Farklılığı çözebilirseniz Barcelona'da olursunuz

Güncelleme Tarihi:

Farklılığı çözebilirseniz Barcelonada olursunuz
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 10, 2010 15:59

Fenerbahçe'yi şampiyonluğa taşımaya çalışan ve bunun için önünde sadece bir maçı kalan Alman Teknik Direktör Christoph Daum, alışkanlık haline getirdiği hafta başındaki basın mensuplarıyla sohbet toplantısına bugün de devam etti.

Daum'un spekülasyonlar hakkında açıklamaları şöyle oldu:

"Oyuncuların son haftalarda yapılan spekülasyonlar ve açıklamalara tamamen kulaklarını gözlerini kapamaları mümkün değildi. Onlar da bu toplumda yaşıyorlar. Sadece bu dönemde bu konuda yorum yapmamayı ve konuyu takım içine taşımamayı tercih ettim. Neler yapmamız gerektiğini konuştuk. Bu işin dışında tutmamız mümkün değil tabii ki. Zaten son karar her zaman sahada veriliyor. Sadece takımıma ve işime konsantre oldum. Bursaspor başkanı şunu söyledi Ankara yöneticisi bunu söyledi yerine sadece işime baktım, bunu yapmamız gerekiyordu. Hiçbir yanıt da vermedik bunlara genel olarak. En iyi yanıt sahada verilen yanıttır, son sözü sahada futbolcular söylüyor. Bu sayede de çok yüksek bir konsantrasyonla oynadık. her zaman konsantrasyonu kaybettiniz mi diye soruluyor, kaybetmedik bu dönemde. sonuçlardan biz sorumlu oluruz, şartlar sorumlu olmaz. Bu tip konuşmalar tartışmalar her yerde oluyor, burada da oldu. Biz bunlara kulaklarımızı tıkadık ve işimize baktık. Bu şartları avantaja çevirebilmektir önemli olan. Büyük takımlar için önemli olan böyle davranabilmektir.

Alman hoca; 4 gün içinde bu kadar farklı iki görüntü bekliyor muydunuz? sorusuna ise şu cevapları verdi:

"Biraz önce futbolculara sordum. Teknik adam olarak şaşırdığımı söyledim. 4 gün içinde takımın bu iki yüzünü bana anlatabilir misiniz diye oyuncularıma sordum. Belki bir oyuncu bir şey söyleyebilirdi ama sanmıyorum söyleyebileceğini onlar da bilmiyorlar. Trabzonspor maçından sonra birçok çözüm vardı kafama ve bir gecede karar vermek durumundaydım. Birçok çözüm vardı ama son kararımdan bahsediyorum. Şu soruyu sordum. Bu sahadaki takım kaybeden dönem ve sonra başlayan dönemdeki aynı takım mıydı, aynı oyuncular mıydı? bunu kendime de sordum. Takımın bir parçasıyım. Benim de kaybettiğim şeyler var. Aynı zamanda para olarak bahsetmiyorum, önemli bir meseleydi Fenerbahçe için Türkiye Kupası. Bazen herhangi bir primden daha önemli noktalar geliyor futbolda özellikle. Zaten bu soruyu yanıtlayacak kapasitede olsanız, çarşamba günü neler olduğunu, aynı anda hem Chelsea'yı hem Barcelona'yı çalıştıracak durumda olursunuz.

Trabzonspor maçını arkada bırakmak istedik, hiçbir analiz yapmadık ve bir gün sonra tamamen Ankaragücü maçı üzerine çalışmaya başladık. Futbolcularıma birçok konuda bilgi verdim. Hep Ankaragücü üzerine bilgi verdim. Trabzonspor maçıyla ilgili kafalarında fazla yer kaplamak istemedim. Bir teknik direktör olarak hep yeni şeyler anlatmak isteriz ama bunun bir ölçüsü var, o ölçüyü bulmak gerekiyor. Çok fazla yükleme yapmadan özünü aktarmak gerekiyor. Çocukluğumuzda Almanya'da kovboyculuk oynadığımız gibi her tarafta oklar vardı soyunma odasındaki toplantılarda. Böyle söylememe rağmen bir çok yükleme yaptık, futbolcuların kafasının karışmamış olmasına çok sevindim. En büyük fark, sahada bir takım gördük. Aslında hem kupa hem Ankaragücü maçında aynı taktikleri ve konuşmaları yaptık. Çarşamba günü sahada birbirinden bağımsız futbolcular vardı. Türkiye ligi mücadele gücü yüksek bir lig. Yüzde 2-3 mücadele gücünü kaybettiğinizde geriye düşüyorsunuz. Motivasyonun da bir düzeyi olması gerekir.

"FENERBAHÇE İLE 3 YILLIK SÖZLEŞMEM VAR"

Alman basınında çıkan ve Trabzonspor yenilgisinden sonra ortaya atılan "Fenerbahçe'deki durumu belirsiz" şeklindeki haberler üzerine ise Daum; "Fenerbahçe ile 3 yıllık sözleşmem var. Sözleşmeniz de olsa tabii ki başarı ve yönetimin kararı her zaman sezon sonunda önemlidir. Son dönemle de ciddi derecede ateş altındaydım. Almanya'dan arayıp soruyorlardı. Türk medyasında bir sonraki maçı kazanamazsınız gönderileceksiniz diye bana soruyorlardı. Ben de olursa öyle bir şey görürsünüz diyerek bir sonraki maç için çalışmaya devam ettim her zaman. Öyle bir şey olsa herkese teşekkür ederdim Trabzonspor maçından sonra öyle bir şey olsa, Fenerbahçe'nin geleceği başarısı için en iyi dileklerimi iletirdim... Ne yapayım başka. Benim için hiçbir şey fark etmez. Benim 2. vatanım Türkiye. Burada çalışmak ekonomik şartların, hepsinin ötesinde benim için bir zevk. Bence takımın başardığı harika bir sezondu bu sezon. Bu sakatlıklar, eksiklere rağmen çok iyi bir sezon yaşadık. 56'da 42 olacak son maçı kazanırsak. Geçen seneye göre de epey öndeyiz. Tüm bu olumsuz şartlara rağmen çok iyi bir sezon geçirdik takımla beraber. Rekorlar kırdık, başarılı bir sezon geçirdik istatistiklere bakılacak olursa. Bunun sonunda bırakma durumu olursa tüm bu tablodan gurur duyarak iyi bir iş yaptığımı düşünerek, öyle bir karar ortaya çıkarsa teşekkür ederek herkese taraftarlara gerekeni yaparım. Yanlış anlamayın. Soruyorsunuz diye söylüyorum. Böyle bir şey beklemiyorum" diye konuştu.

