‘Gerçeküstücü estetik, Dali taklitçilerinin düştüğü bir yanılsama’

Güncelleme Tarihi:

‘Gerçeküstücü estetik, Dali taklitçilerinin düştüğü bir yanılsama’
Oluşturulma Tarihi: Ekim 22, 2018 11:12

24 Ocak-4 Şubat 2018 arasında düzenlenen 47. Rotterdam Film Festivali’nin konuklarından biri de usta ve öncü Çek sinemacı Jan Svankmajer’di. Ünlü sinemacı ile Kerem Akça konuştu.

Haberin Devamı

Kil animasyonu-kurmaca kırması filmleriyle çığır açan 84 yaşındaki yönetmen, festivale sinemaya veda filmi “Böcek”in dünya prömiyeri ile katıldı.

‘Gerçeküstücü estetik, Dali taklitçilerinin düştüğü bir yanılsama’

Gerçeküstücü sinemanın önemli ustası Jan Svanmajer, Çek Yeni Dalgası’yla aynı yıllarda ‘kısa animasyon’ üretimine başlasa da hiçbir akımla bağlantı kurmayan bir sinemacıdır. 1964-1984 arasında çektiği kısa metrajlı filmlerin ardından olağandışı ‘Alice Harikalar Diyarında’ uyarlaması “Alice” (“Neco z Alenky”) ile 1988’de bambaşka bir yol açmıştır. Filmin Annecy’de Büyük Ödül’e ulaşması onun için değerlidir. O uzun metrajlı çılgınlığın ardından gelen “Faust” (1994), “Conspirators of Pleasure” (“Spilenci Slasti”, 1996) ve “Küçük Otik” (“Otesánek”, 2001) onun sabırlı yaklaşımını ve ruhunu yansıtan olgun filmlerdir. Yeni milenyumda ise Svankmajer, kendini tekrar
etmesi ile eleştiri yağmuruna tutulmuştur. Ama kendisi de belirttiği üzere gerçeküstücü kumaşının etkilerini ‘sürrealist bir grup’ yoluyla ortaya çıkaran alternatif, özgün ve ayrıksı kimliğiyle her zaman keşfedilmeye açıktır. ‘Seyirciyle hesaplı bir anlaşmaya gerek yok’ gibi laflar da onun bağımsız ve deneyci ruhunu ispatlamak için yeterli!

Haberin Devamı

‘Gerçeküstücü estetik, Dali taklitçilerinin düştüğü bir yanılsama’
Sinemadan alışık olduğumuz çoğu usta yönetmenin, hayatlarını ve çalışma şartlarını en azından bir filmde anlatmalarıdır. Miras filminiz “Böcek” (“Hmyz”), animasyon ile kurmaca arasında gidip gelen karmaşık vizyonunuzu yansıtmak için önemli bir fırsat. Sizin için bir rahatlama ya da sinema dilinizi farklı katmanlara açma anlamına mı geliyor? Ya da daha direk sormak gerekirse Svankmajer meta filminin (film içinde film) sırrı nedir?

Karmaşık vizyonumu ve düşüncelerimi animasyon ile kurmaca arasında bulmak kolay değil. Animasyon sadece fikirlerimi ifade etmek için başvurduğum bir araç. Bu kaynaklar değiş tokuş edilebilir rahatlıkla. Yaratıcı zihnimi ve fikirlerimi ‘rüya ile gerçek’ arasında görmeyi tercih ediyorum. Georg Christoph Lichtenberg bir gün hayal ile gerçeğin ‘insan hayatı’nı yaratabileceğini yazmıştı. Benim üretimimin esas merkezi hayal gücü. Charles Baudelaire bunu ‘hakikatin kraliçesi’ olarak anmıştı. Yaratıcı süreç benim için bir çeşit ‘ototerapi’ gibi. Bu durumda da ele geçen eserin kendisinden daha önemli hale gelebiliyor. Ben de kendimi iblislerden böyle arındırıyorum. Her şeye rağmen yaratıcılığa böylesi bir yaklaşım, sahiciliğin en yüksek seviyesini gerektiriyor. Seyirciyle hesaplı bir anlaşma yapmaya gerek yok. Bu da benim esas dilimi klasik bir dışavurma aracına dönüştürmüyor. Aksine saplantılarımı, şeytanlarımı ve isyanımı o noktaya taşıyor.

