Albüm konsept olsun diye kasmıyoruz

Güncelleme Tarihi:

Albüm konsept olsun diye kasmıyoruz
Oluşturulma Tarihi: Aralık 16, 2012 00:00

Son albümleri ‘Güneşi Beklerken’ birkaç gün içinde yayınlanacak grupla birlikte Londra’ya uçtuk, plakçıları tavaf ettik, O2 Academy’deki konserlerini yerinde izledik.

Haberin Devamı

Mor ve Ötesi artık çok büyük bir grup. Ulaştığınız kişi sayısı arttıkça grupta ne gibi değişimler oluyor?
- Burak Güven: Bir gün hedefe yaklaşmış, tatmin olmuş gibi hissedip üç yıl sonra öyle olmadığını anlayabilirsin de. Tatminlik sakat bir beklenti. Genel koşullara bakmalı. Neticede müzik yapıyoruz. İyi, içinde yaratıcılık tozunu bol bol barındıran, fikirlerimizin vücut bulduğu bir iş bu.
Harun Tekin: Tatmin kişiye göre değişir, insanlarla kurulan diyalog sonucunda farklılaşabilir. Bizim özelliğimiz sevdiğimiz müziği yapabiliyor olmak. Sevmediğimiz şeyleri yapmamak konusunda iddialıyız.
Harun (Tekin) dışındaki herkes artık evli. Hayattaki bu değişimler nasıl etkiliyor?
- B.G: Lise ilk eşiktir, aile evinde para sorunun yok ve eğleniyorsundur. İkinci evrede askerlik ve evlilik grubu yıpratır. Biz o evreleri atlatabildik, dinleyicilerimizle büyüdük, geride 15 yıl ve yedi albüm bıraktık. Eşimiz, dostumuz hayatımızı etkiledikçe müziğimiz de etkilendi.
Albümde sözler konsept mi? ‘Cambaz’ gibi politik dokundurması net şarkılar duyabilecek miyiz?
- H.T: Ne kadar konsept olsun diye uğraşırsan o kadar zorlanırsın. Akışına bıraktığında bir konsepte yakın durabilir. Bunun en güzel örnekleri bizim için Gül Kendine ve Dünya Yalan Söylüyor. Konsept olsun diye uğraşmadığımız fakat sonradan aklımda konsepte oturttuğum albümlerdir.
Geriye baktığınızda Mor ve Ötesi’ni  nasıl görüyorsunuz?
- Kerem Kabadayı: İlk albümü çıkarttığımızda 17-18 yaşlarındaydık. Bugün 30’ların ortasına gelmiş, iyi kötü yükleriyle birlikte elimizde 17 yıllık bir grup var. Albüm dinleme alışkanlığı azalmış, hafıza sıkıntısı çeken bir toplumda iz bırakmaya çalışıyorsun. Kemik kitlenin bir grubun devamını sağlayamadığı bir ülkedeyiz. 17 yılımız dalgalarla boğuşarak geçti.

