POSTMODEM KONUÅžMALAR / 3 #aynaalestasana siz demek.... alesta chances topic to: "lütfen kendinizi seyretmeyiniz!" hiç görüÅŸmedik, yine de çok iyi tanıyordum

Güncelleme Tarihi:

POSTMODEM KONUŞMALAR / 3 #aynaalestasana siz demek.... alesta chances topic to: lütfen kendinizi seyretmeyiniz hiç görüşmedik, yine de çok iyi tanıyordum
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2000 00:00

POSTMODEM KONUÅžMALAR / 3 #aynaalestasana siz demek.... alesta chances topic to: "lütfen kendinizi seyretmeyiniz!" hiç görüşmedik, yine de çok iyi tanıyordum onu. bana kendini, ben ona kendimi anlatmamıştım. aynada kendimle konuÅŸtuÄŸumu söyledim kendime, inandıramadım. oysa ne çok kanıtım vardı bu söylediklerime. bir aynada -aynaların da renklisi olur muydu, vardı iÅŸte- kendimle konuÅŸuyor, onu görebiliyordum karşımda. sözcüklerin zamana karşı duramayışları ve hep bir gecikmeyle, kendime verdiÄŸim yanıtları, kimi zaman sorumdan önce yanıtlamam gibi, bir yanılsamanın, bir zamanda yolculuÄŸun, kendimi böylesine eleÅŸtireceÄŸim, suçlayacağım, yine de yanıtlarımı sorularımdan önce görme sabırsızlığım yüzünden bir an önce kendimi yanıtlamaya çalışacağım bir aynada, kendime bildik sorular sormam, onu hiç tanıyamayacağımı düşündürmüştü bende. öyle olmadı…sana siz demek, bir kopuÅŸun baÅŸlangıcı, bir bütünün ilk adımı ya da. henüz bilmiyorum bunu. tanımını yapamadığım her ÅŸeyi en çok size yakıştırıyorum. suçları yok sayan bir paylaşımdan geçiyorum yanınıza. içinde, sürekli bir 'acaba' taşıyan bu paylaşım duygusu yüzünden belki, sizi baÅŸka insanların geçmiÅŸiyle sınamaya çalışıyorum. anılarımızın bizi her rahatsız ediÅŸinde, çarptığımız kapıları yeniden çalmak, bir paylaşımın ip uçları olabilir miydi? bunu da bilmiyorum henüz ve üzerine üzerine gidiyorum; bize sunulan, kısıtlı, üstelik parayla satın alınmış zamanlarda. her ÅŸey sözcükler ve tümcelerin bütünü iÅŸte; bir ekran, tıkırtısı, yanında müzik dinleme ihtiyacını bile ortadan kaldıran bir klavye, ille de ekran... seni, yani sizi, bir daktilonun tuÅŸlarında ÅŸekillenen zavallı, beyaz bir kağıt parçası gibi buruÅŸturup atamamak en çok da. sana siz demek, azalan bir adamın, uzaklaÅŸması kalabalık bir yolda. bizi, yani beni rahatsız eden bütün ayrıntıların, somut olamayışlarımın, kendi evinde kendini arayan gönüllü, özgür bir köleliÄŸin, bile isteye yırtması özgürlük belgesini; hepsi bu iÅŸte!yanılmadınız, sizi yaşıyorum son günlerde. sizi, kendimden bile daha çok düşünüyorum desem haksızlık eder miyim, bilmiyorum. belki de kendimi düşünüyorum; sizi deÄŸil. sen yoksun aslında, biz de yokum. yani ben, unutuyorum iÅŸte. kendimi ne kadar da çoÄŸaltıyorum anlatamam size. bizi sana anlatmak; iÅŸin en zor yanı da bu biliyor musun? seni sözcülerin arkasına saklamak -bu gücüme gidiyor üstelik-, senin için, sözcüklerin ardına saklanmış bir bilmece olarak kalmak, sende, bir aynayı tanımaya çalışmak, barışmak, kavgalar yapmak… hayır seninle deÄŸil, sen dışındasın bütün bu olanların, kendimle, en çok kendimle, kavgalarımın size katlanamayan bir masada, dağınık bir masada, bizi unutturmaya çalışması bize; sana siz demek,en eski alışkanlığımdı, biliyorsun bunu. unutmak iÅŸimize geliyor nedense; unutuyoruz. bilmediklerini bile unutmak rahatsız etmiyor seni. saklanıyorsun, ben