Sedef kolyeli daÄŸcıyı bırakıp gri Ä°stanbul’a geri döndüm...

Güncelleme Tarihi:

Sedef kolyeli dağcıyı bırakıp gri İstanbul’a geri döndüm...
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 21, 2004 00:00

En iyi aÅŸk öykülerinin ilki 24 yaşındaki Duygu Yılmaz’a ait. Duygu, Antalya Olympos’ta yaÅŸadığı yaz aÅŸkı Darren’ı KELEBEK okurlarıyla paylaÅŸtı ve 250 milyon liralık ödülü kazandı.Musa ve Omurga dağının ortasından geçen Akdere, her zamankinden berraktı. Olympos antik kenti yaÄŸmalanmış hamam kalıntılarının ve gemi kabartmalarının ortasında kurulu ve dünyanın birçok yerinden ziyarete gelen insanların uÄŸrak yeriydi. Yalnız başına sadece kendimle olabileceÄŸim, yalın bir hafta beni bekliyordu. Sahile yakın pansiyonlardan birine yerleÅŸtim. Kaldığım aÄŸaç evim böceklerin istilasına uÄŸrasa da, çok huzurluydum. Dışarıda yıkanmanın zevkini ilk orada tattım. Ãœzeri açık tahta bir paravan yardımıyla gökyüzünü seyrederek duÅŸ almak inanılmaz keyifliydi. Bunun dışında sabah kalktığınızda battaniyenizin üzerine düşen çiÄŸ, tahta aralıklarından sızan yaÄŸmurla uyanmak, Akdeniz’in o bodur aÄŸaçlarının kokusu, her ÅŸey, rüya kadar uzak, içinde olduÄŸum kadar gerçekti. Kendimi çok yorgun hissediyordum. Bungalovumun üzerinde kocaman rakamlarla 13 yazıyordu. Arka tarafım uçsuz orman, önümde ise Musa Dağı vardı.*** AkÅŸam yemeÄŸi için bahçeye, sedirlerin oraya doÄŸru yürürken, boynunda havlusu, sapsarı darmadağın saçları, saç sakal birbirine karışmış bir çocuk bana gülümsedi. Çok sevdiÄŸim tiyatro sanatçısı Demet Akbağ’ın canlandırdığı ‘FeriÅŸtah’ tiplemesinde olduÄŸu gibi, bir anda insanı hayal dünyasına sokan, rüya gibi bir suratı vardı.Sedirlerde tavla oynayan, nargile içen insan toplulukları beni o andan itibaren heyecanlandırmaya baÅŸlamıştı bile. AkÅŸam yemeÄŸinden sonra sahile doÄŸru yola koyuldum. Sıcaklık gitgide vücudumun heryerine iÅŸlemiÅŸti bile. Plaja doÄŸru yürürken ney sesleri duyuyordum. Mistik bir hava eÅŸliÄŸinde melankolik bir ÅŸekilde yürürken yanımdan hızla bir bisiklet geçti ve ileride durdu. Bungolovdan çıkarken karşılaÅŸtığım rüya çocuktu kendisi. Bana, beni tekip ettiÄŸini söyledi. Önce biraz tedirgin olmuÅŸtum fakat yine de içimde garip bir sıcaklık oluÅŸtu. Tanışmak istediÄŸini ve Yeni Zelanda’lı olduÄŸunu, hemen hemen her yıl Olympos’a geldiÄŸini söyledi. YavaÅŸ yavaÅŸ plaja doÄŸru yürümeye baÅŸlamıştık...Darren: Bu arada ismim Darren.Duygu: Ben de Duygu.Darren: Pansiyonda yanımdan geçtiÄŸinde gözlerinden çok etkilendim.Duygu: TeÅŸekkürler.Darren: Nerelisin?Duygu: Ä°stanbul.Darren: Ä°stanbul muhteÅŸem bir ÅŸehir. Gri bir yer. Yani siyah ve beyaz karışık orada.Duygu: DoÄŸru. Renklerle aran iyi galiba.Darren: Yeni Zelanda’da renkler çok nettir. Ama bazen insanın gözünü yorar.