İnay’a gittiğimizde, neredeyse tüm köy, meydanda hazır bekliyordu. Sözcüleri avukat Tahsin Köse de Uşak’tan gelmişti. Erkekler sakin ama kadınlar çok ateşli birer çevreci. Sık sık "Siyanürcü şirket, memleketi terk et" diye slogan atıyorlar. "Altın çıkmasın, demiyoruz. Siyanürle çıkmasın, diyoruz. İleride suyumuza karışacak, musluklarımızdan zehir akacak" diyorlar.Bir kadın söyleniyor: "Biz Uşaklılar böyleyiz işte. Karun’un hazinesini de verdik, hazinemizin altınlarını da." Bir erkek bağırıyor: "680 ortaklı un fabrikamız yarın siyanürlü unu satabilecek mi?"21 Haziran 2005’te İnaylılar, maden şirketinin köylerindeki su yolu kazısını durdurmak istedi. Jandarma müdahale etti. Sekiz köylü yaralandı, 12’si gözaltına alındı, bir kişi de tutuklandı. 30 köylü 20 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanıyor. Yargılananlardan Yeter Üstündağ (54), "Dayak yiyen benim" diyor. Asiye Öktem (49) ise "Bizi döverek sürüklediler, köpeklerle kovaladılar. Mahkemeye gidiyoruz. Onlar anlatıyor, biz dinliyoruz" diyor. Zülfiye İbiş (65), düzgün cümlelerle konuşuyor: "Yalnız bizim değil, tüm Ege’nin sorunu. Bizi cahil, kimsesiz mi görüyorlar? Siyanürlü altını ülkelerinde çıkarsınlar. Ülkemizi kirletmesinler!"Sıra fotoğrafa gelince özel kostümler çıkıyor, giyiliyor. Belli ki tecrübe kazanmışlar. Sahneye çıkacak tiyatrocu gibi ciddi, özenle hazırlanıyorlar.
Av. TAHSİN KÖSE (İnay Vicdan Hareketi Sözcüsü)Altını gömüp toprağı zehirleyip gideceklerAltın üretimine değil, siyanür liçi yöntemine karşıyız. Danıştay 6. Dairesi, Bergama Ovacık altın madeniyle ilgili verdiği kararda "İnsan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletilmesinde kamu yararı yoktur. Anayasa’nın 56. Maddesi’ne aykırıdır" diyor. Aynı gerekçeler Kışladağı madeni için de geçerli. 360 tonluk rezervin 98 tonunu çıkaracaklar. Madeni kaparken 6 milyar dolarlık 262 ton altın bir daha çıkarılmamak üzere gömülecek. Bize de ağır metal dolu 400 metre derinlikte ve 1 km. çapında zehir göleti kalacak. Yeraltı sularımız kuruyacak, ağır metaller ve siyanür toprak, su, havaya geçip doğayı yok edecek. Yörede yaşayan 40 bin kişi, gelecek nesiller kanser ve diğer hastalıkların tehdidi altına girecek.
