İstanbul’un deniz hamamları

Güncelleme Tarihi:

İstanbul’un deniz hamamları
Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2007 16:41

Haberin Devamı

Sayın üstadım,

Diğer dünyada rahatınızın iyi olduğunu umarım. Yeriniz cennet mekan olsun ama gerçekten orada mısınız? Bu dünyadaki içkili, çalgılı yaşama düşkünlüğünüz, inşallah başınıza bir iş açmamıştır.

ÖNCEKİ YAZILARI

* Trafiği kim tıkıyor

Sizin gibi yaşamdan keyif alma beceri yüksek olanlara, diğer dünyada iyi gözle bakılmadığını tahmin ediyorum. Sıcakla da aranızın iyi olmadığını bildiğim için, cehennemin size göre bir yer olmadığını düşünüyorum. Keşke, “Ahretten Mektuplar” yazıp da bize oraları anlatabilseydiniz!

Ahmed Rasim Bey, malum bu yıl sıcaklar erkenden bastırdı. Karpuz kabuğu zamanından önce denize düşecek sanırım. Onun için bu mektupta, sizinle İstanbul’un plajları konusunda dertleşmek istiyorum. Belki bilmiyorsunuzdur, İstanbullular uzun yıllardan beri kıyılarında “deniz banyosu” alamıyorlar. Nedeni pislik. Maazallah iki kulaç atacağım derken, işin içinde sizin yanınıza gelmek de var. Yani İstanbul’da deniz artık seyirlik sadece. Son bir iki yıldan beri bazı eski plajlar yeniden açıldı ama, resmi kuruluşların kirlilik ölçümleri birbirini hiç tutmuyor. Kimisi temiz, kimisi kirli diye rapor veriyor. Hangisine inanacağımızı şaşırdık. Deniz burnumuzun dibinde ama, bizler denize girmek için yüzlerce kilometre uzaklara gitmek zorunda kalıyoruz. Harcanan binlerce lira da cabası.

Haberin Devamı

PLAJ NOSTALJİSİ

Sayın üstadım, denizle aranızın pek iyi olmadığını biliyorum. “Şehir Mektupları”nızdan birinde, bu konuya şöyle değinmiştiniz. İzniniz olursa bu mektuptan bir bölümü okuyucularıma aktarmak istiyorum:“Ben yüzme bilmediğim için,ekseriya Kalamış sahillerini severim. İsterseniz denizin ortasına kadar gidin, sular belden yukarıya kadar çıkmaz. Hem biraz sıcak olur. Fener de ondan aşağı kalmıyor. Bakırköy’deki deniz hamamlarında da bu kolaylık vardır. Köprü’ye hiç söz yok. Orada ne zaman havuza girsem, altımdaki döşemenin korkunç bir gürültü ile hamamın gövdesinden koparak Haliç’e doğru yüzmeye başlayacağı korkusu aklıma gelir.”

Ahmed Rasim bey,  bundan sonra yazacaklarımın çoğu sizin malumunuz. Çünkü anlatacaklarımın bir bölümü sizin yaşadığınız döneme ait. Yani biraz plaj nostaljisi yapacağım. Gençler plajın geçmişini öğrensinler, yaşlılar da eski güzel günleri anımsasınlar diye. Kaynak olarak Reşat Ekrem Koçu rahmetlisinden faydalandım. Oralarda rastlarsanız kendisine hürmetlerimi sunduğumu söyleyin.

Haberin Devamı

ÜNLÜ DENİZ HAMAMLARI

Koçu’nun “İstanbul Ansiklopedisi’nde” yazdığına göre, İstanbul’da halka açık deniz hamamları, kadınlar ve erkekler hamamı olmak üzere ikiye ayrılmıştı. İki hamam arasında, seslerin duyulmayacağı kadar bir mesafe olma koşulu vardı. 1867 yılında İstanbul kıyılarındaki hamamların sayısı 62’yi bulmuştu. Erkek hamamlarında bir kahve ocağı bulunur, burada çay, kahve, limonata, gazoz satılırdı. Sarhoş gelenler kesinlikle hamama alınmazdı. Hamamların içinde herkesin kullandığı localarda soyunanlar bir kuruş, özel localarda soyunanlar ise iki kuruş ücret öderlerdi. Kadınlar hamamı ile erkekler hamamı arasında polis sandalı aralıksız devriye gezerdi...”

