O çırpınma niyeydi?
Güncelleme Tarihi:
Herkes aynı soruyu soruyor bana: “Sen gazetecisin bilirsin (istediğin kadar ‘Gazeteci bilen değil, bilinmesi istenmeyeni ortaya çıkaran insandır’ de...), sen ekonomistsin anlarsın (istediğin kadar ‘Her ekonomi okuyan ekonomist değildir’ de..) : Allah aşkına, enflasyon düştüyse biz niye biraz nefes alamıyoruz?” Berrin de aynı şeyi soruyor ve şikayetini bir fıkrayla ifade ediyor:
Serdarcığım,
Ha babam de babam “enflasyon düştü” diye yazıyorsunuz maşallah. Ben, yalnız, dul bir kadınım, bu işlere kafam basmaz (Berriiiiiiin!), hesaptan kitaptan anlamam. Çok açık bir soru sana: Eğer yalan söylemiyorsanız (ki doğru söylediğinize şahit olmadım bugüne kadar), enflasyon düştüyse gerçekten, niye halka yansımıyor? Eğer bize bir faydası olmayacak idiyse, soframız iki ekmek fazla, yarım kilo kıyma göremeyecek idiyse, enflasyonu düşüreceğim diye niye yirmi yıldır kendimizi perişan ettik? Niye insanları fedakarlığa (bu lafınıza da bitiyorum, sanki insanlar gelirlerinin eriyip gitmesini, maaşlarının kısılmasını gönüllü olarak kabul edermiş gibi) mecbur ettik?
Yani...
O çırpınma niyeydi?
Uzaylılarla sonunda iletişim kurulmuş, karşılıklı tanışma, inceleme çalışmaları başlamış. Konu üremeye gelince, uzaylı doktorlar bir kadından kan alıp tüpe koymuşlar, bir solüsyonla karıştırmış, çalkalamışlar, bir iki dakika sonra bebek ortaya çıkmış.
Sıra gelmiş bizimkilere. İki gönüllü denek bulunmuş, laboratuvarın boş bir odasına kapatılmış, ve uzaylı doktorların şaşkın ama sabırlı bakışları altında, gerekli işlem tamamlanmış.
İki denek odadan çıkarken, uzaylı misyon şefi bizimkilere sormuş:
- Eee bebek nerede?
- Bizde öyle şıppadanak olmuyor bu iş... Dokuz ay kadar beklemek gerekiyor.
- Ohooo, demiş uzaylı doktor, madem bu kadar beklemek gerekiyordu, deneklerinizin o telaşı, o çırpınması niyeydi öyle?
*
Berrin sevgilim, izin verirsen bu soruya başka bir gün cevap vereceğim.