Bir Hrant da ben olmak istemiyorum

Güncelleme Tarihi:

Bir Hrant da ben olmak istemiyorum
Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2008 00:00

Şair Küçük İskender’in son şiir kitabı, Ölü Evinde Seks Partisi, Sel Yayıncılık’tan çıktı. Kitaptaki 72 şiir, ölü evinin hüznüyle, aşkların ve mutluluklarının iç içe geçtiği uzun, tek şiir gibi. "Ama keşke bu ülke, bu hayat, bu koşullar bana bu kitabı yazdırmasaydı" diyor.

Vakit Gazetesi, iki gün arka arkaya Frankfurt Kitap Fuarı’ndan henüz dönen Küçük İskender’i hedef alan yazılar yayımladı. Küçük İskender’i fuara davet eden Kültür Bakanlığı da suçlanıyordu bu yazılarda. Onun için "Eşcinselliğinden ve Kemalistliğinden övgüyle bahseden, eroin kullanımını ulvi bir durum gibi gösteren yazar" deniyor. Türkiye Yazarlar Sendikası bir açıklama yaparak gazeteyi Küçük İskender’den, eşcinsellerden ve kendi okuyucularından özür dilemeye çağırdı. İskender de endişeli: Bu çok ciddi bir tehdit. Bir Hrant da ben olmak istemiyorum.

Her kitabınız çocuğunuz olsa bu nasıl bir çocuk?

- Bu çocuk marazi bir çocuk. Kötü kötü bakıyor. Büyümeden ölme riski taşıyacağına inanan haylaz bir çocuk. Evden kaçacağına inandığım çocuklardan biri. Gelmesin, evlerden ırak olsun. Bu kitabı yazmak istemezdim. Yazdığım için tabii ki memnunum. Ama keşke bu ülke, bu hayat, bu koşullar bana bu kitabı yazdırmasaydı.

Şiirleriniz bu kez sizin gibi değil, ağırbaşlı.

- Ben de ağırbaşlıyımdır, bakma. Aslında marjinal bir hayat sürdürmüyorum. Yıllar önce üstüme yapıştırılan marjinal sözcüğü, beni bir şeylerden koruyan şemsiye oldu. Ama bazı kesimlerle aramda engel teşkil etti. Oysa şiirimde ve düzyazı çalışmalarda her zaman her alana gidebilmek, her noktada durup hayata oradan bakabilmek çabası var. İçinde olduğum kareyi yuvarlamak, her noktayı köşe yapıp kendi çemberimi çizme çabası.

Ağırbaşlılığınız, riskleri göze alma enerjinizi azaltmadı mı?

- Tempom düşmedi fakat eskiden ilgimi çeken sivri noktalar ya da keyif aldığım her şey sanki törpülendi. Ülkenin muhafazakárlaşmasıyla koşut. Artık eskisi kadar zevk almıyorum geceleri İstanbul’u dolaşmaktan. Yalnızlaştığınız için dışarı çıkmıyor değilsiniz. Dışarıda yapacak pek bir şey yok artık. Bunun için de eskiden zevk aldığım ortamları oluşturmaya çalışıyorum ya da gidip bulmaya çalışıyorum ama eskisi kadar fazla olduğunu söyleyemem.

Törpüleyen, tek tipleştiren iradeye tepki var yine şiirlerinizde.

- Frankfurt’ta yabancı bir gazeteci sormuştu, 301. Madde’yi. Demiştim ki, 301’in kaldırılması ya da yerinde durması, beni çok fazla ilgilendirmiyor. Çünkü ben düşünmeyi sürdürüyorum. Ben protestomu her zaman sürdüreceğim. Bu da beni her zaman protestocu, uyumsuz kılacak. Umut etmek her zaman tembellerin işidir. Hedefe ulaşmak için ayağa kalkıp mücadele edersiniz. Umuda gerek yoktur.

Hrant Dink’e yazdığınız şiir de yer alıyor kitapta.

- Hrant’ı kaybettikten sonra birçok şair bir araya gelerek uzun bir Hrant şiiri yazmıştık. Okurlarım, o uzun şiir içinde hangi dört mısranın bana ait olduğunu çok araştırmasın diye kitaba aldım. Bir de Hrant’ın, ölü evindeki hüznün içerisinde olmasını istediğim için.

