10 yıldır tatil yapmadım bikini izim kayboldu

Güncelleme Tarihi:

10 yıldır tatil yapmadım bikini izim kayboldu
Oluşturulma Tarihi: Nisan 15, 2000 00:00

Haberin Devamı

Çinlilerin Dragon Lady dediği Zuhal Mansfield aynı ülkede üstüste 2 gün kalamıyor

Hacettepe Üniversitesi Fizyoterapi Rehabilitasyon Bölümü'nden terk. 16.5 yaşında görücü usulüyle evlendirildi. Subay eşiyle beraberliği 6 yıl sürdü. Tek başına bir şeyler yapma arzusu, genç yaşta evlenmenin getirdiği dayanılmaz ağırlıkla birleşince, ilişki yürümedi. Girişimcilik ruhu ona bambaşka bir yol çizdi. Uçakla 12 saatlik mesafede ticaret hayatına atıldı. O bugün Çinli işadamlarının Dragon Lady'si. Çin'e, Singapur'a, Tayvan'a, Hindistan'a mermer, krom, kömür ve kerestenin yanında ticarette ‘‘moda’’ olan her türlü malzemeyi pazarlıyor. Hem de tek başına! Dünya işadamları kurultayı'nda bir konuşma yaptı, medya peşine düştü. Başarılı iş kadını, üstelik anne olan Zuhal Mansfield'le hayatını konuştuk...

Bir konuşma yaptınız. Bütün medya peşinize düştü.

Türkiye'de bu bir moda. Çok küçük şeyleri büyütmek, çok büyük şeyleri küçültmek. Ben çok özel bir insan değilim. Girişimci ruhu olan her kadın benim işimi yapabilir. Hatta bugün Türkiye'de bunu benden daha iyi yapanlar var.

Neredeyse her ekonomi programına, haber bültenine konuk oldunuz. Üç günde yüzünüzü eskittik.

Arkadaşlarım, iş yaptığım insanlar ‘fazla konuşma, yüzünü eskitme’ diye cep telefonuma mesaj çekiyor.

Bence tadını çıkarın. Babanız da tüccar mıydı?

Babam subay. Tüccar bir aileden gelmemiş olmanın sıkıntılarını çok yaşadım. Ticaretle uğraştıktan bir 10 yıl sonra tecrübe sahibi olabildim. Annem çalışan bir kadındı, dekoratördü. İki erkek kardeşim gibi büyütüldüm. Onlara alınan hediyelerin aynısı bana da alınırdı. Oyuncak araba, küçük vinç, bisiklet.

Ticarette model aldığınız bir kişi var mı?

Ticarette kimseyi örnek almadım. insanlık açısından babamı örnek aldım. Hep dürüst olmamı öğütlerdi. Bir de az konuşmamı. Maalesef o öğüdüne çok uyduğum söylenemez.

21 yaşında 1200 dolarla yurtdışına gittiniz.

Önce ingilizce öğrendim, sonra bilgisayar. Sonra da yurtdışına çıktım. Ne iş yapmadım ki! Avustralya'ya gidişim tesadüftü. Orada sandviççilik yaptım. Çikolatalı kek yapmayı öğrendim, evime dört beş fırın alarak, çikolatalı kek satmaya başladım. Catering servisi kurdum. Başladığı gün biten tek işim buydu. Kaybeden uslanmaz misali ticarete atıldım. Avustralya, insanın çok genç ya da çok yaşlıysa mutlu olabileceği bir ülke. Çünkü sistem çok yavaş yürüyor. Bir Türk radyosunda çalıştım. Kadın ve çocuk programları yaptım. Oradaki göçmen bürosunda görev aldım. Göçmen ailelerinin hayatlarını anlatan bir kitap hazırladık. Ama beni heyecanlandıran hep ticaret oldu.

KADINLIĞIMI KAYBETMEDİM

Hong Kong'a gidişiniz de mi bir tesadüftü?

Tatile gitmiştim. Hong Kong çok ilgimi çekti. Dünya ekonomisini elinde tutan, İstanbul'un yarı büyüklüğünde, fırsatlar kentiydi. Küçük bir piyasa araştırması yaptıktan sonra burada yaşayabileceğimi düşündüm. Bir valizle Hong Kong'a yerleştim. O gün bugündür oradayım. Ticaret kapsamına giren her şeyi yapıyorum. Mermer, kereste, krom, kömür alıp satıyorum. Türkiye'de maden ocakları işletiyorum. Bu madenleri uzakdoğu ülkelerine pazarlıyorum. Merkezim Hong Hong. Sadece bir bağlantı yeri. Pazar Çin'de, Tayvan'da, Japonya'da, Endonezya'da Hindistan'da.

Yıllık cironuz?

