30 yaşında tipik bir kadın Elele

Güncelleme Tarihi:

30 yaşında tipik bir kadın Elele
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2006 00:00

Aralık 1976’da, yani bundan tam 30 yıl evvel, bir anne ve çocuk sağlığı dergisi olarak yola çıktı Elele. Zaman içinde pek çok değişimden geçti, farklı kimliklere büründü. Yönetim ve yazar kadrosunda birbirinden önemli sayısız isim yer aldı. Bugün bildiğimiz haline 1990’lı yıllarda büründü.

Pek çok kişi Elele’nin kapağında göründükten sonra üne kavuştu, pek çok ünlü Elele fotoğraflarıyla gündeme oturdu. Türkiye’nin yüzde 100 yerli malı kadın dergisi Elele, bu ay 30. yaşını kutluyor. Ama 30 yaş sendromuna girmeden. Yayın yönetmeni Seda Ercan’ın dediği gibi; 29+1 yaşında tipik bir kadın o.

1976 yılı ortalarında Hürriyet okurları gazetede "Bir İsim Aranıyor" ilanıyla karşılaştı. Diğer gazetelere de verilmişti aynı ilan. Yeni çıkacak bir kadın dergisine acilen isim bulunması gerekiyordu: "Türkiye’de şimdiye kadar benzeri yayınlanmamış bir dergi için... Bir isim aranıyor! Bu dergi, nikah masasından hamileliğe kadar genç annenin ve babanın, beşikten buluğ çağına kadar da çocukların dergisidir... Bu dergi, bilimle gazeteciliğin el ele verip; genç çiftlere, aile hayatına atılan yeni kuşaklara yol gösterecek bir dergidir. Ona ne isim verelim?"

Çağrıya tam 25 bin okur cevap verdi. Gelen öneriler içinden öne çıkan Elele oldu. Bu ismi 27 kişi önermişti. Aralarından biri de Malatya’dan, beş kız çocuk babası Osman Akyüz’dü. Osman Bey, evde oturmuş dergi için bir ad düşünüyordu. Çocukları bir köşede oyun oynamaktaydı. Kızların en büyüğü Muazzez 10, en küçüğü Rabia iki
/images/100/0x0/55eaeddef018fbb8f89fbf3d
yaşındaydı. Birden gözleri el ele tutuşmuş, sessiz sedasız oyun oynayan kızlarına takıldı. Osman Bey o anı şöyle anlatmıştı: "Kardeşlik, sevgi, kısacası bir ailenin bütün değerleri onlarda birleşmişti. El eleydiler! Hemen Elele adını yazıp, postaladım. Böylece ailece elimizden düşürmediğimiz derginin isim babalarından biri olmaya hak kazandım, mutluyum."

İLK SAYIDAKİ DOĞUM FOTOĞRAFLARI OLAY OLDU

Elele’nin ilk sayısı Aralık 1976’da çıktı. Hürriyet Yayın Grubu, Batı Alman Eltern dergisiyle işbirliği yapmış, anneler, babalar ve anne adayları için rehber niteliğinde bir yayın yaratmıştı. Görüntüsü ve içeriği bugünki Elele dergisine hiç benzemiyordu. Boyutları farklıydı, A4 (dosya kağıdı) ebadında ve sadece 66 sayfaydı. Kapağında güzel kadınlar değil, sevimli bebekler vardı.

25 liradan piyasaya çıkan ilk sayı 100 bin adet basıldı ve tamamı satıldı. Ek 30 bin baskı da tükendi. O tarihte Hürriyet gazetesinin fiyatı 150 kuruştu. Derginin ilk Genel Müdürü Nezih Demirkent, Genel Yayın Müdürü Çetin Emeç, Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Kayabal’dı. Yazı ekibinde Aysel Okan, Nalan Kayhan ve Tuncer Ertaş bulunuyordu. Tıp alanındaki önemli isimlerden kalabalık bir de danışman kurulu vardı. Tomris Uyar serbest yazılar yazıyordu. Derginin ekleri, rehber niteliğindeydi: Annenin Ansiklopedisi, Çocuk Hastalıkları Ansiklopedisi, Seks Dünyamız, çocuklar için Çitlembik. Türkiye, ilk çengel bulmacayla da Elele sayesinde tanıştı.

Daha bu ilk sayı olay yarattı. Türkiye’de ilk kez, bir bebeğin doğum anı renkli fotoğraflarla, bir kadın dergisinin sayfalarındaydı. Sapanca’dan bir genç kız, bu haberin ardından dergiye şu mektubu gönderdi: "Biz doğum olayının nasıl gerçekleştiğini değil bilmek, tahmin dahi edemeyen bir toplumda yaşıyoruz. Büyüklerimize sorduğumuz zaman ’leylek getirdi’ gibi saçma sapan cevaplar alıyorduk. Fakat Elele’yi okuduktan sonra, bunların yalan olduğunu söyleyip, itiraz edebiliyorum. Benim sizden isteğim, kız ve erkeklerin cinsel organları hakkında resimler, bilgiler vermenizdir. Bizi aydınlatmanızı, çelişkilerden kurtarmanızı dilerim."