Bir gazete hakkınızda Frankfurt fuarına davet edilmenizi eleştiren ve eroin yanlısı, eşcinsel bir Kemalist olarak sunan yazılar yayınlıyor.

- Korkunç bir şey. Bir Hrant da ben olmak istemiyorum. Ben hiçbir şekilde ’Hepimiz Küçük İskenderiz’ diyen bir kesim istemiyorum arkamdan. Çünkü o çok güzel bir insan. Ben eğer sokağa çıkamazsam, şiir yazamam. Bunu yapmaya çalışan bir medya organı var. Beni sokağa çıkarmak istemiyorlar. Çünkü sokağa çıkarsam, öldürülürüm. İskender’i Ben Öldürmedim’i yıllar önce yazıp ödül almıştım. Ama İskender’i ben öldürmeyeceğim. Ciddi bir tehdit bu.

KİTAPTA TÜRK MÜZİĞİNİN HÜZNÜ BLUES VE CAZIN AĞIRLIĞI VAR

Kitabınızın içindeki her şiirin adı senaryo gibi: Ölü Evinde Seks Partisi, Bir Kadeh Sıcak Ecinni, Kış Salgınında Kayıp, Tavşan Blues, Buruk İbneler, Yaralı Asya Aşıkları...


- Yaşadığımız coğrafyada hálá eğlenmeye çalışıyoruz. Ölü Evinde Seks Partisi, işte bu. Bu kadar hüznün olduğu bir yerde, kendimizi kaybedip çılgınlar gibi eğleniyor görünmemizi ifade ediyor. Yoksa her şeyimiz trajedi üzerine kurulu. İnsanlık tarihi böyle. Buna ironik yaklaşabilecek olgunluğa kavuşmak gerek. Kitabı, hem ölü evinin hüznü, hem de cinsel kimliklerin, aşkların ve mutlulukların iç içe geçtiği uzun, tek bir şiir gibi yazdım. Her şiir, evin odaları. Ölüm öncesi, ölüm anı, ölüm sonrası ve bütün bunlara yayılan aşk.

Ölüm ya da seksin şiddeti birden diniyor. Sanki durup soluklanıyorsunuz. Mesela Tavşan Blues’da.

- Kitapta hem Türk müziği makamlarının hüznü hem de blues ve cazın ağırlığı var. Kitabın tamamına patoloji senfonisi gibi bakabiliriz. Yer yer yükseliyor şiirler, yer yer dinginleşiyor.

"Zirzop" film projeleriniz vardı, ne zaman gerçekleşecek?

- Sinemayı iyice öğrenmeden yapmak istemiyorum. Asıl yeni projem, başı sonu belli bir dizi. TV dizilerinin mantığının dışında, İskenderce bir yol izlenecek. Şiddet tabii ki olacak. Küçük bir görev de olsa, kamera arkasında olmak isterim. Her bölümü ayrı bir yönetmenin çekmesini, böylece karakterlerin de her bölümde kendilerini yenilemesini isterim. Ama bu çok pahalıya mal olur.

Hangi yönetmen, hangi oyuncu ilk tercihiniz olur?

- İlk gideceğim yönetmen, Mustafa Altıoklar. Birkaç filmde birlikte çalıştık. Sette kavga etsek de beni çok iyi anlıyor. İlk gençlik yıllarımızda birlikte tiyatro yapmaya çalıştığımız Fikret Kuşkan, ruhunu iyi tanıdığım bir arkadaşım. Aynı şekilde Güven Kıraç’la da gönül birliğimiz var. Kadın oyuncu ise dostum Pelin Batu.

MUTLU ŞAİR YOKTUR

İnsan şiirinde, edebiyatında adım atmak istiyorsa eğer, bugüne kadar hep reddettiği alanlara gitsin. Çünkü şiir, hayat tasarrufunu sevmez. Başarı burada. Mutlu şair yoktur. Mutlaka problem çıkacaktır hayatta. İstediği dünya düzeni kurulmuş da olsa mutlaka sıkıntı görecektir. Bu sefer onun için de alternatif bulacaktır, yine mutsuz olacaktır.

HRANT İÇİN YAZDIĞI ŞİİR

Yattım yere bakıyorum toprağın hisli eşitliğine

sular sınırları pasaportsuz geçer

asıl azınlık yeryüzünün kendisidir

tek millet, gökyüzüdür yürekli düşünüldüğünde

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!