Araştırma Dünyasından

Güncelleme Tarihi:

Araştırma Dünyasından
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 22, 2006 00:00

Zenginler mutlu değil mi?

Ekonomist Alan Krueger ve psikoloji ve ekonomi Nobel ödüllü Daniel Kahnemann, gelir ve mutluluk arasındaki ilişkiyi araştırdılar. Science dergisinde yayımlanan araştırma yazısına göre varsıllık ve mutluluk arasındaki ilişki yanıltıcı. Bilim adamları çalışan kadınların verilerini değerlendirmişler. Günlük tutan kadınlar, uğraşlarını bir cetvele göre değerlendirmişler.

Bu şekilde yüksek kazancın genel mutluluk hissi üzerinde etkili olmadığı ortaya çıkmış. Gerçi daha iyi kazanan kadınlar yaşamlarını daha pozitif değerlendiriyorlar ama bu gündelik yaşamda daha fazla mutlu anlar yaşadıkları anlamına gelmiyor. İnsanlar daha iyi bir gelire sahip oldukları zaman şikayet etme hakları olmadıklarını düşünüyorlar, bu nedenle de yaşamlarını daha iyi değerlendiriyorlar diyor uzmanlar.

Krueger ve Kahnemann, ayrıca Amerikan İş İstatistikleri Büro’sunun bir araştırmasını da incelemişler. Bu çalışma çerçevesinde farklı gelir sahiplerinin, vakitlerini ne şekilde değerlendirdikleri araştırılmış. Daha iyi kazananlar çalışma, alışveriş ve çocuk bakımı gibi zorunlu görevlere daha fazla zaman harcıyorlar.

Ve bu da kadınlarda gerginlik ve stres yaratmakta. Televizyon izlemek ve ya da arkadaşlarla vakit geçirmek ise hoşa giden uğraşlar olarak açıklanmış. Yılda 20.000 dolardan fazla kazananların üçte biri boş zamanlarını bu şekilde değerlendirebilirken, yılda 100.000 dolardan fazla kazananların sadece beşte biri bu şekilde vakit geçirebilmekte.

Yeni bir zayıflama ilacı

Dünya genelinde ilk kez İngiltere’de yeni bir zayıflama hapı çıktı piyasaya. Reçeteyle satılan Rimonobant ilacı, iştahı farklı bir şekilde kesiyor. Üretici firma Sanofi-Aventis’in açıklamasına göre etki maddesi, araştırmalar sırasında bağımlılıktan sorumlu bir reseptör sisteminin etkisini zayıflatıyor.

Avrupa’da ve Amerika’da yaklaşık 6000 katılımcıyla gerçekleştirilen klinik deneylerde, katılımcıların yarısı beden ağırlıklarının yüzde beşi kadar kilo kaybederken, dörtte biri de yüzde onundan kurtulmuş. Katılımcılar özellikle de bel çevresinde zayıflamışlar.

Ayrıca kandaki yağ ve şeker seviyesi de düzelmiş. Zayıflama tedavisi sırasında Rimonabant etki maddesinin her gün alınması gerekiyor ve bir aylık tedavi aşağı yukarı 80 Avroya mal olmakta. Rimonabant (Marka adı Acomplia) yeni bir ilaç sınıfının ilk temsilcisi.

CB1 önleyicisi, açlık hissi ve nikotin bağımlılığı üzerinde etkili olan Endocannabinoid sistemini (EC-sistemini) etkilemekte. Endocannobinoid reseptörleri beyinde, yağ dokusunda, karaciğerde, mide-bağırsak sisteminde ve kaslarda bulunmakta. EC sistemi beden ağırlığı ve yağ metabolizmasının ayarlanmasında katkıda bulunmakta. İlaç, aynı zamanda nikotin bağımlılığına karşı da etkili olmuş, ancak sigara içme alışkanlığına karşı onaylanmamış.

