Medyadan : Haftanın alıntıları

Güncelleme Tarihi:

Medyadan : Haftanın alıntıları
Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2005 13:27

“KOLTUKTAKİ GİBİ DURMUYOR... İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, ‘Bakanlığımca Hürriyetvalilerden kırmızı sokak projesi gibi herhangi bir proje istenmemiştir, istenmesi de mümkün değildir’ dedi”. www.acikgazete.com adresindeki AÇIK GAZETE'dendi... (YANDA)

*

BİR MUSİBET...

Hürriyet manşet yaptı, ‘16 bir km uzakta yeni masa düzeni’ diye.

Ulaştırma Bakanı’nın eşinin tek başına yemek yemesinin tartışması sürerken Başbakan Erdoğan, dün Yeni Zelanda’da yat turunda ayrı masaları görünce, müdahale edip birleştirdi” diyor spot.

(Bir hata var diye tahmin ediyorum, koskaca başbakan yemek masalarını bizzat birleştirmedi herhalde! Emir verip birleştirmiştir eminim! J)

Eee, ne demiş atalarımız ‘Bir musibet bin nasihhatten iyidir! (Çift h ile yazdım, Başbakan böyle Araplar gibi gırtlaktan konuşmayı sever!)

Hürriyet, 5 aralık

*

YORUMSUZ

Şırnak Valisi Osman Güneş, şehirde yaşanan ishal vakalarının ‘mevsim normallerini çok aşmadığını’ söyledi.

Gazeteler, 5 aralık

*

ŞAKA!

Hasan Cemal’in yeni kitabını tartışan Emre Kongar ile Mehmet Barlas’ı gördüm bir ara televizyonda. (NTV, 5 aralık)

Entelektüel birikimleri bir yana, ikisi de ne kadar cana yakın, ne kadar sevimli iki insan!

NTV ne iyi etmiş de bir araya getirmiş!

*

(K)ALINTI

Hasan Cemal’in son kitabında milliyeci abilerimizden İlhan Selçuk’u eleştirdiği haberleri üzerine, kitabı okumadan yapılan bir yorum:

Anlaşılıyor ki Hasan Cemal’in İlhan Selçuk’a karşı, bunlardan dolayı (nelerden dolayı olduğu anlaşılmıyor) ve hem de kendisinin bir ruh hastası ve CUMHURİYET kalesine sızmış bir (ne olduğu yazılı değil) olduğunu önceden, (virgülü ben koymadım) fark ettiği için, kuyruk acısı var ve şimdi de bu acıyı çıkarmaya çalışıyor.”

İkinci bir cümle:

Kitap, psikiyatrlar, ruh hekimleri için, bir adamın ruh haletini incelemek için ilginç bir malzeme...”

Son bir cümle daha:

Ben de kitabı okuduktan sonra gene yazacağım...”

‘Komünist’ İlhan Selçuk ve ‘solcu’ Cumhuriyet gazetesi için Altemur Kılıç tarafından, böyle cümlelerle savunulmuş olmak ne büyük bir şereftir kimbilir!

Ortadoğu, 6 aralık

Not: İlhan Selçuk’u ve Cumhuriyet’i savunan biri daha çıktı, hem de Ortadoğu’nun zıt kutbundan: Kürtçü Evrensel gazetesi. Şeref üstüne şeref yani! (Evrensel, 7 aralık)

*

YANLIŞ YORUMLANAN BİR TABLO

Takvim gazetesi kaynağı belli olmayan bir istatistik yayımladı. Türkiye’de şu kadar Fatma, bu kadar Mehmet var, kabilinden.

