Onlara bağlanmamız ‘tesadüf’ değil

Güncelleme Tarihi:

Onlara bağlanmamız ‘tesadüf’ değil
Oluşturulma Tarihi: Mart 09, 2013 00:00

Üç kobaydan biri abur cubur, ikinci ağırlıklı sağlıklı yiyecek ve daha az abur cubur, üçüncü sadece sağlıklı yiyecekle beslendi. Sonuç fast food bağımlılığı açısından çok ilginç. Bu yazıyı okuyun.

Haberin Devamı

Üzerinde dumanı tüten, kokusuyla olduğu kadar, görüntüsüyle de davetkâr bir hamburgere, dönerli bir sandviçe, yanında buz gibi bir kolaya hangimiz “Hayır” diyebiliriz ki? Üstelik bu kadar kolay ulaşılabilirken. Kısacası hanımlar, beyler biliyoruz; bütün dünya ağır bir tahrik altındayız. Canımız acılı bir şeyler istediğinde bir telefon kadar yakınımızda dürüm içine sarılı çiğ- köftelerimizi getirmeye hazır bir ordu bizi beklemekte. Marketlere gelirsek abur cubura neredeyse raf yetişmiyor.
Ucuz, renkli ve lezzetli... Arzulamak için neden çok. Onları ‘tesadüfen’ sevmiyoruz. Basit şekerden yana zengin, yüksek yağlı ve tuzlu bu gıdaların bir grubuna ‘fast food’ ve bir grubuna da ‘junk food’ deniyor. Bazı uzmanların ‘patojen gıdalar’ (hastalık yapıcı gıdalar) demeyi tercih ettiği bu yiyeceklerin ortak özellikleri net: Yüksek oranda doymuş ve trans yağ, şeker ve sodyum barındırıyorlar. Tabii ki kaloriden yana zenginler. Buna karşılık lif, potasyum ve mineral fakiriler.

Haberin Devamı

SEVMEYE PROGRAMLIYIZ

Beslenme uzmanı Elvan Odabaşı Kanar, fast food yemeye programlı genlere sahip olduğumuzu söylüyor, “Bu yiyecekler beynimize ‘bizi daha fazla ye ve daha mutlu ol’ mesajı veriyor. Gıdalarla yaşanılan haz, uyuşturucularla yaşanılan hazza çok benziyor” diyor. İnsanlar yağ, tuz ve şekerin tadını sevmeye programlı. Yağlı yiyecekler atalarımızın kıtlık günlerinde dostu. Kalori rezervi olarak kullanıyorlarmış. Zira tuz da öyle. Vücutta suyu tutuyor, dehidratasyona uğramamalarını sağlıyor. Yağ, tuz ve şekerin tadını alarak hayatta kalacağımız yiyecekleri tercih etmeyi öğrendik. Kanar’a göre, fast food gibi abur cubur bağımlılığındaki dış etkenleri unutmamalıyız, istediğimiz lezzetler makul fiyatlar ve maksimum ulaşılabilirlikle karşımıza çıkıyorlar.
Fast food denince genellikle akla hamburger, pizza geliyor. Ancak Türk tipi fast food’larımız da var: Lahmacun, simit, pide, kebap, döner, baklava, çiğköfte... Hepsinde inanılmaz düzeyde karbonhidrat, tuz ve yağ var. Bir porsiyon pide yediğinizde büyüklüğüne göre 6-8 dilim beyaz ekmek, 2-3 tatlı kaşığı yağ ve ortalama 120-150 gram et tüketmiş oluyorsunuz. Kanar, “Halbuki bir öğünde bu kadar karbonhidrat tüketmeye hakkımız yok! Türk tipi fast food listesine son yıllarda giren çiğköftenin içindeki bulgura bir lafım yok, bizim için çok değerli bir besin. Ama lavaş arası çiğköfte yine ciddi bir karbonhidrat yükü. 3-4 dilim ekmek içinde, 2-3 dilim ekmek tüketiyor gibiyiz. Lahmacun bu listede en masumu. Ancak porsiyon rekabetinden etkilenerek gitgide büyümesi endişemi arttırıyor. Baklavamız ne yazık ki fast food kültürüne girmiş durumda. Her hafta yediğiniz iki dilim baklava yılda ortalama üç kilo aldırabilir” görüşünde.
Cips, kraker, çikolata, kek, şekerleme, şekerli yiyecekler, bisküviler gibi abur cubur gıdalar ambalajlarıyla çağırıyor ve yedirtiyor desek abartmış olmayız. Markette reyona uğramadan geçseniz bile son dakikada hatırlamanız için kasaların önünde bekliyor. Ortalama bir insan yiyecekle ilgili günde 200’den fazla karar veriyor. Bu kararlar açlıktan alınmıyor. Ambalaj, tabak, arkadaşlar, aile, etiket, renk, müzik karar almada çok etkili.