*** Zaman ilerlerken hep farkında olurdum. Ancak onunla konuÅŸurken farkına bile varamamıştım. Plajda yürüyüş yaparak arada bir susuyorduk. ‘Esas çocuk kızın elini tutar ve kafasını göğsüne yaslar.’ Ä°lerleyen aÅŸamadaki sahne bu olmalıdır ama, Darren çok ilginç bir çocuktu. Ellerini elime doÄŸru yaklaÅŸtırırken sonra geri çekti. Utangaçtı. Anın kaybolacağından korkmuşçasına sohbetimiz sırasında sık sık, ‘Ne zaman buradan gideceksin?’ diye soruyordu. ‘Bir hafta sonra’ dedim. ‘Ben de gidiyorum’ dedi o da.Bugüne kadar aÅŸk kavramı üzerinde düşündüğümde vardığım sonuç; insanın kendisini ÅŸapÅŸal gibi hissettiÄŸiydi. Fakat o anda hissetiÄŸim tek ÅŸey ruhu onarılmış, acı tatlı birçok ÅŸey yaÅŸamış birinin huzuru bu kadar yakından tatmasıydı. Daha doÄŸrusu uzun sürmeyeceÄŸini bildiÄŸim bir kimya karmaÅŸasıydı.Hava karardı. Hayatımda il kez yakamoz gördüm. Darren birden bire ayaÄŸa kalktı. Saçlarıma dokundu ve kokladı. ‘Hadi geri dönelim’ dedi. Kendimi kötü hissetmeye baÅŸlamıştım bile. Çünkü biliyordum ki bu bir hafta çok hızlı geçecekti ve bıçak gibi onun olduÄŸumu hissettim. Pansiyona girerken, Manu Chaou’nun o muhteÅŸem Bob Marley’i andıran sesini duyduk. Megustas... En sevdiÄŸim parçasıydı. Darren bir kadeh ÅŸarap getirdi. Sallanan sandalyede, bir taraftan müzik dinledik bir taraftan gece ve yıldızların her bir zerresinin farkında olarak dizlerimde uyudu. Bu masumiyet doÄŸanın bize olan yardımıyla daha da perçinleÅŸti. Bu farklı coÄŸrafyalar ve onun nefesinin uyurken bacağıma deÄŸmesiydi gerçek olan.Ertesi sabah kucağımda uyandı ve ‘GüneÅŸi karşılarken yanımda olman çok güzeldi’ dedi.Ben aÄŸaç eve gitmem gerektiÄŸini söyledim. İçimde kocaman bir delik çoktan açılmıştı. Ondan uzak durmam gerektiÄŸini hissetim. Onu her gördüğüm gün, darbeydi artık. Hızla mayomu giyindim ve hamam kalıntılarının arasından denize doÄŸru yola çıktım. AkÅŸama kadar denizden hiç çıkmadım. Sadece gökyüzüne baktım. Darren’ı görmedim. AkÅŸam olmuÅŸtu ve onu görmekten deli gibi korkuyordum. Nasıl bir his ki bu, insanın olgunluÄŸu bir anda yerlerde geziniyor. Güzel bir duÅŸtan sonra ahÅŸap evimde biraz kestirdim. Kendime geldiÄŸimde Sting’den ‘English Man in New York’ sesi yükseliyordu havada. Beni baÅŸkalaÅŸtıran bir adamdı Sting. O soÄŸuk Ä°ngiliz tavrının altında bizm oryantal anlayışımıza yakın bir havası ve sıcaklığı vardı sanki. *** AkÅŸam yemeÄŸinde onu göremedim. Müzik dinlemek için diÄŸer pansiyona doÄŸru yola koyuldum. Karanlık yol uzadı uzadı uzadı... Bir grup genç bağıra bağıra ÅŸarkı söylüyordu. Darren’ı gördüm. Bir grup kızla sohbet ediyordu. Fakat sohbet oldukça koyuydu. Yanlarına gitmeden doÄŸru müziÄŸin yoÄŸun olduÄŸu alana gittim. İçimden ‘Onu hiç görmedim ve tanımadım’ diye tekrarlıyordum. Dans etmeye baÅŸladığımda kafamı çavirdiÄŸimde