Kapı önünde şenlik var

Güncelleme Tarihi:

Kapı önünde şenlik var
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 03, 2002 02:12

Türk gençliğinin rüyalarını süsleyen (anketler öyle diyor) Laila ve Reina gibi mekanların önünde sotaya yatacak ve izlenimlerimizi yazacaktık. O mekanlardaki kapı önünde hep bir hengáme olduğunu duyardık ama bu kez vazife icabı olayları yerinde inceledik.

Sonuçta gördük ki, dışarısı içeriden kat kat eğlenceli. İşte size pehlivan tefrikalarını aratmayacak Laila ve Reina izlenimlerimiz. Acar muhabiriniz kapı önlerinden saat saat bildiriyor.

Saat 00.00

SANIRSINIZ DKNY MALLARI BEDAVA DAĞITILMIŞ

Normalde bu saatte uyuduğum için ayılmak için koyu bir kahve lazım. Eşofman altının üstüne bir tişört ve spor ayakkabıları çekerek vazife yerine doğru koyuluyorum. Beni Kuruçeşme'ye götürecek taksi şoförü onu trafiğe soktuğum için yüzüme kanlısıymışım gibi bakıyor, ‘Boğaz trafiğinin canına okudular bunlar be’ diyor. Reina'nın önü karınca yuvası gibi, sanki kapının önünde bedava DKNY malları dağıtılıyor. Cuma ve cumartesi geceleri giriş ücreti 20 milyon lira ama bazı insanlar içeri girmek için bunun on katını vermeye bile razı. Sebati ile birlikte magazin muhabiri arkadaşların yanına sotalanıp etrafı kesmeye başlıyoruz. Gececiler bizden acayip huylanıyor, maksadımızı anlatıyoruz. ‘Niye durmadan not alıyorsun, niye arkadaşın her şeyin fotoğrafını çekmek için atlıyor’ gibi sorularına makul cevaplar veremiyoruz. Onlar gayet cool bir biçimde oturup kendi aralarında muhabbet ediyorlar, bir süre sonra çekirdek çitlemeye başlıyorlar ve sadece çok ünlü isimler için hareketleniyorlar.

Saat 01.00

BAKIMSIZ KADINLA KOLSUZ ERKEĞE GEÇİT YOK

Mekana gelen kadın nüfusu o kadar çıtır, o kadar sarışın, o kadar bakımlı, o kadar kırk kilo ki kendimi bir süre sonra görünmez kadın gibi hissediyorum ve bu işimi kolaylaştırıyor. Kapı önündeki şenlik giderek panayıra dönüyor ve bekleşenlerin sayısı artıyor. Hatırlı müşterilerin içeri girmek için kapıya şirin görünmesi ve kıvranması gerekmiyor çünkü onları zaten herkes tanıyor, birbirleriyle tatlı tatlı selamlaşıyorlar. Gürbüz bir delikanlı kolsuz tişört giydiği için içeri alınmıyor, iki arada bir derede üstünü değiştirip geliyor. Müessese (kapıda duranlar dükkan diyor) giyim konusunda çok hassas. Erkeklerde bermuda şort, kolsuz tişört gibi sporluklara uyuz oluyor, kadınların da süper bakımlı olmasını arzu ediyorlar. ‘Eğer öyle değilseniz özel Reina kartınız olsa bile size içeri almayız’ diyor güvenlik müdürü Sedat Yücetürk, neyse ki Allah'tan kapının önündeyiz. Yakışıklı kapı görevlisi Tayfun Aktoz ‘Anneme bodyguard olduğumu söylemeyin, o beni genelevde piyanist sanıyor’ esprisini yapıyor.

Saat 02.00

POLİSİN İKAZ ETTİĞİ TAKSİDEN AMİRİ İNİYOR

Bir trafik polisi mekanın önündeki trafiği düzenlemeye çalışıyor ama çabaları çok beyhudeymiş gibi gözüküyor. Bir taksiye yolun ortasında durmaması için ikaz ediyor ama arkadaşın çölde kutup ayısıyla karşılaşan bahtsız bedeviye benzer bir durumu var. Taksinin içinden yanında hoş bir hanımla şık şıkırdım bir şekilde amirlerinden biri iniyor ve sıkı bir fırça atıyor polisimize. Bu arada valeler vızır vızır arabaları götürüp getiriyor, bazıları Ferrariler'i kullanırken çok havalı gözüküyor ama bir yandan da arabaların bir yeri çizilecek diye ödleri patlıyor. Mekan sahipleri buralara taksiyle gelin demekten bitap düşmüş ama taksiyle gelen sadece bahtsız trafik polisinin kurallara uyan amiri galiba. Dükkan'ın güvenlik müdürüne insanların arabalarıyla gelmekte ısrar etmelerinin sebebini soruyoruz ‘Senin beş yüz milyarlık Ferrarin olsa nerede göstereceksin, bir düşün’ diyor. Kapı önünün kadrolu elemanları selpakçı çocuk, kart satan Makbule ve genç çiçekçi hanımla da tanışıyoruz. Çiçekçi hanım işlerin kesat gittiğinden şikayet ediyor ‘asıl zenginler (ve galiba romantikler de) Bodrum’da şimdi' diyor.

