Gül Gölge'nin muhteşem evi

Güncelleme Tarihi:

Gül Gölgenin muhteşem evi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2012 07:35

Gül Gölge, eşi Murat Saygı, oğulları Ali ve Emir’in yaşadıkları Emirgan sırtlarındaki bu ev, çarpıcı ve iddialı dekorasyonuyla olduğu kadar şenlikli atmosferiyle de hayli dikkat çekici. InStyle Home dergisi o şenlikli evi ziyaret etti.

Haberin Devamı

Emirgan’daki evin kapısını çalıyor, Gül Gölge’nin sımsıcak karşılamasıyla içeri buyur ediliyoruz. Hiç makyajsız yüzü, arkadan toplanmış kısa saçları ve 1.80’lik boyu ile sade bir görüntüsü var. Üzerinde çok şık duran fuşya kazağı ve altında jean şortu ile podyumdan fırlamış bir mankenden farksız.
Yakın zamanda iki çocuk sahibi olduğuna inanmak gerçekten zor. “Yemeyenlerden olduğumu sanmayın. Sıkı yerim, ama sıkı da spor yaparım. Öyle konunun ortasını bulanlardan olamadım hiç” diye samimi bir itirafta bulunuyor hemen.
    
KAMERA ARKASI DAHA ÇOK HEYECAN VERİYOR                     

Kanal D’de bir dönem “Canlı Canlı” adlı bir magazin programı hazırlayıp sunan Gölge’yi, rol aldığı “Çiçek Taksi”, “Yapayalnız”, “Köpek” adlı dizi ve filmlerden de hatırlayabilirsiniz. ıki oğlunun doğumundan sonra şov dünyasından elini eteğini çekmişti. Oğulları Ali (3,5) ve Emir’in (2,5) ilk büyüme çağlarında yanlarında olmayı tercih etmiş Gölge. “Eğer uygun bir proje ile karşılaşırsam her an yine dönebilirim” diyerek de kamera önü için kapıyı aralık bıraktığının sinyallerini veriyor.
Orta öğrenimini ızmir Özel Türk Koleji’nde tamamladıktan sonra İstanbul’a gelmiş ve Bilgi Üniversitesi ıletişim Fakültesi’nde film ve televizyon programcılığı üzerine eğitim almış. “Elimde kamerayla okul koridorlarında az dolanmadım. Televizyon dünyasının içine girdiğimde yabancılık çektiğimi pek söyleyemem. Kamera arkası bana her zaman daha heyecan vermiştir. Ama kariyerime kamera önünden başladım o ayrı” diyor. Sonra da Türker İnanoğlu’nun onu bu konuda ne kadar cesaretlendirdiğinden bahsediyor.

FERAHLIĞI VE MANZARASI İLK ANDA BENİ BÜYÜLEDİ  

Çift, bu eve 1,5 sene, önce Kemer Counrty’deki müstakil bir villadan taşınmış. “Evi bulmam çok zaman aldı. Tam umudu kestiğim anda emlakçı karşıma burayı çıkardı. ıçinin ferahlığı ve manzarası beni ilk anda büyülemişti” diyor ve ekliyor: “Eşim de ben de Kemer Country’de severek oturmuştuk. Ama çocuklarımızın okul düzenlerini oturtmak için şehre yakın ve hayatımızı daha kolaylaştıran böyle bir karar almanın da zamanı gelmişti artık...”

Bir yandan özenle hazırlanan kahvaltı masasında eksik olup olmadığını şöyle bir göz ucuyla kontrol ediyor. “Bizde kahvaltılar önemlidir” diyerek masaya oturmamızı işaret ediyor sonra.

Sohbete başlarken, iç dekorasyonda ona yardımcı olan Dali Tasarım’dan iç mimar Esra Kazmirci de bize katılıyor. Üç kattan oluşan 400 m2’lik evin girişinde antre, mutfak, misafir tuvaleti, ara katında klasik tarzda döşenmiş gri-yeşil renklerin hakim olduğu bir salon, üst katında ise içlerinde banyo bulunan üç yatak odası ve modern tarzıyla dikkat çeken çok şık siyah beyaz ağırlıklı bir salon yer alıyor.

Dekorasyonun tamamlanmasının iki ay sürdüğünü anlatan Kazmirci de bu süreçte ev sahibesiyle çok keyifli ve uyumlu bir çalışma yaptıklarından bahsediyor, “Gül, ne istediğini iyi bilen, estetik zevki çok yüksek biri. Ortak bir arkadaşımız sayesinde tanışmıştık” diye belirtiyor.

“Evimizin her köşesiyle yaşayan bir ev olduğunu düşünüyorum. Beni tanıyanlar ‘evin seni yansıtıyor’ dediklerinde çok hoşuma gidiyor” diye belirtiyor Gölge de...
Evin dekorasyonunda Dali Tasarım özel üretim ahşap mobilyalara Mis En Demeure, Haaz, Becara, Diseño, Thanx Co ve Beymen Home mağazalarından alınan şık aksesuvarlar eşlik etmiş daha çok. Evin en dikkat çeken aksesuvarı ise üst salonda yer alan siyah Moooi at. Çocukluk yıllarından beri at binmeyi çok sevdiğini söyleyen Gölge, iki salonunda da seçimlerinde atlı aksesuarlara çok yer açmış.

BİR HAFTA EVDEN ÇIKMADIĞIM OLUYOR

“Evimizde misafir ağırlamayı çok seviyoruz. Gelenlerin rahat edeceği bizi yansıtan sıcak bir mekan olması önemliydi buranın,” diye belirten Gül Gölge, yılbaşında evinde ışıklandırma problemi olmasına rağmen yakın arkadaşlarına unutulmaz bir akşam yemeği ziyafeti sunduğundan bahsediyor.

Evdeyken vakti en çok alt salonundaki çalışma masasında geçiriyormuş. “Orası adeta benim karargahım. Çocuklarımı okula yolladıktan sonra sabah kahvesiyle güne orada başlarım” diyor. Masasının üzerinde Leica’sıyla çektiği oğullarının fotoğrafları duruyor. “Fotoğraf en sevdiğim hobim. Bu konuda iyi bir gözüm olduğunu da itiraf etmeliyim” diye belirtiyor ardından.

Köpekleri, kedisi ile ev yaşamını çok sevdiğini, bazen bir hafta burnunu bile dışarı çıkarmayı aklından geçirmediğini söylüyor. Burası, ailesi ve dostları ile vaktini geçirmeyi planladığı, tam da hayalini kurduğu kalabalık yaşama uygun şenlikli bir ev olmuş onun için.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!