Altındaki tabloda ise ‘Aylara göre doğanlar - Kişi’ diyordu. (Takvim, 6 aralık)

Yani bugün yaşayan (ve ölmüş, ne demekse) TC vatandaşlarının doğduğu aylara göre dökümü, şöyle:

OCAK ayında doğanlar: 15.524.860
ŞUBAT ayında doğanlar: 9.780.391
MART ayında doğanlar: 11.331.846
NİSAN ayında doğanlar: 9.009.419
MAYIS ayında doğanlar: 8.948.174
HAZİRAN ayında doğanlar: 7.454.605
TEMMUZ ayında doğanlar: 6.931.875
AĞUSTOS ayında doğanlar: 6.846.126
EYLÜL ayında doğanlar: 7.316.960
EKİM ayında doğanlar: 7.122.793
KASIM ayında doğanlar: 6.091.183
ARALIK ayında doğanlar: 5.884.339

Bu tabloyu kullanan insanın aklına gelir de sorar değil mi, mesela Haziran-Ekim arasında ayda 7-8 milyon olan doğum sayısı, neden Kasımda Aralıkta 6 milyona düşer de, sonra birden, Ocak ayında 15.5 milyona, Şubat-Mart’ta yaklaşık 10 milyona fırlar?

Çünkü bu tablo, TC vatandaşlarının DOĞUM tarihini değil, NÜFUS İDARESİNE BİLDİRİLME tarihini... yani babalarının ne kadar YALANCI OLDUĞUNU gösterir...

Kasımda, hele hele aralıkta doğan (özellikle erkek) çocukları, devlete ve millete sımsıkı bağlı babaları tarafından... ‘ÖNÜMÜZDEKİ SENE NÜFUSA YAZDIRAYIM DA... okula, sonra

askere bir sene geç alsınlar, tarlada çalıştırayım!’ diye ocakta, şubatta bildirilir de ondan!

Yoksa Türk milletinin nisan-mayıs aylarında ‘azdığından’ dolayı değil...

*

VALLAHİ BEN DAAA!

Engin Ardıç hislerime tercüman olmuş (Akşam, 6 aralık):

“Hasan Cemal ağabeyimin anılarının önceki cildine bir heves dalmış, yarısında sıkılıp bırakmıştım; bu cilt bu kez tuğla gibi, bakalım sonuna kadar gidebilecek miyim?”

Ben, sıkıldığımdan değil ama, kitabın kalınlığı yüzünden moralim bozulduğundan yarıda bırakmıştım. Yine bu sefer (sağ olsun Hasan Abi imzalamış da bana kitabını) 600 sayfaya yakın ‘tuğla gibi’ kitabı görünce biraz çöktüm ama, ya Allah deyip dalacağız artık!.. J

*

GÜZEL ESPRİ

Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut da aynı kitaptan bahsediyor. Hasan Abi’nin çok ağır kanlı olduğunu, bu yüzden çok uzun anlattığını söylerken, diyor ki:

“Görgü tanıklarının belirttiğine göre Hasan Cemal'in tek hızlı davrandığı yer Cumhuriyet gazetesi genel yayın yönetmeniyken olmuş. Benim bildiğim orada da 3 Ocak 1990 tarihli gazeteyi 3 Ocak 1989'da hazırlamaya otururdu. Cumhuriyet'te haberler, ideoloji ve yazıların konusu hiç değişmediği için kimse bu zaman farkını fark etmezdi, o nedenle Hasan acaip hızlıymış gibi görünürdü. Okumaya hemen başlayacağım bu kitap hakkındaki asıl yorumlarımı sonra yapacağım.” (Akşam, 6 aralık)

*

UYANIK!

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in iki gündür tam sayfa reklamını yapıyor Sabah, nedense! (5-6 aralık)

Bugün, son durak olarak AKP’de duran Gökçek, belediyelerin getirmeye çalıştığı içki yasağını savunurken “İstiyorsanız referandum yapalım görelim. Yarın hava sıcak olursa beraber o Mogan’a gidelim ve oradaki insanlara soralım” diyor.

Kendine bu kadar güvenmekte haklı. Artık belediyelere ait tesislere neredeysa sadece türbanlılarla yeşil şalvarlılar gidiyor...

