Aşka olan bakışım değişti

Güncelleme Tarihi:

Aşka olan bakışım değişti
Oluşturulma Tarihi: Nisan 06, 2010 00:00

Serap Ezgü, “hayatımı geçireceğim adamı buldum” diyor...

Haberin Devamı

İŞTE SERAP EZGÜ'NÜN KÖY YAŞAMI (FOTO GALERİ)  

Kendisi gibi bir televizyoncu olan Cem Hamuloğlu’yla bir buçuk senedir aşk yaşıyor gözlerden uzakta.

Ne yalan söyleyeyim, açıkçası ayrılık, aldatma haberleri okumaktan içimin şiştiği bir dönemde bu çiftle tanıştığım için mutluyum.
Çift, bir buçuk senedir birlikte ama sanki bir türlü bitmeyen bir “cicim ayı” havası esiyor evde... Sadece işin “cicim” kısmı değil elbette mesele, Ezgü ve Hamuloğlu birbirlerine yaslanmışlar, “biz birlikte yaşlanacağız” diyorlar.

Daha güzel bir söz olabilir mi?    

Peki bir kadın ne zaman “hayatımın aşkını buldum” der?

40’tan sonra “o adam” ile karşılaşma ihtimali nedir?

Bir kadın, ne zaman “bu adamla birlikte yaşlanacağım” cümlesini kurma noktasına gelir?

“Bu defa farklı bir Serap Ezgü ile karşılaşacaksınız” diye boşuna demedim...

İşte cevapları...

Haberin Devamı

Sanki hayatınızda bir döneme noktayı koyup başka bir evreye geçmiş gibi konuşuyorsunuz. Hayatınızda duygusal anlamda neler değişti?

Sevgilik müessesesi, aşk, birlikte yaşamak, şu anda nasıl bakıyorsunuz tüm bunlara?

- İnsanın yaşla birlikte hayatındaki pek çok tanım değişiyor. Eskiden bana böyle bağ bahçe bir yer gösterselerdi herhalde burada sıkıntıdan patlarım, en çok 3 gün kalırım derdim. Giderek hayatınızla ilgili plan programların yönü değişiyor. Ne aradığınızı biliyorsunuz. 40’tan sonra şekilsellikten uzaklaşıyorsunuz ve ruhsal tatmin, huzur, sükûnet, sevgi, saygı hayatınızda daha çok yer kaplamaya başlıyor. Ben Cem’le tanışana kadar “göbeğim çıktı” demenin ve bir erkeğin bunu bu kadar rahat karşılayacağının gerçek olabileceğini düşünmezdim. Bilhassa da günümüzde erkeklerin kendilerinden 30-40 yaş genç kadınları tercih ettiğini düşünecek olursanız, ne kadar façanız varsa o kadar iyisiniz diye düşünerek saçma sapan bir telaşa kapılıyorsunuz. Cem’le tanışana kadar tüm bunların beyhude olduğunu bilmiyordum. şimdi yemekten sonra dişimde maydanoz kalmış mı diye ağzımı açıp gösterebileceğim bir erkek var karşımda. Ama benim için bu da aşkın tanımı içinde. Bundan daha büyük bir şey olabilir mi?

AŞKIN TANIMI HUZURMUŞ

Siz aslında aşk dediğimiz kavram içinde sayılmayan bir şeylerden bahsediyorsunuz ama bunu aşk olarak tanımlıyorsunuz, farkındasınız değil mi? Nasıl oluyor bu?

- İşte belli kalıplar içinde tanımlamaya alışkın olduğumuz bir kavram aşk... O güzel görünmeye çalışmalar, sevgiliye pozlar derken bütün enerjinizi tüketiyorsunuz. Aşk öyle bir şey değil ve ben Cem’i tanımadan önce bunun farkında değildim. Seni her türlü sevebilecek bir adamdan bahsediyorum yani. Yarın öbür gün ben elden ayaktan düşsem de bu adam beni sever diyebileceğin bir adamdan. Huzuru onda buldum ben. Aşkın tanımı huzurmuş, beraberliğin tanımı huzurmuş meğerse. Gerçek aşk, sevdiğiniz adam yanınızda yokken de onu “acaba bir kadınla mı birlikte, acaba beni aldatıyor mu” diye merak etmemekmiş.

Nasıl tanıştınız Cem Bey’le?

