Moda çekimi için en iyi 10 yer

Güncelleme Tarihi:

Moda çekimi için en iyi 10 yer
Oluşturulma Tarihi: Ekim 26, 2007 00:00

Moda fotoğrafı çekmek zor iş. Çekimin yapıldığı mekan, mankenin giydiği kılık kıyafete, saçına, makyajına, endamına, duruşuna, vermek istediği mesaja uygun olmalı.

Fotoğrafa bakan insan bir karmaşa değil bir bütünlük görmeli. Nostaljik ve romantik fotoğrafların mekanları ayrı, seksi ve cazibeli fotoğraflarınki ayrı. Bu hafta Türkiye’nin önde gelen 10 moda fotoğrafçısına son zamanlardaki favori çekim mekanlarını sorduk. Kimi yeni keşfettiği, bilinmedik yerler söyledi, kimi Yerebatan Sarnıcı, Gümüşdere Plajı gibi noktalardan vazgeçemediklerini anlattı. Eski ve yıkık dökük fabrikalardan mahallelere, tarihi binalardan doğa harikalarına kadar çok değişik mekanlar çıktı ortaya. Listemize bakıp, fotoğraf makinenizi kaparak bir günlüğüne de olsa moda fotoğrafçısı olmaya ne dersiniz? Mankeni bulmak size kalmış!

EN İYİ 10

1- Gümüşdere Plajı/Kilyos

2- Santral İstanbul/Silahtarağa

3- Darphane-i Amire/Sultanahmet

4- Büyük Londra Oteli/Tepebaşı

5- Çukurcuma/Cihangir

6- Beykoz Kundura Fabrikası

7- Bozcaada Yeldeğirmenleri

8- Haznedar Ateş Tuğla Fabrikası/Merter

9- Yerebatan Sarnıcı/Sultanahmet

10- Tuz Gölü/Aksaray

GÜMÜŞDERE PLAJI

Ağaçları ve kumu eşsiz

Kumsa kum, denizse deniz, ağaçsa ağaç, gökyüzü ise gökyüzü. Kilyos Gümüşdere Plajı’nda bir moda fotoğrafçısının aradığı her şey var. Bu yüzden jürideki on fotoğrafçıdan altısı favori çekim mekanları listesine burayı koydu. Serkan Şedele özellikle kumun dokusunu ve parlaklığını sevdiğini söylüyor. Yanda fotoğrafını gördüğümüz Koray Birand kurumuş ağaçlara bayılıyor. Hasan Hüseyin ve Nihat Odabaşı ise Gümüşdere plajını İstanbul’a en yakın plaj olduğu için tercih ediyorlar. Yazları hareketli ve renkli, kışları terk edilmiş ve soğuk bir görüntüsü olan plaj birçok klip ve film çekiminde de kullanıldı.

SANTRAL İSTANBUL

Odak noktası enerji müzesi

Eski Silahtarağa Enerji Santralı, Bilgi Üniversitesi tarafından bir çağdaş sanat müzesine dönüştürüldü. Haliç kıyısında Eylül 2007’de Santral İstanbul adıyla faaliyete geçti. 118 dönüme yayılmış arazide çağdaş sanatlar müzesinin yanı sıra, bir enerji müzesi, sanatçı atölyeleri, kamuya açık bir kütüphane, Bilgi Üniversitesi’nin eğitim binaları da bulunmakta. Ancak fotoğrafçıların ilgisini çeken tek bir yer var; o da enerji müzesi. Eski fabrikadan kalma makinelerin ve demir yığınlarının içinde moda çekimi yapmak çok farklı sonuçlar doğuruyor. Tamer Yılmaz’ın karesi bunun en iyi örneklerinden.

DARPHANE-İ AMİRE

Burada fotoğrafa tarih siniyor

Sultanahmet’te, Topkapı Sarayı’nın dibinde, Arkeoloji Müzesi ile Aya İrini arasında 17 bin metrekareye yayılan bina kompleksi. 1960’lara kadar darphane olarak kullanılan bina, uzun süre kaderine terk edildikten sonra, bir dönem Tarih Vakfı’na tahsis edildi, yakın bir zamana kadar Tarih Vakfı tarafından kullanıldı, birçok sanat aktivitesine ev sahipliği yaptı. Fotoğraflarına tarihin kokusunu sindirmek isteyen fotoğrafçılar için ideal bir mekan. Örneğin Hasan Hüseyin’in bu moda çekiminde tuvaletli ve gelinlikli kızlar erkekleri ayıltmaya çalışıyor. Pamuk Prenses masalı tersine dönmüş sanki.

BÜYÜK LONDRA OTELİ

Nostaljik ve romantik adres

Büyük Londra Oteli’ni yönetmen Fatih Akın Duvara Karşı ve İstanbul Hatırası filmleriyle şöhrete kavuşturdu. Sezen Aksu ondan bir klibini yönetmesini istediğinde mekan kafasında hazırdı, Büyük Londra Oteli. Moda fotoğrafçısı Sibel Yılmaz da Büyük Londra Oteli’ne tutkun. Otelin nostaljik ve romantik fotoğraflar çekmek için en iyi adres olduğunu düşünüyor. 1892 yılında Levanten Glavani ailesinin yaptırdığı Grand Hotel de Londres, çok yakınındaki Pera Palas Oteli gibi yıllarca Avrupalı konukları ağırladı. İstanbul’un en eski otellerinden biri olan Büyük Londra, sık sık moda çekimlerine ev sahipliği yapıyor.

