YAZGÜNLÜKLERÄ° (6) Uzun zaman oldu yazmayalı. Bir süredir bir türlü bitiremediÄŸim akademik bir çalışmayı tamamlamakla uÄŸraşıyordum sayın okur kitlesi. Sonunda

Güncelleme Tarihi:

YAZGÜNLÜKLERİ (6) Uzun zaman oldu yazmayalı. Bir süredir bir türlü bitiremediğim akademik bir çalışmayı tamamlamakla uğraşıyordum sayın okur kitlesi. Sonunda
OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 22, 2000 00:00

YAZGÃœNLÃœKLERÄ° (6) Uzun zaman oldu yazmayalı. Bir süredir bir türlü bitiremediÄŸim akademik bir çalışmayı tamamlamakla uÄŸraşıyordum sayın okur kitlesi. Sonunda bitti ama. Akademik dil özürlüyümdür ben. Tabii bunda oturup yazgünlükleri gibi yazılar yazmanın da etkisi var. Memleketimizdeki üniversitelerin tez yazım yönetmeliklerinde üslûp konusunda bile sınırlamalar vardır. Ecnebi ülkelerde eÄŸitim gören arkadaÅŸlar ÅŸimdi diyecekler ki, "kardeÅŸim dışarıda da bu iÅŸ böyle yapılır." Nerede nasıl yapıldığı beni pek ilgilendirmiyor ama, nedir bu akademik dil, bir bakalım...Efenim, akademi bir kolektif çalışma mekanı. Ama tez yazımında bırakın birinci tekil ÅŸahısı, üçüncü tekil ÅŸahısla baÅŸlayan biten cümle kuramazsınız. Yani, "benim düşünceme" göre denmez, "tarihin kiÅŸisel bir bilim olduÄŸu kanaatinden yola çıkarak izlediÄŸimiz yöntem ÅŸudur" diye bir cümle de yazılmaz. Aslolan üçüncü ÅŸekil ÅŸahıstır. Bu böyledir, ÅŸu da şöyledir diyeceksiniz. Sonra da "bu kabuller ışığında ÅŸu sonuçlara ulaşıldı." Kim ulaÅŸtı peki? Akademi. Hayır memlekette akademi diye bir özne olsa bu konuya itiraz etmeyeceÄŸim. Kuru bir dil kurmaya zorlar sizi tüm bu kurallar. Nedir peki bunun amacı. Akademide kiÅŸiler yoktur, çalışmalar vardır. Sanki bir kiÅŸinin kaleminden çıkmış gibidir bütün her ÅŸey. Oysa durun bir dakika yahu! Bunlar benim fikirlerim! Olmaz sen kimsin ki bir fikrin olsun, atıf yap. Benim jürilerden birinde karşılaÅŸtığım soru ÅŸuydu: "Bu yorum sana mı ait." Bir baÅŸka jüri üyesi, yaptığım bir yorumun yanında "atıf nerede" diye yazmış. Hayır kendinize özgü bir üslup kurmak yerine, kendinize ait bir yorumun olması da mümkün deÄŸil. Elbette, "avam"ın diliyle bilim yapılmaz. Ben giydiÄŸimiz giysilerin, içinde yaÅŸadığımız mekanların düşüncelerimiz üzerindeki etkisini savunan biri olarak, kullanılan dilin de metni etkilediÄŸini söyleyebilirim. Ancak akademi ile hayat arasında ortaya çıkan mesafe, oradakilerin hayat hakkında söylediklerini de etkiler. Kampüslerinden dışarı çıkmayıp, ÅŸehre hiç inmeden, bu hayata dair neler söyleyebilir bu adamlar. Söyleseler bile ÅŸehirdekiler bunu anlar mı? Aslında bilimin böyle bir derdi de yoktur. Birileri anlasın diye yapılmaz. Burada Hazır Kart reklamına ÅŸarkı sözü yazılmıyor ki?Åžimdi aranızdan biri, "ama sen de bir öyle bir böyle" diyor, farkındayım. Bu tip adamlardan her yerde vardır ve genelde yanlarındaki bir kadını etkilemeye çalışırlar. Bu tip adamları çok yakında bir yazıda ayrıntıyla ele alacağım. Size ÅŸimdili söyleyeceÄŸim bu adamlara kulak asmayın.Yazgünlükleri devam ediyor oysa yaz neredeyse bitti bitecek. Ben bu günlüklere ara verdiÄŸimde memleketin yetiÅŸtirdiÄŸi en iyi röportaj yapan gazetecilerinden biri olan AyÅŸe Arman New York'tan geldi. Hemen izlenimlerini yazdı. Gittikleri gece klübünde çıplak kadınların erkekleri ne hallere düşürdüğünü seyretmiÅŸ pek gülmüşler. Bir arkadaÅŸlarının çocuÄŸunu okula yerleÅŸtirmek için oradalarmış. Gelir gelmez de her biri ayrı bir tez konusu olabilecek röportajlarına Engin Ardıç'la baÅŸladı. AyÅŸe Arman megaloman mısınız diye soruyor, Ardıç cevaplıyor: "Hayır.". "Peki nadir rastlanır bir zekanız olduÄŸunu düşünüyor musunuz?, "Evet". Gördüğünüz gibi sayın okur kitlesi çeliÅŸki sadece bana ait bir problem deÄŸil.Bu yazı dizisine çeÅŸitli nedenlerden dolayı baÅŸladım. Birincisi baÅŸlarken bahsettiÄŸim akademik çalışma. Konsantrasyonumu bozacak yazılar yazmayayım diye böyle bir yol setim. Ä°kincisi sayın okur kitlesi, sizinle kaynaÅŸmak istedim. Benim hakkımda bilgi sahibi olun, bir aile olalım, bana artık sizi anlamayan kocanızdan bahsedin, aslında öldürmek istediÄŸiniz patronunuz hakkında benimle dedikodu yapın istedim. Karşı komÅŸunuz AyÅŸe Arman biliyorum, ben de alt katınızda oturmak istedim. Evde ne yaptığımı, duÅŸa ne zaman girdiÄŸimi bilin istedim. Sonra siz karınıza sinirlendiÄŸinizde oma ne diye hitap ediyorsunuz duymak istedim. Ranza gıcırtılarınızla ilgilenmedim, özel hayatınıza karışmak istemedim çünkü!Sayın okur kitlesi farkında mısınız, özel hayatınızın artık sadece yatağınızla sınırlı olduÄŸunun ve pek yakında oranın da iÅŸgal edileceÄŸinin. Bunu sizi söyleyeyim istedim. Ama hayır, hayır. (bakın nasıl duygulandık hep beraber) Beni duymadınız! Bana da AyÅŸe Arman'a yaptığınız gibi mailler gönderin, ben de onları biraraya getirip yazı yapayım, sonra da yan gelip yatayım istedim. Olmadı. Bakın yine ben yazıyorum, siz okuyorsunuz, sonra da postmodern çağın yazar-okur eÅŸitliÄŸi hikayesinden bahsediyorsunuz. Olmuyor sayın okur kitlesi!YaÄŸ kütlesi gibi durmayın orada öyle! Ben yazıyorum iÅŸte, siz de eriyin. Sizin için tek yapabileceÄŸim iÅŸ, klavyenin üzerinde parmaklarımı oynatmaktır. Bunu da böyle bilin, isterim!HaKan KAYNAR - 22 Eylül 2000, Cuma Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!