Neylan Ziyalar, 15 yıldır İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü’nde adli pedagog olarak çalışıyor. Mağdur ve fail çocuklarla ilgili araştırmalar yapıyor.Üniversitede, ‘Çocuk suçluluğu ve çocuk mağduriyeti’, ‘Adli psikolojide güncel araştırmalar’ gibi dersler veriyor. Öğrencilerin yanı sıra polislere, avukatlara ve doktorlara, çocuklarla kriminolojik amaçlı görüşme tekniklerini öğretiyor. Çocuk eğitiminde her şeyden çok realiteye inanıyor. ‘Televizyonu kapatarak, gazeteleri saklayarak, bilgisayar oyunu oynamasını yasaklayarak bir yere varamazsınız. Bunlar yaşadığımız dünyanın gerçekleri. Çocuğunuzun dünyaya ayak uydurması için bunları bilmesi gerekiyor’ diyor.n Sizden Türkiye’de bir tane mi var? - Evet. Ben üniversite eğitimimi pedagoji üzerine yaptım. Ardından yüksek lisans ve doktora çalışmalarımı adli bilimler alanında tamamladım. Yani çocuk ve adli bilimleri birleştirdim.n Siz ne iş yaparsınız? - Herkes bana bunu soruyor. ‘Çocuğun adli mekanizma içinde ne işi var’ diyorlar. Ne yazık ki çocuğun adli mekanizma içinde yeri var. Bir suçun faili ya da bir suçun mağduru olarak. Çocukların fiziksel ve cinsel yönden istismar edildiği durumlarla çok sık karşılaşıyoruz.n Cinsel istismarı nasıl tanımlıyorsunuz?- Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımı şöyle: Cinsel istismar bir yetişkinin bir çocuğu kendi cinsel uyarımı ya da doyumu için kullanmasıdır. Bazı ülkelerde çocuğun cinsel istismarı söz konusu olduğunda yaş sınırlamaları getiriliyor. Şöyle ki çocukla arasında beş ya da daha fazla yaş farkı varsa o kişi çocuğu istismar etmiş gözüküyor.n Çocuklara yapılan taciz de cinsel istismardır değil mi?- Tabii. Cinsel istismar dendiği zaman ille de ırza geçme anlaşılmamalı. Yapmış olduğumuz araştırmalarda şunu gördük, duhulün olduğu (penis-vajina, penis-anüs girişinin olduğu) cinsel istismarlar diğerlerine oranla çok daha azdır. Bir yetişkin bir çocuğun ırzına geçmişse bu tıbbi muayenede anlaşılır. Ama ırza geçmeden cinsel istismar varsa tıbbi muayenede anlaşılmaz. n Ama siz anlarsınız.- Evet biz bunun için eğitildik. Çocuğun ifadesini alarak anlattıklarının gerçek mi yoksa hayal ürünü mü olduğunu ortaya çıkarıyoruz.n Cinsel istismara uğramayan bir çocuk neden ‘uğradım’ der? - Birçok nedeni olabilir. Batı’da yaygın olarak karşılaşılan bir durum var. Diyelim ki baba ile anne boşandı. Mahkeme çocuğun velayetini anneye verdi. Annenin bir erkek arkadaşı var. Bir süre sonra baba annenin erkek arkadaşının çocuğu tacizde bulunduğu iddiasıyla velayetin kendisine geçmesini talep ederek dava açıyor. Peki bu çocuk gerçekten tacize uğradı mı? Yoksa babasının anlattığı hikayeyi mi tekrarlıyor? İşte burada çok özel ve çok teknik bir konu işin içine giriyor. Çocuk ifadelerinin kriter bazlı analizi. Ben Berlin’de bununla ilgili özel bir eğitim aldım. n Cinsel istismar mağduru bir çocukla görüşürken, görüşme yaptığınız ortam ne kadar önemli? - Çok önemli. Bir kere mutlaka sakin, boş, az eşyayla döşenmiş bir odada konuşmayı tercih ediyorum. Mekanda çocuğa ait oyuncaklar, çizgi filmler bulunmaması gerekiyor. Çünkü çocuğun olayın realitesini kavraması şart. Eğer olayı oyun bazında değerlendirmeye başlarsak hayal gücü kuvvetle işin içine giriyor. O zaman gerçekle hayali ayırt etmekte sıkıntı yaşarız. n Kriminolojik amaçlı görüştüğünüz çocukla daha sonra ilişki kurduğunuz oluyor mu?- Hayır bunu bilinçli olarak yapmıyoruz. Çünkü bizim işimiz terapi değil. Tedavi değil, rehabilitasyon değil. Çocukla görüşme yaparken güven ilişkisi kurmak ilk koşuldur ama hiçbir şekilde duygusal ilişkinin kurulmaması gerekir. Eğer ki çocuğun tedaviye, şefkate ve terapiye ihtiyacı varsa, ki genelde oluyor, onları ilgili yerlere yönlendiriyorum. n Görüşme maksimum kaç dakika sürüyor?- Çocuğun yaşına göre değişmekle birlikte en fazla 30 dakika. n 30 dakikada sonuca ulaşamadığınız ve bir daha tekrarladığınız görüşmeler oluyor mu? - Nadiren. Uzamaması çocuğun ruh sağlığı açısından gerekli.n Sizin 1998’de verdiğiniz doktora tezinizin konusu ‘Çocukların Cinsel İstismardan Korunması ve Bir Eğitim Modeli Önerisi’. Nedir bu eğitim modeli?- O çalışmada çocukların ‘Hayır’ diyebilmelerini öğretmeye çalışıyorduk. Biliyorsunuz bizimki gibi otoriter toplumlarda çocuğun yetişkine itiraz etmesi, hayır demesi çok güç. Öğretilmesi gereken şudur: Hoşlanmadığın bir durumla karşılaştığında bir, hayır, istemiyorum de, iki, hemen oradan uzaklaş, üç, yakındaki güvenilir birine