- Aslında ben onu çok uzun yıllardır biliyorum uzaktan. Yıllar sonra ortak bir arkadaşımızın şile’deki evinde karşılaştık... İlk karşılaşmamızdan sonra birkaç defa daha toplandık arkadaşlar arasında, yine Cem de vardı ama aramızda bir şey olmadı. Hatta yapılan sohbetlerde Cem’in hayatına giren kadınlardan filan bile bahsedildi... 2 hafta sonra benim evimde toplandık, sanırım o son gece bence Cem aşık oldu! Onu 15 yıldır tanıyanlar bile söyler bunu, Cem hiç sarhoş olmaz, ama o gece biraz çakırkeyif oldu... Daha önce birbirimizin dikkatini çekmemiştik. Doğru zamanda karşılaşınca her şey farklı oluyor...

CEM, ISSIZ ADAM’DI

Nasıl başladınız birlikte yaşamaya?


- Aslında Cem “Issız Adam”mış! Yalnız yaşayan, ciddi anlamda ilişki istemeyen... Bir köpeği vardı, 15 yıl baktıktan sonra onu bizim yakınlaştığımız dönem kaybetti. “Tam da hayatımda güzel şeyler oluyor derken kamyon çarpmış gibiyim” diyordu bana, çok bağlıydı köpeğine. Çok etkilenmişti. Bu arada o güzel şey de bendim. Onun ölümünden bir hafta sonra da ilişkimiz başladı. Ve Cem birinci yılın sonunda da yüzüklerle geldi...

Bir dakika, şimdi o evreyi hemen öyle atlamayalım. “Issız Adam” diyorsunuz sonra yüzükle geldi diyorsunuz, ne oldu da Cem Bey yalnız olmaktan vazgeçti ve yüzüklerle geldi?

- Cem’in uzun süreli aynı evde yaşama konusunda sıkıntıları vardı. ıstemedi ya da aradığını bulamadı herhalde... Biz ilk başladığımızda bu “tek kalma” arzusu ile ilgili sıkıntıları oldu tabii. Neticede acemi olduğu bir alandı.

AŞK HER YAŞTA KARŞINIZA ÇIKABİLİR

İlk zamanlar korktunuz mu bu “Issız Adam” hallerinden?


- Tabii, korkmaz mıyım... Fakat öte yandan Cem evcimen bir insan. Bir süre sonra attım o duyguyu üzerimden. Baktı doğru insanla bu iş oluyor hem de güzel oluyor, çok çabuk adapte oldu bu yaşama... Ben de “oh ne güzel, bu duygularını bana saklamış” diyorum. Üç dört ay içinde baktım o korkan adam, bana evde yardım eden, evdeki “erkek işleri”ni yapan, beni düşünen ve öyle yaşayan ve evde varlığını hissettiren “adam”a dönüşmüş... ışte o anda dedim ki sanırım ben birlikte yaşlanacağım adamı buldum. Ben insanlarla olan iletişimim ve bu konudaki deneyimimden ötürü Cem’in şifresini çözdüm sanırım. Kadınlar hiçbir zaman umutlarını kesmesinler, insan her yaşta yaşlanacağı bir insanla karşılaşabilir. Her erkek 50 yaşıma geldim, gideyim 20’lik bulayım demiyor.

Peki Cem Bey ile evlenmeyi düşünüyor musunuz?

- Cem ilişkimizin üçüncü ayında elinde yüzükle geldi. Aramızda taktık. Acele etmiyoruz... Zaten daha önceki ilişkilerimi düşünecek olursam, kendimi hiç bu kadar evli hissetmemiştim! Bir karı kocanın yerine getirmesi gereken bütün yükümlülükleri, hem birbirimize hem de evimize karşı yerine getiriyoruz...

Peki kızınız Ceren’in bu ilişkiye bakışı nasıl... Tepki gösterdi mi yoksa anlayışlı mı?

- Ceren’in bakışı şöyle: Anne mutluysa, baba mutluysa o da mutlu oluyor. Ceren benim mutlu olup olmadığıma bakıyor. Kendimi kötü hissettiğim zamanlarda hep bana “anne oksijen maskesini kendine tak, sen kendini her zaman iyi hisset ki ben de iyi olabileyim” demiştir. Bunu hayatımızda uyguluyoruz. Tabii yaşın da etkisi var, 14 yaşında olsa başka tepkiler verebilirdi. şu anda 22 yaşında, Koç Üniversitesi’nde hukuk okuyor.

