Oyunculuğun yüzde 70’i şans

Güncelleme Tarihi:

Oyunculuğun yüzde 70’i şans
Oluşturulma Tarihi: Haziran 19, 2013 00:00

Oyunculuğa “çocuk arası” veren Goncagül Sunar, oğlunu büyüttü, “Salih Kuşu” dizisiyle setlere döndü. Rolü ‘Vesile’ oldu buluştuk, yeni dizisini, albüm planlarını ve anneliği konuştuk.

Haberin Devamı

Uzun bir aradan sonra “Salih Kuşu” dizisiyle ekrandasınız. Nasıl gidiyor çekimler?
- Keyifli gidiyor, Vesile de eğlenceli bir rol. Dizideki en reel karakter benimki diyebilirim. Diğerleri, komik tarafları daha fazla vurgulanan karakterler. Biz aslında vodvil yapıyoruz dizide, bu da çok yüksek enerji istiyor. Sanki her sahnede bir skeç oynuyor gibiyiz. Bu anlamda yorucu ama bana çok iyi geldi.
 
Başka neler söyleyebilirsiniz Vesile için?
- Çok saf bir kadın. Kocasını kıskandığı için birtakım hinlikler düşünüyor ama hep yüzüne gözüne bulaştırıyor.

Uzun süre setlerden ayrı kalmanızın nedeni neydi?
- ‘Çocuk arası’ vermiştim. Önce çocuğumu büyüteyim dedim, oğluma kendim bakmak istedim. O dönem gerçekten sıkı roller geldi ama kabul etmedim. Oğlum yedi aylık olunca bir diziye başladım, o da sekiz bölüm sonra yayından kaldırıldı.

Çocuk arası verdiğiniz dönemde unutulma kaygısı yaşadınız mı?
- Ekmeğini televizyondan kazanıyorsan, elbette kaygılanıyorsun. Benim de o dönemde “Ortalarda görünmeli miyim?” gibi kaygılarım oldu. Sonuçta göz önünde olmak durumundasın, çünkü sektörde o kadar çok insan var ki, görünmeyince unutuluyorsun. Ama bir şekilde iz bıraktıysan, seni hatırlıyorlar.

Sizce hangi rolle seyircinin hafızasına kazındınız?
- “Mahallenin Muhtarları” dizisinde oynadığımda 20’li yaşlarımın başındaydım. O dönem pek dizi yoktu. İlk dizilerden biri olduğu için akılda kaldı. Arkasından, dizilerdeki değişim sırasında yine bir öncü “Asmalı Konak”ta yer aldım. Bunlar, benim akılda kalmamı sağlayan, iz bırakan işlerdi.

ÇOK İYİ BİR ANNE OLDUĞUMU DÜŞÜNMÜYORUM
O aradan sonra ekrana dönme kararını nasıl verdiniz?
- Bir yerden sonra “Ben de önemliyim, benim de bir hayatım var” duygusuna kapılıyorsun. Bunu çoğu anne yaşıyordur eminim. İnsan kendinden vazgeçemiyor. Bazı anneler çok fazla fedakâr, kendilerinden vazgeçip hayatlarını tamamen çocuğa adıyorlar. Ben öyle yapmadım. Ama çocuğu yapıp kenara koymayı da doğru bulmuyorum. Ortasını bulmak lazım. Ben bunu dengeliyorum. Şimdilerde anneliği öğreniyorum. Çok iyi bir anne olduğumu da düşünmüyorum.

Neden?
- İyi anne değil derken; “mükemmel anne” diye bir şey olmuyormuş. Sürekli koruyup kollama güdüsü iyi bir şey değil, çünkü çocuğun özgüvenine zarar veriyor. Birazcık rahat olmak gerekiyor. Bu rahatlığın sınırlarını da insan kendi vicdanıyla sorguluyor. Anneliğin sürekli vicdan sorgulatan bir hali var.

Peki, oyunculukta mükemmelliği yakaladığınızı düşünüyor musunuz?
- Kimse “Ben mükemmel bir oyuncuyum” dememeli. Böyle bir şey yok zaten. Kendinde sürekli yeni şeyler görüp keşfediyorsun, sınırlarına bakıyorsun. Ben oyunculuğu bir iş olarak görüyorum, sürekli çabalaman, kafa yorman gereken bir şey.

