Son günlerin en tartışılan ismi Gülay Atığ’la iki farklı ropörtaj

Güncelleme Tarihi:

Son günlerin en tartışılan ismi Gülay Atığ’la iki farklı ropörtaj
Oluşturulma Tarihi: Ekim 06, 1997 00:00

Haberin Devamı

Orhan, dünyanın en yakışıklı adamı!

Orhan Aslıtürk'ü daha düne kadar kimse tanımıyordu. Ama Gülay Atığ'ı hepimiz şöyle ya da böyle biliyorduk. Sürpriz boşanması artı sürpriz evliliği onu gündemin ön sıralarına yerleştirdi. Bir kadın gazeteci olarak, onun bu hızlı kararlarının arkasında yatan düşünceleri merak ettim. Merakımı giderecek sorular sordum. Beni şaşırttı, körkütük aşık olduğunu anlattı. Doğruluğuna yanlışlığına zaman karar verecek. Ama Gülay Atığ eşine ve eşi hakkındaki söylentilere göğsünü siper etti...

Erkekler açısından hayatınız değerlendirildiğinde, aradığını bulamamış bir kadın izlenimi veriyordunuz, şimdi buldunuz mu?

- Türkiyenin en radikal boşanma ve evlilik kararı alındı. Evet ben aradığımı buldum.

Nasıl anladınız aşık olduğunuzu?

- Boşanma kararım alınana kadar kocama karşı dürüsttüm. Evlilik bir yılda bitmez, kimse altında çapanoğlu aramasın...

Çabuk bitmez diyorsunuz haklısınız, peki başka birşey nasıl bu kadar çabuk başlıyor?

- Benim suçum açık olmak galiba. Ben, bitmiş bir evlilik yaşıyordum. Ve başka bir erkekle çeşitli toplantılarda karşılaşıyordum. O kişiye karşı kayıtsız olmadığımı hissetmeye başladım, o kişiyi özlemeye başladığımı anladım. Herhalde 33 yaşındaki bir kadın, bu duygunun ismini koyar, değil mi? Ben sadece, bitmiş olan evliliğimin hukuki kararının alınma sürecini hızlandırdım. Bazı eleştiler geliyor, boşanma kararı açıkladığında neden başkasını sevdiğini söylememişim. Daha, aileme açıklamamışım, iki çocuğumla konuşmamışım. Niçin 65 milyona ilan edeyim? Neden, üç beş ay beklememişim? Niye riyakar davranayım? Ben bir erkek polikacı olsaydım, bu kadar tatışılacak mıydı? Cem Boyner tartışıldı mı, Ercan Karakaş tartışıldı mı? Bir kadın, siyasetçi de olsa boşanabilir, sonra da tekrar evlenebilir. Bir kadın kolay yönetici yapılmıyor şu Türkiye'de. Bir gün doğum yapar işe gelemez edemez diye erkek tercih ediliyor. Ben belediye başkanıyken doğum yaptım...

Hırslı bir siyasetçi olarak sizi Çiller'e benzetiyorlar. Siz ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?

İkimizde sarışınız, Boğaziçiliyiz, iki çocuğumuz var ama önemli bir farklılığımız var, ben siyasal açıdan tabandan geliyorum, Tansu Hanım ise tepeden inme geldi. Yine de bir kadın olarak, başbakanlık seviyesine gelmesi takdir edilecek bir husustur. Bir de tabii, Tansu Hanım'ın eşi ile olan ilişkileriyle, benim eski eşim ve bundan sonraki erkeklerle olan ilişkilerim hiçbir zaman aynı değil, olmayacak!

Sizi yükselten birinin yanında yer almak, size daha çok yakışmaz mıydı? Evliliğiniz için deniyor ki, sebep para. Zaten yeteri kadar paranız yok mu?

- Var, demek ki para evliliği değil! Beni yükseltecek erkek meselesine gelince, eşimi benim gözümle gördüğünüzde, o zaten çok yükseklerde. Eşimin bir tek eksiği var; o da kendisini bugüne kadar tanıtmamış olması. Hep ‘‘low profile’’ kalmış. Belki tanıtsaydı kendisini bugüne kadar, bu sorulara muhatap olmayacaktı. Eşimi sadece tanınırlık oranında yukarı çektim. Onun dışında onu yukarı çekebilecek bir insan değilim, zaten kendisi çok yukarılarda.

Hayali ihracat, para aklama konularında söylentiler herkesin dilinde. Siz eşinizi savunup, koruma gereği hissediyor musunuz?