Sümer Ezgü ile yaşadığınız soyadı anlaşmazlığı konusunda gelinen son durum nedir?

- Ceren’in isteğiyle temyize gittik. Ceren, benimle aynı soyadını kullanmak istediğini söyledi, “anne bu senin hakkın, sen bu soyadını 22 yıl taşıdın, benimle aynı soyadını taşımanı istiyorum, davanın arkasında dur yasal haklarını sonuna kadar kullan” dedi, ben de şu anda onu yapıyorum. Oradan nasıl bir karar çıkar bilmiyorum. şu anda dava yargıtayda, karar yine aleyhimize sonuçlanırsa gereği neyse onu yapacağım. Yeni sezona kadar sonuçlanır ve kaybedersem genç kızlık soyadıma dönerim. Neticede Ezgü soyadını taşımamak benim için büyük bir sorun değil. Evet, ben bu isimle tanındım ve markalaştım ama farklı soyadı işimi yapmama engel olmaz.

Haberin Devamı

CEM HAMULOĞLU KONUŞUYOR

Böyle bir hayat aklımın ucundan bile geçmezdi


Ben daha önce evimde şömineyi yakıp, kitabımı elime alıp, müziğimi dinleyen ve bununla yetinen bir adamdım. Hep böyle yaşadım. ılk karşılaştığımız zamanlar birbirimizin dikkatini çekmemiştik. Ben de açıkçası ilişkiler konusunda umudumu kaybetmiştim, bu şekilde bir hayatım olabileceğini, sevebileceğim bir kadının karşıma çıkabileceğini pek düşünmüyordum. Tabii yine ilişkilerim olacak ama cinsellik ağırlıklı, sabah kalktığımda görmek istemeyeceğim kadınlar olacak diye düşünüyordum. Böyle bir hayat hiç aklıma bile gelmezdi. Çok şaşırtıcıydı, hâlâ şaşırıyorum, sabah kalkınca yanımda bir kadın görüyorum ve “ne kadar mutluyum”’ diyorum. Bu doğru insan-doğru zaman kombinasyonu, formüle edilemeyen bir şey. Olunca daha önce tüm yaşadıklarınızı, düşündüklerinizi unutuyorsunuz. Kişisel alanım konusunda bazı konforlarım var, gelip de benim düzenimi değiştirecek, sağıma koyduğum bardağı alıp soluma koyacak bir kadın istemedim. Evimi temizlemesi için bile kimseyi almamışımdır yani, öyle bir kafa. 15 yıl benden bir parça olmuş köpeğimle yaşadım. Biz ilişkimize başladığımızda köpeğim Bebop öldü. Sanki beni Serap’a emanet etti, “artık daha fazla yalnız yaşayamazsın, senin de bir kadınla hayatı paylaşma vaktin geldi, ben gidiyorum” deyip gitti... Benim için Bebop’un ölümünün manevi açıdan anlamı bu... Serap’la bir buçuk sene oldu, her sabah ilk günümüz gibi aynı duygu, aynı sevgiyle uyanıyoruz...

Ben hep ‘tek adam’dım

Ben bugüne kadar hep “çiftin yanındaki tek adam” oldum. Elbette her ilişkime hep iyi niyetlerle başlamışımdır ama karşına doğru insan çıkmayınca verdiğin krediler tükeniyor. Bir de kendi alanına sahip çıkan benim gibi adamlar için uzun süreli ilişki kurmak çok daha zor. Bir şeyine takılıyorsun, sürekli onunla aynı yerde olmak istemiyorsun... Ama bunlar doğru insan henüz karşına çıkmamışken geçerli. şu anda yaşadığım hayat bambaşka...

Haberin Devamı

CEM HAMULOĞLU KİMDİR?

Bir televizyoncu olan Cem Hamuloğlu 1983-1991 yılları arasında Cumhuriyet gazetesinde muhabirlik yapmış. Daha sonra Uğur Dündar’la birlikte “Arena”da çalışmış, Ali Kırca ile ATV Haber’in görsel yönetmenliğini yapmış. 2000 itibariyle Nebil Özgentürk ile çalışmaya başlamış. 10 yıl boyunca “Bir Yudum ınsan”ın yönetmeniymiş. şu anda kendi yapım şirketi var, belgesel ve tanıtım filmleri çekiyor. Ancak bir süredir kendini rölantiye almış, hayatının odağını Serap Ezgü’ye ve Bodrum’daki bu eve kaydırmış.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!