ALBÜM ÇIKARACAĞIM İŞİN UCUNU BIRAKMAM
Bu arada bir de albüm çıkarmaya karar vermişsiniz. Şu anda hangi aşamadasınız?
- Ben 2003’te bir şarkı yapmıştım. Geçen yıl, bir diziye çok yakışacağını düşünerek şarkıyı yeniden düzenledim. Ama dizinin ömrü yetmedi. Ben de şarkıyı değerlendirmek için arkadaşımla bir klip çektim, internette yayınladık. Bu, albüm çıkana kadar bir boşluk doldurmaydı. Kendime bir sevinç yaratmak istedim. Bu yaz albüm için görüşmelere devam edeceğim, işin ucunu bırakmayacağım.

Müzikle ne zamandır haşır neşirsiniz?
- 2003’te uyduruk bir gitar alıp çalmaya başladım. Tamamen sezgilerimle gitarı ilerlettim, şarkılar yazdım. Aklıma sürekli yeni sözler, melodiler geliyor.

Nasıl bir albüm yapmak istiyorsunuz?
- Müzik çok değişiyor, çok alternatif melodiler var. Bunların da şarkılarımın içinden geçmesini istiyorum. Gitar ağırlıklı alternatif müzik olarak başladım, bundan sonra elektronik altyapı da olabilir, yaylılar da... Bir tarz belirleyemem ama alternatif diyebilirim. Kendi iç dünyamı yansıtsın, bana ait bir şey olsun, özenti bir şey olmasın, benim tek derdim bu.

ŞİMDİ GENÇ OLSAYDIM DAHA ŞANSLI OLURDUM
Ebru Cündübeyoğlu da albüm çıkardı. Önceden şarkıcılar oyuncu olurdu, şimdi durum tersine mi dönüyor? Bir de önceden şarkıcıların oyuncu olmasını eleştiren bir kesim vardı. Şimdi de oyuncuların albüm yapması eleştirilir mi sizce?
- “Bu oyuncu!” gibi bir düşünceyle müzisyenlerin ya da müzik otoritelerinin bir reddetme refleksi olabilir, normaldir. Bizim bir şarkıcının oyunculuk yapmasına “Ne gerek vardı?” dememiz de normaldir. Ama “Bu insan müziği biliyor” hissi yaratıyorsa, bence kabul görür. Ben kendi şarkı sözlerimi yazıyorum, melodiler buluyorum, düzenlemeler yapıyorum ve bir de müzik aleti çalabiliyorum. Bu, bir insanı müzisyen olarak kabul ettirebilecek bir şey. Yine de hiçbir şey için net ve kesin konuşamıyorum artık. Enerji ve motivasyon gerektiriyor her şey.

Sizin enerjinizi ve motivasyonunuzu ne sağlıyor?
- Yaptığım şeyler beğenildiğinde motive oluyorum ve daha fazlasını yapmak istiyorum. İyi bir müzik duyduğumda “Ben daha iyisini yapabilirim” hissi geliyor. Oyunculukta ise şans faktörü çok önemli. Müzikte ortaya koyduğun şey az bir kitle tarafından da olsa fark ediliyor. Oyunculukta ise doğru zamanlama, doğru iş, doğru gün bile çok önemli. Oyunculuktaki başarının yüzde 70’inin şans olduğuna inanıyorum.

Şanslı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
- Evet, şanslı sayılırım ama çok şanslıyım diyemiyorum.

Neden?
- Şu dönemde genç olsaydım, daha şanslı olurdum. 20’li yaşlarımda sektörün şu döneminde olsaydım, belki daha şanslı olabilirdim. Ama şimdi de çok fazla genç oyuncu var. Bence onların arasındaki rekabet daha büyük...

Haberin Devamı

OĞLUM BANA KAFA TUTSUN
Oğlunuzla aranız nasıl?
- Yavaş yavaş büyüyor. Artık kendi duygu dünyası, düşünceleri, hayalleri oluşmaya başladı. Evin içinde sürekli fikir beyan eden birisi var. Yarın öbür gün daha da büyüyecek. Ben bana kafa tutsun istiyorum aslında. Bana müdahale etsin, akıl versin...
                                                                                       

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!