Yılda 467 bin erken ölüme son verecek!

Güncelleme Tarihi:

Yılda 467 bin erken ölüme son verecek
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2018 21:08

ÇEVRE ve ekonomiye katkılarından dolayı geleceği şekillendirmesi beklenen elektrikli otomobiller konusunda Türkiye henüz net bir strateji belirlemedi, kısa vadede belirleyecek gibi de durmuyor. Geçtiğimiz hafta net olarak anlaşılan tek şey, Maliye’nin ileride satışları artması halinde elektrikli otomobillerin vergisini çok rahat ve hızlı bir şekilde artırabileceği oldu. Neden mi?

Haberin Devamı

15 Şubat’ta komisyondan geçen torba tasarıda elektrikli otomobillere ilişkin maddede ÖTV oranları yüzde 37 ile 84 arasında yer aldı.

Yılda 467 bin erken ölüme son verecek

Bununla ilgili yazdığım haber üzerine Maliye Bakanlığı bir açıklama yaparak Bakanlar Kurulu kararıyla yasa geçtiği an bunun geçmişte olduğu gibi yüzde 3 ila 15’e çekileceğini açıkladı ve ekledi, “Elektrikli otomobillere 1 kuruş zam yapılmayacak.” İyi güzel ama bu durum yasada oranların yüksek olarak yer aldığı gerçeğini değiştirmez. Bir başka deyişle ileride elektrikli otomobillerin sayısı ve satışları arttığında yasanın uygulanmayacağı garantisi verilemez. Yani Türkiye’de yeni dönemde Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) de alınmaya başlanacak elektrikli otomobiller konusunda kafalar oldukça karışık.

Haberin Devamı

Peki bizde bu gelişmeler yaşanırken üyesi olmak için mücadele ettiğimiz Avrupa Birliği’nde (AB) neler oluyor. İngiliz Cambridge Üniversitesi’nin araştırma kolu Cambridge Econometrics tarafından geçtiğimiz hafta AB’de elektrikli araçlara geçiş hakkında detaylı bir çalışma yayınlandı. Bir çok örgütün, sendikanın ve markanın da katkı verdiği araştırmaya göre elektrikli araçlar, temiz ve güçlü ekonomi vaat ediyor. Araştırmada dikkatimi çeken temel bulgular şöyle:

HER AÇIDAN AVANTAJLI

* Elektrikli taşıma sayesinde Avrupa 2030’da 49 milyar Euro daha az petrol ithalatı yapacak. Halihazırda, Avrupa Birliği ham petrolünün yüzde 89’unu ithal ederken bunun büyük bir kısmı ulaşım yakıtı olarak kullanılıyor. Yani ithal petrol yerine yerel olarak üretilen enerji kullanımı milyarlarca Euro’nun Avrupa ekonomisinde kalmasını sağlayacak.
* AB ekonomisi güçlenecek. Ele alınan her üç senaryoda da, elektrikli taşımaya geçiş Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’da (GSYH) hafif bir artışa yol açıyor. Genel anlamda, binek araçlarının AB’nin 2020 CO2 standartlarına uyumlu hale getirmek için daha verimli geliştirilmesi 2030’da yıllık GSYH’nın yüzde 0.1’ne eşdeğer, ek bir artış meydana getiriyor. İleri tarihli iklim hedeflerinin tutturulması için yapılacak başka yenilikler ise 2025’ten sonra ulusal GSYH’ı daha da artıracakmış. Bu da, 2030’da GSYH’de yıllık yüzde 0.2’lik ve 2050 itibarıyla yüzde 0.5’lik bir artışa yol açabilecek.
* Elektrikli taşıma 2030 yılına kadar Avrupa’da 206 bin yeni iş olanağı sağlayacakmış. Ancak bunun önemli dönüşümsel değişikliklerinin üstünü örtmesine müsaade edilmemesi gerektiği de belirtiliyor. Yani halihazırda eski teknoloji üreten işçilerin, geleceğin teknolojileri üretiminde de vasıflı işler için eğitilmesi gerekiyormuş.
* 2030 yılına kadar satışa çıkarılan yeni araçların dörtte birinin sıfır emisyonlu araçlar, dörtte birinin tamamıyla hibrit ve geriye kalanının hafif hibrit olduğu bir senaryoda, Avrupa 2050 yılına kadar binek araçlardan kaynaklanan CO2 emisyonlarını yüzde 88 oranında azaltabilecek. Teknolojideki bu iyileştirme otomobillerden kaynaklanan NOx emisyonlarını yılda yaklaşık 1.3 milyon tondan yılda yaklaşık 70 bin tona indirecek ve böylece hava kirliliğinin her yıl Avrupa’da 467 bin erken ölüme yol açmasının önünü kesecekmiş.
* Sıfır emisyon araçların ve dizel/benzinli araçların satın alım maliyeti 2030’da hemen hemen eşitlenecekmiş. 2020 yılında, bataryalı elektrikli araçlar ve yakıt hücreli elektrikli araçların dizel ve benzinli araçlar ve hibrit türlerinden daha pahalı olması öngörülürken, 2030’a gelindiğinde, dizel ve yakıtlı araçlar hava kirliliği ve CO2 standartlarını karşılayabilmek için daha pahalanacağı ve sıfır emisyon araçların sayısı arttıkça maliyeti düşeceği için, aralarındaki fiyat farkı azalacakmış. Her ne kadar 2030 yılına geldiğinde tam başa baş olmasa da, maliyetlerin birbirine yaklaşacağı öngörülüyor.
* Avrupa’da 2030 yılına kadar elektrikli araç şarj altyapılarına yaklaşık 23 milyar Euro yatırım yapılması gerekecekmiş. Bunun 9 milyar Euro’sunu da kamuya açık şarj istasyonları oluşturacakmış. Elektrik şebekeleri modernize edilirken, akıllı şarj sistemi maliyet düşürmek için kullanılacak. En kötü senaryoda 2050 yılına kadar azami talepte 21 GW’lık bir artış görmek yerine, akıllı şarj sistemleri ile bu miktar 3 GW’lık bir artışla sınırlanacakmış.
Yani yapılan araştırmadan çıkan net sonuç şu, elektrikli otomobiller çevreden, ekonomiye kadar her alanda Avrupa için kritik önem taşıyor. Umarım bu tip raporlar bizim de bu konuda ufkumuzu açar.

