Kenan Doğulu'yu taklit ettim

Güncelleme Tarihi:

Kenan Doğuluyu taklit ettim
Oluşturulma Tarihi: Haziran 02, 2006 00:00

"Ankara'nın Kenan Doğulu'su" olarak adını duyuran Özgün, ses ve yorumunu ünlü şarkıcıya benzetenlere cevap verdi. İlk sahne çalışmaları sırasında Kenan Doğulu'dan çok etkilendiğini ama sonradan bu izleri silmeyi başardığını söyleyen şarkıcı, "Uzun dönem Kenan Doğulu'yu dinledim. Sürekli birisini dinlerseniz, bir süre sonra onun gibi söylemeye başlarsınız. İnsanlar her zaman müziğe taklitle başlar. Taklit edersin, örnek alırsın, sonra kendini bulursun" dedi.

Haberin Devamı

Önce "Elveda", ardından da "Şeytan" adlı şarkılarıyla pop dünyasında iyi bir çıkış yapan Özgün, müzik yolculuğunu Kelebek’e anlattı. "Ankara’nın Kenan Doğulu’su" olarak adını duyuran genç şarkıcı, "Göreceksiniz, ben yok olup giden popçular furyasından olmayacağım" dedi.

Şarkılarınızı biliyoruz ama sizi tanımıyoruz. Kimdir Özgün?

/images/100/0x0/55ea5296f018fbb8f8785aac


1979-Eskişehir doğumluyum. 8 yaşında Eskişehir Anadolu Üniversitesi Çocuk Korosu’na girdim. 1990’da Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Viyola Bölümü’nü kazandım. Kazandım ama viyola hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Hatta ailem ile birlikte ansiklopedi karıştırarak hakkında bilgi sahibi olmuştum. Ve 11 yaşında yatılı olarak Ankara’ya geldim. Böylece müzik hayatım da başlamış oldu.

- Bu arada uzun süre Ankara’daki kulüplerde çalıştınız değil mi?

Akşamları bir cafe’de gitar çalan iki arkadaşım vardı. Onların teklifi üzerine gruba katıldım. Kimi zaman vokal olarak eşlik ettim, kimi zaman gitar çaldım. Bu benim ilk işimdi, çok sevmiştim ve 16 yaşındaydım. Bundan ne ailemin ne de hocalarımın haberi vardı. Gizli gizli okuldan kaçarak çalışmaya devam ettim. Üç arkadaş yavaş yavaş Bahçelievler’de popüler olmaya, popüler oldukça da iyi para kazanmaya başladık. Kendi çapımızda ünlenince, mekan sahibinden abuk subuk şeyler talep eder olduk. Sonunda kovulduk! Bizden iyisi yok diye düşünürken, uzun süre iş bulamadık. Mecburiyetten geceleri barlarda çalışmaya başladık. Geceyarısı okulun penceresinden atlayarak kaçıyor, sabaha karşı yine pencerelere tırmanarak içeri giriyorduk. Zor günlerdi yani.

POLONYA’DA MASTER YAPTIM

- Bu arada viyola çalışmalarınız ne oldu?

Aksadı. Ama sonra, emek verdiğim enstrümanımı bırakmaya gönlüm el vermedi. Cafe çalışmalarına ara verip, kötü giden viyola çalışmalarına yeniden sarıldım. Polonya’da master yaptım. Ve aynı yıl 100 üzerinden 99’la okuldan mezun oldum. Klasik müziğin, hele senfoninin ne yazık ki Türkiye’de önü açık değil. Popüler müziğin durumu ise ortada. Senfoni orkestrasında kadro açılması için beklemeye başladım. Bu bekleme süresi içerisinde de Ankara’daki gece kulüplerinde sahneye çıktım. Çalıştıkça da tanınmaya, sevilmeye başladım. Kendime, performansıma iyice güvenince albüm yapmaya karar verdim. Kalıcı olmanın yolunun kendi besteni yapmaktan geçtiğine inandığım için de şarkılarımı yapmaya başladım.

- Nasıl ortaya çıktı bu şarkılar?

