Konserime gelinmesi büyük onur ve sorumluluktur

Güncelleme Tarihi:

Konserime gelinmesi büyük onur ve sorumluluktur
Oluşturulma Tarihi: Mart 24, 2012 02:05

Bobby McFerrin’i en çok vücuduna ve kafasına vurarak ‘Don’t Worry Be Happy’ şarkısını söylediği haliyle tanıyoruz. Fakat aslında o Chick Corea, Al Jarreau, Quincy Jones ve Dizzy Gillespie gibi efsanelerle çalışmış caz ve opera temeli kuvvetli bir müzisyen. McFerrin’le İstanbul konseri öncesi konuştuk.

Haberin Devamı

- Sizin için en deneysel çalışma nedir?
- Çok fazla yılı melodi, armoni ve ritimler oluşturarak geçirdim. Zamanında armonileri karnıma, basları göğsüme, yüksek notaları da kafama vurarak yeni bir tarz yaratmıştım. Geçen yıllarda yaptığım en çılgınca ve muhteşem şey ise ‘Doğaçlama Opera’ olan ‘Bobble’dı. Büyük bir şarkıcı orkestrası düşünün, söz söylemeden anlaşmaya çalışıyorlar. Fikir, Tanrı’nın Babillilere farklı diller vererek cezalandırması üzerine ortaya çıkmıştı. Birbirlerini anlamalarının yolu dinlemek ve doğaçlama bir müzik yapmaktan geçiyordu. Dolayısıyla bu operanın üyelerini farklı kültür ve ülkelerden oluşacak şekilde seçmiştim.

- Size göre müziğin bir limiti var mı?
- Bence müziğin gücü insanı motive ediyor. Sesi kullanmanın avantajı oluyor. Çünkü en önemlisi, o senin içinde. İkincisi, kişisel. Bu yüzden sözsüz vokal yapmayı seviyorum. Sözler bazen çok kötü duyulabiliyor.

Haberin Devamı

EN SEVDİĞİM BİRLİKTELİK DİNLEYİCİYLE OLAN

- Yo Yo Ma, Chick Korea, Grover Washington, Joe Zawinul, Al Jarreau, Quincy Jones, Dizzy Gillespie, Jack DeJohnette gibi efsanelerle birlikte çalıştınız. Birlikte çalışmak istediğiniz kim var başka?
- Çok uzun zamandır Eric Clapton ve James Taylor’la çalışmak istiyorum. Şimdiye kadar çalıştıklarım o kadar ilham verici ve fantastik insanlar ki onlarla da tekrar çalışmak isterim. Bu yıl eskiden birlikte çalıştığım isimlerle birtakım işler yapıyorum. Mesela Jack DeJohnette’in son albümünde varım. Geçenlerde Chick Corea’nın 70’inci yaş günü için New York’taki Blue Note’da sahneye çıktım. Baharda da üç hafta boyunca Avrupa’da turlayacağız. Ayrıca The Yellowjackets’la da tekrar turlayacağız. Ama en sevdiğim birliktelik dinleyiciyle olan. Konserde hep beraber söylemek kadar güzeli yok.

- Müzikal idolleriniz kimler?
- Herbie Hancock, Miles Davis, Chick Corea, Keith Jarrett, Eric Clapton, James Taylor, Alison Krauss, Johann Sebastian Bach ve Mozart! Çok fazla muhteşem müzik var.

- Değişik bir müzik tarzınız var. Nelerden ilham alırsınız?
- Çok şanslıyım çünkü müziğe odaklanabiliyorum. Müziği yapmak, anlatmak veya tarif etmekten daha eğlenceli. Çünkü aklımdan geçen melodilere vücudumla hayat veriyorum.

Haberin Devamı

AFROAMERİKANLARIN MÜZİĞİNİ GÜNÜMÜZE UYARLAYACAĞIM

- Yeni albümden haber var mı peki?
- Yeni albüm üzerinde çalışıyorum. Amerika siyahilerinin ruhlarını günümüze uyarladığım bir konsepti var. Büyük bir grupla çalışacağım. Ama daha detay vermek için çok erken.

- Önemli albümleriniz olsa da herkes sizi Don’t Worry be Happy’yle biliyor. Bu durum sizi rahatsız ediyor mu?
-O garip bir dönemdi. Tüm ilgiyi üzerime çektiğim için şanslıydım. Bir anda şarkım her yerdeydi. Herkes ondan bahsediyor beni nerede görseler şarkımı söylüyorlardı. Ben de mutluydum ama yeni şarkılar yapıp ileri gitmek istedim. Şarkı herkesi bana karşı pozitif tuttuğu için iyi olmuştu.

Haberin Devamı

- Babanızdan çok şey öğrendiniz, çocuklarınız da müzisyen. Çocukluğunuzdaki evi anlatabilir misiniz?
- Müzik dolu bir evde büyüdüm. Annemle babam müzisyendi. Babam Metropolitan Operası’na kabul edilen ilk Afroamerikandı. Benim için ise şahane bir şarkıcı ve çok iyi bir öğretmendi. O piyano dersleri verirken ben piyanonun altında yatıp onu dinlerdim. Annemse kilisemizin soprano solistiydi ve üniversitelerde ders verirdi. Evde sürekli caz ve opera dinlenirdi. Dolayısıyla kız kardeşimle benim böyle müziksever olmamız tesadüf değil. Hep müzisyen olmak istiyordum fakat özellikle de enstrüman çalmak isterdim. On dört yaşımda piyano çalmaya başladıysam da 27’me geldiğimde aslında şarkıcı olduğumu anladım.

Haberin Devamı

ŞARKILARI HEP BİRLİKTE SÖYLEYECEĞİZ

- Müziğiniz fazlasıyla pozitif. Buna nasıl ulaştınız?
- Binlerce insan konserlerime gelir, para harcarlar. Ailelerini getirirler, zamanlarını bana verirler. Belki de çok uzak mesafe giderler. Bu büyük bir onur ve sorumluluktur. Dinlemeye gelenlerin kendilerini keyifli, huzurlu ve capcanlı hissetmesini amaçlarım. Hala insanların Don’t Worry Be Happy sayesinde hayatlarının bazı evrelerinde kendilerini iyi hissettiklerini yazdıkları mailler alıyorum. Bu çok güzel bir şey…

- İstanbul’da sahneye nasıl çıkacaksınız?
- İstanbul’da sahneye çıkmayı çok merakla bekliyorum. Sahnede tek başıma olup akapella bir konser vereceğim. Ama şarkıları hep beraber söyleyip eğleneceğiz.

Haberin Devamı

- Türkiye dinleyicisinden ne bekliyorsunuz?
- Türkiye’yle ilgili çok pozitif fikirlerim var. Türk ve Çigan melodilerini çok severek dinlerim. Ama doğruya doğru, ben turlarken çok sakin bir hayatım oluyor. Sesimi ve enerjimi konserlerime saklıyorum. Keşke İstanbul ve Türkiye hakkında daha çok şey bilseydim. Bu sefer biraz daha öğrenmek istiyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!