Felç tedavisinde yeni yöntem
Güncelleme Tarihi:
Oluşturulma Tarihi: Kasım 22, 2007 12:49
Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA)'nden emekli olan Prof. Dr. Sertaç Yetişer'in, deneysel çalışmalarının ardından belirlediği yöntemin, travmatik yüz felcinin tedavisinde yol gösterici olabileceği bildirildi.
GATA'da görevli olduğu dönemde yürüttüğü “Farelerde Bir Travmatik Yüz Felci Modeli Oluşturarak Ortaya Çıkan Nörotrophic Faktör Analizi Değişimi” adlı çalışmasıyla “Politzer Bilim Ödülü”ne layık görülen Acıbadem Bursa Hastanesi Kulak, Burun, Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yetişer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Politzer Topluluğu tarafından 2 yılda bir düzenlenen yarışmanın 26'ncısının bu yıl 13-16 Ekim tarihlerinde ABD'nin Ohio eyaletinin Cleveland kentinde düzenlendiğini söyledi.
“TRAVMAYA BAĞLI YÜZ FELÇLERİ”
Yetişer, bu yılki yarışmaya farelerde yüz felciyle ilgili deneysel bir çalışmayla katıldığını belirterek, şunları kaydetti:
“Günlük hayatta insanlarda değişik nedenlerle yüz felci oluşabiliyor. Ancak, özellikle travmaya bağlı yüz felcinde ortaya çıkan sinir hasarını değerlendirmede sorunlar yaşıyorduk, hala da yaşıyoruz. Yüz felciyle gelen hastada, klinik olarak bunu değerlendirebiliyoruz. Yüz felcinde eğer travma söz konusuysa bunun kafatasındaki izlerini görmemiz veya elektrofizyolojik (EMG) olarak sinir iletimini ölçerek tespit etmek mümkün olabiliyor. Ancak bazen bunlar yeterli olmaz. Kafa travması geçiren bir kişide bazen kemikle ilgili bir problem görülmeyebiliyor. EMG de geç bilgi veriyor. EMG, travmadan 2-3 hafta sonra değerli olabiliyor.”
Bu nedenle, “hasar ağır bir düzeyde mi, hafif bir etkilenim mi var, ilaç tedavisiyle mi takip edilmeli, yoksa hemen ameliyata mı alınmalı” noktasında, yani karar verme aşamasında yeni bir yöntem olup olmayacağını belirlemek için arayışa girdiğine işaret eden Yetişer, şöyle konuştu:
“Burada neurotrophic faktörlerin varlığı dikkatimizi çekti. Sinir sistemi içinde, sinir bütünlüğünü denetleyen, sinir hücrelerinin yaşamasını sağlayan bir çeşit neurotrophic ajanlar var. Bunlar çok küçük aminoasit veya protein yapısındaki elemanlardır. 'bir travma sonrasında bunlar değişim gösterebilir' diye düşünerek farelerde deneysel bir model oluşturduk ve onlardaki neurotrophic değişimleri inceledik. Çalışmanın sonucunda ortaya çıkan ilk bulgulara göre, bu yöntem uygulanabilir gibi görünüyor. Yani neurotrophic bulgulardaki değişimi inceleyerek, oluşmuş bir yüz felcinin derinliğini tespit etmek mümkün olabiliyor. Bu da tedavide yön gösterici olabiliyor.”
“ÇOK DEĞERLİ BİR ÇALIŞMA”
Prof. Dr. Yetişer, Politzer'e yolladıkları bu çalışmanın, jüri tarafından “çok değerli bir çalışma” olarak nitelendirildiğini ve yarışmanın özel bölümünde 4 Amerikalı, 2 Japon ve 1 Fransız bilim adamının çalışmasıyla birlikte tekrar değerlendirmeye alındığını kaydederek, sonuçta, “Farelerde Bir Travmatik Yüz Felci Modeli Oluşturarak Ortaya Çıkan Nörotrophic Faktör Analizi Değişimi” başlıklı çalışmasının “2. En İyi Bilimsel Çalışma Ödülü”ne layık görüldüğünü vurguladı.
