞ OLSUN KAMPANYASI:
T.C. Sağlık Bakanlığı ve Avrupa Komisyonu’nun “Anne ve Yenidoğan Sağlığı Konularında Toplum Bilincini Artırmaya Yönelik Kitlesel İletişim Kampanyası”nı üstlenen, Türkiye’den AÇEV, yurt dışından Health Focus ve Hill&Knowlton Almanya ile konsorsiyum oluşturarak katıldıklarını belirten Konsorsiyum Lideri Excel-Hill&Knowlton Türkiye Ajans Başkanı Figen İsbir, Türkiye çapında yürütülecek ve 1.5 ay sürecek kampanyada, Sağlık Bakanlığı tarafından özel önem atfedilen 15 kente gezici bir araç ile gidileceğini ve yine İstanbul’da gerçekleştirilecek basın toplantısı ile kampanyada kat edilen mesafenin paylaşılacağını söyledi. Bebeğim Sağ Olsun Kampanyası’nın ziyaret edeceği ve özel önem atfedilen kentler: İstanbul, İzmir, Ankara, Kayseri, Mersin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Siirt, Van, Ağrı, Kars, Artvin, Erzurum, Muş, Elazığ. Sağlık Bakanlığı tarafından sahada faaliyet gösteren uzmanlar arasından kampanya sözcüleri olarak seçilen İstanbul Zeynep Kamil Hastanesi’nden Opr. Dr. Sadiye Eren ve Ankara Numune Hastanesi’nden Doç Dr. Ferit Saraçoğlu gebelik öncesi ve gebelik süresince karşılaşılan durumlar ve dikkat edilmesi gereken kritik gelişmeler hakkında bilgiler verdiler.

Haberin Devamı

5 KADINDAN BİRİ EVDE DOĞUM YAPIYOR:
Zeynep Kamil Hastanesi Kadın Doğum Klinik Şefi Opt. Dr. Sadiye Eren, gebeliği süresince hiç sağlık kontrolüne gitmeyen kadınların yarının evde doğum yaptığına dikkat çekti. Eren, “her yıl yaşamını yitiren 387 annenin, 140’ı, anne ve ailenin sorunu fark etmemesi nedeniyle ölüyor” dedi. Eren, anne bebek ölümlerinin “güçlü bir ekip çalışmasıyla” çözüleceğinin altını çizerek sağlık yöneticileri, aileler,  politik güçler, medya, sağlık hizmet sunucuları, STK'lar , diğer kamu kurum ve kuruluşlarının bir araya gelmesi gerektiğini söyledi.

GEBELİĞE BAĞLI ÖLÜMLERİN 3’TE 1’İ DOĞUM ÖNCESİ DÖNEMDE:
“Gebeliğe bağlı ölümlerin yaklaşık 1/3 nün doğum öncesi  olması , doğum öncesi dönemde hizmet alma oranının tatmin edici düzeyde olmaması , kentsel ve kırsal bölgeler arasındaki büyük farklılıklar rahatsız edicidir” diyen Ankara Numune Hastanesi Kadın Doğum Klinik Şefi Doç. Dr Ferit Saraçoğlu, yeterli doğum öncesi bakım alma oranının kentlerde yüzde 56 kırsal kesimde ise yüzde 25.4 olduğunu söyledi.
Kampanyaya ait önemli notlar
T.C. Sağlık Bakanlığı’nın Avrupa Birliği mali desteği ile 2003 – 2007 tarihleri arasında yürüttüğü Türkiye Üreme Sağlığı Programı altında yer alan anne ve bebek sağlığı konularında toplumsal farkındalığın artırılmasını hedefleyen Bebeğim Sağ Olsun kampanyası 3 Ekim 2007, Çarşamba tarihinde başladı.
Üreme Sağlığı Programı, altı yıllık bir dönem için sağlanan 55 milyon Avro tutarında finansmanı ile Türkiye’deki en kapsamlı AB programlarından birini oluşturuyor.
Program, ülkedeki ailelerin esenliğini -özellikle de kadınlara ve gençlere odaklanarak- artırma konusunda Avrupa Komisyonunun ve Sağlık Bakanlılığının taahhüdünü yansıtmaktadır.
Bu program, Türkiye’deki üreme sağlığı sorunlarına; annelerde yüksek ölüm oranlarının ve istenmeyen gebeliklerin yanı sıra HIV/AIDS de dahil olmak üzere cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusuna seslenmeyi amaçlıyor.
Türkiye’de anne ölümleri
2005 yılı Ulusal Anne Ölümleri Çalışması sonuçlarına göre:
- Türkiye’de her yıl 387 anne ölüyor.
- Anne ölüm oranı yüz binde 28.5.
- Bu ölümlerin % 62’si önlenebilir nedenlerden kaynaklanıyor.
Türkiye’de doğum verileri
Geleneksel ebe ya da akraba yardımı ile doğumlar % 16.7
İlk bebekler hastanede, diğerleri geleneksel yöntemlerle doğurtuluyor
Türkiye verilerine göre ilk bebeklerin yüzde 95’i sağlık personeli yardımı ile doğurtulurken, doğum sayısı artıkça doğuma yardımcı olan kişi sağlık personelinden geleneksel ebe veya akrabaya doğru değişim gösteriyor.
Anne ölümleri Güvenli Annelik yaklaşımı ile önlenebilir
Anne ölümleri Güvenli Annelik Yaklaşımı ile önlenebilir. Güvenli Annelik anne ve bebek ölümlerinin ve komplikasyonlarının azaltılmasına yönelik bütüncül bir yaklaşımdır. Bu bütüncül yaklaşım şunları kapsamaktadır:
• Anneye gebelik öncesi,
• Anne ve bebeğe doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası bakım ve tedavi hizmetlerinin verilmesi,
• İstenmeyen ve yüksek riskli gebeliklerin önlenmesi,
• Gebelik, doğum ve doğum sonrası komplikasyonların tanımlanması, önlenmesi ve yönetimini kapsıyor.
• Ayrıca, hem anneye manevi destek olmak hem de erkek katılımını sağlamak için babanın bebek bakımında anneye destek olması sağlanır.
 
