MEDYADAN : Muhtelif

Hürriyet Dış Haberler imzalı bir haberde, “couple” yani “çift” kelimesi “ikili” diye tercüme edilmiş, diye kendi kendime söylenirken, Milliyet’teki bir haber içime su serpti, beterin beteri varmış...

Milliyet Dış Haberler imzalı bir haberin başlığı: Bir ‘kıymık’la hayatınız kararabilir

Haberin giriş cümlesi: Parmak ucundaki ufacık bir yarayı (kıymık) önemsemeyip geçmeyin...

“Önemsemeyip geçmeyin” lafı da tabii malum yerle gülünecek cinsten de..

Allah aşkına “kıymık” lafını hiç mi duymadınız bugüne kadar?

Dış Haberler’deki mütercim-muhabir Türkçe bilmiyor diyelim, o servisin bir şefi, bir müdürü, sayfanın bir editörü de mi yok?

*

Gazetenin manşeti: Paşa paşa ödeyin

Spot: Kemal Unakıtan, batık bankacılara seslendi: Borçlar ödenmezse ne olacağını gördünüz. Yasaları bir aile için çıkarmıyoruz. Halkın parasını söke söke alırız.

Tercüman “Halkın parasını söke söke alırız” lafını sevmiş, destekliyor mi, manşet yapmış.

“Halkı dolandıranlara” gözdağı veren gazetenin künyesinde bakın ne yazıyor:

İmtiyaz: TERYAY Gazetecilek ve Matbaacılık Ltd Şti adına Mehmet Ali ILICAK

*

Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Aydın Candabakoğlu başyazısında diyor ki:

Tercüman bazılarını rahatsız ediyor. Gazetecilikten başka hiçbir şey düşünmeyen bir avuç gazeteci, çok mütevazı şartlar içinde çıkarıyor bu gazeteyi. Ne başka şirketleri, ne yatları, ne de uçakları var. Bütün hücreleriyle sadece ve sadece gazeteciliğe odaklanmış, asıl mesleklerini yapıyorlar. (...) Biz ‘patron’ yani ‘sermaye grubu’ gazetesi değiliz.

Pardon, ben mi yanlış biliyorum? HO Tercüman ile Akşam aynı havuzun gazetesi değil mi? Her iki gazetenin de Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Bülent Ergin değil mi? Yapı Kredi’nin, Turkcell’in sahibi olan Çukurova Grubu bir “patron” sayılmıyor mu, “sermaye grubu” değil mi?

*

Ekonomi sayfasının manşeti: “Para hırsı forma aşkını solladı, Cimbomlu Fener hissesi aldı”

“Bir gün herkes Fenerli olacak” dedikleri buymuş demek ki...

*

Bizim imamlar bu rejime özenmekte haklı!!!

*

Spot: İthal yasağının süresi 1 Temmuz’a kadar uzatılınca, ithal pirincin fiyatı ikiye katlandı. Vatandaş almakta zorlanırken bazı kişilerin büyük kârlar elde ettiği bildirildi.

Sayfanın manşeti: Pilavı kim yiyor?

Maliye Bakanı Unakıtan’ın oğlunun tavukları kuru kuru mısır yiyecek değil ya, arada pilav da veriyorlardır hayvanlara belki de!

*

Devlet Bakanı Ali Babacan, eşi Zeynep Hanım ile Akmerkez’in altındaki Papermoon adlı lokantaya gitmiş. Garsonlar Bakan’ı tanımamış, üstelik eşinin türbanlı oluşundan da “rahatsız” olmuşlar, “Yer yok, bekleyin” demişler. (Türbanlılara yemek de vermeyelim bari!!!)

Babacan efendilik etmiş, “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz ulan!” dememiş, sırasını beklemiş. Neyse, biraz sonra birileri Bakan’ı tanımış da durumu kurtarmışlar...

Garsonların tanımadığı Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı mesela Tansu Çiller olsaydı...

*

Adana Ceyhan’da yaşayan Yılmaz ailesinin 2,5 yaşındaki oğulları Doğan, “osteogenesis imperfekta” hastasıymış, kemikleri cam gibi kırılıyormuş. Babası Mehmet Yılmaz (ne çok MehmetYılmaz var yahu!) “Aylık ilaç masrafı 600 milyon. Buzdolabı ve çamaşır makinesinin dışında evde ne varsa sattım. Oğlumu yaşatacağım” diyor.

Herkes cami avlusuna bırakıp kaçarken...

*

Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Türkiye’de Atatürk’le ilgili üç yaklaşım bulunduğunu savunmuş. “Bir, gerçek Atatürkçüler var, gerçekten Atatürk’ü özümsemiş insanlar. Atatürkçü geçinenler var. Bir de Atatürk’ten geçinenler var. Sonuncusu en iğrenç olanı...” demiş.

Bakan Bey’e (bir de dördüncüsü var, ‘Takiyeci Atatürkçüler’ yani çağdaş eserini yıkmak için Atatürk’ten nefret eden mollalar... ilavesi dışında) katılmamak mümkün değil,

Ama bu tespiti başka alanlara uygulamak da mümkün: “Bir, gerçek Müslümanlar var, gerçekten dini özümsemiş insanlar. Dindar geçinenler var. Bir de dinden geçinenler var. Sonuncusu en iğrenç olanı...”

Abdullah İbni Mubarek’in dediği gisi, “İnsanların en alçağı, din kisvesi altında dünya menfaati sağlayandır” !

*

Yeni Star’ın yöneticileri “Gün ola devran döne, burası Türkiye, Uzanlar yeniden başımıza patron olursa bizi kabak gibi oyarlar” diye bir endişeye kapıldılar galiba. Yahut da Uzanlar’ın muhtelif şirketlerine dolandırılmaktan hazzeden sado-mazoların gazeteyi almaktan vazgeçmesi satışları düşürdü...

Son günlerde Uzan’dan “olumlu” bahsetme denemeleri dikkati çekiyor Star’da.

Yeri gelirse örnek de veririm. Bugünkü alıntım başka.

Star da verdi bu haberi, hani eskiden terörist-devlet idi, şimdi eşkıya-devlet haline geldi, İsrail, Filistin bankalarına saldırdı, kasadaki paraları iç etti.

Bekliyorum bakalım, Cem Uzan ne gün aklına gelecek de İmar Bankası’a el koyulmasını İsrail’in yaptığı bu operasyona benzetecek.

Star zaten başlığı “Banka Operasyonu” diye atarak açmaz vermiş.

*

Önce Usame Bin Ladin yakalandı haberi çıktı, İran’ın iddiasıydı. Ertesi gün ABD ve Pakistan alelacele yalanladı.

Söyledim size, Bin Ladin’in “yakalanması” için daha erken, muhtemelen Pakistan istihbaratında biri ağzından kaçırdı o kadar... Bush’un tekrar kazanabilmesi için Usame, seçimlere az bir süre kala, tıpkı Saddam gibi, “sakladıkları” bir delikten çıkarılacak, ama hemen değil...