Vücudun dili ve bale

İNSANOĞLU, konuşma dilini, günümüzden dörtbuçuk milyon yıl önce yarattı. İlk zamanlar, bu ilkel iletişim tınılarında, duygu ve düşünceleri anlatacak sözcükler oluşmamıştı henüz. Homosapisyenler, yani ilk insanlar, üzüntü, sevinç, duygu ve isteklerini ifadede el, kol, vücut ve yüz hareketleriyle vücut dilini kullanmaya başladılar.

Duygu ve istek anlatımında, vücudun tepkisiyle büyüyen hareketler, zaman içinde doğadan ritmlerle bütünleşince, ifadelerin son durağı olan dans ortaya çıktı. Vücut dili, zaman zaman duyguların, zaman zaman tanrıya sığınmanın bir lisanı oldu.

EVRENSEL SANAT

İnsanlık tarihi kadar eski olan bu evrensel görsellik, süreç içinde, din, dil, ırk ayırmaksızın, herkesin anlayacağı ortak bir dil haline geldi. Müzikli veya müziksiz ifade tarzının, estetik kaygılarla yoğurulmasıyla, günümüzün bale sanatı ortaya çıktı.

Özel bir yetenek isteyen vücut dilini öğrenmek ve uygulamak, oldukça zor bir sanat. Bale sanatçıları, yoğun çalışmalar sonunda öğrendikleri bu görsel dili sergilerken de büyük çaba harcamak zorundadırlar.

Görselliği uygulayanın saç kökünden ayak parmağına kadar, onu izleyene, o anda yaşanması gerekeni yansıtmaya çalışır. Bu evrenselleşmiş sanatın duyguları, bazen tuale yansır, bazen taşlarda şekillenir can bulur, bazen de yürekte fırtınalar koparıp, notaya dökülür.

Vücut diliyle duygularını anlatan, insanlık kadar eski güzellikleri evrensel anlayışla dünyaya armağan eden yaratıcılara sonsuz teşekkürler.

Konuk Yazar

Cumhur TANDOĞAN

(ADOB Bale Müdürü)