*

TOPBAŞ’TAN TEHDİT

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Göztepe Parkı’na cami yapılmasını protesto ederleri eleştiriyor ve diyor ki ‘Hoş bir şey değil. O zaman toplumun değişik katmanları, değişik taleplerini bu şekilde eylemlerle ortaya koymaya kalkarsa, bu ülkeye sıkıntı getirir.”

Ve ekliyor “Müzakere masasındayız. Müzakere yapan bir ülkenin kendi içinde müzakere yapamayan, eylemlerle hareket oluşturmaya çalışan bir ülke görünümü vermememiz (vermemesi diyecek herhalde) gerekiyor.” (Milliyet, 6 aralık)

Hasılı, hem demokrasinin ne olduğunu anlamamış, hem de resmen tehdit ediyor, ‘kafamı bozmayın Şeriatçıları sokağa dökerim’ diyor.

Vallahi alışsanız iyi olur, bunları SİZ seçtiniz!

*

TÜRKİYE SENİ ALTINA KABUL EDİYOR MU EŞKİYA?

Hürriyet niye MİT kaynaklı bu açıklamayı manşet yaptı, bilmiyorum. Hapisteki bir katil ne sıfatla siyasi deklarasyon yapıyor? Türkiye’de bir politika değişikliği mi hazırlanıyor acaba?

Neyse! PKK’nın bu baş katili, İmralı’dan konuşmuş: TC üst kimliğini kabul ediyorum, demiş. (Hürriyet, 6 aralık)

Benim de bu eşkiyaya bir sorum var: Bakalım Türkiye seni altına kabul ediyor mu?

*

FARK BURADA

Yukarıdaki, aynı habere göre Mustafa Kemal hakkında da konuşmuş. Demiş ki:

Mustafa Kemal, bir olgudur. Mustafa Kemal’i çözmeden Türkiye’de hiçbir sorunu çözemeyiz. Mustafa Kemal’in 1920’lerde emperyalizme karşı vermiş olduğu mücadeleyi, kendi etnik kimliğinden bağımsız olarak değerlendiriyorum. Dünya halklarına örnek bir mücadeleydi. Deniz Baykal, Mustafa Kemal’i anlamadığı ve doğru yorumlamadığı için, CHP erimektedir. Baykal’ın ana muhalefet olarak çözüme katkı sunması gerekirken, bu tutumu ile çözüme engel olmaktadır. Mustafa Kemal’in 1920’li yıllarda oynadığı rolü 2000’li yıllarda oynayacak bir ‘Kürt’ Mustafa Kemal’e ihtiyaç vardır. Kemalizmin güncelleştirilmesi önemli bir ihtiyaçtır.’ (Hürriyet, 6 aralık)

Dilimin ucunda yıllardır, utanıp söylemek istemiyordum. Böyle bir mukayeseyi yapmık istemiyordum. Ama bu katil haddi olmadan Mustafa Kemal’i övünce dayanamadım.

Yaa Abdullah efendi, milletlerin kaderidir bu. Kimi kurtarıcı diye, önder diye bağrından Mustafa Kemal’i çıkarır ve peşinden yürür, kimi de senin gibileri...

Ne üzücü ve ne ezici bir fark, değil mi?

*

GELİYOR, GELİYOR...

Başbakan giderek rengini belli ediyor. Bu kez de Yeni Zelanda tatilindeyken konuştu: ‘ETNİK UNSURLARI BİRBİRİNE BAĞLAYAN ÖNEMLİ BİR DİN BAĞI VARDIR!’

Yani Türk vatandaşlarının ortak kimliği Müslümanlıktır.

Gazeteler, 7 aralık

*

GELİYOR, GELİYOR...

Bu arada Diyanet de ‘kadınlara özel cami’ projeleri geliştiriyormuş.

Hürriyet, 7 aralık

*

ALINTI

“Ama artık etle tırnak, Türkle Kürt sözcüklerinin arasında otuz bin ceset var ve çoğalıyor. Şehre inen aşiretleri, töre cinayetleri, kapkaççı çocuk çeteleri, otopark mafyaları var. Kaçak elektriğini, kaçak suyunu bize ödeten, doğurup sokağa saldığı evlatları suç makinesine dönüşen ve sonra varoşlarda Biji Apo diye bayrak açıp dükkân yağmalayan eşkıyası var.

