İtalyan mafyasının kurslarıyla yetişen kabadayı kılıklı şef kim?

Güncelleme Tarihi:

İtalyan mafyasının kurslarıyla yetişen kabadayı kılıklı şef kim
Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2008 00:00

Orkestra şefleriyle ilgili tartışmalar sık yaşanır klasik müzik dünyasında. Egoist olmakla ve despotlukla suçlanırlar sık sık.

En son çıkışı İngiliz keman virtüözü Nigel Kennedy yapmıştı geçen haftalarda. Şefleri bencil olmakla suçlamış ve "Önümüzde durup sopa sallıyorlar. Ondan sonra da tüm egolarıyla paraya para demiyorlar. Bir de sanat yaptıklarını söylüyorlar. Bir enstrüman bile çalamıyorlar. Buna rağmen çok büyük bir egoya sahipler. Orkestra şefliğine sanatçılık diyenin alnını karışlarım" diye açıkça savaş ilan etmişti.

Bu haber bizim müzisyenlerimizi de cesaretlendirmiş olmalı ki onlar da düşüncelerini internet ortamında açıkça dile getirmeye başladılar.

Bunlardan biri de Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü’nde genel müdür danışmanlığı, genel koordinatörlük gibi görevlerde uzunca bir süre bulunan ve halen kurumun orkestrasında trombon sanatçısı olan çalışan Ünal Algın.

Algın, Huysuz Şefler adını verdiği bir yazı dizisiyle şeflere karşı savaşını başlatmış durumda.

KÖY AĞASI GİBİ YAŞAYAN KABADAYI KILIKLILAR VAR

Bir müzikçi olarak ilk yazısından sonra bazı dostları kendisine kızmış, bazıları da şefin ne olup olmadığını anlatmaya kalkışmış.

"Bu kadar alınganlığa gerek yok" diyor Algın, "Onlar ki sürekli her enstrümanisti, her solisti, her koristi, her orkestrayı her ortamda acımasızca eleştirmeyi meslek edinmiştir, biraz da biz onları eleştirelim. Ne mahzuru var bunun?"

Ancak Ünal Algın’ın derdi başka: "Gönderdiğim iletilerdeki genellemeler şeflik mesleğini göz ardı etmemizi gerektirmez. Zira orkestra kavramı şefle başlar, şef olmazsa bence orkestra da yoktur. Dünya ustalarını ise zaten tartışmamıza bile gerek yok.

Beni asıl üzen ve dahası sinirlendiren şey, bizim yeteneksiz ’zübük’ şeflerimiz. Köy ağası gibi yaşayan birkaç kabadayı kılıklı tip var ki siz onları iyi tanırsınız eminim. Bunlara bazen ’hem kel hem fodul’ veya ’zübük’ falan da denilir. Enstrüman çalamayan pek çok tip kompozisyon bölümüne kapak atıp, orada da bir varlık gösteremeyip İtalyan mafyasının kurslarıyla başımıza şef kesildi. Bana isim isim saydırmayın şimdi. İşte o tipler şimdilerde ortalığı kasıp kavurmaya çalışıyor. Makamı büyük yöneticiler de yalnızca nicelik ve popülizm peşinde koşunca işte böyle trajikomik sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Bilmem anlatabildim mi?

Bu yazı dizisi bunlar kendine çekidüzen verene kadar sürecek. 40 yılda neler gördü bu gözler, neler işitti bu kulaklar! Unutmayınız ki, orkestra şefinin arkası seyirciye dönüktür, bakışlarını ancak bizler görürüz. Gözler ruhun aynasıdır derler, yaa!

Bilirsiniz ki bagetle değil, bilgi ve ruhla yönetilir orkestra. Enstrümanını elindeki sopa sanan bazı habis ruhların ise insana dokunduklarını bilmeleri gerekiyor bir şekilde. İşin başını çekenlerin de, sanat kurumlarına fırtına tohumu ekenlerin de birer birer ipliğini pazara çıkaracağım."

Evet, şef ortamına yalın kılıç dalmış Ünal Algın. Bakalım bu savaştan istediği sonucu elde edebilecek mi? Tahminim cephenin sanal ortamla sınırlı kalmayacağı.

Merak ettiğim ise İtalyan mafyasının kursundan mezun orkestra şefinin kim olduğu...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!