Oruçta kalbe dikkat

Güncelleme Tarihi:

Oruçta kalbe dikkat
Oluşturulma Tarihi: Eylül 21, 2008 13:20

EDİRNE'de iç hastalıkları uzmanı Dr. Tonguç Yılmaz, orucun kalp krizi riskini arttırdığını söyledi.

Özel Hayat Tıp Merkezi'nde görevli Dr. Yılmaz, kalp hastalığı riski olan kişilerin oruç tutmadan önce mutlaka kontrolden geçmesi gerektiğini anlatırken kutsal ayda özellikle iftardan sonra sınırda veya gizli olan koroner hastalığının, kalp krizi ile ortaya çıkabileceğini söyledi. Bunun kişi için çok büyük riskleri beraberinde getirebileceğini anlatan Dr. Tonguç Yılmaz şöyle dedi:
“Kalp hastaları arasında ‘Kesinlikle oruç tutmaması gerekenler' ve ‘Dikkatli davranarak oruç tutması gerekenler' diye ayrım yapılabilir. Koroner damarların tıkanmasına bağlı enfarktüs, yıllarca iyi tedavi edilmemiş yüksek tansiyonun kalp kasını yorması sonucu kalp büyümesi, tedavisi zamanında yapılmamış kalp kapağı hastalıkları veya kalp kasının hastalığı gibi nedenlerin yol açtığı kalp yetersizliği varsa, hastalar ilaç kullansalar bile oruç tutamaz. Oruç tutmak isteyenler kendi durumları hakkında doktorlarını bilgilendirerek, görüş ve öneriler doğrultusunda hareket etmeli, ilaçlyarı doktor önerilerine göre kullanmalıdır.”

Oruç tutan ve kalp hastası olan bir kişide uzun süre aç kalmaya bağlı kan şekerindeki değişiklikler ve buna bağlı halsizlik, bitkinlik, yorgunluk hatta bazen tam bayılma, şuur kaybı oluştuğunu anlatan Yılmaz, “Tansiyonda ileri derecede yükselme veya düşme de olmaktadır. Bunun yanı sıra kalp hastası olarak çok sık ilaç almanız gerekiyorsa ve oruç tutmak istiyorsanız, bir kısmını sahurda bir kısmını iftarda almak kaydıyla ve ilk 1- 2 günde kendinizi denetleyerek, kendinizi nasıl hissettiğinizi kontrol ederek, tansiyonunuzu ölçtürerek birkaç gün deneyebilirsiniz. Vücudunuz bunu karşılayabiliyorsa daha sonra da ilaçlarını ayarlamak kaydıyla devam edebilirsiniz” şeklinde konuştu.

İFTARDA HIZLI YEMEK YEMEK ZARARLI

Dr. Yılmaz, iftarda hızlı yemenin çok zararlı olduğunu, bunun doygunluk hissinin gelişmesini engellediğini, gıda alımını artırdığını, kalbin iş yükünün artacağını anlatırken, “Öncelikle çay, ekmek ve peynirle ya da çorba ile hafif kahvaltı yaparak, mümkün olduğunca bol sulu yemekler tercih edilmelidir.

Makarna, komposto ve hoşaf idealdir. Hamur işlerinden vazgeçilemiyorsa; yağda kızartılmamış ve fırında pişirilmiş, bol sebzeli olmalı ve ölçülü yenmesine dikkat edilmelidir” dedi.

İç hastalıkları uzmanı Dr. Tonguç Yılmaz, iftar ve sahurda hangi besinlerin alınması ya da alınmaması gerektiğine ilişkin şu bilgileri verdi:
“İftarda aşırı miktarda, yağlı, kalorili yemek tüketimi, gündüz içilemeyen sigaraların iftar sonrası peş peşe içilmesi hastalar için risk faktörleridir. Tereyağı, sakatatların yağları, koyun etinin içerdiği yağlar ve sığır etinin görünen yağlarıyla margarinlerden uzak durmak çok önemlidir. Özellikle bol yağlı, kalorili ve hızlı yenilen iftar yemeklerinden ve sigara içiminden sonra bu hastaların kalp krizi geçirme riskleri yüksektir. Nohut, mercimek, fasulye tavsiye edilmekle birlikte baklagillerin sindirimi zor olduğundan az miktarda yenmelidir. Sahurda çok yemek uzun süre tok tutar inancından vazgeçilmelidir. Sahur sofraları kahvaltı gibi hazırlanmalıdır. Su ve mineral ihtiyacını karşılayacak gıdalar yanında ölçülü miktarda yumurta, süt, yoğurt, peynir veya lifli gıdalar (sebze yemekleri) tüketilmelidir. Bunlar, kan şekerinin yavaş yükselmesini sağlar, hem de aşırı mide salgısına neden olmadıkları için acıkmayı da geciktirir. Sahurda çok yemek uzun süre tok tutar inancından vazgeçilmelidir. Çünkü ne kadar çok ve hızla kan şekerini yükselten tatlılar yenirse o kadar çok acıkılır. Sahurdan sonra hemen yatmanın kalp krizi riskini artırdığına dair doğrudan veri yoktur. Ancak, genel sağlık kuralları ve özellikle sindirim sağlığı açısından iftar ve sahur gibi ana öğünlerden hemen sonra istirahata geçilmesi veya uyunması önerilmez. Özellikle sahurdan sonra ev içerisinde 10 dakika kadar yürünmesi sindirimi rahatlatacak ve gün içerisinde kendimizi daha konforlu hissetmemizi sağlayacaktır.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!