Eyvah çocuğum saldırgan!

Güncelleme Tarihi:

Eyvah çocuğum saldırgan
Oluşturulma Tarihi: Mart 06, 2007 00:00

Çocuk, başkalarına zarar vermemeyi, "Kimse benim canımı acıtmıyor o halde ben de kimsenin canını yakmamalıyım" düşüncesini, ancak temel güven duygusu gelişmişse, anne ve babasına güveniyorsa oluşturabilir...

Neden bu kadar huysuz? Neden sürekli reddediyor? Neden bu kadar stresli ve sinirli? Neden bu kadar üzgün? Neden bu kadar saldırgan? Neden şiddete meraklı?

Saldırgan çocuğu tanıyalım

Saldırgan çocuk, duygusal sorunları nedeniyle yaşıtları ve genel olarak çevresi ile uyumlu ilişkiler kuramayan çocuktur. Aşırı geçimsizdir. İlişkileri gergin ve sürtüşmelidir. Parlamaya hazırdır, kavgacıdır. Sürekli kuralları çiğner, sık sık ceza görür. Anne, baba, öğretmen ve genellikle büyüklere karşı gelmeye meyillidir. Olağan anlaşmazlıkları bilek gücü ile çözmeye çalışır. Öfkesini yenemez ve hep kendini haklı çıkarma eğilimindedir. Davranışlarından utansa bile yinelemekten kendini alıkoyamaz. Cezalardan hiç etkilenmez veya bir süre etkilenmiş görünür. Bu tanıma giren çocuklar, ruhsal sorunlarını davranışlarına aktarırlar. Evde, okulda, çevrede durmadan sorun yaratırlar. Yetişkinlerle
/images/100/0x0/55ea0fb1f018fbb8f868c127
sürekli çatışırlar.

Çocukta sık görülen yaramazlık, itişip kakışma, ara sıra geçimsizlik ve kavgalar bir çocuğu saldırgan olarak tanımlamaya yetmez. Burada söz konusu olan, tutum ve davranışta süreklilik gösteren saldırganlıktır.

Saldırganlık cinsel dürtü gibi insanda doğuştan var olan bir dürtüdür. Aslında bireyin yaşaması için gereklidir. Ama insan aynı zamanda, en sevecen ve en uysal canlı olabilme yeteneği de gösterir. Kişinin yaşantı ve deneyleri kendisini bu iki uçtan birine doğru yaklaştırır. Kişinin eğitilmesi, bir bakıma yapısında var olan bu saldırganlığın yumuşatılması ve olumlu yollara aktarılması demektir.

Toplumsal yaşam bireylerin saldırganlık eğilimlerinin törpülenmesine bağlıdır. Aslında insanda var olan saldırganlık yok olmaz veya bütünüyle bastırılmaz, ancak biçim değiştirir. Beden gücünün kavgada değil spor alanında yarışmaya araç olarak kullanılması, bu yararlı dönüşüme bir örnektir.

Uygar kişi saldırganlık dürtüsünü üstünlük sağlamak için kullanmaz. Onun yerine becerisi, yetenekleri ve zekası ile toplumsal amaçlara yönelir. Çocuk içinden gelen saldırganlığı başlangıçta bütün çıplaklığı ve yalınlığı ile dışa vurur. Çocukta güven duygusu geliştikçe beklemeyi ve tepkisini dizginlemeyi öğrenir. Gereksinimleri doyuruldukça yatışır. Daha az tepkiyle de isteklerinin karşılanabildiğini öğrenir. Başkaldırma yerine uysal davranmanın kendi yararına sonuçlandığını görür.

Saldırgan çocuklara karşı öneriler

Anne-baba olarak çocuklara saldırgan birey örneği olmayınız. Onların gördüğü, duyduğu veya fark ettiği yerlerde eşinize, arkadaşlarınıza ve özellikle çocuklarınıza karşı saldırgan davranışlar göstermeyiniz.

Çocuğunuza her fırsatta topluma uymayan, saldırganca yapılan davranışların zararlarını, topluma uyan davranışların yararlarını örneklerle anlatınız.

Saldırgan davranışlar karşısında duyarlı olunuz, hoşgörülü olmayınız. Özellikle saldırgan olduğu zaman çocuğunuzun isteğini yerine getirmeyiniz. Davranışının istenmeyen davranış olduğunu gösteriniz.

Saldırgan davranışları dayakla cezalandırmayınız. Aksi halde çocuğunuzun düşmanlık duygularını geliştirmiş olursunuz. Başka bir yer ve zamanda saldırganlık daha kötü biçimde patlama olarak ortaya çıkabilir.