Sağlıklı gebelik için en temel dört adım:
• Doğum öncesi kaliteli bakım;
• Kaliteli gebelik
• Kaliteli doğum
• Doğum sonrası dönemde kaliteli bakım.
 
 Yüksek risk altındaki gebeler
Yüksek tansiyonu olan, kalp hastalığı, şeker, tiroid, kan hastalığı vb. sistemik hastalıkları olan, çoğul gebelikler, tekrarlayan düşükleri, erken doğumları olan, kan uyuşmazlığı olan, daha önce sakat bebek doğuran, karnında bebeği olan gebeler yüksek risk taşımaktadır. Bu gebelerin mutlak gebe kalmadan önce bir sağlık kuruluşuna başvurarak gebelik öncesi kontrollerinin yapılması, gebelikleri sırsında da  bu tür gebelerin bakımını yapabilecek 2. veya 3. basamak merkezlerce takip edilmeleri gerekmektedir.
Mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulması gereken durumlar
Normal bir gebe takipleri sırasında şişlik, baş ağrısı, tansiyon yükselmesi, aşırı bulantı –kusma, görme bulanıklığı, karın ağrısı, suyun boşalması, kanama gibi durumlarda derhal bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.
Gebeler hastaneye gitmekten korkuyor
Araştırmalar gebelerin hastaneye gitmemesinin altında sezaryen olma ve kötü muamele korkusunun da yattığını göstermektedir. Günümüzde doğumların yüzde 48.5’u sezaryenle gerçekleşmektedir (TNSA 2003).  Bu gelişmiş ülkelerdeki oranın (yüzde 12-15) çok üzerindedir. Dünya Sağlık Örgütü’ nün hedefi ise sezaryen oranının yüzde 5-15 arasında olmasıdır.
Doğum öncesi bakım hizmetleri için AÇSAP merkezlerinin ücretsiz hizmetleri bulunmaktadır.
TC Sağlık Bakanlığı AÇSAP merkezleri ve birinci basamak sağlık kuruluşlarında:
• Gebe izlemleri,
• Gebelik dönemindeki aşılamalar,
• Aile planlaması hizmetleri,
• Gebenin anemisini önlemek için kullanması gerekli demir preparatı,
• Doğum sonu anne ve bebeğin izlemi,
• Bebek aşıları, D vitamini ve demir preparatı ücretsiz olarak verilmektedir.
“Bebeğim Sağ olsun” kampanyası’nın yürütücü firması hakkında bilgi
T.C. Sağlık Bakanlığı ve Avrupa Komisyonu’nun “Anne ve Yenidoğan Sağlığı Konularında Toplum Bilincini Artırmaya Yönelik Kitlesel İletişim Kampanyası”nın Konsorsiyum Lideri  Excel – Hill&Knowlton, Türkiye’den AÇEV, yurt dışından Health Focus ve Hill&Knowlton Almanya ile konsorsiyum oluşturarak katıldı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!