Dudak yalamanın faydası var

İngiltere’de kısa bir süre önce gerçekleştirilen bir araştırmaya göre dudaklarını yalayan bebekler daha erken konuşmaya başlıyorlar. Bebeğin dili ve ağzı ne kadar hareketliyse, ileride kelimeleri o kadar kolay öğreniyor diyor Lancaster Üniversitesi psikologları. Araştırma çerçevesinde 21 aylık, 120 bebek incelenmiş. Bu evre, bebeklerin konuşma açısından en önemli adımlar attığı dönemdir. Ve tam da bu evrede konuşma ve diğer yetiler arasında sıkı ilişkiler söz konusu diye açıkladı, araştırmayı yöneten bilim kadını Katie Alcock.

Bir seferde çıkan dövme mürekkebi

Kolay çıkarılamadığı için dövme yapmaktan çekinenlere iyi haber. Bir Amerikan firması önümüzdeki yıl kolayca çıkartılabilecek bir dövme mürekkebi satışa sunmaya hazırlanıyor.

New Scientist dergisindeki habere göre, yeni boyar maddeli dövme mürekkebi tek bir seansta lazerle çıkarılabilecek. Halihazırda kullanılan mürekkepler, kurum, madeni tuzlar ve daha çok otomobil cilalarında ve baskı boyalarında kullanılan diğer maddeleri içeriyorlar.

Freedom-2 firmasının piyasaya vereceği mürekkep, şu anda Amerika’da kozmetik ve gıda ürünleri ve ilaçlarda kullanılan boyalardan üretilmekte. Bu tür boyalar cilt tarafından emildiği için dövmelerde kullanılamıyordu. Bu sorun Massachusetts Hastanesi’nde boyaların, milimetrenin binde biri ila üçü çapındaki küreciklere yerleştirilerek giderildi. Cilt hücreleri tarafından emilen bu maddeler dövmeyi oluşturuyorlar. Boyalar lazerle kolayca çıkarılabiliyor. Lazer polimer kürecikleri dağıtınca boyalar cilt hücreleri tarafından emiliyor ve yok oluyor.

Duygulu fareler

Diğerlerin acısını ve sevincini paylaşma yetisi sadece insanlarda, çok kısıtlı olmak üzere de insansı maymunlarda görülür. Fakat Kanadalı bilim adamlarının son araştırmasıyla, ilginç bir şekilde farelerin de hemcinslerinin acılarına tepki gösterdikleri anlaşıldı. Montreal Üniversitesi’nde Jeffrey Mogil yönetiminde çalışan araştırmacılar, farelere ağrı veren maddeler aşıladıklarında bunları tanıyan farelerin de acı çektiklerini saptamışlar.

Birbirlerini tanımayan fareler arasında ise bu duygu yaşanmamakta diyor bilim adamları Science dergisinde. Emory Üniversitesi’nde görevli ünlü davranış bilimcisi Frans de Waal, farelerin bu reaksiyonunu gerçek bir duygudaşlık davranışı olarak kabul etmese de farelerin az da olsa kendilerine tanıdık gelen hemcinslerinin acılarını hissedebildiklerini söylüyor.

Nar suyu prostat kanserinin gelişimini de durduruyor

Sonuç, kanser hastalarına her gün çeyrek litre nar suyu veren Amerikalı bilim adamlarına ait. Hastalığın narın içindeki hangi maddeler tarafından önlendiği henüz bilinmemekte. Ama bilim adamları buna rağmen nar suyunun, hormon terapisinin yerine geçebileceğini sanıyorlar.

Nar suyu enfeksiyon önleyici etkisi ve içerdiği yoğun miktarda antioksidan nedeniyle ülkemizde de bol miktarda tüketilmeye başlandı. Antioksidanlar hücreleri saldırgan oksijen bileşimlerden koruyorlar. Nar suyunda ayrıca kanser önleyici maddelerin de bulunduğu söylenmekte.

Allan Patrick ve ekibi daha önceki araştırmalarıyla da nar suyunun hücre kültürlerinde ve hayvanlarda prostat kanserini durdurduğunu saptamışlardı. Şimdi ise klinik testlerle olumlu sonuçlar elde edildi. Bilim adamları bu testler için, ameliyat ya da ışın tedavisi gördükten sonra prostat özellikli antijen seviyesinin yeniden artmış olduğu hastaları seçmişler.

