Calovski’nin hayatı bu camların içinde

Güncelleme Tarihi:

Calovski’nin hayatı bu camların içinde
Oluşturulma Tarihi: Kasım 25, 2012 00:00

Zorlu Center Sanat Koleksiyonu’nun ‘Sanatçılar için Kitaplar Serisi’nin ilk kitabı ‘Obje’ct’, Contemporary Istanbul’da görüceye çıktı. ‘Obje’ct’, Yane Calovski’nin bugüne kadar yaptığı işlere, işindeki dedektifliklere değiniyor.

Haberin Devamı

Gizlilikler ve su üstündekiler

Zorlu Center Sanat Koleksiyonu’nun ‘Sanatçılar için Kitaplar Serisi’nin ilk eseri ‘Obje’ct’, Zorlu Center Sanat Koleksiyonu için 2011’de ‘Very Beautiful Name Piece’ isimli objeyi üreten Yane Calovski’nin eserinden yola çıkarak Calovski’nin bugüne kadar yaptığı işlere yoğunlaşıyor. Calovski’nin sanatsal uygulamaları çizimlerden objelere, fotoğraflardan videolara, mekâna özgü yerleştirmelerden performanslara kadar uzanıyor. Temas kurduğu ve erişilmez bir dünyanın daha büyük bir anlamını oluşturan mekânlar, kişiler ve fikirlerle ilgili anlatımsal araştırmalar yaratmayı seven sanatçı, çalışmalarında tarihin ve anlatılanların eksikliklerini, boşluklarını işliyor. Haliyle bu işlemelerden dolayı sanatçıda bir arkeolog gibi arşivlerin araştırılması ve işlenmesi bir saplantı haline gelmiş. Arşivler, kişisel ve kolektif süreçleri açığa çıkartır ve saklar. Calovski de gizlilikler ve su üstündekiler arasında gelip gidiyor...

Haberin Devamı

Kanser belgeleri eserin içinde

Calovski’nin tasarladığı ‘Very Beautiful Name Piece’ adlı eser, el yapımı üfleme cam ve kendi arşivlerinden oluşuyor. Bu el yapımı cam, yağmur damlasını anımsatıyor. Ama bir ucu açık yağmur damlası... Sanki üst üste damlalar lego gibi dizilecekmişçesine... Bir şey eksikmiş, her an bir şey daha eklenebilirmiş gibi... Bu da zaten Calovski’ye özgü bir şey, ‘tarihin ve anlatıların eksiklerini, boşluklarını işlemesi’. Sanatçı bu boşluklara hayatından bir parçayı sıkıştırmış. Tasarımının içine özel arşivlerini koymuş! Calovski kanseri yeni yendi ve camın içindeki belgeler hastalığına ait. Hani sanatçı, eserine kendinden bir şeyler katmalı derler ya... Calovski de “Kanseri camın içine hepsettim!” diyerek geçmişini ortaya koyuyor. Öte yandan camın ucunun açık olması, hayata bakış açışının, eksikliğin sembolü. Hayatta hiçbir şeyin kesin, net olmaması. Her an her şey olup, iyisiyle kötüsüyle tekrarlanabileceği endişesi.

Bu kitap bana çok şey kazandırdı

Koleksiyona davet edilmekten ve bir serinin geliştirilmesinde ilk sanatçı olmaktan mutluluk duyan sanatçı Calovski, “Kitap üzerinde çalışmak bana bazı eserlerimi yeniden görme, fikir ve anahtar soruları yeniden canlandırma ve ne demeye çalıştığımı, kendi görsel, konseptsel dilimi nasıl geliştirmeye çalıştığımı görmek adına nadir bulunur bir fırsat verdi. 10 yıldır tanıdığım Başak Şenova gibi güvenilir bir dost ve işbirlikçimin bir editor ve küratör olarak katkısı ise bu süreci, ‘özel baskı’ fikriyle özdeşleştirdiğim yaratıcı ve entelektüel bir girişim olan bu armağanı hissetmemi sağlamasıydı” diyor.

Haberin Devamı

Sevdiği Türk sanatçılar

Calovski’nin tanıyıp saygı duyduğu Türk sanatçılarımız; Ahmet Öğüt, Banu Cennetoğlu ve İpek Duben. Tabii tüm disiplinlerden, sanattan, tasarımdan, mimariden, edebiyattan inanılmaz ve vizyon sahibi çok sayıda kişinin de olduğunu vurguluyor. Yıllar içerisinde onun için önemli bir yeri olan Hüseyin Alptekin’in adını vermeden de geçemiyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!