Bunca yıldır herkesin derdine derman olan Güzin Abla kimdir?

Güncelleme Tarihi:

Bunca yıldır herkesin derdine derman olan Güzin Abla kimdir
Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2004 00:00

Sevgili Güzin Abla, ben 30 yaşında bir sanat yönetmeniyim. Yazılarınızı küçüklüğümden beri okur dururum.İlk başlarda daha çok gençken, tam bir odundum, size gönderilen mektupları sırf eğlence olsun diye okur, bazılarına gözümden yaş gelinceye kadar gülerdim. Daha sonraları insanların hayatta güvenebilecekleri birileri olmadığından ötürü ne kadar çaresiz, büyüdükleri ortamlar nedeniyle ne kadar cahil olabileceklerini yaşayarak öğrendim. Bu durum beni çok ürküttü ve aynı zamanda olgunlaştırdı. Böylece sizi ve size yazanları çok iyi anlayabildim. Bence siz meslek hayatınızın başından beri ciddi ciddi binlerce insanın hayatını kurtardınız veya pozitif yönde değiştirdiniz. Bu sizi bir azize yapmaya yeter sanırım. Benim asıl sormak istediğim, yazı hayatına nasıl başladığınız ve nasıl Güzin Abla olduğunuz. Diğer bir sorum da acaba meslek hayatınızdan derlemelerle oluşturduğunuz bir kitabınız var mı? Metin SözenÖNCELİKLE sonunda beni anlayabildiğiniz için teşekkür ederim sevgili okurum. Güzin Abla köşesini annem Güzin Sayar 40 yıla yakın bir süre önce başlatmıştı. Biz üç kuşaktır, anneannem, annem ve ben Dame de Sion Fransız Kız Lisesi mezunuyduk. Anneannem, Türkiye’deki ilk çalışan kadınlardan, annem de yine ülkemizdeki ilk üç-beş kadın gazeteciden biriydi. Ben ailemle bu yüzden hep gurur duymuşumdur. Bugüne kadar o çok sevilen ve güvenilen ‘Güzin Abla’ adının devamı için çaba gösteren ben, kim miyim? Ben de bir gazeteciyim. Mesleğe Günaydın, Cumhuriyet, Milliyet gazetelerinde başladım. Daha sonra da Hürriyet gazetesinin Kelebek ve magazin bölümlerinde 12 yıl kadar çalışıp emekli oldum. 7 yılı aşkın bir süredir, annemin arzusu üzerine bu köşeyi ben sürdürüyorum. Zaten anneme köşesi konusunda hep yardımcı olmuştum. Herkesin merak ettiği ve ‘Bu işi yapmak nereden aklınıza geldi’ şeklindeki sık sık karşılaştığımız soruyu ise, ‘Güzin Abla’ köşesi aslında yılların birikiminin ve aile boyu bir eğitimin köşesidir. Çevreye karşı duyarlı, insan sevgisiyle dolu bir ortamda yetişmemizin sonucudur diye cevaplayabilirim. ‘Dame de Sion’ özellikle psikoloji ve felsefe ağırlıklı bir okuldur. Bu konularda çok köklü bir eğitim aldım. Bugün bu köşeyi sürdürebiliyorsam, sanırım bu eğitimin ve 20 yıllık gazetecilik yaşamımımın da çok büyük payı vardır. Evliyim ve bir kızım var. Ailemden bana miras kalan bu çok büyük insan sevgisinin yanı sıra, onun ayrılmaz bir parçası olarak gördüğüm gerçek bir doğa ve hayvanseverim. Henüz yayınlanmış bir kitabım yok, ama pek yakın bir gelecekte bunu gerçekleştirmeyi düşünüyorum.Toplumumuzda kızların duygularını açıklaması hoş karşılanmıyorMerhaba Güzin ablacığım, size bir sorum olacaktı. Hoşlandıklarına ve sevdiklerine bir türlü açılamayan gençlere, kız erkek fark etmez, cesaretlerini toplayıp tatlı ve masum bir şekilde sevgilerini belli etmelerini öğütlüyorsunuz. Bence de sevgi kadar güzel bir duygu olamaz. Bu sevgiyi açıklamak da çok doğal. Ama bizim toplumumuzda bilirsiniz, kızların erkeğe