Evin bebeÄŸi evlendi aileler panikte

Güncelleme Tarihi:

Evin bebeÄŸi evlendi aileler panikte
OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 23, 2004 00:00

Büyük umutlarla kurulan, bir ömür boyu sürmesi beklenen evlilikler neden saman alevi gibi sönüp gidiyor? Elbette her evliliÄŸin kendine özgü koÅŸulları vardır. Ama genelde iki gencin kurduÄŸu yuva, bir ÅŸeytan üçgeni içinde var olma savaşı verir. Bu üçgende kimler mi var, elbette çift ve onları çok seven aileleri!GeçtiÄŸimiz haftanın magazin basınında patlayan son aile bombası, genç oyuncu Hande Ataizi’nin bir süredir beraber olduÄŸu avukat Fethi Pekin ile evlenmesiydi. On beÅŸ davetlinin katıldığı düğün töreninde Pekin ailesinin geline karşı tavır aldığı, özellikle kayınpederin Hande Ataizi’ne karşı bir yıldırma kampanyası yürüttüğü açıklandı. Düğünden kısa bir süre sonra ise yeni evliler boÅŸanma kararı aldılar. Bu, aileler yüzünden bozulan ne ilk evlilikti, ne de sonuncusu olacaktı. Ailelerin çocuklarının evlilik kararlarına karşı çıkmaları, sadece bizim ülkemize özgü deÄŸil elbet. Yüzyıllar boyunca, tüm dünyada bu tür dramlar yaÅŸandı ve hala yaÅŸanıyor. Hem karışmalar evlilik kararıyla da bitmiyor. Hiç şüpheniz olmasın, evlendikten sonra da karışacak, sorun çıkaracak yığınla ÅŸey bulunuyor. DÄ°ANA BÄ°LE EVLENEMEDÄ° Prenses Diana’yı kim unutabilir ki... Birlikte hayatını kaybettiÄŸi sevgilisi Dodi El Fayed’ten önce, hayatında baÅŸka bir adam vardı. Ä°ngiltere veliahtı Prens Charles’dan boÅŸandıktan sonra kendine yeni bir hayat kurma telaşı içindeyken Hintli kalp cerrahı Khasnat Khan ile tanışmıştı. Prenses’in hayatında yeni bir sayfa açılmasını saÄŸlayacak Khan ve onu deli gibi seven Prenses Diana kısa sürede evlilik kararı aldılar. Bu nedenle Diana, cerrahın ailesiyle tanışıp, nikah tarihini belirlemek istedi. Ancak sariler giyip Hindistan’ın yolunu tutan Prenses Diana’yı Khasnat Khan’ın baba evinde acı bir sürpriz bekliyordu. Hintli anne ve baba, Ä°ngiliz gelin adayına gayet soÄŸuk davrandılar. Daha sonra da oÄŸullarını, Prenses Diana ile evlenmeyi aklından geçirmemesi konusunda uyardılar. Böylece Prenses Diana’nın Hintli cerrah ile evlenme hayali de sona erdi.Ailelerin giriÅŸimleriyle yıkılan yuvaların, ayrı düşen sevgililerin acıklı öyküleri dünya edebiyatına da dev eserler kazandırdı. Bunların en güzel örneÄŸi hiç kuÅŸkusuz ‘Kamelyalı Kadın’ romanıydı. BEÄžENDÄ°RMEK ZOR Aileler, neden çocuklarının evlilik kararlarına karşı çıkarlar? Neden aileye katılan gelin ya da damat ‘yabancı’ muamelesi görür? Bu soruların cevaplarını uzaklarda aramaya gerek yok. Her ÅŸey, anne, yeni doÄŸan bebeÄŸini ilk kez kucağına aldığı zaman baÅŸlar. O minicik bebek, anne ve babasının gözünde, bir eÅŸi daha bulunmayan çok deÄŸerli bir varlıktır. Bebek büyürken anne ve baba da çocuÄŸun hayatını ÅŸekillendirmek için kolları sıvar. Okul, meslek seçimi derken evlenme çağı gelir çatar. Kız anneleri de, erkek anneleri de çocuklarının mutlu bir aile kurmasını isterler. Ama... Evet bu iÅŸin bir de aması var. O deÄŸerli evlada uygun bir eÅŸ adayı yoktur ki! Kendi aralarında anlaÅŸan gençlerin de aile engelini aşıp evlenmeleri günümüzde bile büyük sorunlar yaratıyor. Anne ve babalar, çocuklarının yetiÅŸkin birer birey olduklarını kabullenemiyorlar. Bu gençler, ebeveynlerinin gözünde hala korunması gereken küçük çocuklar olarak kalıyorlar. Evlilik gibi çok önemli bir adım atılacağı zaman da aileler sahneye çıkıyor. ErkeÄŸin