400 bin Avustralya dolarıyla başladım. Bugün sadece mermer sektöründeki cirom 10 milyon dolar. Benim firmam Hong Kong'daki en küçük işletmeler arasında. Çünkü Hong Kong bir ikon. Dünya ekonomisiyle oynayan bir şehir. Orta ölçekli bir işadamı 100 milyon dolarlık cirolarla tanımlanıyor.

İş hayatında başarılı olmak için nelerden taviz verdiniz?

Kendi yaşamımdan. Nefes almaksızın çalıştım. 10 yıldır tatil yapmadım. bikini izim kayboldu. Yalnız başına başarmanın maliyeti çok çalışmak!

Neden yabancı bir soyadı aldınız?

Daha çok akılda kalmak için. Banka işlemlerinde kolaylık sağlıyor. Kolay telaffuz ediliyor ve yazılıyor. 16 yıl önce değiştirdim soyadımı

21 yaşında bir oğlunuz var. Nasıl bir annesiniz?

Şu dünyadaki tek kárım benim. Ne iyi etmişim de bir çocuk yapmışım diyorum. Bir ikincisini yapacak başka zamanım olmadı. Annelik Tanrı'nın içinize koyduğu bir çip. Anne olduğunuz zaman devreye giren bir his. Çağımızın kadınları, ‘‘çocuğuma yeteri kadar zaman ayıramıyorum’’diye suçluluk duygusu yaşarlar. Önemli olan çocuğunuza harcadığınız zamanın süresi değil, sevginin yoğunluğu. Oğlumla hiçbir zaman sorun yaşamadım. İyi bir anne olduğumu söyler. Aramızda şifreleşiriz. O uzakta olduğu için cep telefonum hep açıktır. Üç kere arayıp kapatır, anlarım ki odur. Sık sık buluşuyoruz. Şu anda o da Türkiye'de.

Birçok haberde size işadamı denmesi hoşunuza gidiyor mu?

Beni rahatsız etmiyor. İş toplantılarında da işadamları arasında anılıyorum. İş dünyası erkeklerin elinde olduğu için belki de. Ben işkadını olduğumu biliyorum, kadınlığımı kaybetmedim hiçbir zaman. Ama bu laftan da gocunmuyorum.

TÜRKİYE'DE RÜŞVET VERDİM

Yeniden evlenmek isteseniz, aradığınız erkek nasıl olmalı?

-Hep beyaz atlı bir prens hayalini kurmuşumdur. Ancak birbirimizi yakalayamıyoruz. Kısmetim mutlaka bir yerlerde ama kavuşamıyoruz. Aradığım erkekte tek bir özellik, dürüstlük isterim.

İki ülkenin iş dünyasını karşılaştırdığınızda neler çarpıcı?

Türkiye'de zaman mefhumu yok. ‘‘Öğleden sonra konuşalım’’ diyorlar. Saat 12 ile akşam yediye kadar bir zaman dilimi bu. Bir yaşam, bir ömür. Kelebekler doğuyor, çocuk sahibi oluyor ve ölüyorlar bu zaman dilimi içinde. Saate bağımlı değiller. Genç nesil bu çizgiyi yakalamış, zamana sadık. Bir de saatlerce süren, bir çözüme varılamayan, boş geçen toplantılardan çok sıkılıyorum. Bu da İstanbul'da var. Oysa Hong Kong'da zaman her şeyden önemli. İşyerine patron herkesten önce gelir, kepengi en son o kapar. Randevuya yetişememek diye bir şey söz konusu değil. Bulunamamak diye bir şey söz konusu değil. Oysa burada patronlar, cep telefonlarını kapattıkları an bulunamaz da olabiliyorlar. Bu beni çileden çıkarıyor.

Hiç rüşvet verdiniz mi?

Türkiye'de rüşvet verdim.

Erkeklerin dünyasında kadın olarak kendinizi kabul ettirmek zaman aldı mı?

Hiç zorlanmadım. Erkeklerle çalışmak zor değil. Onların karşısına onların kurallarıyla çıkıyorsunuz. Tüccar her yerde tüccar. Kadın da erkek de olsa.

Politikada, iş hayatında, hukuk dünyasında birçok başarılı kadının zamanla erkeksileştiğini görüyoruz. Tansu Çiller örneği gibi. Kendinizde böyle bir değişiklik yaşadınız mı? nasıl bir imajınız var?

Çalışma saatiniz bitene kadar böyle bir maskeye bürünüyor olabiliriz ama akşam evinize gittiğinizde, herhalde eşinize bir kahve yapıyorsunuzdur. Kadınlığınızdan sıyrılmanız mümkün değil.

En başında zorlanmadınız mı?