açılması, erkeğin kıza açılmasından daha zordur. Daha doğrusu bu hoş karşılanmaz. Haksız mıyım? Erkekler yapınca bir şey denmez ama kızlar yapınca ‘Kıza bak, ne kadar rahat’ denir. Hatta ailesine bile söz gelir. Bu zamanda hálá neden böyle? Eşitlik hep lafta kalıyor bence. Ben ve benim gibiler de sırf onuruna, şerefine, ailesine laf gelmesin diye sevgilerini içlerine gömmek zorunda kalıyor. Rumuz: RüyaÇOK haklısın güzel kızım, ama ben her alanda olduğu gibi eşitlikten yanayım biliyorsun. Eğer bir genç kız, karşı taraf için yanıp yakılıyorsa, sevgisinin fark edilmediğini görüyor ve üzüntü içinde kıvranıyorsa, neden bunu belli etmesin... Neden birkaç tatlı sözcükle bunu ona ulaştırmasın? Ancak ne yazık ki toplumumuzda, senin de dediğin gibi bunu bir hafiflik olarak kabul eden ona hemen ‘kolay kız’ damgasını vurabilen kişiler pek çok. Belki de paylaşıldığında, gerçek anlamda bir mutluluk yaşanacakken sırf ‘ne derler?’ korkusu yüzünden sır gibi saklanan nice sevgiler, bu korkuya feda edilmemiş midir? O halde, önce karşı tarafı iyi tanımalı... Onun bu türden biri olmadığına kanaat getirmeden, açılmaktan kaçınmalı. Hem zaten böyle düşünüyorsa, belki de sevilmeye layık biri değildir ne dersin?Kollarımdaki tüyler yüzünden sorun yaşıyorumMerhaba, ben 15 yaşında hoş ve bakımlı bir genç kızım. Almanya’da yaşıyorum ve okuyorum. Okulda pek çok arkadaşım var ama arkadaşlarımın yanında kısa kollu giymek istemiyorum. Nedeni de kollarımda normalden daha fazla tüy olması. 12 yaşındayken bir hata yapıp bunları jilet ile aldım. Biz okulda yüzme dersi de görüyoruz. Kollarım görünüyor. Bugüne kadar aslında arkadaşlarımdan hiçbir tepki gelmedi. Ama ben bu yüzden yine de çok rahatsızım. Yazın Türkiye’ye tatile geldiğimizde bu tüyler sararıyor. Ama döndüğümüzde yine koyulaşıyor. Şu anda erkek arkadaşım yok ama lütfen bana, kendimi daha rahat hissetmem için bir yol göster.Rumuz: Kol Tüyleri D.T.SEVGİLİ kızım, keşke bir cahillik edip bu tüylerine jilet sürmeseydin. Siz gençler, büyüklerinize hiçbir şey danışma ihtiyacı duymadan, hemen kendi kafanıza göre hareket ediverirsiniz. Bu tüylere jilet sürerek hem köklerinin daha güçlenmesine, hem de tüylerin daha sert ve kalın olarak çıkmasına yol açmışsın. Bundan birkaç gün önce köşemde epilasyon yöntemlerinden söz etmiş ve buradaki birkaç enstitünün adını vermiştim. Ama tabii sen Almanya’da elbette gerek lazer, gerekse elektrikle epilasyon yöntemiyle aşırı tüylerin yok edilmesini sağlayan enstitüler bulabilirsin. Bir uzman hekim tarafından uygulananlar bence çok daha güvenilir olmalı. Ayrıca, tüylerin yaz güneşi altında kolaylıkla sararıyorsa, onları ya saç rengini açan özel bir sülosyonla (bunu kuaförler bilirler) ya da bildiğimiz amonyak ve peridrol karışımıyla kendin sarartabilirsin. Yalnız dikkat et, her ikisi de yakıcı maddelerdir. Bunları bir ölçü peridrol, iki ölçü amonyak şeklinde bir porselen kapta karıştırırken, hem eldiven giymeli, hem de bir çubuğun ucuna sardığın pamukla, elini sürmeden yalnızca tüylerine sürerek uygulamalısın. 10 dakika bekletip ılık su ve sabunla yıkamalısın. Güneş altında uygularsan, çok daha çabuk sararır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!