Haberin Devamı

Albüm konsept olsun diye kasmıyoruz

DVD OLMADI,  BLU RAY’E KISMET
Şarkıları farklı isimler bestelese bile altına hep Mor ve Ötesi olarak imza atıyorsunuz. Neden?
- H.T: Bu yıllardır böyle. Şarkıyı biri yazsa da son hali herkesten geçiyor.
- Kerem Özyeğen: Şarkılar doğaçlama gelişiyor. Dolayısıyla tek imza atmayız.
Sabit dört üyeli, kararları beraber alan MVÖ’yü dinlemek, üyeleri değişken bir grubu dinlemekten daha fazla zevk veriyor. Bunun sebebi nedir?
- B.G.: Sabit dört üye olduğumuz için inanılmaz şanslıyız ve bu şansın farkına varmamız çok zaman aldı. Herkesin farklı karakterleri olması gruba eşsiz katkı sağlıyor. Biz aslında dört benzemeziz.
İleriye dönük hedefleriniz nelerdir?
- H.T: DVD’yi yakalayamadık,  Bluray’den sonraki formatı da yakalamak istiyoruz. Bluray de tartışılır ama sonraki formata bir şey yetiştireceğiz gibi. (Odada kimse gülmekten konuşamıyor.)
- K.K: Albüm yapmayı bir hedef olarak koymak salakça gelebilir ama albüm mantığının bu denli erozyona uğramasıyla birlikte albüm yapmak hâlâ bir başarı. Müzik piyasasının dayatmalarıyla bu iş gittikçe zorlaşıyor. Açıkçası bu albüm benim için bir hedefti.
‘Dünya Yalan Söylüyor’ firmaların rock müzikle de popülerleşileceğini anladığı bir albümdü.  Açılan bu kapı hakkında ne düşünüyorsunuz?
- H.T: Evet, bir kapıdan bahsedebiliriz, bunlara katılıyoruz ama bu zaten 3-4 yılda bir olan bir dalgalanma. Şebnem Ferah’ın, Duman’ın, Athena’nın, Kargo’nun da böyle albümleri var. Kapıyı açan değil kapıdan geçen grupların bu duruma tepkisi nedir ona bakmak da gerek. Gruplar da bu fırsattan yararlanmak istedi haklı olarak. Sıradanlıkları da dinlemeyi sevdikleri müziği yapamıyor oluşlarından. Sanki arzularından ödün vermek gerekirmiş gibi düşünüyorlar. Oysa ki bahsettiğim gruplar kendi istedikleri işi yaptıkları için kapı açan albümler yaptılar.

Haberin Devamı

Bazı parçalar prova sırasında kaydedildi

Bu albümü diğer albümlerden farklı kılan ve bizi rahatlatan, provalarda şarkıların kanal kayıtlarını da almamız oldu. En iyisiyse provalarda çalıp beğendiklerimizi oynama yapmadan albüme koymamızdı. Bazı şarkıların tamamını bu demolardan kullandık. ‘Güneşi Beklerken’, ‘Boş Bir Dünya’ şarkıları böyle ortaya çıktı. Onun dışında stüdyoda genel olarak birlikte çaldık. Serdar  Ateşer’in prodüktör olarak dahil olması da üretme sisteminde yeni şeyler denememizi sağladı. Tuttuğunu bildiğimiz formülleri değiştirdik ve sonuçtan inanılmaz memnun kaldık.

Londra Notları...

? O2 Academy’de daha önce Kiss gibi gruplar gizli performanslar vermiş. MVÖ konseri de gayet enerjikti.
? Londra’da Burak Güven ve Kerem Özyeğen’le plak, kitap ve CD peşinde koştuk durduk. Yemeği bile unuttuk. Plak ve CD’ler yüzünden hepimizin cüzdanında kısmi kara delikler oluştu.
? Güven ve Özyeğen’le yaptığımız gezide Gerry Rafferty’nin efsane şarkısına da ismini vermiş Baker Caddesi özneydi. Dilimize şarkının meşhur melodisi takılmış vaziyette dolaştık.
? Burak Güven’in arkadaşı olan tasarımcı Hüseyin Çağlayan grubun kulisini ziyaret etti, konseri izledi ve grupla birlikte after party mekânına geldi.
? Grubun her üyesi bambaşka karakter. Harun Tekin, başarılı bir. Burak Güven, hem sempatik hem ağır hem de grubun bel kemiği gibi bir adam.
? Kerem Kabadayı az, öz ve yerinde konuşuyor. Kerem Özyeğen grubun en sessizi. Sahnede canavar. Kusursuz gitarcılığını bu sessizliğine bağladım. Yakında baba olacak, inanılmaz heyecanlı. Otelimizin bulunduğu Barbican semtini Türkçe okuyarak “Kızım olursa adını Barbican koyacağım” esprisi seyahate imza attı. Bu ismi o ekipteki kimse unutamaz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!