Aymaz devlet, hâlâ PKK'ya karşı "sadık" Kürt nüfus çoğaltma derdinde. Bizim cebimizden alıp iki karıdan, üç karıdan on yirmi çocuk sahibi cahillere, çocuk başına 20 YTL'den 50 YTL'ye "sosyal yardım" yapıyor (Bkz. Ruhat Mengi'nin 27 Kasım tarihli yazısı).

Şimdi böyle bir kavmin, kafası kadın haklarında ortaçağı aşamamış dernek başkanı, demokrasi var diye çıkıp televizyonlarda: "T.C. Güney Doğu'da işgalcidir, ben Barzani'nin iktidarını tanırım, Atatürk de İngiliz mandacısıydı" deyince…

Türklerde de böylesini sırtında taşımamak, dölünü finanse etmemek, aşiretini, töresini, cehaletini, kısaca yükünü çekmemek, hatta birlikte yaşamayı reddetmek isteği doğuyor.

Federasyon çözüm, diyenler var. Ben federatif bir devlet karşıtı değilim. Ama İspanya'da inceledim: Katalonya ve Bask Ülkesi, en zengin ve kültür düzeyi yüksek, kendilerine yeterli; Madrid'ten beş kuruş almayıp aksine, merkezi yönetime katkıda bulundukları için bunca özerk, tersi değil! Kürt federasyonu isteyen takım, niye bağımsızlık istemiyor? Çünkü hem bayrağını çekip özerk olacak, hem de özerkliğini bizim cebimizden finanse edecek!

Asalak kardeşlik, zoraki beraberlik artık yeter, yağma yok, herkes kendi yoluna diye düşünen Türkler çoğalıyor, benden söylemesi...”

Mine Kırıkkanat- Vatan, 7 Aralık

*

GELİYOR, GELİYOR...

İmam hatipler için açıköğretim baypası diyordu Hürriyet’in haberi, tabii onlar Amerikalı oldukları için by-pass’ı diye yazıyorlar...

Saygı Öztürk’ün haberiydi: “Milli Eğitim Bakanlığı, sessiz sedasız bir değişiklikle imam hatip lisesi öğrencileriyle ilgili önemli bir düzenleme yaptı. Buna göre imam hatip lisesi son snıf öğrencileri Açıköğretim Lisesi’nde bir dönem eğitim gördükten sonra ÖSS’de istediği alandan sınava girecek, böylece katsayı düzenlemesinden doğan puan kaybı da ortadan kalkmış olacak.” Hürriyet, 8 aralık

*

ALINTI

Bugün’de yazan Ceyhan Altınyelek, parti başkanlarının milletvekillerini sürekli ‘göz taramasına’ tabi tuttuğunu anlatırken, Demirel ve Özal’dan birer örnek verdi ve son olarak Erdoğan’la ilgili bir anekdot anlattı:

“Başbakan Tayyip Erdoğan hiç kuşkusuz, Bu "Göz taraması" en yapan liderlerden biri. Mesela geçenlerde bir baktı, Meclis'in gözleri görmeyen ama en çalışkan milletvekillerinden biri olan Lokman Ayva yok. Bir sonraki toplantıda dikkat etti. Lokman Ayva yine salonda değil. Merak etti tabii. Ne olmuştu? Lokman Bey niye grup toplantılarına katılmıyordu? Bir sıkıntısı, bir derdi mi vardı? Grup toplantısının kapalı bölümünde hemen sordu:

-Arkadaşlar, bizim Lokman nerede? Uzun zamandır kendisini göremiyorum. Milletvekillerinden biri hemen espriyi patlatıp, işi tatlıya bağlayıverdi:

-Merak buyurmayın sayın Başbakanım. O da sizi göremiyor zaten. Onun için diyorum ya. Liderler, milletvekillerini hiç boş bırakmaz. Gözlerini üzerinden ayırmaz.”