haber ver. Bunun okullarda müfredatın içinde öğretilmesi gerekir. Çünkü bazen tehlike ailenin içinde oluyor.n Sizin ‘Medya ve Çocuk’ başlıklı bir araştırmanız var. Medyanın çocuklar üzerindeki etkileri konusunda ne düşünüyorsunuz?- Biz çocuklarımızı bu dünya için yetiştiriyoruz. Başka bir dünya yok. Bu dünyanın realitesi de bu. Televizyonları kapatmak, gazeteleri saklamak son derece yanlış. Hiçbir şekilde ömrünün sonuna kadar onları saklayamazsınız. Saklamak hastalık halidir. Günü geldiğinde dışarı çıkacak, okula gidecek, genç kız ya da delikanlı olduğunda birdenbire bu dünyanın içine düşecek. Siz her şeyi ondan saklarsanız yaşayacağı uyum süreci çok daha ağır geçecektir. Hatta bana kalırsa hiç uyum sağlayamayacaktır. n Peki ne yapalım? Silahların konuştuğu dizileri izlemesine izin mi verelim?- Çocukların televizyon izlerken rehberliğe ihtiyacı var. Televizyonu açıp çocuğu karşısına oturtmak ve içeri gidip işini görmek kolaycı bir yöntemdir. Bu şartta çocuk neyi görüyorsa, onu nasıl algılıyorsa öyle öğrenir. Ama rehberlik yaparak birçok şeyin önüne geçebilirsiniz. Diyelim ki şiddet içerikli bir
film izliyor. Filmde kahraman birini öldürüyor. Çocuk bunu şöyle algılıyor: ‘İyi adam kötü adamı öldürüyor.’ Ona izlediÄŸinin aslında bir film olduÄŸunu, gerçek hayatta olsa kiÅŸinin çok canının yanacağını, ölen insanın da bir ailesinin olduÄŸunu söylemelisiniz. ‘Kim bilir annesi ne kadar üzülmüştür’, ‘Baksana ne kadar kanadı’ gibi realite düzlemine çekecek sözler söylemelisiniz.Artık maÄŸdur ya da tanık çocuÄŸun ifadesi mahkeme önünde deÄŸil uzman tarafından kamerayla alınacakYeni Ceza Muhakemeleri Yasası, adli mekanizmada çocukla ilgili çalışanları sevindirecek bir karar aldı. Artık maÄŸdur çocuÄŸun ya da tanığın ifadesi mahkeme önünde deÄŸil uzman aracılığıyla tek bir kerede görüntülü ve sesli kaydedilerek alınacak. Bir suçun maÄŸduru olmuÅŸ çocuk bir kere o olay anında büyük bir travma yaşıyor. Savcıya anlatıyor ikinci travma. Mahkemeye çıkıyor üçüncü travma. Olayın her anlatılışı bir travma. Bunun önüne geçmenin tek yolu çocuÄŸun ifadesinin bir kerede alınması. Bu 1 Nisan’dan itibaren yürürlüğe girecek.Dört yaşındaki çocuk mastürbasyon yaparsa ne yapacaksınız?Çocuk her ÅŸeyi merak eder. Şüphesiz kendi bedenini de merak eder. Bu ilgiler pedagojik anlamda rahatsız edici deÄŸildir. Evet bazı çocuklar özellikle dört-beÅŸ yaÅŸlarına geldiklerinde mastürbatif davranışlarda bulunur. Aileler bundan çok hoÅŸlanmaz. Hatta uluorta yapıldığında rahatsız olurlar. Bu noktada aileler sert çıkmamalıdır. ÇocuÄŸa yaptığının ayıp ya da günah olduÄŸunu söylememelidir. Bu konuyla hiç ilgilenmiyormuÅŸ gibi yapıp onun ilgisini baÅŸka tarafa çekmelidir.ÇOCUÄžA VERÄ°LECEK DÖRT MESAJEÄŸer bir çocuk başına bu türden bir hadise geldiÄŸinden bahsediyorsa birinci temel prensip çocuÄŸa inanmak ve güvenmektir. Dört temel mesajı çocuÄŸa vermek gerekir. 1) Sana güveniyorum, inanıyorum. 2) Ãœzüldüm ama bana bunu söylediÄŸine sevindim. 3) Bana güvenebilirsin, sana mutlaka yardım edeceÄŸim. 4) Bu senin suçun deÄŸil. Aksi takdirde çocuklar bu olayları yetiÅŸkinin yaptığı kötü bir davranış olarak deÄŸil de ‘Herhalde ben bir yerde yanlış yapmış olmalıyım ki bana bu yapıldı’ diye düşünüyorlar.TÄ°NERCÄ°LER KAPKAÇÇI DEĞİLSokak çocukları bütün metropollerin derdi. Ben tinerci çocukların haksızlığa uÄŸradığını düşünüyorum. Sanki sokakta iÅŸleyen bütün suçların faili bu çocuklarmış gibi yansıyor. Olamaz. Ben bu çocuklara karşı çok ciddi önyargılar olduÄŸunu düşünüyorum. Her ÅŸeyi bunların üstüne atmak bazı grupların da iÅŸine geliyor. Kapkaç olaylarını yapanlar tiner kullanan çocuklar deÄŸil.Â
button