Türk sineması Roma'da

Güncelleme Tarihi:

Türk sineması Romada
Oluşturulma Tarihi: Kasım 23, 2019 14:25

Yunus Emre Enstitüsü (YEE) tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğünün katkılarıyla Roma'da düzenlenen "Türk Filmleri Haftası" ödüllü yönetmen Nuri Bilge Ceylan’ın "Ahlat Ağacı" filminin gösterimiyle başladı.

Haberin Devamı

Etkinliğin Casa del Cinema’daki açılışına, Ceylan'ın yanı sıra YEE Başkanı Prof. Şeref Ateş, Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Murat Salim Esenli, Türk ve İtalyan sinemaseverler katıldı.

Kırmızı halı geçişi ve kokteylle başlayan etkinlikte son filmi "Ahlat Ağacı" gösterilen yönetmen Ceylan ile söyleşi yapıldı.
Gösterim öncesi konuşan YEE Başkanı Prof. Ateş, böyle bir etkinliğe Roma’da ev sahipliği yapıyor olmaktan onur duyduklarını belirterek, YEE’nin dünyanın 70 ülkesinde Türkiye’yi ve Türk kültürünü tanıtan, gittiği ülkelerde kültür köprüleri kuran ve yılda binden fazla kültür faaliyeti icra eden bir kurum olduğunu aktardı.

Etkinliklerine katılımından ötürü Ceylan'a teşekkür eden Ateş, "Türk sineması son yıllarda dünyanın her tarafında ilgi çeken Türk dizi sektörüyle beraber en önemli kültürel alanlarımızdan biridir. 2019 yılında da Türk sinemasını tanıtmak için 30 ülkede Türk sinema akşamları gibi farklı etkinlikler düzenledik. Bu etkinlikler vasıtasıyla da bu akşam olduğu gibi 100 binden fazla insanla birebir iletişim kurma fırsatı bulduk." ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin Roma Büyükelçisi Esenli de yönetmen Ceylan’ın katılımıyla Roma’da Türk film festivalini gerçekleştiriyor olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, ünlü yönetmene, Ateş’e ve Bakanlık ile Sinema Genel Müdürlüğüne teşekkür etti.

"Bence Çehov hikayelerinden binlerce film yapılabilir"

Haberin Devamı

Türk sineması Romada


Filmin gösteriminin ardından yönetmen Ceylan, Türk ve İtalyan sinemaseverlerin sorularını yanıtladı. Filmlerinde alıntı yaptığı isimler arasında Rus edebiyatının önde gelen isimlerinden Fyodor Dostoyevski ve Anton Çehov’dan sıkça yararlandığına dikkat çekilmesi üzerine Ceylan, "Kış Uykusu zaten direkt Çehov hikayesine yaslanan, Dostoyevski'den de alıntılar içeren bir filmdi. Ahlat Ağacı onlara dayanmasa da içinde Dostoyevski içeren alıntılar olduğu filmin sonunda yazıyor zaten. Başka bir sürü insandan da alıntılar var. Tabii Rus edebiyatı özellikle Çehov ve Dostoyevski benim sinemamda çok önemli oldu her zaman. Özellikle Çehov. Bence Çehov hikayelerinden binlerce film yapılabilir, yine de bitmez." diye konuştu.

Haberin Devamı

Dostoyevski'nin sinemaya uyarlanması daha zor bir yazar olduğunu dile getiren ünlü yönetmen, "Çehov hikayeleri daha yatkın geliyor bana uyarlama konusunda. Ama ben daha çok küçük alıntılar, esinlenmeler, bazı sahnelerde uyarlamalar şeklinde yararlanıyorum Çehov’dan. Mesela bir karakteri oluştururken yardımcı oluyor bana. Çehov en sevdiğim yazar. Bütün filmlerimde onun bir şeyi muhakkak vardır. Biraz özellikle olsun da istiyorum yani. Bir alametifarikası gibi olsun filmlerimin istiyorum." değerlendirmesinde bulundu.

"Bu biraz babama da benzeyen bir karakterdi aslında"

Ahlat Ağacı filmindeki karakterlerin kendi hayatından yakın birine dayanıp dayanmadığı sorusu yöneltilen Ceylan, "Gerçek kişilere dayanıyor. Tanıdığım insanların hayatından esinlendiğim bir şey. Akrabalarımdan bir tanesi. Bu baba karakteri aslında çok ilgimi çekiyordu ve onun üzerine ilk olarak film yapma düşüncesi oluşmuştu. Bu biraz babama da benzeyen bir karakterdi aslında." dedi.

“Kırsal kesimde genel olarak toplumun çoğunluğundan farklı özellikleriniz varsa bunlar, alay edilen öğeler haline gelebilir ve çok kolay ötekileştirilebilir. Dolayısıyla da aslında olumlu değerlendirilebilecek nitelikler bir suç olarak algılanır ve genellikle de gizlenir o şey." diyen Ceylan, Ahlat Ağacı filminin doğuşunu şöyle anlattı:  "Ben, bu babayla sohbet etmeyi çok seviyordum, açık fikirli geliyordu bana. Köylülerin ona hiç saygı duymadığını hatta alay ettiklerine tanık oluyordum. Babamda da benzer şeyler olduğu için eskiden, oralardan bir film yapabilir miyim diye düşünürken oğlu aklıma geldi. Çanakkale’de yerel bir gazetede çalıştığını biliyordum. Çok sohbete katılmazdı, biraz kapalı bir çocuktu. Bana babanla ilgili hatırladığın şeyleri yazar mısın, belki sonra bir film yaparız dedim. Sonra da unuttum, bir senaryo üzerine çalışıyordum. Derken ondan bir metin geldi 80 sayfa kadar. Ben bunu okur okumaz çok beğendim. Beni çok iyi anladığını, hatta onun ötesine geçen bir boyut eklediğini, çok dürüst ve itiraflarla dolu bir metin yazdığını gördüm ve şaşırdım. O anda diğer senaryoyu bırakıp, bunun üzerine çalışmaya karar verdim."

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!