300 dakikada 30 bin lira harcadık

Güncelleme Tarihi:

300 dakikada 30 bin lira harcadık
Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2008 00:00

Bu hafta, bir daha kolay kolay rastlayamayacağım bir şeye şahit oldum. Dört kişilik orta halli bir aile, gözümün önünde, 5 saatte 30 bin lira harcadı. Durun durun, eski parayla söyleyeyim, daha etkileyici olsun: 300 dakikada 30 milyar! Ayla Okan’ın laf olsun diye katıldığı çekiliş, tüm akrabalarının bayramını renklendirdi. İşte onlarla çıktığımız alışveriş maratonu.

Haftalar öncesinden kararlaştırmıştık... Talihli belli olunca, ben de onunla birlikte alışverişe çıkacak, olan biteni yazacaktım. Beklediğim haber, bir hafta önce geldi. Kazanan üç talihliden biri, 37 yaşındaki hemşire Ayla Okan’dı. Salı sabahı 10.00’da Cevahir Alışveriş Merkezi’nde olmalıydım. 30 bin lira burada harcanacaktı.

30 bin lirayı bir günde harcamak zorunda olan biriyle buluşacağımı öğrenen herkes, derin düşüncelere daldı; ben olsam o parayı nasıl harcardım diye. Çoğunluk soluğu bir teknoloji markette alacağını söyledi. Kimi gardırobunu baştan aşağı yenileyecek, kimi kozmetik mağazalarını boşaltacaktı. Ayla Hanım ise tipik bir eş, anne ve evlat çıktı: Kocası, çocukları, anne babası ve tüm akrabaları kendisinden önce geliyordu hayatta.

Ayla Okan, 14 yıldır Güven Okan’la (41) evli. Uzun yıllar hemşirelik yapmış, çocukları doğunca bırakmış. Kızlar büyüyünce yeniden işe dönmüş. Bir kolejin sağlık merkezinde çalışıyor. Kızları Selin 12, Aylin 8 yaşında. Eşi Güven Bey ise akrabalarıyla birlikte işlettikleri, elektrik prizleri üreten bir atölyede çalışıyor. Aile, İstanbul Güneşli’de yaşıyor.

ALINACAKLARIN LİSTESİ EXCELL DOSYASINDA

Onlarla 4 Aralık Salı sabahı, Cevahir Alışveriş Merkezi’nin en alt katında buluştuk. Tüm aile birlikteydi. Maraton koşmaya gelmişlerdi. Heyecanlı, telaşlı ve aceleci. Güven Bey önce beyaz eşya alışverişini halletmek istiyordu ama cep telefonuna bir an evvel kavuşmak için zıplayıp duran Aylin’i sakinleştirmek zordu.

Güven Okan metodik adam. Alışverişten bir gün önce karısını alıp Cevahir’e gitmiş, mağazaları tek tek dolaşıp alınacakların listesini, fiyatlarını, hangi mağazada satıldığını çıkarmış. Hatta bazılarını ayırtmış. Elinde uzun bir excell dosyasıyla dolaşıyor.

Aile, evin beyaz eşyalarını ve mobilyalarını kısa bir süre önce yenilemiş. Bu nedenle ilk alışverişler Güven Bey’in annesi ve kardeşleri için. "Dün gece ben bile uyuyamadım. Kim bilir siz ne yaptınız" diyorum. Ayla Hanım, "Biz de geceyi kime ne alacağız, diye düşünerek geçirdik" diye cevaplıyor. "Bayram üzeri herkese birşey lazım..." Ödülün üçte ikisini yakınlarına harcayacaklar. Oysa kriz onları da etkilemiş. Güven Bey’in maaşı yarı yarıya düşmüş.