Haberin Devamı

UYUŞTURUCU GİBİ ETKİLİYOR

İşte sıkı durun. İç hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, abur cubur tüketmeye başladıktan sonra neden durulamadığının araştırma konusu olduğunu söylüyor. Bilim adamları üç kobaydan birini sadece aburcubur, ikinciyi ağırlı sağlıklı yiyecek ve daha az abur cubur, üçüncüyse sadece sağlıklı yiyecekle besledi. Yedikleri sırada üç kobayın da ayaklarına elektrik verildi. Sadece sağlıklı yiyeceğe alışık olan  derhal yemeyi kesti. İkincisi de çok beklemeden yemeği bırakarak bu ciddi uyarana tepki verdi. Sadece abur cuburla beslenense rahatsız olmayıp, yemeğe devam etti. Dr. Kaya, “Bu deney de gösteriyor ki abur cubur ve fast food bağımlılık yapıyor. Özellikle şekerli yiyeceklerde kokain etkisi var. Beyinde mutluluk hormonu üreten bölgeyi etkileyerek bağımlılık yapıyor” diyor.
Bu gıdalardaki yüksek tuz miktarı da bağımlılık yapıcı maddelerden biri. Tuzlu gıdada beynin ödül ve zevk merkezlerinde
opiat ve dopamin reseptörlerini uyararak bu bağımlılığı sağlıyor. Bunun yanında tuzlu gıda seçimi dürtü, özlem, açlık ve opiat yoksunluk belirtilerini baskılayabiliyor.

Haberin Devamı

MUTSUZLUK VE ÖFKE

Abur cubur, fast food ‘yemeği sonlandırma’ duygusunu azaltıyor. İnsanın yedikçe yiyesi geliyor. Uzmanlar buna ‘Duygusal yeme’ diyor. Uzman Psikolog Aylin Gündoğdu’ya göre, duygu durum değişiklikleri nedeniyle yeme davranışı klinikte çok sıklıkla karşılaşılan vakalar. Temelinde genellikle mutsuzluk, yalnızlık, öfke, endişe gibi olumsuz duygularla baş etme amacıyla yiyeceğe yönelme, o duygunun yarattığı olumsuz etkiden kurtulma isteği var.

Bir bağımlıyı nasıl anlarsınız?

Hızlı yemek yer.
Fazla şekerli içecek ve yiyecek tüketir.
Göbeklidir.
Ciltte yağlanma ve sivilcelenme yaşar.
Aşırı terler.
Kontrolsüz tuz tüketir.
Anksiyeteye (kaygı bozukluğu) yatkın.
Sindirim sistemi problemleri yaşar.
Kontrolsüz yeme atakları geçirir.
Gece yemek yer.
Gün içerisinde dikkat dağınıklığı yaşar.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb105ff018fbb8f8a8b1e1

Bağımlılar anlatıyor

Özge Sevim (23)

Hırsımı abur cuburdan alıyordum. Çikolata ve cipse çok düşkündüm. Midem aldığı kadar yerdim. Envai çeşit abur cuburumu kucağıma döker seçip seçip yerdim. Onlara ulaşamayacağımı hissedince kötü olurdum. Çok kilo alınca uzmana başvurdum.

Burak Arpak (24)

Haftada en az 3 gün fast food, bolca abur cubur yiyordum. Bence bağımlılık yapan kokusuydu. Kokusu aklıma gelince, gece yarısı dahi eve sipariş ediyordum. Bunları yemek sigara içmek gibi. Üstelik büyük seçenekli mönüleri tercih ediyordum.
90 kiloya çıkınca dur dedim...

Yeşim İlal (48)

Acıktığımda çikolata yerdim. Tatlı yiyince tuzlu, tuzlu yiyince tatlı istiyordum. İstifra edecek kadar yiyebilirdim. Yedikçe mutlu oluyordum. Destek almaya başladıktan sonra ilk 21 gün zor geçti. Sonra dilimin üstündeki tat alma duygusu şekersizliğe alıştı. Kilo verdim.

Haberin Devamı

Elif Ertemel (24)

 Tek sevdiğim yiyecek abur cuburdu. Lahmacun, simit, börek gibi hamur işlerini seviyordum. Yeni bir ürünün reklamını izlesem hemen gidip alıyor ve deniyordum. Marketten sadece abur cubur alışverişi yapardım.
90 kiloyu geçince aklım başıma geldi.

Junk food devlerinin itirafları

New York Times yazarı Michael Moss, ‘Salt Sugar Fat: How the Food Industry Hooked Us,’ adlı kitabında Amerikan ‘junk food devlerinin yöneticilerinin itiraflarını, gizli pazarlama stratejilerinin perde arkasını yazdı:
¬ Junk food sanayii, tıpkı kimyasal tarım endüstrisi gibi, önce sorun yaratır, sonra da çözümünü pazarlar. Örneğin fazla tuzlu ürünler, junk food endüstrisinin belkemiğini oluşturan çocuklarda obeziteyi arttırır. Endüstri bunu bir sorun değil, fırsat olarak görür. Eleştirilere karşın ‘özel tasarım’ sodyum ürettirdi. Sodyum oranını  yüzde 40 oranında düşüren yeni ürünle, ‘düşük sodyumlu’ junk food  ürünleri piyasaya sürüldü.
¬ İnsan beyni kokain ve şekere benzer tepkiler verir. Bazı büyük firmalar, sürekli son teknoloji  tarama araçlarını kullanarak, insan beyninin şekere nasıl tepki verdiğiyle ilgili deneyler yaptılar. Fark ettiler ki, beyin kokain ve şekere çok benzer tepkiler veriyor.
¬ Çocuklar mısır gevreğine şeker bağımlılığıyla alıştırıldı. 1970’li yıllarda üretilen mısır gevreklerinin yüzde 50’si şekerden oluşuyordu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!