Kendimi mutlu ve seksi hissediyorum

Güncelleme Tarihi:

Kendimi mutlu ve seksi hissediyorum
Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2013 00:00

Bir reklam filmi çekimi için İstanbul’a gelen Orlando Bloom’un İstanbul günleri nasıl geçti? İşte yıldızın fotoğraf çekimlerinden set izlenimleri...

Haberin Devamı

Magnum’un yeni reklam kampanyası için düzenlenen basın toplantısındayız. Kampanyanın odağı ‘haz’, yüzü İngiliz oyuncu Orlando Bloom.  Çoğunluğu kadın olan gazeteci ordusunun yüzündeki mutlu ve hayranlık dolusu ifadeye bakılacak olursa, seçim doğru.
‘Yüzüklerin Efendisi’ üçlemesi, ‘Truva’, ‘Karayip Korsanları’ filmlerinin yıldızı Bloom, sempatik bir tavırla,  İstanbul’u ne kadar merak ettiğini anlatıyor. Reklamda onunla birlikte oynayan model Carla Moure’u övüp, yeni projelerinden Hobbit’in çekimlerinin sürdüğünden bahsediyor. Ayrıca bir polisiye film çekimi için Güney Afrika’da olacağını söylüyor. Salondakiler söyledikleriyle ilgilenmekten çok, 36 yaşındaki oyuncuyu ‘dünya gözüyle’ görmenin sevinci içinde.  Çünkü soru-cevap faslına gelince, odada çıt çıkmıyor.
Tüm bunlar olup biterken, kafamda ‘hain’ planları kurmaya başlıyorum. Mayıs ayında tekrar ülkemize gelecek olan Bloom, o zamana kadar röportaj vermeyeceğini önceden belirtmişti. Ama hem şahsi hayranlığım, hem de mesleğimizin adrenalin deposu sayılan ‘haber atlatma’ isteği yüzünden, kulise sızmam şarttı.
Bahsettiğim ‘sızma’ işlemleri pek kolay değil. Bu sanıldığı gibi ‘ünlünün’ kaprisli ya da mesafeli olmasından kaynaklanmıyor. Gelen isim ne kadar sıcakkanlı olursa olsun, muhtelif güvenlik önlemleri ve programı belirleyen halkla ilişkiler ekibinin ser verip sır vermeyen tavrıyla karşılaşıyorsunuz. Üstelik, bu sefer iş biraz daha çetrefilliydi; Bloom, havaalanına geldiği zaman yaşanan hayran izdihamı, önemlerin iki katına çıkmasına neden olmuştu. Haydi buyrun!

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea6eeef018fbb8f87f9d6c

CSI: ÇIRAĞAN

‘Azmin elinden birşey kurtulamaz’ mantığıyla pes etmedim. Basın toplantısından sonra, Çırağan Sarayı’nda turlamaya başladım. Oda numarası türü bilgilere ulaşmam mümkün değildi ama İngiliz yıldız eninde sonunda, binadan çıkmak için bile olsa koridorları kullanacaktı. Bu mantıkla yarım saat ortalıkta turladım.  Artık vazgeçmeye yakındım ki, teknik ekibin sessiz sedasız, genişçe bir köşeyi yeşil perdelerle kapladığını fark ettim. Sonra muhtelif fotoğraf makinesi, ışık, stand gibi ürünler getirildi. En sonunda da asistanlarıyla fotoğrafçı Nihat Odabaşı ufukta göründü. Olay mahallini bulmuştum!
Çok sevinsem de, dikkat çekip göze batmamak için uzak bir köşede beklemeye devam ettim. Yeşil perdenin çevresi iyice kalabalıklaştı, en sonunda ‘yetkili’ olduğu her halinden belli olan bir kadın,  salona geldi. Tam paravandan içeri giriyordu ki, yanına yaklaşıp Orlando Bloom’un ekibinden olup olmadığını sordum. Karşımda İngiliz yıldızın basın danışma Christal vardı. Durumu anlattım; pek gönüllü olmasa da Orlando’ya soracağını, beklememi söyledi.  Uzunca bir telefon konuşması sonucunda yanıma geldi. Oyuncu benimle çekim arasında görüşmeyi kabul  etmişti, iki saat sonra verilecek molada buluşmak üzere sözleştik.

Haberin Devamı

EKİPLE ÇOK İYİ ANLAŞTIK

Buluşma saatinde yeşil perdenin ardındaki sette buluştuk. Üzerinde çekim konseptine uygun, siyah bir takım var. Bloom kostümünden çok memnun:
“Magnum gibi, biraz pembe, biraz siyah hissediyorum... Hem mutlu hem de seksi. Üzerimde siyah bir takım olduğuna göre, biraz daha siyah belki. Bond stili... Nasıl görünüyorum?” Çok yakıştığını söylüyor ve programını soruyorum.
“Bütün gün çekimim var. Ekip çok keyifli,  Carla da süper... Herkesle iyi anlaştık. Yarın daha serbest olabilirim diye düşünüyorum. Biraz gezmek istiyorum.  Hava nasıl olacak?”
Sıcak olacağını ama İstanbul’da havaya pek de güvenilmeyeceğini söylerken, yıldızın programının gerçekten yoğun olduğunu öğreniyorum. Saat 14.00’te başlayan fotoğraf çekimi için yaklaşık 3 buçuk saat ayrılmış. Bir saatlik moladan sonra, Ömer Faruk Solak’ın yöneteceği reklam filmi için, Taksim Martı Hotel’e gidecek. Yani gerçekten başını kaşıyacak zamanı yok. Ama keyfi yerinde, gülücükler saçıyor. Fotoğrafçı Nihat Odabaşı da onunla çalışmanın son derece kolay olduğunu söylüyor: “Çok sevimli, çevresine bol bol iltifat yağdırıyor. Bir başkası olsaydı, belki daha kasıntılı olurdu, daha zor ilerlerdik. Ama çok profesyonel.”
Asistanıyla kısa bir konuşmadan sonra oyuncu yeniden yanıma geliyor, nasıl haberler yaptığımı, ne tarz konularla ilgilendiğimi soruyor.  Cevaplarıma gülümseyerek, “Çok ilginç” diyerek cevap veriyor. “Ama zor olmalı.” “Sizin işiniz kadar değil” diyorum: Sabah basın toplantısı, öğle fotoğraf çekimi, akşam kısa film için set... Orlando Bloom olmak kolay değil... Gülümsüyor: “Şikâyet edemem ama vaktim yok tabii. Ama mayısta geldiğimde, daha çok vaktim kalacak. O zaman daha detaylı konuşuruz.” Bloom’un eşi, Victoria’s Secret meleği Miranda Kerr’ün haziran ayında bir defile için Antalya’ya geleceğini hatırlıyorum. Beraber gelme ihtimalleri var mı, tam soracakken Bloom sete geri çağırılıyor. “Tanıştığımıza memnun oldum, kendine iyi bak, yine görüşürüz” diyerek içeri giriyor. Ben de ardından bakakalıyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!