‘Polis olabilirsem bu kamerayı alırım’

Güncelleme Tarihi:

‘Polis olabilirsem bu kamerayı alırım’
Oluşturulma Tarihi: Haziran 08, 2024 07:00

İlk gösterimini geçen yıl 30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde yapan ve birçok ödül alan Tunahan Kurt’un ilk uzun metrajlı filmi ‘Karganın Uykusu’ geçen ay vizyona girdi. Film yaşam umudu kalmamış uyurgezer bir babayla oğlunun ilişkisine odaklanıyor.

Haberin Devamı

Faaliyette olmayan bir maden tesisinde müdürlük yapan Nasip, çocukluğundan bu yana uyurgezerlik sorunuyla mücadele eder. Karısının şüpheli ölümünden sonra köyde çıkan söylentilere kulaklarını tıkar. 7 yaşındaki oğluna da iyi bir baba olamayacağına karar verir. Bu yüzden onu kendisinin olmadığı bir dünyaya hazırlamaya başlar… Konusundan kısaca bahsettiğimiz, Tunahan Kurt’un ilk uzun metrajlı filmi ‘Karganın Uykusu’ geçen yıl 30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nde gösterilmişti. Aynı zamanda eski bir polis olan Kurt’la senaryonun oluşum sürecini ve yönetmenliğe geçiş serüvenini konuştuk.

◊ Polislikten yönetmenliğe geçmeye nasıl karar verdiğinizi anlatır mısınız?

Sinema benim hep tutkum oldu. İzlediğim kısa filmde kullanılan bir kameranın fiyatına bakmıştım. 2-3 devlet memuru maaşıyla alınabiliyordu. Ben de o sene KPSS’ye girdim. Her Anadolu insanı gibi polisliğe karşı bir ilgim vardı. ‘Polis olabilirsem bu kamerayı alırım’ diye düşündüm. Başarılı kısa filmlerimin tamamını polisken çektim. Ama ikisini bir arada götürmek imkânsızdı. Yaklaşık 8 ay önce istifa ettim ve sadece sinemaya yoğunlaştım. Hikâyelerimin çoğunu polisken yazmıştım.

Haberin Devamı

◊ ‘Karganın Uykusu’ nasıl ortaya çıktı?

Proje kafamda şekillenmeye başladığında aslında yalnız bir adamın hikâyesiydi. Sonra çocukluğumda yaşadığım bir anıyı hatırladım. Kuzenimle yaz akşamlarında damda yatardık. Teyzem onun ayağını bağlardı... ‘Karganın Uykusu’ da bu şekilde ortaya çıktı. Ana karakterimiz Nasip uyurgezer olduğu için gece ayağını bağlıyor.

◊ Hayatınızdan esinlendiğiniz başka yerler var mı?

Diğer sahnelerin neredeyse hepsi kurmaca. Ama “Kars’ta mı ne görev yapıyor? Benim hâkim, savcı tanıdığım çok…” repliğinde de kendimden bahsediyorum. Senaryoyu kaleme aldığım dönemde Kars’ta polislik yapıyordum.

◊ Oyuncu seçimini neye göre yaptınız?

Nasip’i oynayan Ahmet Ağgün arkadaşım. Karakteri yaratırken hep Ahmet belirdi kafamda. Ona güveniyordum
ve o yüzden çok sorgulamadım. Alperen Aktaş ise kuzenim. Filmi çekeceğimi duyunca “Abi beni oynatır mısın” dedi. Algısı çok açıktı. Başka çocuk oyuncularla görüşsem de rolü ona verdim.

Haberin Devamı

◊ Filmde balık teması var ama adı ‘Karganın Uykusu’...

İsim senaryonun genel hikâyesinden geliyor aslında. Uyurgezer bir adamın ölümle olan ilişkisinden bahsediyoruz. Dediğiniz gibi filmde ana karakteri balıklarla görüyoruz. Onlar Nasip’in iç dünyasını yansıtıyor. Karganın mitolojide ölümü temsil etmesi, uykunun ölümün yarısı olması beni bu isme doğru yönlendirdi.

◊ Baba-oğul ilişkisinin yanı sıra mülteci meselesine de değiniyorsunuz. Bu iki hikâye arasında nasıl bağ kurdunuz?

Aslında gitmek ve kalmak arasında bir durum bu. Nasip oğluyla yaşadığı hayatı sonlandırıp gitmek için plan yaparken yola çıkmaya hazırlanan Leyla kalmayı tercih ediyor. Zıtlıklar her zaman ilgi çekiyor. Ayrıca gözümün önünde yıllardır süren bir savaştan kaçan mağdur kadınlar ve çocuklar var. Bu durumu ajite etmeden, biraz belgesel gibi, güçlü ve mutlu olmaya çalışan bir kadının varlığıyla aktarmaya çalıştım.

 

Haberin Devamı

‘BENİM ÇIKIŞ FİLMİMDİ’

◊ Uyurgezerlik konusunu seçme nedeniniz neydi?

Köşeleri belli, klasik bir anlatıcı olmak istemedim. Bu film benim çıkış filmimdi. Kötü bir öykü hayallerimin uzağında bırakabilirdi beni. Uyurgezerlik çok işlenmemiş bir konuydu.

◊ Bir açıklamanızda senaryo için dini kaynaklardan yararlandığınızı söylemişsiniz...

Herkesin bildiği bir hikâye. Hazreti İbrahim oğlu İsmail’i kurban etmek ister. Allah ona bir koç gönderir... Çocuk karakterin ismi buradan geliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!