11 yıldır süren bir ilişkim vardı. O ilişkim bitti, çünkü kız arkadaşım başka biriyle birlikte olmaya başladı. Bu üzüntüyle bir gece şu an albümde yer alan "Elveda" adlı şarkımı yazdım. Şarkı bir anda Ankara’da çok sevilmeye, her gece istek almaya başladı. O an anladım ki benim mutlu olduğum tek yer sahne. Devlet memuru olmak istemediğimi anlayınca albüm yapmaya karar verdim. Birkaç şarkı daha yapıp, bir demo hazırladım. Ortak arkadaşlarımın vasıtasıyla bu demoyu İstanbul’daki plak şirketlerine ve menajerlere ulaştırdım. Tabii hiçbir sonuç alamadım.

ÖNCE KENDİME İNANDIM

- Sonra ne yaptınız peki?

Bir gün müzisyen arkadaşım Ender’in vasıtası ile SMSNet’in ortaklarından Tolga Bey ile tanıştım. Şarkılarımı dinledi ve bana albüm yapmaya karar verdi. Hiçbir masraftan kaçınmadı. En iyi müzisyenlerle çalıştım, en iyi stüdyoda şarkılarımı söyledim. Yani çok şanslıydım. Onun tek isteği, prestijli bir iş yapmaktı. O yüzden her istediğimi yerine getirdi. 25 günde albümü yaptık. Beş ay önce piyasaya çıktı. İlk "Elveda"ya klip çektik, çok sevildi. Şimdi dördüncü klibi çektim. Ve işte bugünlere geldik. Ama ben hem parçalarıma hem de kendime çok inandım, güvendim. Kendine güvenince her şey oluyor.

- Sesiniz Kenan Doğulu’ya çok benziyor.

Uzun dönem Kenan Doğulu’yu dinledim. Sahnesini çok takip ettim. Ses rengim benzeyebilir. Çünkü sürekli birisini dinlerseniz, bir süre sonra onun gibi söylemeye başlarsınız. Bende de öyle oldu. Çalıştığım yerlerde çok uzun dönem Kenan şarkıları söyledim. Ayrıca taklit çok önemli bir şeydir. İnsanlar her zaman müziğe taklitle başlarlar. Taklit edersin, örnek alırsın, sonra kendini bulursun.

- Siz nasıl buldunuz kendinizi?

Bana, "Ankara’nın Kenan Doğulu’su" denilmeye başlandı. Artık sıkılmaya başlamıştım. Ben o değildim. Bir de gerçeği varken kimse ikinci bir Kenan Doğulu’yu istemez, dinlemez ki. Yavaş yavaş Kenan Doğulu şarkıları söylememeye başladım. Kendi şarkılarımı yapmaya başladığım andan itibaren de tarzım oluşmaya başlamıştı zaten.

İçi boş bir albüm yapmadım

Ben şarkıcılığıma, sahne performansıma çok güveniyorum. Bu anlamda inanılmaz bir gücüm ve özgüvenim var. En büyük farkım bu. Bunu da herkes konserlerimde görecek. Albüm açısından da farkım var, çünkü şarkılarım çok güzel. Albümdeki yelpazem çok geniş. Bir pop albümü yaptım ama içi boş albüm yapmadım. Benim şarkılarım beğenildi, insanlar samimi olduğumu gördü. Şimdi kazandığım bu kitleyle beraber büyümek en büyük amacım. Bunu da başaracağıma inanıyorum. Ama benim durumumu üçüncü albümüm gösterecek. Ancak üçüncü albümde kendimi bulmuş olacağım. Benim en büyük hayalim, Türkiye’nin en büyük konser şarkıcılarından biri olmak. Yapılmamış bir şey yapmak istiyorum.

Yok olup gitmektense hiç tanınmam daha iyi

Şarkılar ismimim önüne geçti. Piyasa o kadar kalabalık ki, insanlarda yüz algısı kalmadı. Sadece şarkıyı biliyorlar. Bundan da mutluyum ben. Bir günde ünlü olup, sonra yok olup gitmektense, tanınmamayı tercih ederim. Geride kalmayı, sakin durmayı ben tercih ettim. Çünkü kendime güveniyordum. Zaten tek şarkılık olmadığımı da gösterdim. Önemli olan budur.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!