REGL ERKEKLERİN DE SORUNUDUR, DEDİ

İlk bakışta kadın dergisi gibi algılanan Elele’de erkekler için de konular vardı. Üçüncü sayfadaki İçindekiler bölümünde erkeklere yönelik yazıların yanına pembe yıldız konmuştu. "Kırkından sonra azanı teneşir paklar mı" başlıklı yazıda; Prof. Dr. Özcan Köknel, andropozu rahat atlatmanın yollarını anlatıyordu. "Tiryaki kocadan baba olmaz," sigaranın çocuk üzerindeki olumsuz etkilerini anlatan bir haberdi. "Regl kocanın da sorunudur" başlığıyla erkekler, eşlerinin regl döneminde anlayışlı olmaya çağrılıyordu.

Elele’nin okuruyla kurduğu ilişki, bugün benzerine pek rastlanmayacak türdendi. Yüzlerce okuyucu mektubunun bir kısmı yayınlıyor, kalanlara mektupla cevap veriliyordu. İdeal Anne sınavı açıp, geçenlere İdeal Anne diploması verdiler. Ardından İdeal Anne-Baba ve İdeal Çift sınavları geldi. Okurlarının doğum ve bebeklerinin bir yıllık masrafını karşılayan kampanyalar yaptılar.

1977: KIZLAR RAHŞAN ECEVİT’E HAYRAN

Mart 1977 sayısında, Türkiye çapında bir anket başlatıldı. Genç kızlara gelecek beklentileriyle birlikte, dünyada hayran oldukları kadın soruldu. Sonuç haziran sayısında yayınlandı. Monaco Prensesi Caroline birinci, Ajda Pekkan-Türkan Şoray ikinci, Rahşan Ecevit - Brigitte Bardot üçüncü çıktı.

İlk Elele dişi, üretken, sıcak, doğurgan bir anne kimliğindeydi. Türkiye’de yasak olduğu yıllarda kürtaj dosyası hazırladılar, gizli kürtajları, kadınların ölümü göze alıp yaptırdıkları düşükleri yazdılar. Bugün gazete ve dergilerin sağlık sayfalarında sıklıkla işlenen tüp bebek konusu, 1978’de Elele’nin gündemindeydi. Türkiye’nin ilk tüp bebeği Ebru’nun doğumu 1983 Eylül’ünde kapaktan duyuruldu. İlk kapak ünlüsü 1984 Ağustos’unda, Türkan Şoray’dı. Şoray, o sırada Cihan Ünal’dan hamileydi. Röportaj sırasında sağlıklı bir erkek evlat istediğini söylemişti.

KAPAKTA İLK ERKEKİÇERDE KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ

Bir ay sonra dergi ilk önemli değişimini geçirip magazine yer vermeye başladı. İngiliz aktör Richard Burton kapaklı bu sayıda Yazı İşleri Müdürü Mehmet Kayabal, kaliteli magazin vaat ediyordu. Okur mektupları köşesine yazan Işıl Alpdoğan gibi okuyucuların bir bölümü bundan hoşnut kalmadı: "Sizi bizlere yıllarca sevdiren Saadet Sun’un makyaj sırları değil, Rana Beşe, Siyami Ersek, Özcan Köknel’in yazılarıydı. Sizi seviyoruz. Bizi kendinizden zorla kopartmayın."

Oysa Elele’nin, anne ve çocuk sağlığı dergisi kimliği ömrünü doldurmuştu. Yeni Elele’de cemiyet haberleri, tiyatro eleştirileri, sanatçı röportajları, moda, kitap bölümleri ve video listelerine de yer açılmıştı.

1980’li yılların ikinci yarısında kadın hakları, kadın özgürlüğü, cinselliği kunuşulmaya başlanmıştı. Füsun Erbulak’ın 60 Günlük Bir Şey adlı kitabı henüz yayınlanmıştı; "Kadın, kocasından başka bir erkeği tercih edebilir" diyordu. Elele konuyu sayfalarına taşımış, kapağa Kadir İnanır, Hülya Avşar gibi ünlü isimleri çıkarmıştı. Türkiye’nin ilk kadın bakanı Türkan Akyol, özel röportajda "Evin reisi erkektir" diyordu. Kadın, kadın gibi olmalıydı!

EKONOMİK DERBE YEDİNEREDEYSE KAPANIYORDU

Şubat 1985 sayısında, bir ay önce yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi tartışmaya açıldı. Barış Manço; "Pazara çıkınca halimiz nay-niri-nay-nay olacak herhalde" diyordu. Gülriz Sururi, KDV’den o kadar korkmuştu ki, kanun çıktıktan sonra alışveriş yapmamıştı. O ay, bir değişiklik de derginin yazı işleri kadrosunda oldu. Artık Yazı İşleri Müdürü Tuğrul Şavkay’dı.

