MEDYADAN : Alıntılar

Güncelleme Tarihi:

MEDYADAN : Alıntılar
Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2003 20:41

“Bakalım kendi gazetene de sataşabilecek misin Serdar” diyor iki okurum - Tuğba Özay “Meğer ben ne kadar akılsızmışım” demiş – Bush’un azat ettiği Turkey ölmüş – Haftanın “Görenler ... demekten kendilerini alamadılar” martavalı – Erbil’in böyle dostları varken – Zenciler büyük başarı elde etmiş, iyi de... – Çiller de konuşmaz mı!

Haberin Devamı

Okurum Petek Yonca, Hürriyet’i ve Hürriyetim’i az buçuk tiye alıyor. Haksız da sayılmaz. Genç bir delikanlı ayağını asansöre kaptırmış, ölümle bitebilecek bir kaza bir iki kıBoldrıkla atlatışmış, çok şükür. Biz de bu haberi “İki ayrı ameliyat geçiren Mustafa Olgaç, altı ay yatağa bağlı kalacak” diye bitirmişiz. (Hürriyet/Hürriyetim, 13 Mart)

Görsel malzeme olarak da ... kaza geçiren gencin, asansörün yanında AYAKTA bir fotoğrafını kullanmışız. (Yanda, solda)

Petek diyor ki “Yatak nerede? Olgaç altı ay yattı da ne zaman ayağa kalktı?”

Aynı şekilde Murat Artun da, 11 Mart tarihli Hürriyetim’deki bir fotoğrafa takmış. Tam sen başka gazetelerin sağlık haberlerine sataşırken, kendi logonun yanında bir “sırtı ağrıyan genç kadın” fotoğrafı vardı, diyor. Sırtında sorun olduğunu göstermek için elinde bir röntgen tutan cıbıldak bir kadın... (Yanda, sağda) Akla ziyan bir fotoğraf daha!

Murat “Hadi bakalım, petkan sıkar mı kendi gazetenin haberiyle dalga geçmeye...” demeye getiriyor.


*

O ZAMAN ÜÇ İHTİMAL VAR...

Manken Tuğba Özay, “Ben eskiden ne akılsızmışım” demiş. Kombinezon giyecek diye, öpüşeçek diye birçok rolü reddetmiş, halbuki şimdiki aklı olsaymış “kamera karşısında mastürbasyon bile yaparmış.” (Vatan, 10 Mart)

Ne kadar çok çalıştığını, sırtını paralı bir erkeğe dayamadığını anlatmak için de “Neredeyse haftanın her günü çalışan, aslanlar gibi, çatır çatır vergisini ödeyen bir kadınım. Her gittiğim işten 2500-3000 dolar alıyorum. Günde iki üç işe gittiğim oluyor” diyormuş.

Küçük bir hesap yapalım :

Günde 2-3 değil ama bir işe gitti diyelim. Haftanın her günü değil de 5 günü çalışsın. Her gittiği işten de, 3000 değil de 2500 dolar alsın. Senenin de 50 haftası çalışsın.

5 x 2500 x 50 = 625.000 $ yıllık hasılat eder.

Bundan masrafları filan düştükten sonra, haydi bir iyilik yapalım, % 25 vergi tahakkuk ettirelim, 2003 yılında ödemesi gereken vergi 250 milyar TL eder.

Fıkrayı bilirsiniz. Hani “Sonunda bizi ya kağıt peçete yaparlar, ya tuvalet kağıdı. Kağıt peçete yaparlarsa mesele yok, ama tuvalet kağıdı yaparlarsa b.ku yedik” demiş adam, onun gibi...

Şimdi 3 ihtimal var:

Eğer dediği gibi “çatır çatır” vergisini ödüyorsa, mesele yok, 250 milyar liranın kokusu çıkar. Eğer bu kadar vergi ödemiyorsa, iki ihtimal var. Ya kazanıyor ama beyan etmiyordur. (O zaman b.ku yedi, çünkü kendi ağzıyla itiraf etti kaç para kazandığını), ya da bu parayı kazanmıyordur. (O zaman da palavra atıyor demektir.)


*

ALLAH’IN BİZE BİR İŞARETİ OLMASIN

ABD Başkanı George Bush, Şükran Günü’nde kurban edilecek olan hindiyi azat etmiş, kesilmekten kurtarmıştı. Zack isimli garip hindi, gönderildiği hayvanat bahçesinde ilgisizlikten ve açlıktan ölmüş. (Gazeteler, 9 Mart)

Eh Turkey de size güvenmez tabii ki ! (Nasıl kelime oyunu yaptım ama di’mi!)


*

AT AT...

