EVLENİP BABA OLMAYI ÇOK İSTİYORUM

Güncelleme Tarihi:

EVLENİP BABA OLMAYI ÇOK İSTİYORUM
Oluşturulma Tarihi: Kasım 06, 2012 00:00

Türkiye’de neredeyse her kadının “en yakışıklı erkekler” listesinde üst sıralara taşıdığı Burak Özçivit, şimdi de yabancı diyarları zorluyor. Özçivit’in ilginç hikayesini, rötarlı bir buluşma sonrası GQ Türkiye için Muammer Brav kaleme aldı.

Haberin Devamı

BURAK ÖZÇİVİT ÖZEL FOTOĞRAFLARI    

En nefret ettiğim şeyler listemin üst sıralarında yer alan “bekletmek” maddesi gerçekleşmek üzere. Burak Özçivit’le randevuma beş dakika var ve lanet trafik durmuş durumda! Sinirden titreyen sağ bacağımı kontrol altına alıp, mesajla gecikeceğimi bildiriyorum. Karşı taraftan gelen mesajla rahatlıyorum: “Merak etmeyin, ben de trafikteyim.”  

BU ŞEHİR ASIL GECELERİ GÜZEL

Randevu saatimizden yarım saat kadar sonra karşı karşıya oturuyoruz. Uzundur İstanbullular’ın ilk sohbet konusu olan trafik şikayetleri, bizim de ilk gündem maddemiz. İkimiz de yakınıyoruz ama Burak’ın en sevdiği şeylerin başında arabayla gezmek geliyor! Elbette geceleri: “İstanbul gece çok güzel. 72 model Chevrolet Camaro’m var. Onunla dolaşmak en sevdiğim şeylerin başında geliyor. Uzun uzun geziyor, arabanın keyfini çıkarıyorum.”

Hemen ardından gelecek soruyu tahmin ediyor ve ben sormadan cevaplıyor: “Hız yapmayı sevmiyorum.”

Celebrity hafızamıza yeni isimler kazandıran fenomen dizi “Muhteşem Yüzyıl”ın cilaladığı isimler de oldu. Onların en başında Burak geliyor. New York’lu, kanı kaynayan zengin çocuklarının seksi hikayelerini anlatan “Gossip Girl” dizisinin daha az seksi hikayelerini Boğaz kıyısına uyarlayan “Küçük Sırlar”ın yakışıklı delikanlısı, Malkoçoğlu rolüyle tüm Türkiye’nin tanıdığı Burak Özçivit’e dönüştü.

BIYIKLARIMDAN DEĞİL BU KONUDAN SIKILDIM

Genç kızlarla sınırlı hayran kitlesi, kısa sürede ışık hızıyla katlandı. Tüm ülke kadınlarının bayıldığı erkekler sıralamasında zirvede olan bu genç adam, eminim “Muhteşem Yüzyıl”ın gösterildiği yabancı diyarlarda da zirveyi zorlamakta.

Burak Özçivit, kadın hayranlarının sayısını katlamanın yanı sıra genç nesil Türk erkekleri arasında da bir salgın yarattı. Şehrin her yerinde Özçivit bıyıklı gençler kol gezmeye başladı. Böyle bir duruma çocukluğumun kült dizisi “Charlie’nin Melekleri” sayesinde şahit olmuştum; İstanbul sokakları Farrah Fawcett saçlı kadınlarla dolmuştu. O aslan kafa saç modelini yakışan, yakışmayan yüzlerce kadında görmüştük.

Yakışan, yakışmayan tespitim Özçivit bıyığı için de geçerli. Burak gülerek karşılık veriyor: “Ben öyle düşünmüyorum. İnsanlar nasıl mutlu oluyorsa öyle yapsın. Ben kız arkadaşı, karısı bıyık bırakmasını istemeyen erkeklerin önünü açtım. O yaptıysa ben de yapabilirim durumu yarattım belki de.”
Aslında bu meseleden biraz sıkılmış: “Bıyıklarımdan değil, konunun sürekli gündeme böyle gelmesinden sıkıldım. Film çekimleri bitsin, keseceğim.”

CÜNEYT ARKIN FİLMLERİYLE BÜYÜDÜM

Yeni çekeceği filmi “Malkoçoğlu”na dair ayrıntı vermekten kaçınıyor. Bulgaristan’da, kış aylarında çekilecek ve yapımcılığını “Muhteşem Yüzyıl”ın da şirketi olan TİM’s Production yapacak.

