Bedenin dili olsa da anlatsa

Güncelleme Tarihi:

Bedenin dili olsa da anlatsa
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 11, 2004 17:33

Beden dili mecburî, diyordu haberin başlığı. (HO Tercüman, 3 Ağustos) Türkiye’de “işe alınırken aranan eğitim, bilgisayar kullanımı, en az bir yabancı dil gibi özelliklere bir de ‘beden dili’ eklendi”. Haber bu kadarcık olunca kesmedi. Açıp insan kaynakları uzmanı bir arkadaşıma sordum, adına Neriman diyelim.

Haberin Devamı

- Neriman, işe alma kriterleri arasına, tıpkı bilgisayar kullanımı gibi, İngilizce gibi, ‘beden dili’ de girmiş artık, doğru mu?

- Evet evet, eskiden ‘tercih sebebi’ idi beden dili, şimdi ‘olmazsa olmaz’ bir kriter...

- Beden dilinden maksat nedir peki? Telefona cevap verecek kızın çevreden kıskanmadığı uzun bacaklara, patrona mektupları imzalatmak üzere eğilecek sekreterin cömertçe sergilediği dolgun göğüslere sahip olması gibi mi...

- İğrençsin Serdar, saçmalama lütfen, diye kızdı arkadaşım. Beden dili’ni anlatan en güzel tanım bence ‘sessiz iletişim’, konuşmadan veya bir konuşma sırasında, duruşunla, oturuşunla, elini tutuşunla, el, kol, göz hareketleriyle, mimiklerle, bakışlarla karşındakine verdiğin mesaj yani...

- Peki işe alınacak personeli nasıl test ediyorsunuz?

- Görüşme sırasında uzman gözüyle, bir de “beden dili gözüyle” izliyor ve değerlendiriyoruz kısacası...

- Ya ben böyle büyük laflardan anlamam, bir iki örnek versene, dedim.

Verdi.

- Çok somut bir örnek vereyim sana. Mesela sizin işkoluyla ilgili... Geçenlerde bir büyük gazetenin boşalan spor servisi müdürlüğü için görüşme yapıyorduk. Bilgi ve tecrübenin ötesinde, beden dili de belirleyici oldu işverenin tercihinde.

- Yani?

- Sana sorayım mesela, sen dış haberler müdürlüğü yaptın, personelin geldi ve sana “Abi, beş senedir çalışıyoruz, şu benim kadromu artık yapsan” dedi, yahut “Asgarî ücretle geçinemiyorum, bana üç kuruş zam yap artık!” dedi. Ne yaparsın?

- Önce duymazdan gelir, ıslık çalarak pencereden bakarım; hâlâ ısrar ederse anlamamış gibi aptal aptal yüzüne gülümserim; olmadı kaşımı kaldırıp pis pis bakarım...

- İyi gidiyorsun... Peki bütün bunlara rağmen yine koridorda yolunu keser, “Abi, bak Sabah’tan iyi bir teklif var, ayda 5 milyar öneriyorlar...” derse?

- Eeeh, artık kaşındı o pez...nk! dedim arkadaşıma; yumruk şekline getirdiğim sağ elimi sol avucuma alır, burnuna doğru sallarım it oğlu itin...

- Gördün mü bak, bilmiyorum diyorsun ama, bu söylediklerinin adı beden dilidir dedi Neriman. Biz de iyi bir servis şefinde bu kriterleri arıyoruz!



Dipnot: Bu yazıyı yaparken, “beden dili” hakkında bilgi edinmek üzere internette bir tur attım. Adı bende saklı bir sitede, “Beden dili teorisi” başlıklı yazının girişi şöyleydi: “Günümüzde dünyanın en çok konuşulan dili olan İngilizcede beden ve ruh ilişkisini açıkça vurgulayan sözcükler vardır. Örneğin, bu dilde ‘birisi’ anlamına gelen ‘somebody’ ve hiçkimse anlamına gelen ‘nobody’ sözcüklerin her ikisinde de bulunan ‘body’ sözcüğü ‘beden’ anlamına gelmektedir. Beden olmaksızın varlık olmaz ve dolayısıyla insanın kendisiyle ilgili bir kavram da

söz konusu olamaz.” Ne güzel yazmışlar, değil mi!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!