Türk garson Erdinç ile İngiliz Marie, tatil beldesinde tanışmışlar, Fethiye’de yapılan bir düğünle evlenmişler. İngiliz gelin, ülkesindeki bir örfe göre, bacağındaki dantel jartiyeri herkesin gözleri önünde sıyırıp, bekar erkeklere fırlatmış. İnanca göre, gelinin jartiyerini havada kim tutarsa, o yıl evlenecek demekmiş. (Gözcü, 10 Mart)

Tabii gelin jartiyeri çıkarırken, bacakları görülmüş.

Gözcü’nün haberi :

Düğüne gelenler ‘Gelinin bacakları da çok güzelmiş’ demekten kendilerini alamadılar.”

Ayrıca :

Haberin Devamı

Davetliler ‘Türk ve İngiliz adetleri bir araya gelince ortaya ilginç görüntüler çıktı. Bir ara filmlerdeki gibi, gelin iç çamaşırlarıyla kalacak zannettik’ dediler.”

Ulan palavracılar...


*

O KADAR HATA KADI KIZINDA

Amerikan NAACP (Renkli Vatandaşların Yükselmesi İçin Ulusal Dernek) tarafından verilen İmaj Ödülleri’nin 34’üncüsü dağıtılmış bu hafta.

Bu sene, tenisçi kardeşler Serena ve Venus Williams, aktris Halle Berry, Denzel Washington ödül almış.

Takvim’den meslektaşım bu haberi: “Siyahların zaferi” diye veriyor. (Takvim-Papatya, 10 Mart)

Çünkü ödül alanların hepsi siyah.

Güzel de, küçük bir sorun var : Bu ödül zaten SADECE siyahlara ve hispaniklere veriliyor.


*

BÖYLE DOSTLAR VARKEN...

Mehmet Ali Erbil
’in ciddî sağlık sorunları var, inşallah kısa zamanda atlatacak.

Roma’da döndüncü defa fenalaşıp hastaneye yatırıldı, galiba ilaç son anda yetiştirildi de direkten döndü, Allah muhafaza.

Dostları, Roma’ya koştular, diğerleri de gazetelere demeçler vererek, köşesi olanlar köşelerinde yazarak geçmiş olsun dileklerini ulaştırdılar Mehmet Ali Bey’e.

Güneş’teki köşesinde Defne Samyeli de “Geçmiş olsun!” diye yazmış. Üzüntüsünü, desteğini şu kelimelerle ifade ediyor: (Güneş, 10 Mart)

"Mehmet Ali Erbil’i ‘toksik şok’tan ilk hastanelik olduğu zaman ziyaret etmiştim. Doktorlar, ameliyat masasında neden ölüme gittiğini anlamakta zorlanmışlardı. Dr. Jan Klod Kayuka, Erbil, öncesinde ‘Karnım ağrıyor’ dediği için, son çare olarak bir de karnını boydan boya nasıl yardıklarını anlatmıştı.”

Yeni neslin “sevgi unsuru eksik” diye çok sevdiğim bir lafı var. Samyeli, Mehmet Ali Erbil’in iyiliğini mi istiyor, yoksa adamı öldürmeye mi çalışıyor, anlamadım.


*

MUHBİR VE TETİKÇİ

Star grubuna bağlı gazeteler neden Kenan Doğulu’yu linç etmeye çalışıyor?” diye sormuştum.

Geçen hafta “Vergi kaçırıyor” diye Maliye’yi kışkırtıyorlardı, bu hafta “Onurcu Yıl Marşı’nı söylüyor, Millî formayı sırtından çıkarmıyor, komando pantolonuyla dolaşıyor ama... Hâlâ askere gitmiyor” diye M.Savunma Bakanlığı’na ihbar ediyorlar şarkıcıyı. (Star Box Magazin vs, 11 Mart)


*

HADİ ORADAN

Tansu Çiller
: “Başbakanlığımda, Talabani ile Barzani Türkiye’ye karşı son derece saygılıydı. Elimi öpenler kabadayı oldu” demiş. (Gözcü, 15 Mart)


*

RETRO-SAZAN

Televizyonlardan ilginç repliklerin, akla zarar sözlerin yer aldığı Serin Duruş köşesinde bu kere şöyle bir alıntı (Milliyet, 16 Mart) :

“Bir BBG evi diyaloğu” diye vermişler:

Kişi 1: Müsiad neydi peki abi?
Kişi 2: Müstakil İş Adamları Derneği

Köşeyi yapanlar, “Müstakil İş Adamı” dedi diye dalga geçiyorlar...

Doğrusu ben niye “Müstakil İş Adamı” lafını tiye aldıklarını anlamadım. O kuruluşun resmî adı gerçekten de Müstakil Sanayice ve İşadamları Derneği...

Sanki bana köşeyi yapanlar hafif kontra düşmüşler gibi geldi!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!