Darren’ın dudaklarına yapışmış bir kız gördüm. Kendimi çok kötü hissetmiÅŸtim. Resmen onu kıskanmıştım. Kendimden çok emindim. O ise ‘Yüzüklerin Efendisi’nden fırlama gözleriyle bana baktı ve kafasını çevirdi. Yanıma hiç gelmedi. Kızlarla birlikte gülüşler, nispetler, dans etmeler. Sinir olmuÅŸtum. Birden bire kendime geldim ve reel dünyaya dönme vakti olduÄŸunu hissettim. Bir taraftan içimdeki ses ‘gelecek’ diyordu. En sonunda sıkıldım ve tek başıma koÅŸarak kaldığım pansiyona doÄŸru koÅŸtum. Arada bir arkama baktığımda fark ettiÄŸim; Darren arkamdan koÅŸuyordu. Onu hiç yaÅŸamadığımı düşüne düşüne bungolovuma geldim ve sabaha kadar uyuyamadım. Darren aÄŸaç merdivenlerden yukarı çıktı ve kapıyı açmamı istedi. Kapıyı açmadım. Bir süre sonra gitti. Ertesi gün benim için çok kasvetliydi, çünkü eve dönmeye karar vermiÅŸtim. ‘Korkunç bir tatil bu’ diye diye. Darren’ın aÄŸaç evine girdim. Uyuyordu. Bir süre onu seyrettim. Sonra fark etti ve uyandı. Ona gideceÄŸimi söylediÄŸimde suratı bembeyaz oldu. Bana farklı coÄŸrafyalarda olduÄŸumuzdan bahsetti ve ‘Ben eÄŸer sana alışırsam zorlanırım’ dedi. Aynı ÅŸeyi düşünüyorduk. Bana ‘İnsanoÄŸlunun en aciz kaldığı histir bu’ dedi.Birden bire gitarını çıkardı ve bana sözleri çok ilginç bir ÅŸarkı söyledi. Kendi bestesiymiÅŸ. Åžarkının sözleri şöyleydi; Seni sedef gibi denizden çıkardım ve boynuma taktım o kolye topraÄŸa kadar boynumda olacak, ölünce topraktan deÄŸil yine denizden çıkacak.AÄŸaç evden çıkmadan yanımda ona bir hediye getirmiÅŸtim. Hediyem sedef bir kolyeydi. Darren bunu görünce çok ÅŸaşırdı.*** Olympos sanki hissedermiÅŸ gibi serin ve yaÄŸmurluydu. Odadan ayrıldım. EÅŸyalarımı hazırladım. YaÄŸmur iyice bastırmıştı. Minibüsün Antalya’ya dönmesine 10 dakika vardı. EÅŸyalarımı kapının önüne bıraktım. Darren sedirlerde oturmuÅŸ elinde gitarı kendi kendine bir ÅŸeyler mırıldanıyordu. Daha sonra ona yaklaÅŸtığımda çaldığı parçanın ‘Pearl Jam’ grubundan Black olduÄŸunu fark ettim. O anda gerçekten film gibi her ÅŸey tek karede durdu. Tüm detaylar kendiliÄŸinden kucağıma düşmüştü. Hafızamı kaybettiÄŸim zaman unutulacak bir histi bu; unutmam imkansız. Minibüs geldi. Darren’a sarıldım. Ellerimi tuttu ve adres, telefon, e-mail istedi. Veremedim. Yapamadım. Darren arkamdan baktı ve kolyeyi öptü. Minibüsün arka camından bakakaldım. Vadiden yukarı çıkana kadar aÄŸladım. Gri Ä°stanbul bekliyordu beni.Hakkında bildiÄŸim tek ÅŸey: Darren Hosken... New Zealland / Wellington/ Age (yaÅŸ):30, Gitarist ve DaÄŸcı.‘Darren bir kadeh ÅŸarap getirdi. Sallanan sandalyede, bir taraftan müzik dinledik bir taraftan gece ve yıldızların her bir zerresinin farkında olarak dizlerimde uyudu. Onun nefesinin uyurken bacağıma deÄŸmesiydi gerçek olan.’Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!