Obra-Spanoulis ezeli rekabeti yarın sonlanacak... Bu kez kupayla!

Bir Fenerbahçe şenliğiydi sanki…Maçı saha içinde izledim. Arkamdaki koltukta İlhan Ekşioğlu ve oğlu inanılmaz bir heyecanla maçı takip ediyorlardı. Az ileride Acun Ilıcalı, Şeyma Subaşı ile kolkola heyecanla maçtan gözünü alamıyordiğer tarafta ise Aziz Yıldırım, Ali Yıldırım, Mithat Yenigün, Ertuğrul Özkök ve hemen yanlarında Ali Koç hep birlikteydi.

Başkan Aziz Yıldırım ilk maç CSKA Moskova-Olympiakos mücadelesinin tamamını izlemişti. Yanına bir Rus Oligark ve iki tane hanımefendi vardı.  Yıldırım’ın arkasında ise kızları ve Mithat Yenigün’ün çocukları…

Yıldırım çok pozitifti. Maç öncesi taraftarların selfie isteklerinin hepsine olumlu yanıt verdi. Keyfi yerindeydi.  Olympiakos, CSKA’yı yendikten sonra koçları Sfairopoulos’un oğluna sarılması ve birlikte göz yaşı dökmesini ise bizim de gözlerimizi yaşarttı.

NEREYE KADAR?
Unutulmaz bir andı…  Maça Fenerbahçe öyle bir başladı ki hani bir tezahürat var ya….Vur, kır, parçala bu maçı kazan…Sanki taktik buydu. Çok sert bir savunma ve Obradoviç’in dehasıyla sadece Llull’a atış izni veren bir sistem…Obradoviç sanki diğerlerine atışı yasaklamıştı.

Llull atıyor diğerleri ise kilitlenmiş bekliyordu. Nereye kadar atabilirdi ki?  İkinci devre biraz Carroll bu planı bozsa da yine de iki kişinin atması da iyiydi. Çünkü Real Madrid’in tüm oyuncuları skorerdi. Onları iyi bir takım yapan buydu. Diğerleri atamadıkça maç boyunca üstünlüğümüzü koruyabilirdik…

DİLİ ADETA DIŞARI ÇIKTI
Gözlerinden alev fışkıran Udoh muhteşem savunmasına bir de 18 sayılık hücum performansı eklemez mi? Hiçbir şeyi tesadüfe bırakmayan Obradoviç maçın her saniyesini hesap etmişti. Tıpkı Hentbolde olduğu gibi hücumu ayrı, savunmayı ayrı takımlarla oynuyordu. Maçın sonunda artık Fenerbahçe’nin oynamasına izin verdiği tek oyuncu olan Llull’un dili dışarı çıkmıştı.

Genç süperstarları Doncic tek bir sayı bile atamamıştı. Gözleri dolmuş ve ağlamak üzereydi.  Yazının başında söylediğim gibi tam bir Fenerbahçe şenliğiydi. Real Madrid’in Madrid’de bize yaptıkları çirkeflikleri yapmadan sadece oynayarak maçı kazandık.

Şimdi Obradoviç- Spanoulis savaşını bekliyoruz. 2010 yılında Yunan basketbol ikonu olan Spounoulis, Panathinaikos ile anlaştıktan sonra bir anda Olympiakos’a gitmiş ve orada tam anlamı ile bir efsane olmuştu. Bu ihaneti asla unutmayan Obradoviç onu hiçbir zaman affetmemişti.

YARIN GÖRECEĞİZ
İkili arasında yıllar süren ezeli rekabet yarın ki final ile gerçek anlamda sonlanacak. Kazananın kim olduğu yarın belirlenecek. İnatçı, basketbol  kültürü üst düzeyde olan Yunanlılara karşılık muhteşem bir uyum ile oynayan kusursuz bir Fenerbahçe…Obradoviç’e karşılık Spanoulis…Printezis’e karşılık Vesely…Papanikolaou’ya karşı Kalinic… Udoh’a karşı….Udoh’a karşı kimse yok….Onun gibisi Avrupa’da yok…Bu savaşı kimin kazanacağını yarın hep birlikte göreceğiz…