Başında çok zordu. İlk Çinli müşterim bu işi başaramayacağımı, bu piyasanın bana göre olmadığını söylemişti. O kişi hala benim müşterim. Ve şu an benim firmam onunkini geçmiş durumda. Müşterilerim bana Dragon Lady adını takmışlar. Hoşuma gitmiyor değil.

Hiç tacize uğradınız mı?

Karşı tarafa zarf atan kadın tacize uğrayabilir. Ben hiç tacize uğramadım. Bir kadın olarak erkeklerden üstün olduğumuz bir özellik var: Hissetme. O mesajı algıladığınız anda onu değerlendirip, değerlendirmemek, durdurmak tamamen sizin elinizde. Uzakdoğu'nun ticari etiği ahlakı o kadar hoş ki, bu ülke benim işveren olmama izin verdi, beni çok iyi ağırladı. Basın sürekli destekledi. Küçük küçük ödüller verdiler. Yaptığım bir proje ödül kazandı. Sizi hep misafir olarak görüyorlar. Kadın olmanın hiçbir dezavantajını yaşamadım. Çünkü yol inşaatında kadınlar çalışıyor, otobüsleri kadınlar sürüyor, her yerde kadınlar var. Erkeğin yaptığı bütün işleri kadınlar yapabiliyor.

İŞADAMININ JÜBİLESİ YOK

Türk kadınlarının sorunu ne sizce?

Tembellik en büyük sorunları. Evde oturmasını çok seviyorlar. Birileri kirayı, faturaları ödesin seviyorlar. Eğer bir insanın içinde istek varsa bunu durdurma şansınız yoktur. Böyle bir istekleri yok herhalde. ‘‘Eşim izin vermiyor’’demek bir şemsiyedir, korumadır.

Sizin hedefiniz?

Büyümek. İş adamının jübilesi yoktur. Sürekli çalışırsınız. Ben işte büyümek ve verimli bir sanayici olmak istiyorum. Biraz yaşlanınca otobiyografimi yayınlamak istiyorum. Kitabımı yazdım ama onu basmak için yaşım çok gençmiş. Yaşlanmayı bekliyorum.

İş stresini nasıl atıyorsunuz? Deşarj alanlarınız var mı?

Çok kitap okurum. Paulo Coelho hayranıyım. Simyacı'dan çok etkilendim. Belki ben de bir simyacıyım. Sürekli bir yerlerde bir şeyler arıyorum. Rus yazarların aşk üzerine yazılmış romanlarını okudum. Her gittiğim ülkeden kaşık topluyorum. Bugün 150 çeşit kaşık koleksiyonum var. Eski ütü biriktiriyorum. 200 yıllık, 150 yıllık ütülerim var. Ütü yapmaktan nefret ederim. Eski bir ütüyle yeninin arasında teknik olarak hiçbir gelişim yok. Çünkü erkek toplumu bu bir kadın işidir diye ütüde bir teknik gelişme kaygısı gütmemiş.

Uçuşlardan topladığım puanlar 400 bine ulaştı. Bir ayda beş gün üstüste Honk Kong'da kalıyorsam çok şanslıyım. İşler durgun demektir. Kimi zaman aynı ülkede üstüste iki gün kalmadığım oluyor. Sabah uyandığımda nerede olduğumu bir süre hatırlaya-mıyorum. Uçakta hep okurum. Hiç uyumam. Prensip haline getirdim, uçakta yemek yemiyorum, protesto ediyorum. Balık da tavuk da yeseniz hepsi aynı lezzettte.

Şikayetçi olduğu özellikleri

Sabırsız ve tezcanlı

Hızlı okuyamıyor

İnsanlara hayır diyemiyor

Yavaş konuşan insanların yanında çok sıkılıyor

İş kadınlarına başarı tavsiyeleri

Kadın olduğunuzu düşünmeyin

Başaracağınıza inanın

Zamanı iyi kullanın

Duygusal zekayla işi birbirinden ayrı tutun

Kendini sevmeyi bilin

Disiplinli bir yaşam tarzı tutturun

Basamakları sindire sindire, yavaş yavaş atlayın

Çantamda her zaman küçük bir makyaj çantası, parfümüm, telefon rehberim, bol miktarda kartvizitim, kataloğum, vitamin haplarım, yedek çorabım vardır. B 12 ve E vitamini alıyorum. Hayatımı yazdım ama basmak için yaşım henüz çok gençmiş. Yaşlanmayı bekliyorum!

Bugün Hong Kong'a dönmem gerekiyordu. Çin Cumhurbaşkanı 19 Nisan'da Türkiye'ye geliyormuş. Ben Hong Kong'da her zaman misafir olarak kabul edildim. . Şimdi o bizim misafirimiz. Cumhurbaşkanımızın özel kaleminden geldi bu davet. Ankara'ya gidiyorum. Çok heyecanlıyım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!