Bar vagonunda, Hollandalı, Türk Arjantinli, Meksikalı, tekila/bira takılıp tezahürat değişimi yapıyoruz

Güncelleme Tarihi:

Bar vagonunda, Hollandalı, Türk Arjantinli, Meksikalı, tekila/bira takılıp tezahürat değişimi yapıyoruz
Oluşturulma Tarihi: Haziran 25, 2006 00:00

Teşbihte hata olmaz diyerek yola çıkarsak; bir futbolsever için Avrupa Kupası umre ise, Dünya Kupası’na gitmek de hacı olmak gibi bir şey. O an için dünyadaki en iyi futbolcuları, en iyi hocaları, en iyi takımları ve tabii bütün futbolperestlerin biriciği olan sürpriz takımları seyretme fikri, insanın aklını başından alıyor bir ay süreyle. 2002’de Brezilya’nın kazandığı Japonya’daki final maçında tribündeydim ve o dakika itibarıyla 2006’ya gidebilmenin hesaplarını yapmaya başlamıştım.

Türkiye’nin katılamaması "tulum çıkartma" hesaplarımı yatırdı ama sponsor firmalardan ikisinin (Blue II Excel ve Coca Cola) davetleri sayesinde Brezilya-Hırvatistan ve Arjantin-Sırbistan Karadağ maçlarını Almanya’da seyretmeyi başardım. Sizlere sadece bir haftalık kupa maceram sırasında gördüklerimden, yaşadıklarımdan ve bu esnada "Ya, böyleymiş demek!" dediklerimden derlediğim, hayli sübjektif bir gezi notları özeti sunuyorum. İyi olan kazansın, di mi ama...

Taraftarın ortak dili:

Futbol, tekila, tezahürat


Arjantin maçının ertesi günü Mansur Forutan’la birlikte bindiğimiz trenin bar bölümüne ilerliyoruz. Fıkra gibi olacak ama bar vagonunda birkaç Hollandalı, birkaç Meksikalı, birkaç Arjantinli ve birkaç Türk şeklinde ekip oluşturuyoruz. Sabahın henüz kargalara kahvaltı servisi açılmamış saatlerinde tekila/bira takılıp tezahürat değişimi yapıyor elemanlar. O esnada yolu bara düşen kadınlara "Wij willen tieten zien!" diye bağırılıyor. Yani çok afedersiniz, "Memelerini görmek istiyoruz!" Fakat bir taciz durumu yok. Kadınlar da "Tabii canım oldu, teşekkür ederim" deyip gülerek geçip gidiyorlar. Ben de arkadaşlara "Zıpla zıpla, zıplamayan..." şeklindeki tezahüratı öğretiyorum. Çok eğleniyoruz. Ortak dilimizi futbol, tekila ve ayıp ama eğlenceli tezahüratları harmanlayarak oluşturuyoruz... Taraftar bir şekilde anlaşır tezi tekrar doğrulanıyor...

Bira serbest, sigara ve motosiklet kaskı yasak

Statlarda durumu merak edenler için küçük bilgiler vereyim. Statlarda bira serbest, sigara yasak mesela. Maradona, büyük ihtimal Fidel’den gelen purosunu içiyordu ama o Maradona... Tribünün dışına çıkarak sigara içebiliyorsunuz. Gizlice içmek de mümkün ama ne gerek var. Bira 4 Euro’dan satılıyor, 1 Euro da bardak için depozit alınıyor. Maç sonlarında boş bardakları toplayıp satarak yolunu bulanlar da var... Stada ayrıca içecek sokamıyorsunuz. Ya kapıdaki didik didik arama sırasında kafaya dikeceksiniz, ya da çöpe atacaksınız. Evcil hayvanlar, motosiklet kaskı (?), her türlü silah ve maytap vesaire de yasak.

72 millet, Berlin Kırık Kilise’de buluşuyor

Dünya Kupası’nın merkezi Berlin. 72 millet, "Kırık Kilise" olarak da bilinen, hayvanat bahçesi yakınlarındaki bölgede toplanıyor ve sürekli eğleniyor. Bir de Adidas’ın Brandenburg kapısı civarlarında kurduğu dev gibi bir alana yayılan Fan Zone var. Burada maça giremeyenler toplanıp tribün havasında maç seyrediyor ve sürekli bir parti ortamında takılıyor. CNN, ZDF ve BBC gibi kanalların da merkezi burası. Fenerlileri ilgilendirebilir diye anlatayım. Daum’u gördüm ZDF’nin canlı yayını sırasında. Yanaklarından kan damlıyordu maşallah! Yani sağlığı gayet iyi...