- Ben siyasette çok badirelerden geçtim. İnsanlar hakkında hep iddialar olur. Bu iddialar mahkemelere kadar gider. Mühim olan, mahkemelerin vermiş olduğu kararlardır. O kararlara göre o insan suçsuzsa, onu kimse suçlayamaz. Bir siyasetçi olarak benim başımdan çok şey geçti, kendisinin de bir iş adamı olarak geçmiştir. Ama ikimizin de geçmişimizden utanacağımız hiçbir şey yok. Hakkımızda herhangi bir adli suçlama olmuşsa, hepsinden aklanarak çıkmışızdır...

Size telefonda evlenme teklif etmesini pek aklım almıyor...

- Ben evli bir kadınken bana evlenme teklif edemezdi. Boşanma haberlerini gazetede okuduktan sonra, beni ilk arayan o oldu. Moralini bozma, seninle evlenmeye hazırım dedi. Bir kadını rahatlatabilecek herşeyi söyledi. Evliliğe dair ilk konuşmamız, telefonda oldu, yoksa telefonda teklif etmedi, sonradan oturduk konuştuk...

Ben de kadınım siz de, tenlerinizin uyuştuğunu bilmeden, nasıl evlendiniz? Böyle bir şey yok gibi davranıyorsunuz da...

Diyorum ya, sadece telefonla konuşmadık yüzyüze de çok konuştuk. Yoksa bir evlilik kararı sadece bir telefon görüşmesiyle alınabilir mi? Yazılanlardan çizilenlerden anlaşılıyor ki, benim flört etmeye bile hiç hakkım yokmuş. Meclislerin dedikodu malzemesi olmamak için, ilişkimizi hemen resmileştirdik. Belki de Türkiye'nin genelinde kabul edilen bu. Aile düzenine alışık bir ülke Türkiye. Düşünün ki, biz Orhan'la sinemaya gitmek isteyeceğiz, ya da yemek yemek... Olmazdı.

Siyasi malzeme yapılmayacağını bilseniz, yine evlenir miydiniz?

- Hayır açık yüreklilikle söylüyorum, hemen evlenmezdim. Evlenmeye karar vermiştim ama ben de her kadın gibi arkadaşlarımla ailemle bir parti yapmak isterdim. Dostlarım, arkadaşlarım düğünümde olsun isterdim. Niçin Mesut Yılmaz bana nikah şahidi olmasın? İsterdim tabii. Ama yapacağım bir düğün yemeği.

Sizinle evlenerek kendisini akladığı söylentileri var...

- Onun böyle bir şey ihtiyacı yok ki! Eğer bir çekintisi olsa benim gibi bir kadınla nasıl evlenmeye cesaret edebilir? Herşey yazılıp çizilebilir söylenebilir ama netice elinizdeki belgeler önemlidir. Ben bunlardan hiç çekinmem. Bizim kötü bir niyetimiz olsaydı eşimi vitrine de çıkarmazdım. Yok rant alacakmış yok bilmem ne. Bugüne kadar yakınlarıma rant dağıtmış olurdum böyle bir niyetim olsa. İddialar oldu, mahkeme, savcılar, müfettişler geldi böyle bir şey olmadığını gördüler. Böyle bir şey yok. Bizi izleyin göreceksiniz. Kamudaki yetkilerimle özel ilişkilerimi karıştırmaya başlıyorsam gelin beni asın!

Bunları Orhan Bey’e sorun

Gülay Hanım'ın soyadı ‘‘Atığ’’ iken hakkında en çok yazı yazan gazeteciyiz. Çatalca'dan başlayan siyasi serüveniyle ilgili olarak bugüne kadar bize sayısız belge ve bilgi gelmiştir. Bunları sürekli yalanlamış, ‘‘bir kadın olarak siyasi hasımlarımın tertibi’’ demiştir.

Bu son evliliğini de neden yapmıştır diye hep düşünmüşüzdür; Orhan Bey'in beklentileri ne olabilir, diye sormuşuzdur...

Maya İşmerkezi'ndeki makamında Oktay Apaydın'la birlikte 2.5 saat süreyle herşeyi konuştuk Gülay Aslıtürk'le... Her sorunun da yanıtını aldık (mı?):

Gülay Hanım, size ilk önce bana gelen bir ihbar mektubunun sonundaki şu paragrafı okuyacağım: ‘‘Dere Döviz, İlyas Çokay, Arman Kuyumculuk Akmerkez, Ayazağa toprak döküm yeri, Abdullah Çatlı ortağı Feti Namlıoğlu, gizli ortağı Orhan Aslıtürk, M.Köy Yaşat Manav, Gülay Aslıtürk, Ümit Utku Zincirlikuyu, Yaşar Gedik (Z.Özal'ın eski arkadaşı), Özen Yemek Fabrikası Cenk Öktem, Orhangazi çıkışı Dence Petrol, Belediye Gelirler Müdürü Nimet Bulut...’’ Bunlar size neyi hatırlatıyor?