AYLA HANIM, NİYE PARAYI KENDİNİZE HARCAMIYORSUNUZ

Beyaz eşya mağazasından çıkıp, sofra takımları ve küçük ev aletleri satan bir başka dükkana giriyoruz. Buradan kızlara çeyizlik porselen yemek takımı, Ayla Hanım’a da hep istediği buhar kazanlı ütü ile yeni çıkan fritözlerden alıyoruz. Canını sıkmak istemiyorum ama içten içe kızıyorum sadece kendisi için alışveriş yapmadığına. "Hadi gidip size yeni çıkan parfümlerden, cilt bakım ürünlerinden alalım" diyorum. Ayartma beni, der gibi bakıp sadece gülümsüyor. Ayla Hanım, kocası hoşlanmadığı için pek makyaj da yapmıyor.

Bu yola baş koydum ya, Ayla Hanım’ı sıkıştırmaya devam ediyorum. "Kocanız, çocuklar, akrabalar olmasa, parayı sadece kendinize harcayacak olsanız ne yapardınız?" Böyle bir olasılık üzerinde hiç düşünmemiş bile. Sadece "birileri benimle ilgilense, bütün gün bakım ve masaj yaptırsam, saçımı yaptırsam çok hoşuma giderdi" diyor. Ne yazık ki, Cevahir Alışveriş Merkezi’nin içinde bir SPA yok.

KASA BİZİM YÜZÜMÜZDEN BLOKE OLUYOR

Kasamız, Orkid’in görevlendirdiği Cem Bey. Okan Ailesi, şunu istiyoruz diyor, Cem Bey kartı bastırıp alıyor. Satış görevlileri gıptayla bakıyor aileye. "Doğruca kuyumcuya gider, altın alırdım" diyor kimi. Oysa bu yasak. Ödülü, paraya çevrilebilecek bir şeye harcayamıyorsunuz. Alkollü içki almak da yasak.

Yürüyüş bandı aldıktan sonra teknoloji markete giriyoruz. Alınacakların listesi uzun: Güven Bey’e LCD televizyon ve laptop, kızlara cep telefonu, sinema sistemi, televizyon sehpası, yeğene Playstation. İşler tıkır tıkır hallediliyor. Sıra giyim alışverişinde. Herkese en az birer çift ayakkabı alınıyor. Aylin çok istediği tekerlekli spor ayakkabıya kavuşuyor. Kızlara ve babaya kaban, Ayla Hanım’a hep istediği deri ceket alınıyor.

Müthiş bir hızla yapılıyor harcamalar. Tek sorun kasadan çıkmak. Kasa bizim yüzümüzden bloke oluyor, yenisini açmak zorunda kalıyorlar. Ödemeyi yapmak tam 20 dakika sürüyor. Saat 13:15 ve hesap makinesinin ekranında 29 bin yazıyor. Kalan miktar için süpürmarkete giriyorlar. İlk iş bayram çikolataları. Ardından en büyük boyundan deterjan, sıvı yağ vb. İki araba tepeleme doluyor ama toplamda bin lira bile etmiyor. Marketin kapısında vedalaştıktan sonra, aile biraz rahatlamış, kalan parayı bornoz takımı ile yemeğe harcamak üzere uzaklaşıyor.

98 BİN 450 KİŞİ ARASINDAN SEÇİLDİ

Öyle her çekilişi takip edenlerden değil Ayla Hanım. O gün Metro gross markette dolaşırlarken rastlamış Orkid’in 30. yıl çekilişine. Katılıvermiş: "Eşim dalga geçti, bizi mi bulacak diye ama buldu işte", diyor. 98 bin 450 kişi arasından üçüncü yedek olarak çekildi. Asillerin ve ilk iki yedeğin hepsi çekiliş numarasını kaybedince sıra ona geldi. Hediye çekinin 2 bin 780 liralık vergisini yakınlarından borç alarak ödediler.

PARANIN NEREDEN GELDİĞİNİ DUYAN HERKESİN YÜZÜ DEĞİŞİYOR

Karı-koca alışveriş yapmak için iş yerlerinden izin almış. Ayla Hanım, "aslında müdür beye söylemeye çekindim. Ama ısrar etti. Orkid’ten hediye çeki kazandım, deyince biraz kızardı. Duyan herkesin yüzündeki ifade biraz değişiyor" diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!