Haberin Devamı

Çek Yeni Dalgası birçok jenerasyondan yönetmen için okula dönüştü. Jiri Menzel’den Vera Chytilová’ya, Milos Forman’dan Jan Nemec’e, Jaromil Jires’ten Juraj Herz’e kadar çok fazla öncü isim saymak mümkün. Özellikle Chytilová’nın “Küçük Papatyalar”ında (“Daisies”, 1966) ve Nemec’in “Martyrs of Love”ında (“Mucedníci Lásky”, 1967) Trnka’nın kukla animasyonlarının etkisini görebiliyoruz. Bazı anlarda animasyon ile kurmacayı da iç içe geçiriyor bu filmler. Sizin iz bırakan stilinizi geliştirmek için bu arka plan önemli bir çıkış noktasına dönüştü mü?

Elbette akıma giren arkadaşlarım vardı. Ama 1960’larda Çek Yeni Dalgası filmlerinden uzak durdum. Benim en yakın dostum Karel Vachek idi. Onun yaratıcı belgeselleri ve Forman ile Passer’in ilk filmleri (“Kara Peter/1964”, “Intimate Lighting/1965”) en çok kendimi yakın hissettiğim filmler olmuştur. Trnka’nın animasyonlarıyla da mesafeliydim her zaman. Ama onun stüdyosunda film ürettiğimi inkar edemem. Yeni dalga, alışılmış olana karşı devreye giren sivil bir hareketlenmeydi. Çek animasyonları da Trnka’nın taklitçileri gibi hareket ediyorlardı. Ben olup bitenleri tekrar etmek istemedim. Elbette üniversitenin film bölümünden girmedim piyasaya. Aksine tiyatro ve güzel sanatlar okumuştum. Benim ‘sinema piyasası’nda ilk çalışmam, bazı programların yönetmenliğini yaptığım Laterna Magika’da gerçekleşti. 1970’lerde ise sürrealist bir grupla arkadaşlık kurduk. Böylece Yeni Dalga’dan uzak durdum. Bundan sonra da Sovyet işgalinin son bulmasıyla Çek Yeni Dalgası sona erdi.

Haberin Devamı

‘Gerçeküstücü estetik, Dali taklitçilerinin düştüğü bir yanılsama’
‘Gerçeküstücü estetik, Dali taklitçilerinin düştüğü bir yanılsama’

‘Gerçeküstücü estetik, Dali taklitçilerinin düştüğü bir yanılsama’
Çek Yeni Dalgası’nda gerçeküstücü yönetmenler var elbette. Ama uluslararası sinemaya bakınca Luis Bunuel, Salvador Dali ve Jean Cocteau bu alanda en eski yönetmenler. Aynı zamanda Alejandro Jodorowsky, Wojciech Has, Andrzej Zulawski, Federico Fellini, Guy Maddin (sizle neredeyse aynı yıllarda uzun üretimine başladı) iz bıraktı. Daha popüler kanattan David Lynch, Terry Gilliam, Guillermo Del Toro, Wes Anderson, Jean-Pierre Jeunet, Michel Gondry de sayılabilir. Kil animasyonunda ise Peter Lord-Nick Park, Wes Anderson ve Tim Burton’ın özgün işleri var. Bunlar arasında kendinizi nereye yerleştiriyorsunuz? Sizi etkileyen bir gerçeküstücü yönetmen var mı?

Haberin Devamı

Breton’un dediği gibi gerçeküstücülük bir sanat değil, ne de bir sanat okulu ya da estetik olarak anılabilir. Aksine hayata ve dünyaya karşı alınmış bir tavırdır. Gerçeküstücü estetik, Dali taklitçilerinin düştüğü bir yanılsama. Ama adını andığınız bazı yönetmenlerde, ‘gerçek sürrealizm’den ziyade bu estetik devreye giriyor. Aslında gerçeküstücü bir film, gerçeküstücü bir resim veya gerçeküstücü bir şiir yoktur. Sadece filmde, resimde ve şiirde gerçeküstücülükten bahsedilebilir. Bunuel’in filmlerinde elbette sürrealizm bulabiliriz. Bu akımın Paris’teki ilk grubunun üyesiydi, Dali ile filmler çekti. David Lynch, Alejandro Jodorowsky ve Terry Gilliam da elbette anılası isimler. Ki

Haberin Devamı

Gilliam, kendini bu akımla bağlantılı görmüyor bildiğim kadarıyla. Bohemia’da Karel Vachek gerçeküstücülüğe yakındı ve David Jarab da. Beni etkileyen yönetmenler arasında Méliès, Bowers, Bunuel, Fellini başı çekiyor. Güncel isimlerden David Lynch’i de bunların arasına ekleyebilirim.

 

Mercimek Köftesi | Mucize Lezzetler

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!