- Herkes böyle şeyler yazabilir, ama kaynağı önemli. Bunlardan bazılarını tanırım. Ben açık bir insanım. Veremeyeceğim bir hesabım yok.

Yeni eşiniz Orhan Aslıtürk'e gelelim. Size Aslıtürk'le ilgili olarak yargıya intikal eden bazı iddiaları sormak istiyorum: Beyoğlu 3. Sulh Ceza Mahkemesi, eşiniz hakkında Kavala grubuna bağlı Birleşik Yatırım Bankası'nı dolandırmaktan 22.3.1996'da gıyabi tutuklama kararı veriyor. Sonra eşiniz yurtdışından dönmüyor... Aradan 10 ay geçtikten sonra bir gün geliyor ve mahkeme bu tutuklama kararını kaldırıyor. Bu davadan beraat ettiğini, ancak Kavala grubunun kararı temyiz ettiğini biliyoruz.

- Bunları bana açıkladığınız için teşekkür ediyorum. Orhan Bey'i sevdim, onun için evlendim.

Devam ediyoruz; ‘‘...bankadan aldığı mektupları kendi nüfusu altındaki yabancı finans kurumlarına yine kendi imzası ile yasaya aykırı olarak ciro ederek gerçekte varolamayan bir alacak iddiasıyla tedbir kararının varlığına rağmen, adeta bir çeki tahsile koyar gibi tahsilini ve bu yolla haksız menfaat temini sağlamaya çalıştığını göstermektir...’’ diyor mahkeme belgelerinde...

- Alacaklı olan Orhan Bey değil mi? Sonra bunlar avukatın iddiaları, ne anlamı var?

Evet... Banka ayrıca, Türkiye'de sabit ikametgahı bulunmayan Orhan Aslıtürk'ün soyadını ‘‘Aslı’’ olarak tanıttığı belirtilerek, Ahmet Haseki başta olmak üzere ortakları hakkında kamu davası açılması isteniyor, ayrıca Orhan Bey için Interpol'e kırmızı bülten çıkarılması ve tutuklanması isteniyor.

- Peki bunlar incelenmiş de, ne olmuş yani... Kararı siz gördünüz mü?

Evet mahkemede beraat ettiğini biliyoruz.

- Bunları lütfen kendisiyle görüşünüz. Kendisi size bütün şeyleriyle sunsun... Bakın ben Şişli Belediye Başkanıyım. Evlendiğim tarihten itibaren eşim ve Belediye'nin arasında olabilecek, olmayacak bütün konularda muhatabım. 42 yaşında bir işadamının geçmişindeki iddialar veya mahkemelerin, ihtilafların cevabını size çok rahatlıkla verebilir. Size teşekkür ederim... Ben Şişli Belediyesi'nin işleriyle Orhan Bey'in kendi işlerinin karıştırılmaması gerektiğine inanıyorum. Kamu görevi ayrı şeydir.

Orhan Bey'le ilgili iddiaları siz bilmiyor muydunuz?

- Hayır... Bana sadece işadamı olarak çeşitli dönemlerde, belki de en azından başına iş gelmiş işadamıdır... Ama pekçok işadamının yüzlerce davası vardır, üç dört tane dosyadan beraat ettiğini bana söylemiştir. Kendisine güvenim sonsuzdur. Kendisini savunacak kişi hiçbir şekilde ben olamam. Kendisi başarılı bir işadamıdır. Size randevu alayıp, gidin görüşün. istediğinizi sorun...İstediği belgeyi de koysun...Şu bir gerçek ki, nasıl ben siyasetçiyim, muhalefet iddiada bulunabilir...

Ama...

- Bugün Türkiye'nin üçte ikisi mahkemelik kendi arasında. Mahkemeye düşmemiş bir insanı düşünemiyorum. Apartman yönetiminde bile insanlar mahkemelik oluyorlar.

Ama, bu başka...

- Efendim, bunların cevabını kendisine sorun... O da sizinle görüşebileceğini teyit etti. Bunu da sadece sizin için söyledi. 'Ben beraat etmişim, temiz bir işadamıyım, demiştir bana... Benim güvenim sonsuzdur. Sevdim ve onun için evlendim.

Yargı var...

- Ben onu savunamam... Savunmak benim görevim değil...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!