Yönetmen ve diğer oyuncular henüz açıklanmıyor. Cüneyt Arkın’ın filmlerini tekrar izleyip izlemediğini soruyorum, “Tekrar izlememe gerek yok, zaten o filmlerle büyüdüm. Malkoçoğlu bizim özümüz, içimiz. Halkın çok iyi bildiği, sevdiği bir karakter” diyor.

Peki yenisinin eski filmlerden farkı ne? “O filmlerin güncellenmiş hali. Atlar, kılıçlar bir yana, daha duygusal, derinliği olan bir Malkoçoğlu olacak. Aşk adamı olduğunun altı çizilecek” cevabını veriyor.

Kahramanın alameti farikaları olan at binmek, kılıç kullanmak ve ok atmak, ona “Muhteşem Yüzyıl” çekimlerinden yadigar... “İşin fiziksel beceri isteyen yerlerinde zorlanmam. Zaten o sahnelerde iş yönetmenin. Siz istediğiniz kadar iyi yapın, koreografi iyi olmazsa olmaz. Kontrolsüz güç, güç değildir diye bir söz var, aynen katılıyorum” diyor. Benimse aklıma Cüneyt Arkın’ın film çekimlerinde kırılan kolu, köprücük kemiği geliyor.

ŞİZOFRENİYLE NORMALLİK ARASINDAYIM

Aksiyon sahnelerine hazır, ya “duygusal derinlik” gerektiren sahnelere? “Uzun zamandır ‘Küçük Sırlar’ dizisinde babamı oynayan Yıldırım Urağ’la çalışıyorum. Hocam bana şöyle oyna, böyle oyna gibi direktifler vermiyor. Duygularımı ortaya çıkarmaya çalışıyor. Oluşan duvarlarını kaldırmayı öğreniyorsun. Her kalkan duvarın ardından, bir şeyi daha keşfediyorsun. O derinliği keşif için egonu yıkmaya çalışıyorsun.”
Hemen araya giriyorum: “Her geçen gün daha fazla beğeniliyor olmanın şişirdiği bir egoyu, diğer taraftan
yıkmaya çalışmayı nasıl beceriyorsun?” Derin bir nefes vererek yanıtlıyor: “Beceremiyorsun. Hep gelgitler oluyor. Bir o tarafa, bir bu tarafa gidiyorsun. Şizofreniyle normallik arası. Dengeyi kurmak kolay değil. Kolay olsa zaten tercihinizi yaparsınız. Oyuncu koçumla bunu yapmaya çabalıyorum. O benim içimde kapattığım yerleri açmaya çalışıyor.”

Haberin Devamı

BABAM GİBİ KONTROLLÜ BİR ADAMIM

Henüz 27 yaşında bir genç adam için fazla kontrol takıntılı biri mi? “Hâl ve tavırlarıma hep dikkat ederim. Kafama eseni yapmam. Hep kontrollü bir adamım. Bu konuda babama benziyorum. Tanınmaya başladıktan sonra daha da dikkatli davranır oldum. Beni sevenlere rol model olmalıyım diye düşünüyorum.”
Ailesi hayatında çok önemli yer tutuyor. Projelerini ilk danıştığı insanlar anne-babası. Onların fikrini almadan hiçbir projeye evet demiyor. Ama son kararı yine kendi veriyor. “Tüm dertlerimi onlara anlatırım. Birilerinin desteği olmazsa işin çok zor. Bu camiada da güvenebileceğiniz insan çok az. Üç-dört gün göremezsem, gece kaç olursa olsun, kalkar giderim” diyor.

Haberin Devamı

EVLENİP BABA OLMAYI ÇOK İSTİYORUM

Sıra genç, bekar ve ünlü erkeklerin, “hayran kitlem azalır” korkusuyla es geçtiği soruya geliyor. Evlilik ve çocuk? Ben lastik gibi uzatarak soruyorum, o ise rahatça yanıtlıyor: “İşini doğru yapıyorsan kaygın olmaz. Genel çerçeveden bakınca öyle görünüyor ama ben o çerçevede değilim. Evlenmeyi ve baba olmayı çok istiyorum. Kim istemez? Zamanı gelince!”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!