300 lira verip Mayıs 1985 sayısını alanlar, "Hoşçakalın" başlığıyla karşılaştı. Elele kapanıyordu: "Ekonomik koşullar ağırlaştıkça, maliyetlerimiz artıyor. Fiyatımızın, ortalama aile bütçesinin zorlanacağı sınıra ulaşması, bizleri Elele’nin yayınına bir süre ara verilmesi noktasına getirdi."

Elele’ye yine mektup yağdı. Her okur, derginin neden kapatılmaması gerektiğini yazmıştı. Talepler adrese ulaştı, Elele ertesi ay, daha kaliteli bir baskıyla yine bayilerin raflarındaydı. Karar değişikliğini okur Ayşe Hanım’ın mektubu açıklıyordu: "Tutucu bir ortamda yetiştim. Kocamla görücü usulü evlendim. Özellikle seks bana yabancıydı. Elele yayın hayatına atıldı. Belki de yıkılacak yuvamı sayesinde kurtardım. Gebeliğimde yanıbaşımdaki doktorumdu. Çocuğumu Elele’nin öğütleriyle büyüttüm. Ali şimdi yedi yaşında. Elele’yi tekrar bayimde görmek istiyorum."

NÜKHET DURU’NUN GÜZELLİK REÇETELERİ

Yeni Elele’de yeni isimler, yazarlar vardı. Ayın Öyküsü sayfasında Selim İleri, Nezihe Meriç, İnci Aral gibi yazarlar vardı. Hülya Koçyiğit, kızı Gülşah ile kapağa çıktığı ay, Dostça isimli bir köşe yazmaya başlamıştı. Nükhet Duru, köşesinde güzellik reçeteleri veriyordu.

Elele, 1990’larda bugünün ölçülerine, kağıt kalitesine ve konularına doğru dönüşmeye başladı. Yayın yönetmeni koltuğuna oturan Betül Kabahasanoğlu ilk yazısında "Çağdaş kadının günlük yaşamında ihtiyaç duyabileceği bilgileri, merak ettiklerini, dünyadaki ciddi araştırmaların sonuçlarını ay boyunca elinizin altında duracak Elele’de toplamak ilk amacımız" diyordu. Dergi, cinsellikten daha rahat söz ediyordu artık. Seksin Büyüsü adlı bir ek yayınlandı. İlk cinsel ilişkiden orgazma kadar pek çok başlık vardı ekte.

1994’te ekip değişti. Yayın yönetmenliğini Nuray Yavuzer devraldı, 11 yıl görevde kaldı, en uzun süre görev yapan Elele yönetmeni oldu. Onun döneminde olay yaratan pek çok konu işlendi, fotoğraf yayınlandı. Burton ve İnanır’dan sonra kapağa çıkan üçüncü erkek Tarkan oldu: 1995 Ağustos sayısı yok sattı.

1997 Ekim’indeki 250. sayı, tam bir özel kutlama sayısıydı. Geride kalan 21 yılın bir özeti gibiydi. Elele’nin prodüksiyonları hep ses getirdi. Neşe Erberk’i Elizabeth Taylor, Ayşegül Aldinç’i Greta Garbo, Muazzez Ersoy’u Evita Peron, Yeşim Salkım’ı Kleopatra olarak fotoğrafladı. Mehmet Ali Erbil ile Nefise Karatay’ın kapaktan verilen çıplak fotoğrafları, derginin yakın zamanda en çok olay yaratan işlerinden biriydi.

ANNESİ ÖZGÜ NAMAL’IN İSMİNİ ELELE’DE BULDU

Elele’nin kapağı birçok şöhret, birçok aşk yarattı. Pek çok çocuğa isim buldu. İlker İnanoğlu, Elele’deki fotoğraflarını görüp Güzide Duran’a aşık olduğunu söylemişti. Berrak Tüzünataç’ın yıldızı kapakta parladı. Elele kapakta "Türkiye bu kızı çok konuşacak" demişti, haklı çıktı. Derginin 30. yıl, aralık 2006 sayısının kapak kızı Özgü Namal’ın ismini annesi, dergiden bulmuştu.

Derginin yayın yönetmeni 2005’ten bu yana Seda Ercan. Ekip, cesur, iddialı, öncü bir kadın dergisi yapmaya devam ediyor. Ercan bu ay, köşesinden Elele’nin 2026’daki editörüne seslenmiş: "Sevgili editör, Aralık ayı için ekip olarak büyük bir heyecan yaşadığınızı biliyorum. Bizim için de böyle olmuştu. 2006’da Elele’nin 30. yaş kutlaması için bir heyecan, bir koşuşturma, bir mutluluk... Hep sordular, Türkiye’de bir kadın dergisi 30 yıl boyunca yayın hayatını kesintisiz nasıl sürdürdü diye. İşin sırrı Elele’nin formülünde dedik. Bir kere Elele, Türkiye’de yaratıldı. Türk kadınının 30 yılda geçirdiği bütün dönüşümün tek ve en içeriden tanığı oldu. Bugün 30 yılın deneyim ve birikimini kendinde toplamış fıstık gibi bir kadın diye tanımlıyoruz Elele’yi. 30 yerine 29+1 demeyi tercih eden, tipik bir kadın."
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!