BAŞLARKEN

Güncelleme Tarihi:

BAŞLARKEN
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2007 18:08

Tarihin önemiyle ilgili birçok etkileyici ve güzel söz vardır. Hemen hepsi de bugünü, kim olduğumuzu tarihimizi bilmeden anlayamayacağımızı vurgulayan bu sözler, aslında birçoğumuzda duygusal bir titreşim yapmaktan başka bir etkide bulunmazlar. Nasıl yaşayıp giderken sağlıklı bir bedene sahip olmanın önemiyle ilgili sözler bize pek de bir anlam ifade etmiyorlarsa, tarihin önemini anlatmaya çalışan sözlerin de zihnimizdeki akıbetleri aynıdır.

Haberin Devamı

Sanırız ki, ortak bir tarihe sahip olma hissi, yalnızca bu hoş duygusal titreşimin ortaya çıkabilmesi için gereklidir; büyük topluluklar, onun için genç kuşaklara tarihlerini öğretmeye çalışırlar.  Tarihe her topluluğun kendi çıkarına göre geçmişin anılarını yeniden yazdığı bir derleme, bir kurgu gibi bakarız.

Oysa yakın ve uzak geçmişimizde yer alan, aynı dili kullandığımız, muhtemelen benzer bir gen havuzunu paylaştığımız atalarımızla bağlarımız, duygusal bir titreşimin çok ötesindedir. Annenin bebeğiyle bağlantısını sağlayan göbek kordonunun bebeğin hayatındaki rolü neyse, bizim tarihle bağlantımızın hayatımızda üstlendiği rol odur. Hepimiz tarihin, kendi topluluğumuzun tarihinin çocuklarıyız.

Haberin Devamı

Davranışlarımız, düşüncelerimiz, adetlerimiz, törenlerimiz hep tarih ırmağının içinden akarak bugünlere geliyorlar. Topluluğumuzun yaşantıları, bu ırmak boyunca süzüle süzüle, bazen eksilerek bazen başka yaşantılarla karışıp artık şimdiye ulaşıyor. Bizzat bizim, kendimizin, bilerek yaptığımızı sandığımız eylemlerimiz, aslında tarihsel varlığımızın kendini dışa vurma biçimi ama bunu ilk anda algılayamıyoruz. Bu yüzden Türk tarih araştırmalarının büyük isimlerinden Abdülkadir İnan şunları söylüyor: "Malumdur ki her milletin tarihi milli destan ve efsaneleriyle başlar. Büyük devletler kuran hakanların ve onlara yardım eden milli tanrıların menşe'lerine dair söylenen efsaneler, ayinlerde okunan dua ve ilahiler, kahramanların sergüzeştlerini terennüm eden epopeler, masallar, halk efsanelerinden ibaret olan atalar sözü, bugün bizim için manasız görülen hurafeler, yalnız bir milletin değil, bütün beşeriyetin tefekkür tarihini ve onun muhtelif tekamül safhalarını öğrenmek için çok kıymetli materyaller teşkil ederler. Arkeologların yaptıkları kazılarda elde edilen çanak, çömlek, silah ve sairenin parçaları muhtelif devirlerdeki maddi kültürün inkişaf safhalarını öğrenmek için yegane kaynak teşkil ettikleri gibi, epope, hikaye, masal ve sair manevi kültür mahsulleri de o, geçmiş, muhtelif devirlerin karanlık noktalarını bize aydınlatırlar. Bunlar kazıtlarda elde edilen çanak ve çömlek parçalarından daha mühimdirler. Çünkü bunlar toprak altında ölü kalan kırıklar değil, cemiyetin ruhunda, binlerce yıl yaşayan vesikalardır. İnsan cemiyetlerinde en asri ve en mütekamil olduğunu iddia eden ferdin bile, binlerce senelik iptidai bir adeti, inanı ve etnografya maddelerini kendisiyle beraber yaşattığını görürüz. Elimizdeki nişan yüzüğü, asri kadınların bileklerindeki bilezikler ve kulaklarındaki küpeler, mağara devrinde yaşayan baba ve analarımızın bir sürü iptidai inanı ile ilgilidir ve bunlar ayinlerde kullanılan nesnelerdir. "Darısı başımıza" diyoruz. Fakat bu temenni ve duanın en eski devirlerdeki şamanizm panteonundaki tanrılara yapılan saçı (libation) merasimi ile sımsıkı bağlı olduğu hiçbirimizin hatırına gelmez. Bazan şaka olsun diye başımızın etrafında çevirip birine para veriyoruz. Bunun da şaman dininde mühim bir oyun bakiyesi olduğundan haberimiz yoktur."

Haberin Devamı

Tarihin bize ulaşan, bizi biz yapan mirasını ortaya çıkarabilmek için birçok bilim dalı çalışıyor. Örneğin çocuk yetiştirme pratikleri, sünnet, buluğa giriş, nişan, düğün, ölüm gibi olaylar karşısında alınan tutumları sosyal antropoloji; evrenin ve insanın oluşumu, öte-dünya, doğa olayları, doğa-üstü olaylar, fal, nazar, büyü, halk hekimliği gibi alanlardaki inanışları folklor (halkbilim) inceliyor. Biz ise, bu köşede bu haftadan itibaren toplumumuzda gördüğümüz, büyük ölçüde yaygınlık gösteren bir kolektif davranışın geçmişe doğru izini sürecek, derinlerdeki tarihsel ve psikolojik boyutlarını ortaya çıkarmaya çalışacağız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!