Çocuklar öfkeli, gergin, heyecanlı iken tartışmayınız. Çünkü bu anda etkilenme olmamaktadır. Çocuk sakinleşip, hazır hale geldikten sonra davranışının mantıksızlığını ve düşünülmeden yapıldığını anlatınız.

Çocukta saldırgan davranışlar görüldüğü zaman, boşalmasını sağlamak amacı ile çekiçle bir şeyler kırmasını ya da makasla kesmesini, yastığı yumruklamasını sağlayınız. Bunlar çocuğun saldırgan yönlerini doyuracak ve biriken saldırgan enerjilerini zararsız şekilde harcamalarını sağlayacaktır.

Çocuklarınıza her yaşta beden, ruh ve zihin olgunluğu ile uyuşan çeşitli sorumluluklar vererek saldırganlığını olumlu durumlara yöneltin.

Saldırgan çocuklar mümkün olduğu kadar grup etkinliklerine teşvik edilmelidirler. Buradaki görev ve sorumluluk sonucu elde edeceği başarı onun üstünlük elde etme, hakim olma, herkese varlığını hissettirme duygularını doyurur.

Çocuklarınızın akla uygun gereksinimlerini ve isteklerini, olanaklar ölçüsünde yerine getirmeye çalışın, gereksiz engeller koymayın.

Çocukların haklarına saygılı olduğunuzu her fırsatta gösterin.

Saldırganlığın nedenleri

Dıştan gelen baskı ve kısıtlamalar

Dayak

Temel güven gereksiniminin azlığı

Psikolojik gereksinimlerin doyurulmaması, ilgisizlik

Evdeki eğitim ortamının tutarsızlığı, dengesizliği

Evdeki gevşek disiplin

Kurallara sınır getirilmemesi, çocuğun kendi özbenliğini denetleyememesi

Çocuğun anne-babası ile sağlıklı bir özdeşim yapamaması

Organik bir rahatsızlık, işitme veya denge problemleri vb. nedenler sonucunda da saldırganlık olabilir.

Öteki Türkiye

Gayet mutlu, uyumuş, dinlenmiş, hatta sabahın köründe oğlumla futbol bile oynamış olmanın verdiği huzurla, ayağımda çiçekli ayakkabılarımla gelmiştim ofise. Geçen hafta. Kahvemi içmiştim. Haydi demiştim, hafta sonu geliyor. Ama... CNN Türk ve peş peşe iki haber. Beş yaşında bir kız. Öldüğü yer: Şirinevler. 3 yaşında bir kız. Öldüğü yer: Kocaeli.

Neden?

"İstanbul Şirinevler’de İSKİ tarafından MVM İnşaat şirketine yaptırılan Tavukçu Deresi ıslah çalımaları sırasında, ağzı kontrplakla kapatılan rögara düşen 5 yaşındaki Dilara Dumru, kanalizasyon suyunda boğularak hayatını kaybetti. Üzeri kapatılan dere yatağında yaklaşık bir buçuk kilometre sürüklenen Dilara’nın cesedi, Ataköy’den çıktı. Beş yaşındaki Dilara, annesi Songül Dumru ile birlikte ağabeyi Servan’ı okuldan almaya giderken çok mutluydu. Dilara, elinden tutan annesiyle sohbet ediyordu. Bir kontrplak levhanın üzerine bastı ve çığlık çığlığa kanalizasyona düştü. Beş yıllık kısacık ömrü, burada son buldu..."

Bu olayın sebebi yerel işletme ve inşaat şirketinin iş bilmezliği değil. Sorumluluk duygusunun olmaması da değil. Bu başka bir şey...

Bu, toplumsal bilinç noksanlığı.

Bu, bir korku filminde yaşama hali.

Bu, çocuklarımızın neden bizim gibi bir çocukluk yaşayamıyor oldukları sorusunun yanıtı.

Bizi hiçbir yere almasınlar. Dünya vatandaşı diye sıfatlanan tabirden de nemalanmak istemiyorum. Çünkü "kamu hizmeti"nin ne olduğunu bilmeden kamu hizmeti veren kurumların olduğu bir ülkede yaşıyorum ben. Çığlık attığımızda duyulmayan, bir araya geldiğimiz ama sesimizin dinlenmediği bir devletin vatandaşıyım ben.

Bir anne olarak ne mi istiyorum?

İSKİ ve yerel belediye hizmetlerine kalite standartı istiyorum. Eğitimli personel çalıştırmalarını istiyorum. Beş kişinin açacağı çukur için 25 kişi çalıştırarak hem iş gücü hem maddi kaynakları hiç eden kurumların denetlenmesini istiyorum. İSO belgesi istiyorum. Medeni ülkelerdeki her şeyi istiyorum.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!