"GOL YİYEN TAKIM BAŞARILI OLAMAZ"

Kötü giden seri puan kayıplarının ardından taktiksel değişikliğe giden Daum, 10 maçtır ligde gol yemeden kazanmalarının sırrını şöyle anlattı:

"Gol yiyen takım başarılı olamaz. o yüzden defansa ağırlık verilmesi ve gol yememe konusunda taktiksel ve birebir konuşmalarda bu işe yöneldim, bunun üzerinde çalıştım. Çok fazla tekrarlayarak taktik çalışmalar yaptık, defans üzerine. Rakibe yakın olunması takımın sürekli kompakt şekilde bir arada kalmasını sürekli tekrarladık. En önemli konu taktiksel disipline bağlı kalarak nasıl şampiyonluk yolunda ilerlenebilir, onu gösterdi takım. Çok fazla korner, 45 dakika korner ve frikik çalıştık ve set organizasyonları çalıştık. Bir çalışmaya başladığın zaman hemen ertesi maçta karşılığını görmeyebilirsiniz, ama bir yerden sonra görüyorsunuz. Tüm bu çalışmaların meyvesini aldık. Takım ruhunu ortaya çıkarma güçlendirme adına da bunlara da çok ağırlık verdik. günde 24 saatimiz var. oyuncular da aynı şekilde, hepimiz aynı şekilde. Normalde 8 saat falan uyuyoruz. Futbolculara şunu söyledik, hayatınızın yüzde 50'si ve aileniz Fenerbahçe. Şunu sorduk, takımın sizin için ne yapabileceğini değil sizin takım için ne yapabileceğinizi sorun kendi kendinize. Bunlar da var. Çok detaylar çalışmalar da var. Ana noktalar bu.

"BARCELONA GİBİ OYNADIK DA NE OLDU"

"Herkes Barcelona gibi oynadığımız söylüyordu Manisaspor maçında. tek bacaklıydı ama sadece ucunda gibi idik diğer tarafı hiç düşünmüyorsunuz diyordum o övgüleri yapanlara, sadece hücumda başarılıydık. Şimdi herkese hep şunu söyledim. Herkes Fenerbahçe'nin atak futbol oynamasını söylüyor, Manisa da onu yaptık sonuç yine 2-2. herkes çok mutluydu iyi oynadık diye ama. Futbolda başarı içi sonucun önemli olduğunu onun dışında eğlence gösteri bölümünün ikinci sırada geldiğini hep anlatmaya çalıştım. Manisa'da kazanabilirdik, Gençlerbirliği'nde kazanabilirdik. Semih çok yakından kaçırdı. Kırmızı kartı görmeseydik Belediye maçında bu noktaya gelmezdik puan farkı daha fazla olurdu. Tüm bu başarısızlıklar kötü sonuçlar bir ders olarak geri döner. Bu maç size ne söylüyor, ona bakmak gerekir. Ben hem kişisel olarak hem takımsal olarak çözümü çıkarmaya çalışırım. Şimdi de gelinen noktayı görüyorsunuz. Benim için önemli olan futbolcularla bireysel olarak ilgilenmek, takımın başarısını ortaya çıkarmaktır. Her oyuncu teknik direktörünün yüzünde o güveni hissetmek ister. Futbolcuya bağırarak çağırarak hakaret ederek bu iş olmaz. En zor dönemlerde de yönetimle, Aykut Kocaman ile çok yakın mesai içinde olduk. Bir yarıştaysan duramazsın yarış devam ederken. sürekli çözümünü bulup devam etmen gerekir. Yarış devam ederken bir kenara bırakıp analiz yapıp demekten ziyade bir sonraki maça adıma bakanı gerekir. Onu yaptık ve başarı yolunu yakaladık. Bu başkanın, kocaman'ın, takımın belki de birazda benim başarım oldu. Büyük takımsan karşı takım için her zaman yılın maçı gibi oluyor. Fenerbahçe ile çalışıyor ve sözleşme yapıyorsan bu özel durumu kabul etmek gerekiyor. herkes burada çalışan, o imza ile birlikte kariyerinde yeni bir boyutun başladığını bilmeli. imza her şeyin başlangıcı. Her şeyin en başı oluyor. Bazen zor durumlarda karşılaşırsanız hemen geleceğe bakılmaz. O an sorunu çözüp devam edersiniz. Bunu hem yapıp sonuca ulaşamazsanız. Hep o gelecekteki hedefler üzerine düşünmek yerine o anda nasıl hayatta kalacağınızı düşünüp yoluna devam etmek önemli. Biz onu yaptık. Sadece tünel gibi önüne bakmak konsantre olmaktır. Sorunu tespit et, analiz et, ismini ver, onun üzerinde çalış ve sorunu çöz . Bunları yapmaya çalıştık"

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!