de. aynı odada, ama kilometrelerce uzakta olmanın dayanılmaz sancısını yaÅŸayabiliyorum yine de. sen de denemek istiyorsun bunu, böyle anlıyorum. böylece bitiriyorum kendimi. elektrik kesintilerine daha önceleri neden bu kadar kızmadığımı, mum ışığında oturmayı ve kendimle konuÅŸmayı özlediÄŸimi düşünüyorum. kalabalık olmayı, sizi, kendime katmayı unutmayı, baÅŸaramayacağımı bilerek de olsa, unutmayı denemeyi, unuttuÄŸumu sanarak seni kandırmayı, bildiklerimin yükünü, bilemediklerimle kanıtlama fırsatını tanımak isterdim. olmadı; beceremedim. denizlerde yaÅŸamaya alışmış, karanın bunaltan havasını ciÄŸerlerimize doldurmayı kendimize bir türlü yediremeyen, yine de 'yaÅŸamak zorundayız' gibi bir yanılsama ile günümüzü geçirip, yaÅŸamın ne de güzel yanları olduÄŸu ile kendimizi avutan kocaman salaklardık biz, yani ben. siz, beni ne kadar tanıdığınızı, yanlışım var, biliyorum, kendinizi ne kadar çok tanıdığınızı hayretle izleyip, yarına nasıl bakacağınızın ÅŸekillenmesinin size vereceÄŸi sıkıntılardan kaçmak isterken, biz, kaldığımız yerden baÅŸlamayı, unutulmuÅŸ bir anının artık bize veremeyeceÄŸi tadı, yeniden baÅŸlayabilme umudunu tüketiyorduk git gide. upuzun saçlarım vardı benim; sizin de öyle. kim olduÄŸunuzu unutuyorum, kızmayın bana. elektrikler kesiliyor, okumak istediÄŸim kitaplar oluyor bazen, onlara dalıp unutuyorum sizi. seni unutmuyorum ama, nasıl unuturum ki?siz bizimle yaÅŸamayı öğrendiÄŸinizden, ya da ben böyle bir duygunun içine saplandığımdan bu yana, insanları daha çok sevmeye de baÅŸladım, inanıyor musun? inanmalısın. ben inanıyorum çünkü. size inanıyorum. yalan söylemeyecek kadar güzel bir yazınız var. el yazınızdan söz etmiyorum elbette. sen yalancı olamazsın, hissediyorum bunu; en azından benim kadar yalancı olamayacağını biliyorum. kendime yalanlar söylemeye bile baÅŸladım, size söylemem hayır, siz buna layık deÄŸilsiniz. ya da söylemem gerek, yalan nedir ki, bütün bunlar yalan deÄŸil mi, en büyük yalancı biz deÄŸil miyiz? böyle çok konuÅŸtuÄŸumda, seni hiç tanımadığımın farkına varıyorum. izliyorum bütün olup bitenleri, küfürler ediyorum. ayna mı bütün bunlar, ayna nedir? siz bir aynasınız desem size haksızlık etmiÅŸ olur muyum sence? affet beni. saçmalamaya baÅŸladım. bir aynayla konuÅŸabilir mi insan. konuÅŸur deÄŸil mi, belki de en çok bir aynayla konuÅŸmaya ihtiyacımız vardır ve bunu bilmiyoruzdur. belki de, belki de hep bir aynayla konuÅŸtuÄŸumuzun farkında bile deÄŸilizdir. ayna bizim en iyi dostumuz olabilir mi sence? ve biz, her sabah ona bakıp, kendimize selam vermeyi unutuyor olabilir miyiz? ben senin en iyi dostun olabilir miyim? sana siz diyebilir miyim, denesem? ne kadar aptalım; bir aynayla konuÅŸuyorum. gözlerim kocaman olmuÅŸ. yine de aynada göremiyorum artık seni. -gözlerimin kocaman olduÄŸunu söylediler bana. bütün söylenenlere inanıyorum.- orada mısın, dinliyor musun beni?hiç görüşmedik, yine de çok iyi tanıyordum onu. bana kendini, ben ona kendimi anlatmamıştım. aynada kendimle konuÅŸtuÄŸumu söyledim kendime, inandıramadım. oysa ne çok kanıtım vardı bu söylediklerime. 'kendi' sözcüğüyle baÅŸlayan tümceler kuruyordum o günlerde;düştüm sonra... alesta (147.12.47.XXX) has left #aynaAli Hikmet EREN - 1 Mayıs 2000, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!