Sayın üstadım, Koçu o günlerin ünlü deniz hamamlarını (plaj) şöyle sıralamıştı: Yeşilköy, Bakırköy, Samatya, Yenikapı, Kumkapı, Çatladıkapı, Ahırkapı, Salıpazarı, Fındıklı,Kuruçeşme, Ortaköy, İstinye, Tarabya, Büyükdere, Yenimahalle, Beykoz, Paşabahçesi, Kuleli, Çengelköyü, Beylerbeyi, Üsküdar, Salacak, Moda, Fenerbahçesi, Caddebostan, Bostancı, Kartal, Maltepe, Pendik, Tuzla. Yani sizin zamanınızda İstanbul’un bütün sahillerinden denize girmek mümkünmüş. Kıskandım sizi doğrusu.

Haberin Devamı

TEMİZ Mİ, KİRLİ Mİ?
 
Ahmed Rasim Bey, sizin yaşadığınız dönemde, deniz gerçekten bu kadar temiz miydi? Benim bildiğim o yıllarda tüm lağımlar denize dökülüyordu. Belediyeler hala bu işi çözmek için harıl harıl çalışıyorlar. Bence sizin yüzdüğünüz sularda da basiller kol geziyordu. Denizlerdeki kirliliği ölçecek aletler o zamanlar henüz bulunmadığı için, yetkililer basil miktarını ölçüp, durumu halka bildiremiyorlardı. Sıcaktan bunalan İstanbullu da, bilmeden mikropların arasında kulaç atıp duruyordu! Doğru mu düşünüyorum üstadım? Keşke bir imkan olsa da bu konuda bir şeyler söyleyebilseniz. Ben genç yaşlarımda İstanbul’un tüm sahillerinde denize girdiğim halde hastalandığımı hiç hatırlamıyorum. Eğer varsayımım doğruysa şimdi neden korkuyorum? Neden burnumun ucundaki denize girmek yerine, taa Bodrum’a, Marmaris’e, Datça’ya gidiyorum acaba? Çok mu vesveseliyim?

Haberin Devamı

YEDİ YENİ PLAJ

Sayın Ahmed Rasim Bey, mektubumu müjdeli bir haberle bitirmek istiyorum; Belediyeden öğrendiğime göre, bu yıl İstanbul’da 7 yeni plaj açılacakmış. Yani kıyılardaki plaj sayısı toplam 14’e ulaşacakmış. Belediye bu yaz denize girilebilecek plajları şöyle sıralamış. Avrupa yakasında: Güneş, Menekşe, Çiroz, Durusu, Çanta, Selimpaşa, Kumburgaz ve Silivri plajları. Anadolu yakasında: Caddebostan, Küçüksu, Şile Ağlayankaya, Uzunkum. Bu plajların açılması iyi hoş da, buralarda adabına uygun olarak denize girilecek mi acaba? Belki haberiniz yoktur,son zamanlarda iç donuyla, eteklikle denize girenlerin sayısı çok arttı da. Bu konuyu size başka bir mektupta aktarmak istiyorum.
Ben dört gözle, Maltepe’deki ünlü Süreyya Plajı’nın açılmasını bekliyorum. Çünkü evim orada. Denize her baktığımda, Adalara doğru kulaç attığımı düşlüyorum. Bakalım düşüm ne zaman gerçekleşecek. Sayın üstadım umarım vaktinizi almamışımdır. Her ne kadar artık sonsuza kadar zamanınızın olduğunu bilsem de,  sizi rahatsız etmekten yine de çekiniyorum.
Saygılarımın kabulünü rica ediyorum efendim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!