Ajite eder diyestat ekranında faul pozisyonları gösterilmiyor

Maç sırasında stadyumlardaki dev ekranlardan hadiseyi takip edebiliyorsunuz. Göz alışkanlığıyla tribünde oturmasına rağmen ekranı takip eden çok tip gördüm. Ancak FIFA faul gibi tribünü ajite edebilecek pozisyonların tekrarlarını bu dev ekranlara yansıtmıyor. O sırada genellikle bir istatistik, bir bilgi veya takım kadroları getiriliyor ekrana. Çok akıllıca!

Maradona’yla senkronize vaziyette Meksika dalgası
/images/100/0x0/55eaa051f018fbb8f88c5112


1978’den beri, Kempes’ten beri Arjantin’i seviyorum. Gelmiş geçmiş en büyük futbolcu kimdir sorusuna "Maradona" diyenlerdenim. 6-0 gibi benim gibi bir Galatasaraylı için fena hatıraları peşinden sürükleyen bir skorla geçti Arjantin rakibi Sırbistan Karadağ’ı. Tribünde en ön sırada, gollere sevinenler arasındaydım. Aynı tribünde arkamda 40 sıra arkada filan locada oturan Diego Maradona vardı. Tribün insanları tarafından Meksika dalgası olarak bilinen ve dışarıdan bakıldığında çok saçma gözüken (Sıra size geldiğinde ’Oooğğğ’ diyerek ayağa kalkıp oturuyorsunuz. Saçma değil diyenler evde denesinler...) harekette Maradona ile senkronize vaziyette hareket ettiğini bilmek bile süperdi. Oooğğğ!

En kıymetli şey bilet ötesi yok

Kırmızı Tribün, F Blok, 1. Sıra, 11. Koltuk. Bu bilet benim Arjantin-Sırbistan Karadağ maçı biletim. Sponsor ayarladığı için yer süper. Gelsenkirchen’deki statta birinci sırada, korner bayrağının tam arkasında, Messi’nin kafaya vurup "N’aber lan Messi? Ailecek seviyoruz seni" diyebilecek mesafedeyim. Bilet 105 Euro gördüğünüz gibi. Ancak kapıda "Allah rızası için bilet" diye gezenler çok daha fazlasını gözden çıkarabiliyor. Final biletinin karaborsadaki bugünkü değeri 7 bin Euro; final günü 10 bin Euro’yu geçer diye düşünüyorum. En kıymetli şey bilet, ötesi yok! Bir de maçlara pasaportla gidilmesi gerektiği söyleniyor ya; yok böyle bir şey. Elini kolunu sallayarak gidebilirsin ama aşırı alkollüleri filan almıyorlar, bunu da bilin.

Hiç kasmadan bol cepli bir pantolon ve bir forma

Bir adet bol cepli pantolon, sıcakları da düşünürsek tercihen bol cepli bir şort/bermuda ve isteğe bağlı olarak bir forma... 2006 taraftar modası bundan ibaret. Kimse kendini kasmıyor yani. Arada yöresel lezzetleri vurgulamak için acayip kıyafetler giyen renkli tipler de var. Onlar çok seviliyor, hemen fotoğraf çektiriliyor kendileriyle. Bilen bilir, bazı ülkelerin meşhur taraftarları da var. Onları görünce de arkadaşını dürtüp "Aaa, şu adam hep horozla maça gelen Fransız di mi?" filan diyorsun.

Taraftar da forma değiştirir ama dikkat, korsan olmasın

Maç sonlarında futbolcular gibi taraftarlar da forma değiştiriyor. Ancak bazı uyanıklar korsan ürünleri lisanslı ürünlerle değiştirmek için aportta bekliyor. Galatasaray-Arsenal final maçı sonrasında da olmuştu. Dünya Kupası’nda da genellikle daha az zengin ülkelerin taraftarlarının başvurduğu ve çoğunlukla sempatiyle karşılanan bir hareket. 10 Euro’luk tel maşa Sırbistan Karadağ tişörtünü verip aslan gibi orijinal Arjantin forması kapılabiliyor. Ben Türkiye’den getirdiğim orijinal Arjantin formasının uğuruna da inandığım için teklifleri reddettim.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!