Bugün, 8 aralık

*

BRAVO NİLÜFER BELEDİYESİ’NE. YASAKÇI DEĞİLİMDİR HALBUKİ AMA...

Bursa Merkez Nilüfer Belediyesi yabancı isim taşıyan işyerlerine ruhsat vermeyince ve Türkçe tabela mecburiyeti getirince, eski Hospital’ler yeniden Hastane, Cafe’ler kafe olmuş.

Radikal, 8 aralık

*

KERİZLERE SELAM!

Başlık: Yurtdışındaki parasını kayda getirene vergi yok

Spot: Hükümet kayıt dışı ekonomiyi önleme paketiyle yurtdışındaki parasını getirenlere bir kereye mahsus olarak vergi alınmayacağı güvencesi verecek. (Milliyet, 8 aralık)

Bir kereye mahsus... son 20 senede herhalde böyle 10 kere bir kereye mahsus af çıkarıldı vergi kaçakçılarına...

Türkiye’de Namuslu Vatandaş = KERİZ diye boşuna yırtınmıyorum burada.

*

UTANMAZLAR!

“FRANSA Başbakanı Dominique de Villepin, ülkesinin sömürgeci geçmişiyle ilgili tartışmalı yasa konusunda, Türkiye’nin sözde soykırım konusunda yıllardır savunduğu ‘Siyasiler tarih yazamaz, bunu tarihçilere bırakmak gerekir’ şeklinde özetlenebilecek argümanı kullanmak zorunda kaldı. Başbakan de Villepin, France-inter radyosuna verdiği demeçte, ‘Politikacılar ve parlamento tarih ve anıları yazamaz, bu kurala sadık kalmamız gerekir’ dedi. Oysa Fransız Parlamentosu 29 Ocak 2001’de tarih yazarak ‘Türkler’in Ermeni soykırımı yaptığını’ resmen tanıyan bir karar almıştı.”

Hürriyet, 9 aralık

*

AAA TESADÜFE BAK!

Egebank’ın eski sahibi (ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın sevgili yeğeni) Murat Demirel’in dava dosyası kaybolmamış mı!

Ayrıca, dosyası kaybolan bu dava da zamanaşımına uğramamış mı!

Hürriyet, 11 aralık

*

ŞİZO

Zaman zaman Emin Abi (Çölaşan) okurlarına TATİL İÇİN kitaplar önerir.

Çölaşan’ın son öneri listesi : (Hürriyet, 11 aralık)

- Kuvayı Milliye’nin Kuruluşu
- Orhan Kemal’in Babası Abdülkadir Kemali’nin Anıları
- Açıkgöz Gazetesine Göre Kastamonu İstiklal Mahkemeleri
- Keşiş Güç - Emperyalizmin Ortodoks Kartı
- Kuşatılmış Türkiye
- Bor Kapanı
- Avrupa Birliği Çıkmaz Sokak
- İslam’da Kadının Rolü
- Sarıkamış’a Giden Yol - Rehin Alınan İmparatorluk
- Tuğgeneral Ziya Yerkök’ün Anıları - Sarıkamış’tan Esarete
- Atatürk’ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü

Tatilden istifade bu kitapları okuyup da hâlâ damarlarınızı keserek yahut bodrumda kendinizi asarak intihar etmediyseniz, bilin ki çelik gibi bir moraliniz var demektir, güven içinde işinizin başına dönebilirsiniz!

*

BENİ TÜRK BASININA EMANET EDİNİZ - devam

Fransa’da ağzı, burnu ve dudakları köpek tarafından parçalanmış bir kadına kısmî yüz nakli ameliyatı yapıldı ya, tıp tarihinde ilk defa. Sargıları açılan kadın konuşmuş.

- Aynada kendi yüzüme baktığımda kendimi hemen tanıdım. (Hürriyet, 11 aralık)
- Yüzüme baktığımda hayrete düştüm. Yüzümü tanıyamadım. (Bugün, 11 aralık)

Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!