ÇUKURCUMA

Antikacı dükkanları

İstanbul Cihangir’de, antika dükkanları, kafeleri, dar sokakları, sanat galerileri ve marangozhaneleriyle kendine has bir havası olan Çukurcuma fotoğrafçıların sevdiği yerlerden biri. Kimi arnavut kaldırımlı inişli çıkışlı sokaklarda çekim yapıyor, kimi rastgele bir antika dükkanına dalarak mankeni eski pirinç karyolanın üzerine uzatıyor. Üstteki fotoğraf Ayten Alpün’ün imzasını taşıyor. Alpün Çukurcuma’daki antika dükkanlarını yaşanmışlık hissinden ötürü seviyor. "Karyola, kırık dökük çerçeve, koltuk bile konuşuyor" diyor.

BEYKOZ KUNDURA FABRİKASI

Harap ama ortam müthiş

İstanbul Boğazı’nın en güzel yerlerinden birinde kurulu olan Beykoz Kundura Fabrikası Nihat Odabaşı’nın son keşiflerinden. Son olarak Derimod’un reklam kampanyasının fotoğraflarını orda çekti. Fabrika ile ilgili şunları söylüyor: "Fabrika 1810’larda kurulmuş. Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet döneminde uzun yıllar boyunca tüm Türkiye’nin ayakkabı ihtiyacının bir bölümünü bu fabrika karşılamış. Cumhuriyet döneminde Sümerbank’a bağlıymış. 2000’li yılların başına kadar üretim sürmüş. Bugün içerisi müze gibi. Çok harabe ama ortam müthiş. Çok iyi fotoğraf kareleri yakaladık."

BOZCAADA YELDEĞİRMENLERİ

Siyah-beyaz değirmenler

Yel değirmenleri, fotoğrafçılar için her zaman çok iyi bir fon. Ama Bozcaada’dakiler bir başka. Adanın ucundaki Batı Burnu’nda, yıllardır varolan bir deniz fenerinin hemen yanına 2000’de özel bir şirket tarafından elektrik üretimi için kurulan modern yeldeğirmenleri çok güzel bir manzara oluşturuyor. Zemindeki toprağın rengi, arkadaki denizin enginliği ve yeldeğirmenlerinin dizilişi fotoğraf için çok uygun. Serkan Şedele yeldeğirmenlerini siyah-beyaz olarak çekmeyi tercih etmiş. Böylesinin çok daha etkili olduğunu düşünüyor.

HAZNEDAR ATEŞ TUĞLA FABRİKASI

Yüksek bacaların cazibesi

Merter’de ateş tuğlası üreten bu fabrika 1927 yılında üretime başlamış, yıllar sonra Erez ailesi tarafından satın alınmıştı. Eski bakan ve Türkiye Odalar Birliği eski başkanı Yalım Erez’e ait olan fabrika günümüzde artık üretim yapmıyor. Geçtiğimiz yıl fabrikanın bulunduğu geniş arazide 400 konutlu bir site inşa edileceği söyleniyordu. Ama şimdilik moda fotoğraflarına şahane bir fon oluşturuyor. Fotoğrafçı Metin Çodur en çok yüksek bacaları ve terk edilmiş görüntüyü sevdiğini söylüyor.

YEREBATAN SARNICI

Bizans görkemi

Sultanahmet’te bulunan Yerebatan Sarnıcı, 542’de Bizans İmparatoru Jüstinyen tarafından At Meydanı’nın diğer tarafında bulunan Büyük Saray’ın su ihtiyacını karşılamak üzere yaptırıldı. Osmanlılar kenti aldıktan sonra yüzyıl boyunca sarnıcın varlığı fark edilmedi; sonra onarılarak kullanıldı. Sarnıcın girişindeki evler 1940’larda istimlak edilerek, giriş için düzenli bir bina yapıldı. Yerebatan sarnıcı birçok film, klip, reklam ve fotoğraf çekimine sahne oldu. Koray Erkaya önemini ve etkisini hiç yitirmeyeceğini düşünüyor. Sütunlarını, tuğla kemerlerini, tonozlarını çok görkemli buluyor.

TUZ GÖLÜ

Protesto noktası

Yüzölçümü bakımından Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan ve ülkenin ortasına yayılan Tuz Gölü bugün kentsel ve sanayi atıkları nedeniyle çok kötü durumda. Buna kuraklık da ekleniyor, gölün kapsadığı alan tılsımlı deri gibi giderek daralıyor. Bu sebeple moda fotoğrafçılarının ilgisini çok çekiyor. Küresel ısınmayı protesto etmek ve oradaki tahribata dikkat çekmek için sık sık çekim yapıyorlar. Yaşar Saraçoğlu da bu fotoğrafçılardan biri. Saraçoğlu’nun Tuz Gölü’nün üzerinde zıplarken çektiği çıplak ayaklı manken fotoğrafı bunlardan biri.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!