Bir Türk bilim adamı olarak böyle büyük bir ödüle layık görülmenin çok gurur verici olduğunu anlatan Yetişer, “daha sonra bu yöntemin insanlar üzerinde denenmesi noktasında çalışmalar yürütülebilir. Çok kapsamlı bir projeydi. Vücutta olup biten her şeyin kanda göstergesi var. Dolayısıyla bu çalışma çok heyecan verici. Fareler üzerinde alınan sonuçlarla bu yöntem uygulanabilir gibi görünüyor. Çalışmamız, yüz sinirinin ne kadar hasar aldığını ortaya çıkarabilecek bir tanı yöntemi” dedi.
“TRAVMAYA BAĞLI YÜZ FELÇLERİ”
Yetişer, bu yılki yarışmaya farelerde yüz felciyle ilgili deneysel bir çalışmayla katıldığını belirterek, şunları kaydetti:
“Günlük hayatta insanlarda değişik nedenlerle yüz felci oluşabiliyor. Ancak, özellikle travmaya bağlı yüz felcinde ortaya çıkan sinir hasarını değerlendirmede sorunlar yaşıyorduk, hala da yaşıyoruz. Yüz felciyle gelen hastada, klinik olarak bunu değerlendirebiliyoruz. Yüz felcinde eğer travma söz konusuysa bunun kafatasındaki izlerini görmemiz veya elektrofizyolojik (EMG) olarak sinir iletimini ölçerek tespit etmek mümkün olabiliyor. Ancak bazen bunlar yeterli olmaz. Kafa travması geçiren bir kişide bazen kemikle ilgili bir problem görülmeyebiliyor. EMG de geç bilgi veriyor. EMG, travmadan 2-3 hafta sonra değerli olabiliyor.”
Bu nedenle, “hasar ağır bir düzeyde mi, hafif bir etkilenim mi var, ilaç tedavisiyle mi takip edilmeli, yoksa hemen ameliyata mı alınmalı” noktasında, yani karar verme aşamasında yeni bir yöntem olup olmayacağını belirlemek için arayışa girdiğine işaret eden Yetişer, şöyle konuştu:
“Burada neurotrophic faktörlerin varlığı dikkatimizi çekti. Sinir sistemi içinde, sinir bütünlüğünü denetleyen, sinir hücrelerinin yaşamasını sağlayan bir çeşit neurotrophic ajanlar var. Bunlar çok küçük aminoasit veya protein yapısındaki elemanlardır. 'bir travma sonrasında bunlar değişim gösterebilir' diye düşünerek farelerde deneysel bir model oluşturduk ve onlardaki neurotrophic değişimleri inceledik. Çalışmanın sonucunda ortaya çıkan ilk bulgulara göre, bu yöntem uygulanabilir gibi görünüyor. Yani neurotrophic bulgulardaki değişimi inceleyerek, oluşmuş bir yüz felcinin derinliğini tespit etmek mümkün olabiliyor. Bu da tedavide yön gösterici olabiliyor.”
“ÇOK DEĞERLİ BİR ÇALIŞMA”
Prof. Dr. Yetişer, Politzer'e yolladıkları bu çalışmanın, jüri tarafından “çok değerli bir çalışma” olarak nitelendirildiğini ve yarışmanın özel bölümünde 4 Amerikalı, 2 Japon ve 1 Fransız bilim adamının çalışmasıyla birlikte tekrar değerlendirmeye alındığını kaydederek, sonuçta, “Farelerde Bir Travmatik Yüz Felci Modeli Oluşturarak Ortaya Çıkan Nörotrophic Faktör Analizi Değişimi” başlıklı çalışmasının “2. En İyi Bilimsel Çalışma Ödülü”ne layık görüldüğünü vurguladı.
Bir Türk bilim adamı olarak böyle büyük bir ödüle layık görülmenin çok gurur verici olduğunu anlatan Yetişer, “daha sonra bu yöntemin insanlar üzerinde denenmesi noktasında çalışmalar yürütülebilir. Çok kapsamlı bir projeydi. Vücutta olup biten her şeyin kanda göstergesi var. Dolayısıyla bu çalışma çok heyecan verici. Fareler üzerinde alınan sonuçlarla bu yöntem uygulanabilir gibi görünüyor. Çalışmamız, yüz sinirinin ne kadar hasar aldığını ortaya çıkarabilecek bir tanı yöntemi” dedi.