Saat 04.00

POPOSUNDA ZENGİN YAZAN KADIN YERE KAPAKLANIYOR

Tayfun, genelev piyanisti esprisini bir kez daha tekrarlıyor. Alkolün etkisiyle yalpalayan çivi topuklar sık sık kaldırıma sıkışıyor, pantolonunun poposunda ‘rich’ (zengin) yazan bir hanım az daha yere kapaklanıyor. Dükkan yavaş yavaş boşalıyor, etrafta Mardinli midyeciler beliriyor, magazinci arkadaşlardan biri ‘Gidin artık, sizin yüzünüzden ben de bırakıp gidemiyorum’ diye bizi göndermeye çalışıyor. Reina'ya girmekten daha zor bir şey varsa o da çıkmak. Dükkandan çıkanlar ellerinde fişleriyle kapı önünde dikilip arabalarının getirilmesini bekliyorlar. Valla billa bir saat dikilenleri bile gördük ama Ferrari, BMW gibi arabalar dandik (Sebati'nin deyişiyle) arabalardan çok daha çabuk kavuşuyor sahiplerine.

Saat 00.00

TAM MESAİ EĞLENCECİLER

Saati kurup uyanıyorum, vazife için tekrar yollara düşüyorum. Laila'nın önünde de ‘senbenimkimolduğumubiliyormusun’cular eksik değil. Dünkü tecrübemizle hemen gazetecilerin olduğu köşeye doğru seyirtiyoruz. Bu seferki başka bir takım, kendimizi ve orada bulunuş sebebimizi bir kez daha anlatıyoruz. Karşılık: ‘Entel ekçiler niye bizim gibi amelelerle takılıyorsunuz’. Daha da fenası ‘mazot’ diyorlar. Sevmediklerine taktıkları isimmiş bu. Bu lafları üstümüze alınmayıp racon öğrenmeye çalışıyoruz. Onlara göre insanlar buraya eğlenmeye değil, piyasaya geliyor. ‘Haftanın altı günü akşam sekiz-sabah dört işyerine gelir gibi gelenler var’ diyorlar.

Saat 02.00

FERRARİLİ İKİ KAFADAR ÇAĞLA ŞIKEL’İ GÖREMEDEN DÖNÜYOR

Erkek erkeğe eğlenmeye gelmiş iki arkadaşa neden burayı tercih ettiklerini soruyoruz ‘Aslında burası hafta içi daha iyi oluyor, haftasonu halk günü gibi’ diyorlar. Adamlardan biri ‘Var ya, buraya Çağla Şıkel geliyor, onu görmek için her şeye değer’ diye iç geçiriyor. İki kafadar mekanı kısa sürede terk ediyor, altlarındaki araba Ferrari.

Saat 03.00

İŞE BAKIN BİZ DE HABER MALZEMESİ OLUYORUZ

Biz gözlemlerimize devam edip yazı malzemesi toplamaya çalışırken çok garip bir şey oluyor. Birileri bizimle röportaj yapmak istiyor. Amsterdam'daki yerel Türk kanalı Klas TV'den gelen Aziz Tekin, Türkiye'deki gece hayatıyla ilgili bir program hazırlıyor. Kendisini kırmıyor, bilmiş bilmiş Amsterdam'daki gece hayatıyla İstanbul'u kıyaslayan bir demeç veriyoruz. Kapı önündeki muhabirler arasında havamız bin beş yüz. Ya da öyle sanıyoruz.

ARANMADAN İMKANSIZ

Laila ve Reina'nın kapısında duranlar devamlı müşterilerinin çoğunu tanıyorlar o yüzden kapıda eskisi gibi itiş kakış yaşanmıyor pek. Ana kapıdan içeri girdikten sonra bir kez daha aranıyorsunuz, içeriye silahla girmek kesinlikle yasak. Her iki mekanda da sivil polisler görev yapıyor ve bazı noktalar iç güvenlik tarafından kameralarla kontrol ediliyor.

SMOKİNİN KADERİNE BAK!

Laila'nın Dış Güvenlik Müdürü Orhan Doğan (ortada kravatlı) kapıda çalışanların hepsinin özenle seçilmiş, yakın dövüş sporu yapan, iyi fizikli, yabancı dil bilen, eğitimli ve kibar gençler olduğunu söylüyor. ‘Adamlarımın hepsi vukuatın kokusunu alır’ diyor. Smokin giyme modasını kendileri getirmiş, smokin ve papyon şimdi Beşiktaş Emniyet Müdürlüğü'nün talimatıyla bütün işletmelere şart koşulmuş.

EĞLENCE VURGUNUNA AMBULANS

İçinde bir doktor ve hemşirenin bulunduğu ambulans hazır bekliyor. Ambulansın şoförü mışıl mışıl uyusa da doktor ve hemşire içeride fenalaşanlara müdahale ediyorlar. En çok rastlanan rahatsızlık alkol zehirlenmesi. Alkole alışık olmayan bünyeler sıcağın da etkisiyle kapı önünde sık sık fenalaşıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!