Haberin Devamı

BATARYA FİYATLARI 80 DOLARA İNECEK

ELEKTRİKLİ araçlar konusunda geçtiğimiz hafta bir başka açıklama ise filo kiralama şirketi LeasePlan’dan geldi. LeasePlan Türkiye Genel Müdürü Türkay Oktay, ulaşımın dünya çapında yüzde 14’lük pay ile iklim değişikliğinde en önemli paya sahip olduğuna, ABD’de ise bu oranın yüzde 30’a kadar çıktığını dile getirdi. Bu oranı düşürmek için şirketler ve devletlerin çalışmalarını hızlandırdığını söyleyen Oktay, “Ülkelerin çevre bilinçli teşvikleri, elektrikli araç filosuna geçişi hızlandırıyor. Belirli araçlara kısıtlama getiren veya bölgeye her girişlerinde sürücülere ek ücret uygulayan düşük emisyon bölgeleri oluşturma gibi tedbirler alınıyor. Bunu uygulayan ya da uygulama kararı alan 200’e yakın şehir var” dedi. Oktay’ın batarya fiyat,ları hakkında yaptığı, “Son 6 yılda batarya fiyatları yüzde 77 düştü. Batarya fiyatları 2030’da 100 Euro’ya kadar düşecek” açıklama da önemli. Bu açıklama sonrası hemen fiyatları kontrol ettim. 2010 yılında bataryaları 1 kWh’ı 1000 dolarken bugün 210 dolara kadar gerilemiş. Fiyatın 2020 yılında 80 dolara kadar ineceği belirtiliyor. Yani 100 kWh gücündeki bir batarya için 2010’da 100 bin dolar ödenirken, 2020’de sadece 8 bin dolar ödenecek. Bu da elektrikli otomobil fiyatlarını kısa vadede rekabetçi bir seviyeye getirecek.

Haberin Devamı

DİZEL GELDİ CEM GİTTİ

TÜRKİYE’de Japon Honda’nın dışında bugün fabrikası olan tüm uluslararası otomotiv markaları 200 bin adetlerin üzerinde üretim yapıyor. Bir çoğu 400 bin adetleri bile aşmış durumda. Uzun yıllardan beri sadece Honda pek artırmadığı kapasitesinin altında üretim yaptı ve yapmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz yıl Gebze’de 29 bin adede yakın üretim yapan Honda, bu yıl dizel motorlu yeni Civic Sedan’la bu rakamı biraz artırmayı planlamış. Türkiye’de 121 bin TL’den satışa sunulan 1.6 litre i-DTEC turbo dizel motorlu Civic Sedan’ın lansmanında konuşan Honda Türkiye Başkanı Takuya Tsumura, “Manuel ve otomatik vites seçeneğine sahip dizel motorlu Civic Sedan modelimizden yıl sonuna kadar 32 bin adetlik bir satış gerçekleştirmeyi hedefliyoruz” açıklamasını yapmış. Yani 2018’de Gebze’deki üretim 35 bin adetler seviyesinde olacağa benziyor. Ağırlıklı iç pazar için üretilen Civic Sedan ile Honda Türkiye bırakın 100 bin adetlik üretim adetlerini görmeyi 50 bin adetleri bile zor görür gibi duruyor. Honda Türkiye yönetimi her defasında, bıkmadan usanmadan Japon Toyota’nın Sakarya üretimini örnek gösterip bir an önce ihracata dayalı bir modelle Gebze’yi Avrupa üssü haline getirmeli. Yoksa son 20 yılda olduğu gibi bir ileri bir geri gitmekten öteye geçemeyecek.

Haberin Devamı

Diğer taraftan Honda Türkiye, kendileri için büyük önem taşıyan dizel Civic Sedan’ın lansmanını yaptıkları tarihte satış ve pazarlamadan sorumlu Genel Müdür Yardımcıları Cem Özütök’ü Peugeot’ya kaptırmış. Lise arkadaşım Cem’e Peugeot Türkiye Satış Direktörlüğü görevinden başarılar dilerim.

BAKMADAN GEÇME!