annesi, oÄŸluna, bir evlat gibi bakacak, onun eÅŸi deÄŸil kölesi olacak bir gelin adayını düşlüyor. Ayrıca gelinin çevresine gururla göstereceÄŸi kadar da güzel olmasını, bakımlı olmasını, mümkünse iyi bir aileden gelmesini de bekliyor. Kızın annesinin durumu da pek farklı deÄŸil. Binbir emekle büyüttüğü evladının bir dediÄŸini iki etmeyecek, onu el üstünde tutacak damat adayının kapıyı çalmasını bekler. Bu öyle bir damat adayı olmalı ki, bir tek beyaz atı eksik bir prens kapılarını çaldığında tereddütsüz kızının evliliÄŸini kabul edebilir. Anneler yakınmaya baÅŸladı mı durum kötüMükemmel çocuklar yetiÅŸtirdiklerine inanan aileler, onlara uygun mükemmel eÅŸlerin arayışı içinde oluyorlar. Ailelerinden habersiz tanışıp evlenmeye karar veren gençleri ise her zaman tehlikeli geliÅŸmeler bekliyor. Öyle olmasa da eski usul ‘görücü’ aracılığıyla evlilik kararı alınsa bile, erkeÄŸin ailesi de kadının ailesi de bu beraberlikte aksayan yanları hemen bulup ortaya çıkarmaya bakıyorlar.ErkeÄŸin annesi, gelininin, oÄŸluna yeterince ilgi göstermemesinden hep ÅŸikayetçi oluyor. Damadın her hareketini kuÅŸkuyla karşılayıp, kızına evlilikle ilgili öğütler vermeye baÅŸlıyor. ErkeÄŸin annesi, fırsat buldukça gelinine ‘Bizim ailemizde bu böyle yapılmaz. OÄŸlum bu yemeÄŸi sevmez’ gibi açıklamalarda bulunarak evde elektrikli bir hava yaratıyor. Bazı erkekler de annelerinin gölgesinde kalıp, onun sözleriyle eÅŸlerini uyarıyorlar. Kadının annesi, damadının kızına yeterince iyi bir hayat saÄŸlayamamasından yakınır. ÇoÄŸu zaman damadını yetersiz, beceriksiz bulur. Kızının bu evliliÄŸi yapmakla hata ettiÄŸini düşünür. Sadece düşünmekle kalsa gene iyi. Fırsat buldukça, kızının aklını çelecek sözler söyler. Aileler, çocuklarının artık yetiÅŸkin, yuva sahibi birer birey olduklarını kabul etmekten kaçınırlar. Onların yeni hayatlarında diledikleri gibi davranmalarına engel olmayı görev sayarlar. Ailelerin, genç evlilere uyarıları, öğütleri hiç bitmez. Ä°yi niyetle yapılmış olsa da bu tür uygulamalar, kurulan yuvanın mutluluÄŸuna gölge düşürür.‘Ben annemin hiç etkisinde kalmam. Kararlarımı hep kendim veririm’ diye övünen gençler, gerçekte etki altında kaldıklarının bilincinde olmazlar. Böylece yeni kurulan evlilik, ailelerin denetimi altında fırtınalı bir denizde bata çıka ilerleyen bir tekne gibi sürüklenip duruyor. Bazen ailelerin baskısı o kadar fazla oluyor ki, gençler de hata yaptıklarını düşünüp, evliliÄŸi noktalamaya karar veriyorlar.Bizimkiler-sizinkilerYeni evli çiftler arasında sık sık tartışma konusu olan bir baÅŸka mesele iki tarafın ailelerine yeterince ilgi ve saygı gösterilmesi. Genç kadın, kocasının ailesinin onu hep eleÅŸtirmesinden, küçük görmesinden yakınmaya baÅŸlayınca, onlarla fazla temas etmemeyi deniyor. Ama bu defa erkek eÅŸine güceniyor, hatta kızıyor. ‘Benim aileme saygı göstermiyorsun’ diyerek ilk kıvılcımı ateÅŸliyor. Aynı ÅŸekilde kadın da kendi ailesine kocasının yeterince yakınlık göstermemesini yadırgıyor. Kendi evinde annesiyle babasını istediÄŸi gibi ağırlayamadığını ileri sürerek kocasına çıkışmaya baÅŸlıyor. Evlenmeyi planlayan gençler, müstakbel eÅŸlerinin aileleriyle iyi iliÅŸki kuramayacaklarını hissetseler de ‘Ne var canım, ben onun ailesiyle evlenmiyorum ki’ diyerek kendilerine moral verirler. DoÄŸrudur, belki aileyle evlenilmez ama evlenilen kiÅŸi; eÅŸinin ailesinin bir parçası olmak zorundadır.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!