Antijen seviyesinin artışı kanserin ilerlediğini gösteren bir işarettir. Bilim adamları hastalara her gün 235 ml nar suyu vererek, antijen değerinin ne kadar süre sonra ikiye katlandığını takip etmişler. Bu değer normalde 15 ayda bir ikiye katlanmasına rağmen, nar suyu içen hastalarda bu süre 54 aya uzamış.

Araştırmaya katılan erkeklerin %80’inde antijenin ikiye katlanma değeri önemli ölçüde uzadı diyen bilim adamları, herhangi bir yan etkiyle de karşılaşmamışlar. Prostat kanseri tedavi edilmiş olan 65-70 yaşındaki hastalar nar suyu içerek kendilerini ömür boyu prostat kanserinden koruyabilirler diyor araştırmacılar. Ayrıca nar suyunun hormon terapisinin yerini bile alması bekleniyor.

Böbrek taşı tanısı için yazılım programı

Böbrek taşı tanısında genelde ölçüm verileri yanlış değerlendirilmekte. Yeni bir yazılım programıyla bundan böyle hataların önlenebileceği sanılıyor.

Yeni bir bilgisayar programı gelecekte kronik böbrek taşı hastalarına yardımcı olabilecek. Bonn Üniversitesi araştırmacıları tarafından geliştirilen yazılım programı, teşhis için kullanılan ve genelde hatalara yol açan idrar analizlerini düzeltiyor. Büyümekte olan bir böbrek taşı, bu gelişmeyi gösterecek olan maddelerle birleştiği için halihazırdaki idrar analizleri genelde doğru sonuç vermemekte.

Mesela oksalik asit yoğunluğu, çoğunlukla ölçülenden iki ila üç mislidir diyor uzmanlar. Bilgisayar yeni yazılım programıyla birkaç hafta içinde alınan röntgen veya ultrason görüntüsünden böbrek taşındaki hacim artışını hesaplıyor. Doktorun hastadaki eski taşların bileşimleri hakkında bilgileri ve idrar akışıyla ilgili ölçüm değerleriyle program, böylece böbrek taşının hangi maddeyle ne oranda birleştiğini ve idrar analizinde ne kadar hataya yol açtığını hesaplamakta.

Kariyer ve çocuk sahibi olan kadınlar daha sağlıklı

1946 yılında doğan kadınları inceleyen araştırmacılar, farklı rolleri yerine getiren kadınlar, sadece ev kadınlığı yapan, çocuğunu tek başına yetiştiren ya da çocuksuz kadınlardan daha sağlıklı olduklarını görmüşler.

Ayrıca orta yaşlarda ender olarak şişmanlıyorlar. "Uzun vadeli olarak aynı anda birkaç rolü yerine getiren kadınlar 54 yaşında gayet sağlıklı oluyorlar" diyor Londra College Üniversitesi’nden Anne McMunn. Araştırma çerçevesinde incelenen yaklaşık 2000 kadından uzun süredir ev kadınlığı yapanların, çocuğunu tek başına yetiştirenler ve çocuksuz kadınlara göre sağlıksız oldukları ortaya çıkmış. Ayrıca ev kadınları daha kolay kilo alıyorlar diyor araştırmacılar.

Araştırmacıların varmak istedikleri konu şuydu: Kadınlar genetik açıdan sağlıklı olduklarından dolayı mı, birden fazla işi üstlenebiliyorlar, yoksa birden fazla görev ve sorumlukları yüzünden mi sağlıklarını iyi koruyabiliyorlar? Araştırmaya katılan 555 çalışan anneden yalnızca yüzde 23’ü 53 yaşına geldiğinde fazla kilolu yani obez kategorisinde yer alırken, 151 ev hanımının yüzde 38’i fazla kilolu kategorisine girdi. Ayrıca ev hanımları sağlık sıramalasında da en alt grupta yer aldı. Ev kadınlarını tek başına çocuk büyüten anneler ve çocuksuz kadınlar izledi.

Epidemiyoloji ve Toplum Sağlığı Dergisi’nde araştırmanın yazarlarına göre göre, daha sağlıklı olmak büyük olasılıkla birden fazla işi yapıyor olmanın nedeni değil sonucu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!