O küfürleri içine sindiren korkakları kınıyorum

 Yönetmen Mustafa Altıoklar’ın Film Yönetmenleri Derneği (Film-Yön) yönetim kurulu başkanlığından ağıza alınmayacak küfürler eşliğinde istifa etmesinin yankısı sürüyor. Altıoklar’ın “Filmyön’deki tüm görevlerimden ve dernek üyeliğinden, dört yılın sonunda bir s...m olamayacağını gördüğüm için istifa ediyorum. Hak, helal vs s...mde değildir. Bu resmi bir açıklamadır. Duyurulur...” sözlerinin ardından istifa etmesine en büyük tepki Mahsun Kırmızıgül’den geldi. Vatan gazetesinde yer alan habere göre;  New York’ta Beş Minare filminin yönetmeni Kırmızıgül yazılı bir açıklama yaptı ve “Film-Yön Başkanı’nın ettiği küfürü içine sindiren ve tek kelime söyleyemeyen korkak sinemacıları kınayarak, Film-Yön’deki üyeliğimden istifa ediyorum. Edilen bu küfürü de aynen iade ediyorum” dedi.

‘İade’yi kabul ettim’        �

Mustafa Altıoklar ise bu açıklamaya jet yanıt vererek “Muhatabım Mahsun değil. O boşuna alınmasın. Benim muhatabım Türkiye Sinema Konseyi’ne üye olanlar. Anladığım kadarıyla Mahsun kendi kendine hallenmiş. Ama Mahsun’un iadesini kabul ettim. Ben söyleyeceğimi söyledim, kimseyle polemiğe girmeye niyetim yok” diye konuştu.  Ünlü yönetmen Ezel Akay ise Altıoklar’ın safında yer aldı. Akay, “Mustafa böyle bir şey söylemişse bunun bir sebebi vardır. Ama sonuçta küfür etmiş. Ya hak ediyordur yapılanlar bunu ya da haketmiyordur. Ben 3 aydır çalıştığım için dernekten koptum. Mustafa’nın neden böyle bir açıklama yaptığını bilmiyorum. Sadece ne ayıp denilecek bir şey” dedi.
      �
ALTIOKLAR'A KADIN YÖNETMENDEN TEPKİ

Mustafa Altıoklar’ın küfürlü istifasına en ağır tepki ise “Benim ve Roz’un Sonbaharı” filmiyle tanınan yönetmen-yazar Handan Öztürk’ten geldi:

“Modern çağda kurgulanmış kişilikler olarak bir insanın kendini ifade etme jargonundan yola çıkarak onun ahlaklı ve ahlaksız olduğunu söylemek çok zor. Birincisi, söylenme monte edilmeye çalışılan anarşist eda. İkincisi ise penisini fetişist bir baş aktör olarak gören ‘kutsal’ ön yargı... Resmi bir açıklamayı resmi olamayan bir dille yapmanın yaratıcılığı eğer lümpen mecralarda aranıyorsa zaten o kafadan ‘resmi’ olandan bile birkaç basamak tepe taklak aşağıya düşmüştür. Protest olmak, anarşist olmak bir yana, burjuva kümesinden bile düşürür insanı. Olsa olsa dünyayı erkekliği ve erkeklik organı üzerinden algıladığı için erkeklikle ciddi meselesi olan lümpen ligine koyar. Penisi fetişist baş aktör olarak görme kutsal önyargısına gelince... M. Altıoklar’ın beyanatındaki s... kim yerine bir kadın yönetmen vajinal argo kullanılsaydı algılama normalitesi yine aynı düzeyde olur muydu acaba?”    �

SİNAN ÇETİN DE KIZDIRACAK

Geçtiğimiz hafta vizyona giren ’Kağıt’ filmiyle adından yeninden söz ettiren Yönetmen Sinan Çetin genç yönetmenleri kızdıracak açıklamalarda bulundu. Çetin, gençlerin film yapmak için yanlış adreslere başvurduğunu belirterek “Bize gelmiyorlar çünkü sistemi öldürdüler. Bize geleceklerine devlete gidip kravatlı adamlarla konuşuyorlar. Yapımcılarla değil, devlet memurlarıya görüşüyorlar ve devlet memurlarını kandırıp para alıyorlar. Devletin buraya burnunu sokmasına hiç gerek yok. Onlara kağıtlar götürüyorlar kağıtlar getiriyorlar. Böyle bir şeyin hayatla ilgisi yok, sinemayla ilgisi yok. Sinema, sinemacılar tarafından yapılır. Devletle alakası olan bir şey değildir. Devlet memurlarıyla hiçbir alakası yoktur. Nasıl, fırıncılar fırıncılarla, çelikçiler çelikçilerle çalışırsa sinemacıların da sinemacılarla çalışması lazım” dedi. Çetin, Başbakan Erdoğan’ın “Ucube” sözüyle ilgili olarak da “Sanatçılar ’bizi eleştirin’ diye ortaya çıkmışlardır. Limoncuların limonunu beğenmediğimiz zaman kafalarına atıyoruz, almıyoruz. Sanat eserini niye beğenmediğimiz zaman almama hakkımız olmasın? Sanatçılar kutsal değildir” diye konuştu.