Metropolde başka bir mahalle

Şehrin orta yerinde, 19’uncu yüzyıldan kalma bir fabrika: Tarihi Bomonti Bira Fabrikası. Ferah avlusu, içindeki farklı mekânlarla yaratıcı bir nefes alma noktası. Açılalı neredeyse iki yıl oluyor ama ortaya koydukları başarılı etkinliklerle çekim noktası olmayı sürdürüyor.

Pozitif’in CEO’su ve bomontiada Yaratıcı Danışma Kurulu üyesi Cem Yegül, anlatmaya Babylon’u açtıkları 1999 yılından başlıyor: “Asmalımescit’te kısa bir süre içinde yaşanan hızlı dönüşümü kontrol edemedik. Babylon’un ardından yaratıcı endüstriyi oraya çekecek birkaç mekân daha açıldı ancak sınırlı kaldı. Asmalımescit’in bir kültürel beslenme noktası olması tam olarak sağlanamadan, semt hızla kabuk değiştirip farklı bir kitlenin orayı tüketmesine sahne oldu.” bomontiada’da bu hatalara düşmemek için projenin başından buranın bir yaratıcı kültür merkezi olarak yaşatılması için çalışmalara başlıyorlar. Altı temel prensipleri var: Ekoloji, rekreasyon, ortaklık, yaratıcı endüstri, yerleşim yaşamının çeşitliliği ve yerel bağlamda küresel aktörler... Yegül, “bomontiada’ya kentsel kültür kampüsü diyoruz. Kampüs, yalnızca bir yaşam alanı, cafe ve restoran noktası olarak değil, semtin şu anki yaşayanları ve çalışanlarının katılımıyla şehrin kültür ve yaşam döngüsünü değiştirecek bir program” diyor. 

BİR ARAYA GELME KÜLTÜRÜ

bomontiada Yaratıcı Danışma Kurulu üyesi Alexis Şanal’a göreyse, Pozitif, bomontiada’yı bir düşünme alanı olarak kullandı: “Bu bizi kentin ihtiyaçlarının ne olduğunu yeniden düşünmeye itti. Mesela çağdaş sanat mekânları kültür altyapısını oluştururken, bu sinerjinin nasıl yaratılabileceğini ve bir metropolün bunu nasıl üretebileceğini düşündürdü. İşe, burayı mahallenin çekirdeği olarak düşünmekle başladık. Feriköy İstanbul’un içinde çok derin bir tarih ve kültür barındırıyor. Bomonti semtin değil, aslında orada bira fabrikasını kuran Bomonti kardeşlerin yarattığı ‘bir araya gelme’ kültüründen doğan buluşma noktasının adı. Semtin adı, Feriköy. ‘Bomontiada’nın çıkış noktası da bu oldu.”

BİR MİLYON KATILIMCI

Pozitif Pazarlama Müdürü Alara Orhon, yeri geldiğinde nefes alınan, birtakım aktiviteleri barındırabilecek, herkese açık bir yaşam alanı oluşturma ihtiyacından yola çıktıklarını anlatıyor, tek motivasyonları da tüketim değil üstelik. Burada, isteyen dışarıdan getirdiği birasını, kahvesini içiyor, isteyen bilgisayarıyla çalışıyor, kitap okuyor. Dışarıdan yemek söyleyip burada yiyenler bile oluyor. Orhon, geçen sene 1 milyon katılımcıyı yakaladıklarını söylüyor.

BOMONTİADA’DA BU ARALAR NE VAR?

- 22 Temmuz Cumartesi: Sanatçı Martin Harrison-Priestman öncülüğünde katılımcılar, 10.00-16.00 arasında ‘Natürmort’ sanatıyla ilgili temel ilkeleri, çizgi ve işaretlemeyi öğrenecek. İngilizce olan etkinlik, ATÖLYE’de gerçekleştirilecek. Aynı gün 21.30’da ise The Away Days grubu konser verecek.

- 27 Temmuz Perşembe: ‘Land and Shade’ filmi gösterimi 21.15’te avluda.

- 28 Temmuz Cuma: ‘Embrace of the Serpent’ film gösterimi 21.15’te avluda.

- 29 Temmuz Cumartesi: Sanat terapisti Suzi Amado, ATÖLYE’de Duygusal İlkyardım workshop’u veriyor. Bu eğitimde katılımcılar, kendilerine ve başkalarına yardımcı olabilecek şekilde temel duygusal hijyen ve duygusal ilk yardım ilkelerini öğrenecekler. Etkinlik, 11.00-18.00 arasında.

- 29 Temmuz Cumartesi: CAS Acrobatic Salsa Performance 21.30’da avluda.

ÇAĞDAŞ DANS, TİYATRO, MÜZİK...

Sanatçı Fatih Gençkal, ‘Alt’ı dönüştüren ekipten. Bomontiada’nın sanat merkezi Alt, şehrin yaratıcı enerjisinin buluştuğu bir yer. 2015 ve 2016 yıllarında arkadaşlarım Burcu Yılmaz ve Claire Zerhouni ile ‘A Corner In The World’ (Dünyada Bir Köşe) adında bir sahne sanatları festivali düzenledik. Festivali, Türkiye’nin yeni üreticilerine ve Türkiye’nin yakın coğrafyasından (Ortadoğu, Balkanlar, Akdeniz) üretim yapan sanatçılara yönelik bir festival olarak kurgulamıştık. Bu yılın başında yolumuz bomontiada’yla kesişti ve Alt’ı daha katılımcı bir yapıya dönüştürmek istedik. Bu dönüşüm için de Alt’ı görünürlüğe ihtiyaç duyan kesimlerin işlerini gösterebileceği, farklı disiplinlerden insanların bir araya geleceği bir yer olarak tasarladık. Çağdaş dans, tiyatro, görsel sanatlar, yeni medya, film, müzik gibi farklı disiplinler var. Sanatçılara “Daha katılımcı bir modele doğru ilerleyelim” diyoruz. Sekiz büyük odamız var, gündüz ve akşam burada pek çok etkinlik yapabiliriz.

ALT’TA NELER OLUYOR?

‘A Corner in the World’ festivali Alt’taki programına iki performansla başladı. ‘Otantik’ adlı ses ve hareket performansında dansçı Cansu Ergin ile müzisyen Gülşah Erol müzik ve dans birlikteliğini sergileyecek. İkiliyi, 6 Ağustos Pazar günü Alt’ta saat 18.30’da izleyebilirsiniz. ‘Hafıza ve Değişim’ performansı ise 27 Ağustos Pazar günü yine saat 18.30’da sunulacak. Merve Salgar, Canfeza Gündüz, Zeynep Ayşe Hatipoğlu’ndan oluşan tanbur, klasik kemençe, viyolonsel üçlüsü SAVT, performanslarında makamsal taksimlerden yola çıkarak geleneksel yorumlama biçimlerinin sınırlarını keşfedecek. Gruba bu konserinde elektronik müzik bestecisi Le Horla eşlik edecek. İki performansa da katılım ücretsiz.